AŞİR KAYABAŞI
Köşe Yazarı
AŞİR KAYABAŞI
 

ÜNLÜ ŞAİR FUZÛLİ VE KERBELÂ -3

       Alevi-Bektaşi Erenlerinin kadem bastıkları Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Irak Coğrafyasındaki İlk devir Ehlibeyt bendelerinin türbelerini ziyaret etmek üzere Hacı Bektaş’tan, yola yaya olarak çıkıp, geçtiği menzilleri tasvir ederek, Alevi-Bektaşi tarihi coğrafyasını dizelerinde dile getiren ve bu güzergahta Kısas köyüne de mihman olan Âşıklardan biri de Malatyalı Seyit (Topal) İbrahimdir.       “Bektaşi tekkelerinin coğrafi dağılımına dair en eski çalışmanın sahibi F.W. Hasluck, haklarında ayrıntılı bilgi vermeden Bağdat, Kâzımiyye, Kerbela, Necef ve Samarra gibi şiilerce kutsal kabul edilen yerlerde Bektaşi tekkeleri olduğunu belirtir.” Konumları itibariyle bu tekkeleri iki gruba ayırabiliriz.       Birinci gruptakiler On İki İmamlara ait türbelerin avlularında bulunmakta idi. Kerbela’da İmam Hüseyin’in, Necef’te Hz. Ali’nin, Kâziımiyye’de İmam Musa El-Kâzım’ın ve Samerra’da İmam Hasan el-Askeri’nin türbeleri etrafında oluşmuş külliyelerin parçası olan tekkelerdir. İkinci gruptakiler ise, bu tür külliyenin parçası olmayan tekkelerdir. Bağdat’taki Gürgür Baba ve Hızır İlyas Tekkeleri ile Kerkük ve civarındaki tekkeler bu gruptandır.       Evliya Çelebi, üzerine “Ve Tekye-i Bektaşî ve Şat kenârında Tekye-i Hazret-i Hızır” şeklinde kısa bir not düşmüştür.”         Elimizdeki Kerbela kaynaklı bir Alevi belgesi de bu durumu kısmen teyid eder niteliktedir. Tarihsiz olmasına rağmen 18. Yüzyıl sonlarında kaleme alındığını tahmin ettiğimiz bu belgeye gör, İmam Zeynel Abidin ocağına mensup Seyit İbrahim, Malatya’dan Bağdat’a gider. Orada gerekli ziyaretleri yaptıktan sonra Bağdat’taki Şahin Baba Tekkesi’nden Halil Dede refakatinde Necef’teki İmam Ali ve Kerbela’daki İmam Hüseyin Asitanesi’ni ziyaret eder.       Kerbela’daki Hacı Bektaş-ı Veli Tekkesi’nde tarikat erkânına uygun olarak kurban kesip, halife kazanı kaynattıktan ve dervişlere nezirlerini verdikten sonra Seyyit İbrahim, çerağcı olarak Abdülhüseyin Dede’nin tasvir ettiğine çok benzer bir çerağ uyandırma törenine katılır ve akabinde hilafetnameyi alır. *        Kerbela’daki tekkenin kuruluşuna dair yazıya geçirilmiş en eski sözlü geleneklerden birinin kaynağı da yine Abdülhüseyin Dede’dir Buna göre, Kerbela’daki tekke 500 yıl önce Abdülmüminin adındaki bir Bektaşi şeyhi tarafından kurulmuştur. Meşhur şair Fuzuli de bu zata bağlanarak bir süre Kerbela’daki tekkede çerağcılık hizmetinde bulunmuştur. Her ikisinin mezarının tekkenin içerisindeki çukur mağarada olduğu rivayet edilir.”2       Alevi-Bektaşi inanç erlerinin tekke ve türbelerinin bulunduğu bu yöreler Hace Beğdeş-i Veli’nin Anadolu’ya ilk girişinde kadem bastığı yerlerdir. Bu itibarla ozanların dizelerinde aşk ile dile getirilir.       “İşte bu ozanlardan Seyit İbrahim; Malatya’da cemde hem Dede hem de Zâkir olan İbrahim aynı zamanda Hacım Sultan Ocağı’na bağlıdır. Kısas köyüne üç defa gelmiştir.       Kerbela’ya 1313 tarihinde Hacı Bektaş’tan çıkıp, yaya olarak gitmiş ve dönmüştür. Yolculuğu esnasında gittiği yerleri dizelerinde şöyle dile getirmiştir. ARZULADI GİTTİ KERBELA DEYİ *                                                        Sene 1313 Mahi Şubat’ta                                                      Arzuladı gitti Kerbela deyi    Arzumanım kaldı bir Ali zatta                                                      Arzuladı gitti Kerbela deyi       İptida Hünkâr’dan aldık icazet               Hacı Bektaş Veli’m çektirme zahmet         Hak nasip eylerde kula ne mihnet                                                      Arzuladı gitti Kerbela deyi       Urfa muhiplerini eyledik zeyrat                     Kısas, Sırrın, Burunçayır siz edin himmet                      Medet İbrahim Halilullah çektirme zahmet                                                     Arzuladı gitti Kerbela deyi               Viranşehir’de mihman olduk bir gece  Başı karlı dağlar görünür yüce                                                    Yeriş canımıza ey Hızır Hoca                                                    Arzuladı gitti Kerbela deyi   Mardin, Nusaybin, Cizire çölü                                                    Ne yaman akıyor Şat suyu seli                                                    Emirel müminin Ali Hünkârı                                                    Arzuladı gitti Kerbela deyi    Zaho’ya varmayın ırakça kaçın                                                    Kırcalı dağları erkenden geçin                                                    Ala durna gibi kanadiz açın                                                    Arzuladı gitti Kerbela deyi            Circis Peygamber’de Musul’da iskân           Yüz sürdük baş eğdik eyledik mesken      Bağdad’ı, Basra’yı geçeydik erken                                                   Arzuladı gitti Kerbela deyi                                                            Sabah yemeği’nde bindik eleğe     Şat suyu da meydan vermez feleğe                                                   Samarra şehrinde çıktık dileğe                                                   Arzuladı gitti Kerbela deyi                                                     Sene 1313’de vuruldu tarih        Ceddim Hacım Sultan etsin muvafık                                                   İptida Bagdat’a çıkarsa kayık                                                   Arzuladı gitti Kerbela deyi   Gözüme göründü Necef’in şehri                                                   Emir-el Müminin Ali Hünkâr’ı      Medet Şah Hüseyin sen göster yolu                                                  Arzuladı gitti Kerbela deyi.”          Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni “baş açık yalın ayak” ehlibeyt sevgisiyle adımlayan, Malatyalı Seyit İbrahim yukarıdaki dizelerinde ehlibeyt sevgisini muhabbetle yüreklere damıtır, ceylanlarla semah döner, gezdiği gördüğü erenlerin dergâh ve türbelerini ziyaret ederek, Ortadaoğu’da Alevi-Bektaşi tarihi coğrafyasına tanıklık eder.   ***** 1- Ayfer Karakaya Stump, “Iraktaki Bektaşi Tekkeleri”, Belleten Dergisi Türk Tarih Kurumu, Cilt: LXXI, Sayı. 261, Ankara, Yıl:2007, s.689-690-692-701-702; Seyit İbrahim Kısas’ta Topal İbrahim diye bilinir. * Hacım Sultan; Şanlıurfa’nın Kısas ile diğer birkaç Alevi köyü, Çorum’un bazı köyleri; Yozgat Akdağmadeni ilçesine bağlı Veziralan, Bozhüyük köyleri, adları geçen köylerde Hacım Sultan Ocağının talipleri bulunduğu, Mehmet Mahir Dede ve Ali Onbaşı Dede’nin anlattıkları ile sabittir.” İsmail Özmen, Hacım Sultan Velayetnâmesi ve Ocakları, Dumat Ofset, Ankara, 2007, s.257) * Bu ezgi müzikli bir ezgi olup Malatyalı Topal İbrahim’in, Kerbela’ya yaya olarak giderken geçtiği yerleri dile getiren bir deyiştir. Derleyen Kısaslı Âşık Mehmet Acet (Sefaî)’dir.
Ekleme Tarihi: 28 Eylül 2022 - Çarşamba

ÜNLÜ ŞAİR FUZÛLİ VE KERBELÂ -3

       Alevi-Bektaşi Erenlerinin kadem bastıkları Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Irak Coğrafyasındaki İlk devir Ehlibeyt bendelerinin türbelerini ziyaret etmek üzere Hacı Bektaş’tan, yola yaya olarak çıkıp, geçtiği menzilleri tasvir ederek, Alevi-Bektaşi tarihi coğrafyasını dizelerinde dile getiren ve bu güzergahta Kısas köyüne de mihman olan Âşıklardan biri de Malatyalı Seyit (Topal) İbrahimdir. 

     “Bektaşi tekkelerinin coğrafi dağılımına dair en eski çalışmanın sahibi F.W. Hasluck, haklarında ayrıntılı bilgi vermeden Bağdat, Kâzımiyye, Kerbela, Necef ve Samarra gibi şiilerce kutsal kabul edilen yerlerde Bektaşi tekkeleri olduğunu belirtir.” Konumları itibariyle bu tekkeleri iki gruba ayırabiliriz.

      Birinci gruptakiler On İki İmamlara ait türbelerin avlularında bulunmakta idi. Kerbela’da İmam Hüseyin’in, Necef’te Hz. Ali’nin, Kâziımiyye’de İmam Musa El-Kâzım’ın ve Samerra’da İmam Hasan el-Askeri’nin türbeleri etrafında oluşmuş külliyelerin parçası olan tekkelerdir. İkinci gruptakiler ise, bu tür külliyenin parçası olmayan tekkelerdir. Bağdat’taki Gürgür Baba ve Hızır İlyas Tekkeleri ile Kerkük ve civarındaki tekkeler bu gruptandır.

      Evliya Çelebi, üzerine “Ve Tekye-i Bektaşî ve Şat kenârında Tekye-i Hazret-i Hızır” şeklinde kısa bir not düşmüştür.”

        Elimizdeki Kerbela kaynaklı bir Alevi belgesi de bu durumu kısmen teyid eder niteliktedir. Tarihsiz olmasına rağmen 18. Yüzyıl sonlarında kaleme alındığını tahmin ettiğimiz bu belgeye gör, İmam Zeynel Abidin ocağına mensup Seyit İbrahim, Malatya’dan Bağdat’a gider. Orada gerekli ziyaretleri yaptıktan sonra Bağdat’taki Şahin Baba Tekkesi’nden Halil Dede refakatinde Necef’teki İmam Ali ve Kerbela’daki İmam Hüseyin Asitanesi’ni ziyaret eder.

      Kerbela’daki Hacı Bektaş-ı Veli Tekkesi’nde tarikat erkânına uygun olarak kurban kesip, halife kazanı kaynattıktan ve dervişlere nezirlerini verdikten sonra Seyyit İbrahim, çerağcı olarak Abdülhüseyin Dede’nin tasvir ettiğine çok benzer bir çerağ uyandırma törenine katılır ve akabinde hilafetnameyi alır. *

       Kerbela’daki tekkenin kuruluşuna dair yazıya geçirilmiş en eski sözlü geleneklerden birinin kaynağı da yine Abdülhüseyin Dede’dir Buna göre, Kerbela’daki tekke 500 yıl önce Abdülmüminin adındaki bir Bektaşi şeyhi tarafından kurulmuştur. Meşhur şair Fuzuli de bu zata bağlanarak bir süre Kerbela’daki tekkede çerağcılık hizmetinde bulunmuştur. Her ikisinin mezarının tekkenin içerisindeki çukur mağarada olduğu rivayet edilir.”2

      Alevi-Bektaşi inanç erlerinin tekke ve türbelerinin bulunduğu bu yöreler Hace Beğdeş-i Veli’nin Anadolu’ya ilk girişinde kadem bastığı yerlerdir. Bu itibarla ozanların dizelerinde aşk ile dile getirilir.

      “İşte bu ozanlardan Seyit İbrahim; Malatya’da cemde hem Dede hem de Zâkir olan İbrahim aynı zamanda Hacım Sultan Ocağı’na bağlıdır. Kısas köyüne üç defa gelmiştir.       Kerbela’ya 1313 tarihinde Hacı Bektaş’tan çıkıp, yaya olarak gitmiş ve dönmüştür. Yolculuğu esnasında gittiği yerleri dizelerinde şöyle dile getirmiştir.

ARZULADI GİTTİ KERBELA DEYİ *

 

                                                     Sene 1313 Mahi Şubat’ta

                                                     Arzuladı gitti Kerbela deyi

   Arzumanım kaldı bir Ali zatta

                                                     Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

    İptida Hünkâr’dan aldık icazet

              Hacı Bektaş Veli’m çektirme zahmet

        Hak nasip eylerde kula ne mihnet

                                                     Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

    Urfa muhiplerini eyledik zeyrat

                    Kısas, Sırrın, Burunçayır siz edin himmet

                     Medet İbrahim Halilullah çektirme zahmet

                                                    Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

            Viranşehir’de mihman olduk bir gece

 Başı karlı dağlar görünür yüce

                                                   Yeriş canımıza ey Hızır Hoca

                                                   Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

Mardin, Nusaybin, Cizire çölü

                                                   Ne yaman akıyor Şat suyu seli

                                                   Emirel müminin Ali Hünkârı

                                                   Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

 Zaho’ya varmayın ırakça kaçın

                                                   Kırcalı dağları erkenden geçin

                                                   Ala durna gibi kanadiz açın

                                                   Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

         Circis Peygamber’de Musul’da iskân

          Yüz sürdük baş eğdik eyledik mesken

     Bağdad’ı, Basra’yı geçeydik erken

                                                  Arzuladı gitti Kerbela deyi

        

                                                  Sabah yemeği’nde bindik eleğe

    Şat suyu da meydan vermez feleğe

                                                  Samarra şehrinde çıktık dileğe

                                                  Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

                                                  Sene 1313’de vuruldu tarih

       Ceddim Hacım Sultan etsin muvafık

                                                  İptida Bagdat’a çıkarsa kayık

                                                  Arzuladı gitti Kerbela deyi

 

Gözüme göründü Necef’in şehri

                                                  Emir-el Müminin Ali Hünkâr’ı

     Medet Şah Hüseyin sen göster yolu

                                                 Arzuladı gitti Kerbela deyi.”

 

       Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni “baş açık yalın ayak” ehlibeyt sevgisiyle adımlayan, Malatyalı Seyit İbrahim yukarıdaki dizelerinde ehlibeyt sevgisini muhabbetle yüreklere damıtır, ceylanlarla semah döner, gezdiği gördüğü erenlerin dergâh ve türbelerini ziyaret ederek, Ortadaoğu’da Alevi-Bektaşi tarihi coğrafyasına tanıklık eder.

 

*****

1- Ayfer Karakaya Stump, “Iraktaki Bektaşi Tekkeleri”, Belleten Dergisi Türk Tarih Kurumu, Cilt: LXXI, Sayı. 261, Ankara, Yıl:2007, s.689-690-692-701-702; Seyit İbrahim Kısas’ta Topal İbrahim diye bilinir.

* Hacım Sultan; Şanlıurfa’nın Kısas ile diğer birkaç Alevi köyü, Çorum’un bazı köyleri; Yozgat Akdağmadeni ilçesine bağlı Veziralan, Bozhüyük köyleri, adları geçen köylerde Hacım Sultan Ocağının talipleri bulunduğu, Mehmet Mahir Dede ve Ali Onbaşı Dede’nin anlattıkları ile sabittir.” İsmail Özmen, Hacım Sultan Velayetnâmesi ve Ocakları, Dumat Ofset, Ankara, 2007, s.257)

* Bu ezgi müzikli bir ezgi olup Malatyalı Topal İbrahim’in, Kerbela’ya yaya olarak giderken geçtiği yerleri dile getiren bir deyiştir. Derleyen Kısaslı Âşık Mehmet Acet (Sefaî)’dir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.