AŞİR KAYABAŞI
Köşe Yazarı
AŞİR KAYABAŞI
 

KARAKÖPRÜLÜ ALİ BABA HAYRATI: 1

      Kültür şehri Urfa’da maddi ve manevi bir kültürel gelenek “hayrat” geleneğidir. Türk kültür ve inanç tarihinde ünlü düşünür Bilge Kağan’ın; “Ben ulusumun açlarını doyurdum, çıplaklarını giydirdim” devlet adamı sorumluluğundan hareketle her yıl Karaköprü sakinleri tarafından geleneksel olarak Karaköprülü “Ali Baba Hayratı” etkinliğini düzenleyen Karaköprü Belediye Başkanlığı’nın bu organizasyonunu her yıl zevkle izler ve gözleriz.       Bu organizasyonda yer alan bu tarihi etkinliğin ne kadar yerinde bir inançsal değer olduğunu görerek, duyarak ve hissederek adeta yaşarız. Bu nedenle Karaköprü Belediye Başkanımız Metin Baydilli’ye teşekkür ederiz       Karaköprü Belediye Başkanlığı Kültür Merkezi bahçesinde düzenlenen bu anlamlı günde, “Ali Baba Hayratı”na icabet eden bütün davetlilerin gönlünü coşturucu, geçmişini hatırlatıcı ve ufkunu genişletici bir etkinlik olduğunu söyleyebiliriz.       Bir toplumun kimliği ve inancı bu tür etkinliklerde, yani yaşayan kültürel değerlerinde ortaya çıkar. Konuya bu açıdan bakıldığında Urfa’da iki beldemizin öne çıktığı görülür. Bunlardan birincisi Karaköprü sakinlerinin yüzyıllardan beri sürdürdükleri geleneksel “Ali Baba Hayratı”, diğeri ise Kısas’ta “Harzem Şah Mehmet” anısına düzenlenen hayrattır.       Yukarıda Bilge Kağan’ın devlet adamı sorumluluğunu vurgulayan veciz sözleri gayet tabii ki sözde kalan bir düşünce olmayıp, bunun için kurumsallaştırılan Asitaneler; (zaviye, dergâh)’de “avende ve revendeye), yani gelen geçen yolcu ve garip-guraba’ ya hizmet için İbrahim Halil Sofrası’nın bereketi kazanlar kaynar, yemekler pişirilerek yemek şöleni yapılır.       Peki, Ali Baba kimdir? Evliya Çelebi, Ali Baba ve onun İbrahim Halil Dergâhı hakkında şu övgüde bulunur:      “Müte’addid kâ’alar ve gül-i gülistanlı hücreler ve kilâr ve matbah ile ârâste ve gûna-gün mü-sâfirhaneler ile pîrâste olmuş bir âsitâne-i kübrâdır. Şeyh Hazret-i eş-şeyh Ali Efendi yârandan ârif-i billâh sofra sahibi garibü’-diyâr muhibbi bir er, server-i hünerver sâhib-i nefs, pişvâyı tarik, âmil-i sıddîk, âlim-i tahkik kimesne idi.”      Yedi gice mihmânı olup, Murtaza Paşa efendimizin ihsân ettüğü hedâyaların teslüm edüp du’â-yı hayratlarıyla behremen-u behreyâb olduk. Bir âdem yedi gice ve yedi gün bu asitaneyi ziyaret etse yedi murâdı hâsıl olur.” Der.      Evliya Çelebi’nin verdiği bu bilgiye göre, Ali Baba; “arif, misafirperver, sofra sahibi, gariplerin muhibbi, hüner sahibi, yol sahibi, sadık bir dost ve bir “er” kişidir. Çelebi bunu gördüklerine dayanarak söylediği gibi, onun İstanbul’da bilindiğini, tanındığını diğer kaynaklar ise İstanbul Eren Köyden Urfa Halilürahman dergâhına postnişin olarak görevlendirildiği belirtilir ki, bu itibarla Evliya Çelebi Murtaza Paşa’nın gönderdiği hediyeleri getirerek kendisine teslim ettiğini belirtir.      Karaköprülü Ali Baba Mevlid-i Halil dergâhının postnişini olarak burada devamlı kazanlar kaynatarak, herkese açık sofra açılır, hatta IV Murad’ın ordusunun da tüm levazımını temin eder. Günümüzde ise Karaköprü Beldesince yapılan “Hayrat” etkinlikleri de bu duygu ve düşünceyle renkli ve heyecanlı geçer. Ahi “yaren sohbetleri” den, Urfa “sıra gecesi” ne oradan da “mevlit” geleneğine dönüşmüş bir makam ve usulle mersiye, deyiş, gazel ve nefeslerde “ehl-ibeyt” sevgi ve bağlılığıyla dile getirilerek gönüller coşturulur.       Düzenlenen bu etkinlikte Karaköprü Belediye Başkanı sayın Metin Baydilli yaptığı konuşmalarında Ali Baba’nın tarihi yaşamını; “canıyla, aşkıyla ve sevgisiyle bu davete icabet edenlere yönelik hitabında mimik ve hareketlerindeki sıcaklık ve heyecan gözlerden kaçmaz. Özet olarak, Ali Baba’nın kimliği, kişiliği ve tasavvuf ıstılahındaki yerine vurgu yaparak, onun Osmanlı Padişahı IV. Murad ile olan diyaloguna dikkat çekerek tarihi kişiliğini ortaya kor. Ali Baba gibi bir manevi şahsiyeti (eren) hakkında bu tarihi ve tasavvufi bilgilere de değinilir.       Ali Baba İstanbul Eren Köy’den Urfa İbrahim Halil Dergahı’na postnişin olarak görevlendirilince “Ali Baba” ve “Ali Dede” olarak adlandırıldığını da öğreniriz ki, Ali Baba’nın Urfa’daki yaşamında iki erkek bir kız çocuğu olduğu söylenir, küçük yaşta vefat eden bu erkek çocukların adları Hasan ile Hüseyin’dir. Silsilenâme itibariyle de soyu, Hz. Hasan üzerinden Hz. Ali ve Hz. Muhammed’e çıktığından “şerif” nesebdir. (Devam edecek)
Ekleme Tarihi: 30 Ekim 2023 - Pazartesi

KARAKÖPRÜLÜ ALİ BABA HAYRATI: 1

      Kültür şehri Urfa’da maddi ve manevi bir kültürel gelenek “hayrat” geleneğidir. Türk kültür ve inanç tarihinde ünlü düşünür Bilge Kağan’ın; “Ben ulusumun açlarını doyurdum, çıplaklarını giydirdim” devlet adamı sorumluluğundan hareketle her yıl Karaköprü sakinleri tarafından geleneksel olarak Karaköprülü “Ali Baba Hayratı” etkinliğini düzenleyen Karaköprü Belediye Başkanlığı’nın bu organizasyonunu her yıl zevkle izler ve gözleriz.

      Bu organizasyonda yer alan bu tarihi etkinliğin ne kadar yerinde bir inançsal değer olduğunu görerek, duyarak ve hissederek adeta yaşarız. Bu nedenle Karaköprü Belediye Başkanımız Metin Baydilli’ye teşekkür ederiz

      Karaköprü Belediye Başkanlığı Kültür Merkezi bahçesinde düzenlenen bu anlamlı günde, “Ali Baba Hayratı”na icabet eden bütün davetlilerin gönlünü coşturucu, geçmişini hatırlatıcı ve ufkunu genişletici bir etkinlik olduğunu söyleyebiliriz.

      Bir toplumun kimliği ve inancı bu tür etkinliklerde, yani yaşayan kültürel değerlerinde ortaya çıkar. Konuya bu açıdan bakıldığında Urfa’da iki beldemizin öne çıktığı görülür. Bunlardan birincisi Karaköprü sakinlerinin yüzyıllardan beri sürdürdükleri geleneksel “Ali Baba Hayratı”, diğeri ise Kısas’ta “Harzem Şah Mehmet” anısına düzenlenen hayrattır.

      Yukarıda Bilge Kağan’ın devlet adamı sorumluluğunu vurgulayan veciz sözleri gayet tabii ki sözde kalan bir düşünce olmayıp, bunun için kurumsallaştırılan Asitaneler; (zaviye, dergâh)’de “avende ve revendeye), yani gelen geçen yolcu ve garip-guraba’ ya hizmet için İbrahim Halil Sofrası’nın bereketi kazanlar kaynar, yemekler pişirilerek yemek şöleni yapılır.

      Peki, Ali Baba kimdir? Evliya Çelebi, Ali Baba ve onun İbrahim Halil Dergâhı hakkında şu övgüde bulunur:

     “Müte’addid kâ’alar ve gül-i gülistanlı hücreler ve kilâr ve matbah ile ârâste ve gûna-gün mü-sâfirhaneler ile pîrâste olmuş bir âsitâne-i kübrâdır. Şeyh Hazret-i eş-şeyh Ali Efendi yârandan ârif-i billâh sofra sahibi garibü’-diyâr muhibbi bir er, server-i hünerver sâhib-i nefs, pişvâyı tarik, âmil-i sıddîk, âlim-i tahkik kimesne idi.”

     Yedi gice mihmânı olup, Murtaza Paşa efendimizin ihsân ettüğü hedâyaların teslüm edüp du’â-yı hayratlarıyla behremen-u behreyâb olduk. Bir âdem yedi gice ve yedi gün bu asitaneyi ziyaret etse yedi murâdı hâsıl olur.” Der.

     Evliya Çelebi’nin verdiği bu bilgiye göre, Ali Baba; “arif, misafirperver, sofra sahibi, gariplerin muhibbi, hüner sahibi, yol sahibi, sadık bir dost ve bir “er” kişidir. Çelebi bunu gördüklerine dayanarak söylediği gibi, onun İstanbul’da bilindiğini, tanındığını diğer kaynaklar ise İstanbul Eren Köyden Urfa Halilürahman dergâhına postnişin olarak görevlendirildiği belirtilir ki, bu itibarla Evliya Çelebi Murtaza Paşa’nın gönderdiği hediyeleri getirerek kendisine teslim ettiğini belirtir.

     Karaköprülü Ali Baba Mevlid-i Halil dergâhının postnişini olarak burada devamlı kazanlar kaynatarak, herkese açık sofra açılır, hatta IV Murad’ın ordusunun da tüm levazımını temin eder. Günümüzde ise Karaköprü Beldesince yapılan “Hayrat” etkinlikleri de bu duygu ve düşünceyle renkli ve heyecanlı geçer. Ahi “yaren sohbetleri” den, Urfa “sıra gecesi” ne oradan da “mevlit” geleneğine dönüşmüş bir makam ve usulle mersiye, deyiş, gazel ve nefeslerde “ehl-ibeyt” sevgi ve bağlılığıyla dile getirilerek gönüller coşturulur.

      Düzenlenen bu etkinlikte Karaköprü Belediye Başkanı sayın Metin Baydilli yaptığı konuşmalarında Ali Baba’nın tarihi yaşamını; “canıyla, aşkıyla ve sevgisiyle bu davete icabet edenlere yönelik hitabında mimik ve hareketlerindeki sıcaklık ve heyecan gözlerden kaçmaz. Özet olarak, Ali Baba’nın kimliği, kişiliği ve tasavvuf ıstılahındaki yerine vurgu yaparak, onun Osmanlı Padişahı IV. Murad ile olan diyaloguna dikkat çekerek tarihi kişiliğini ortaya kor. Ali Baba gibi bir manevi şahsiyeti (eren) hakkında bu tarihi ve tasavvufi bilgilere de değinilir.

      Ali Baba İstanbul Eren Köy’den Urfa İbrahim Halil Dergahı’na postnişin olarak görevlendirilince “Ali Baba” ve “Ali Dede” olarak adlandırıldığını da öğreniriz ki, Ali Baba’nın Urfa’daki yaşamında iki erkek bir kız çocuğu olduğu söylenir, küçük yaşta vefat eden bu erkek çocukların adları Hasan ile Hüseyin’dir. Silsilenâme itibariyle de soyu, Hz. Hasan üzerinden Hz. Ali ve Hz. Muhammed’e çıktığından “şerif” nesebdir. (Devam edecek)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.