Mehmet CENGİZ
Köşe Yazarı
Mehmet CENGİZ
 

Kutlanan Günler

365 Günümüz nerde ise kutlanacak. Dini, Milli Günler kutlanabilir. İbretler alınabilir. Günümüzde öyle günler kutlanıyor, lanse ediliyor ki, O günleri kutlamakla sanki bazı şeyler olacakmış, Babalar gibi ortaya atılan şeylere her zaman hürmet edilecekmiş, gibi, Göç günü. Anneler günü, sevgililer günü, sözde insan hakları günü, kadınlar günü gibi günler hep insanı meşgul ediyor. Bu kutlanan günlerin ekseriyeti batı ve batıl endeksli kasıtlı olarak pompalanıyor. Tek bir amacı var bu günlerin. Günler gelmeden önce reklamlarla babalara, sevgililere özel hediyelik paketler ballandırılıyor. Bunların gözü ceplerimizde bunlar babadan, Anneden, İnsan haklarından, kadın haklarından ne anlar? Bu kadim mefhumları madde için çıkar için, sömürmek için sadece kullanıyorlar hepsi bu kadar. Babasını seven yaşlı Annesini seven niçin bu çınar ağaçlarını huzur evlerinde çürütüyorlar. Üstelik evlattan, torundan, akrabadan, dosttan tecrit edilerek yapılıyor. İslam dini kadar hiçbir sistem ne ana babaya, ne kadına, nede insan hak ve hukukuna önem vermemiştir. Dini ilkeler saf dışı edildiği için insanlık bu boş şeylerle avutuluyor. Cennet Annelerin ayakları altındadır. Anne babanıza öf bile demeyiniz emri varken, daha neyin kutlamasını yapıyoruz. Kutlamak, sevmek bir günle olmaz ki, seveceklerimizi her gün sevmeli saygı göstermeliyiz. Erkeklerin hepsi baba kadınlar ise annedir. İkisi de evin direkleridir. Aile İslam da büyük bir müessesedir. Ailede Anne, baba, çocuklar bulunur. Sonra meyve verir gibi gelinler ve torunlarla bu aile süslenir. Babalar yemez yedirir. Aile fertleri kimseye muhtaç olmasın diye her türlü zorluğa katlanır. Babanın eli nasırlıdır. Alın teri ile tüm sıkıntıların hamalı hem de taşıyıcısıdır. Yeryüzünü imar eden de, harap edende genellikle babalardır. Sözde modern dünyada kadını da aynı alana çekiyorlar. Bunun anlamı şudur. Kadının evde ne işi var? Niçin evin çocuk bakıcısı, aşçısı ve bulaşıkçısı olsun demektir. Bu alanda Avrupa hayranları ve şakşakçıları epey mesafe almışlar. Sözleşmelerle aile yuvamızı dağıtmışlar, dağıtmaya devam ediyorlar. Bu kan uyuşmazlığından kadına şiddet azalmamış daha da artmış, boşanmalar zirve yapmış, meşru evlilikler dibe vurmuştur. Gününü kutladığımız çok baba cezaevindedir. Biz niçin bu hale geldik? Kim bizi, neslimizi, ailemizi bozdu? Hiç şikâyete gerek yok. Ne ektikse onu biçiyoruz. Toplum olarak dini değerlerimize sırt çevirdik. Nefsimiz, şehvetimiz bizi esir aldı. Gavurda gavurluğunu yapacaktır. Bizi imha etmek için bizi aç bırakacak, borçlandıracak, ırkçılık illetini bulaştıracak, dinden soğutacak ve sonunda da yutacaktır. Taktik bu. Nüfus cüzdanlarına bakın din hanemiz boş ve yoktur. Sözleşmelere göre ailede artık tek söz sahibi sadece erkek yani baba değil kadına da pay verilmiştir. Pandemi döneminde insanlar ölüm den korkarken, Müslüman niye korksun ki, hazırlıksız, heybe boş, amelsizlikle herkesi korku sarmış. İnsanlar iş aşla boğuşuyor. Siyasetçilerin atışları boşuna, halk sorunlara çözümler bekliyor. Barlar, pavyonlar, plajlar, tramvaylar, avm ler tıklım tıklım dolu iken, kural tanımazken, virüs bulaşmazken, Kutsal mekânlarda sadece iki vakit Namaz kılınması, Cuma günleri dışarıda Cuma Namazının kılınması CHP yi hatırlatıyor olsa da, başta CHP yok. Alnı secdelilerin yönetimde olmaları Camilerin hala kapalı bulunması çok düşündürücüdür. Camiye giden yaşlılar hayır duası olanlar da yaşlılar babalarda diyebiliriz. Cami hakkından yaşlıları uzaklaştırmaya hiç kimsenin hakkı olmamalı. Hastalık var doğru, bulaşıcıdır doğru, Cami dışında ki alanların açık olması sahnelerle görünmesi insanda şüphe uyandırıyor. Kısacası Dinin direği Namaz iki vakit değil, beş vakittir. Beş vakit Namazı da Allahın evi camide kılmak istiyorum ki, bu benim doğal hakkımdır. Tüm kurallara uymak şartı ile Camilerde Namaz kılınırsa kime ne zararı var. Buda babalar günü gibi her gün benim günümdür. Salgın hastalıktan dolayı ülkemizde 5 Bine yakın insanımız vefat etmiş hepsine Allahtan rahmet diliyorum. Allah bir an önce bu musibeti insanlıktan def etsin. Sevmek mevsimlik, günlük değil her zaman, her an olmalıdır. Vesselam…
Ekleme Tarihi: 23 Haziran 2020 - Salı

Kutlanan Günler

365 Günümüz nerde ise kutlanacak. Dini, Milli Günler kutlanabilir. İbretler alınabilir. Günümüzde öyle günler kutlanıyor, lanse ediliyor ki, O günleri kutlamakla sanki bazı şeyler olacakmış, Babalar gibi ortaya atılan şeylere her zaman hürmet edilecekmiş, gibi, Göç günü. Anneler günü, sevgililer günü, sözde insan hakları günü, kadınlar günü gibi günler hep insanı meşgul ediyor. Bu kutlanan günlerin ekseriyeti batı ve batıl endeksli kasıtlı olarak pompalanıyor. Tek bir amacı var bu günlerin. Günler gelmeden önce reklamlarla babalara, sevgililere özel hediyelik paketler ballandırılıyor. Bunların gözü ceplerimizde bunlar babadan, Anneden, İnsan haklarından, kadın haklarından ne anlar? Bu kadim mefhumları madde için çıkar için, sömürmek için sadece kullanıyorlar hepsi bu kadar.

Babasını seven yaşlı Annesini seven niçin bu çınar ağaçlarını huzur evlerinde çürütüyorlar. Üstelik evlattan, torundan, akrabadan, dosttan tecrit edilerek yapılıyor. İslam dini kadar hiçbir sistem ne ana babaya, ne kadına, nede insan hak ve hukukuna önem vermemiştir. Dini ilkeler saf dışı edildiği için insanlık bu boş şeylerle avutuluyor. Cennet Annelerin ayakları altındadır. Anne babanıza öf bile demeyiniz emri varken, daha neyin kutlamasını yapıyoruz. Kutlamak, sevmek bir günle olmaz ki, seveceklerimizi her gün sevmeli saygı göstermeliyiz. Erkeklerin hepsi baba kadınlar ise annedir. İkisi de evin direkleridir.

Aile İslam da büyük bir müessesedir. Ailede Anne, baba, çocuklar bulunur. Sonra meyve verir gibi gelinler ve torunlarla bu aile süslenir. Babalar yemez yedirir. Aile fertleri kimseye muhtaç olmasın diye her türlü zorluğa katlanır. Babanın eli nasırlıdır. Alın teri ile tüm sıkıntıların hamalı hem de taşıyıcısıdır. Yeryüzünü imar eden de, harap edende genellikle babalardır. Sözde modern dünyada kadını da aynı alana çekiyorlar. Bunun anlamı şudur. Kadının evde ne işi var? Niçin evin çocuk bakıcısı, aşçısı ve bulaşıkçısı olsun demektir. Bu alanda Avrupa hayranları ve şakşakçıları epey mesafe almışlar. Sözleşmelerle aile yuvamızı dağıtmışlar, dağıtmaya devam ediyorlar.

Bu kan uyuşmazlığından kadına şiddet azalmamış daha da artmış, boşanmalar zirve yapmış, meşru evlilikler dibe vurmuştur. Gününü kutladığımız çok baba cezaevindedir. Biz niçin bu hale geldik? Kim bizi, neslimizi, ailemizi bozdu? Hiç şikâyete gerek yok. Ne ektikse onu biçiyoruz. Toplum olarak dini değerlerimize sırt çevirdik. Nefsimiz, şehvetimiz bizi esir aldı. Gavurda gavurluğunu yapacaktır. Bizi imha etmek için bizi aç bırakacak, borçlandıracak, ırkçılık illetini bulaştıracak, dinden soğutacak ve sonunda da yutacaktır. Taktik bu. Nüfus cüzdanlarına bakın din hanemiz boş ve yoktur. Sözleşmelere göre ailede artık tek söz sahibi sadece erkek yani baba değil kadına da pay verilmiştir. Pandemi döneminde insanlar ölüm den korkarken, Müslüman niye korksun ki, hazırlıksız, heybe boş, amelsizlikle herkesi korku sarmış.

İnsanlar iş aşla boğuşuyor. Siyasetçilerin atışları boşuna, halk sorunlara çözümler bekliyor. Barlar, pavyonlar, plajlar, tramvaylar, avm ler tıklım tıklım dolu iken, kural tanımazken, virüs bulaşmazken, Kutsal mekânlarda sadece iki vakit Namaz kılınması, Cuma günleri dışarıda Cuma Namazının kılınması CHP yi hatırlatıyor olsa da, başta CHP yok. Alnı secdelilerin yönetimde olmaları Camilerin hala kapalı bulunması çok düşündürücüdür. Camiye giden yaşlılar hayır duası olanlar da yaşlılar babalarda diyebiliriz. Cami hakkından yaşlıları uzaklaştırmaya hiç kimsenin hakkı olmamalı. Hastalık var doğru, bulaşıcıdır doğru, Cami dışında ki alanların açık olması sahnelerle görünmesi insanda şüphe uyandırıyor. Kısacası Dinin direği Namaz iki vakit değil, beş vakittir. Beş vakit Namazı da Allahın evi camide kılmak

istiyorum ki, bu benim doğal hakkımdır. Tüm kurallara uymak şartı ile Camilerde Namaz kılınırsa kime ne zararı var. Buda babalar günü gibi her gün benim günümdür. Salgın hastalıktan dolayı ülkemizde 5 Bine yakın insanımız vefat etmiş hepsine Allahtan rahmet diliyorum. Allah bir an önce bu musibeti insanlıktan def etsin. Sevmek mevsimlik, günlük değil her zaman, her an olmalıdır. Vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.