Abdullah Haktankaçmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Haktankaçmaz
 

RAMAZAN ve BAYRAM

Ramazan hepimizin bildiği gibi oruç ayıdır. Peki, hiç düşündünüz mü neden başka aylar değildir de, yalnız ramazan ayı oruç ayıdır. Çünkü o ayda Kur’an’ın inmeye başladığı Kadir Gecesi vardır. Kitabımız Kur'an bu ayda inmeye başlamıştır. Oruç, Allah’ın kulları üzerinde bir hakkıdır, insan sağlığına da faydası artık tartışılmazdır. Ayrıca oruç tutarak rahmet kitabının indirilmeye başlanmasına bir nevi sevinip memnun oluyoruz ve Allah’a hamd ediyoruz, bize doğruyu eğriyi fark ettirecek Furkan’ın gelişini oruç tutarak kutluyoruz. Şimdi de bu aya neden Allah Ramazan adını vermiştir onu irdeleyelim: 1)Ramazan kelimesi, ramada fiilinden türetilmiştir. Ramada fiili Arapçada bol yağan yağmura verilen addır. Bol yağmur ne yaparsa Kur’an da inişiyle onu yapmıştır. Yani bol yağmur doğayı temizler, doğayı diriltir ve bereket getirir. Kuran da kendisini yaşayan insanların şirk kirlerini temizler, ruhlarını diriltir, yaşamlarına bereket, gönüllerine güven, mutluluk ve huzur getirir. 2) Ramada fiilinin başka bir anlamı da oku mengeneye sıkıştırıp, ucunu inceltmektir. Ucu ince olmayan ok hedefine varamaz, sapar. İşte Kuran da insanın hedeften sapmaması, hedefi olan Allah’a varabilmesi için ruhunu inceltir. Bir insanın Allah’a yakın kullardan olabilmesi için ruhunun incelmesi gerekmektedir. Çünkü kalın ruhla saparız, Allah’a varamayız. 3) Ramada fiilinin başka bir anlamı da çok kızgın kum üzerinde yalınayak yürümektir. Kur'an da insanlardan kendisine uyanları, yolundan yürütür, Cehennem ateşinden uzaklaştırır. Görüldüğü gibi ramada fiilinin anlamı ile Kuran’ın geliş gayesi anlam bakımından örtüşmektedir. Kuran’ın gelişi ile bunlar oluyorsa, O’nun inişinin başladığı aya Allah’ın, ramada kökünden gelen Ramazan adını seçmesi tesadüfi değildir, bilin istedim. Ramazanın bitimi ile üç gün Ramazan Bayramı, Allah’ın rızasını talep etmek için kurban kestiğimiz günler de dört gün Kurban Bayramı’dır. Ayrıca milli bayramlarımız: Birer gün olarak, 23 Nisan Ulusal Egemenlik, 29 Ekim Cumhuriyet, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor, 30 Ağustos Zafer Bayramlarıdır. Bayram: Dini veya milli bakımdan önemi olan milletçe her yıl kutlanan sevinç ve gururla dolduğumuz gün veya günlerdir. Kayıtlarda bayram kelimesinin çok eskilerden kullanıldığına dair bir bilgi yoktur. Ancak İslamiyet’ten sonra bayram manasına gelen “ İYD ” kullanılmıştır. Her yıl gelen ve kutlanan bu günlere Osmanlıda da bayram anlamında İYD kullanılmıştır. Bu kelimenin Kürtçeden geldiği tahmin edilmektedir. İYD Kürtçede tırmanma anlamına gelir. Belki de sevinince insan havalanır yükselmiş gibi olur, yükselme de tırmanma eylemimin bir sonucudur, oradan tırmanma denmiş olabilir. Burada dini bayramlarımız olan Ramazan ve Kurban bayramlarının amaçlarını ve Bayramın amacına uygun yaşanılmamasının mahzurlarını da yazacağım. İslamiyet’ten önce kavimler, devletler kendi inanç, örf ve adetlerine göre belli günleri kendileri için kutsal kabul etmişler ve bu günleri çeşitli ayinlerle kutlamışlardır. Dede Korkut Hikâyelerinde, hanların başa geçmelerini, doğum ve zaferlerini kutlamak için toplandıkları, şölenler tertip ettikleri, ölümler için yuğ, yani yas merasimi yaptıkları bilinmektedir. Biz Müslümanlar olarak bayram günlerine ayrı bir önem veririz. Zira bu günler, birlik ve beraberlik duygularının pekiştirildiği, paylaşımın daha çok yapıldığı, yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve gurur kaynağıdır. Bayram günlerinde bizim kültürümüze göre; herkes temiz ve imkânı elverdiğince iyi giyinir, çocuklara yeni elbiseler alınır, yoksullar, yetimler sevindirilir, dostlar, akrabalar ziyaret edilir. Dargınlar barışır, barıştırılır. Ekseriya bayram namazlarından sonra kabristanlar ziyaret edilerek Kur'an-ı Kerim okunur ve dualar yapılır. Bayramda yapılanlara baktığımızda hepsinin önemli ve güzel şeyler olduğu tartışmasız kabulümüzdür. Fakat bir şey var ki; kanımca, onun hepsinin önünde olması ve mutlaka imkânlarımız elverdiğince yerine getirilmesi gereken önemde olduğudur. Bu da “ imkânının fazlasını paylaşmak “ yani yoksul ve yetimlerin sevindirilmesi. Yani öz olarak; bizden daha az şanslıların da bayramlarının sevinçle geçmesini sağlamak. Yoksa oluk, oluk haksız yere kan akarken, güçsüzler ve analar ağlaşarak bakarken, önleyebilecek olanlar beyanatlarla katliamları, zulümleri kola içerek ne iyi ettin der gibi kınayarak geçiştirmeye çalışırken, dünyanın başında Covid 19 denen bela varken kutlanan bayramlar buruktur, bayram tadında değildir. Tadına bütün milletin varamadığı, zengin fakir herkesin gönül gönüle olamadığı, kalplerin birlikte çarpmadığı, zulmün ve haksızlıkların olduğu, savaşların, kavgaların ve terörün sona ermediği, yaşanan ve yaşatılan vahşetlerin sonunun gelmediği, israf, gösteriş ve lüksün şeref ve itibar sayıldığı, tüm insanlığın bilhassa Müslümanların mahzun olduğu bayramlar, bizim için buruk bayramlardır. Rabb’imden Ramazan orucunu; birlik ve beraberlik içinde, kamplara bölünmeden, sağlıkla ve yalnız mideye değil, tüm vücuda oruç tutturabilmeyi nasip etmesini, bu saydığım acıları ve insanlığın tüm acılarını dindirip bayramlarımızı bayram tadıyla geçirebilmemizi, bize zalimlerin zulümlerini önleyecek gayreti, güç ve çabayı vermesini diliyorum. Çünkü O’nun gücü sınırsız ve her şeye yetendir. Mülkünde her zaman Aziz ve Galip olandır. O, ezelden ebede ham de tek layık olandır... Selamım dinin cahili olmayan, ahlaklı, dininin kitabını özümsemiş ve yaşam biçimi yapmış, özü sözü bir, rehberi peygamber olan tüm gerçek Müslümanlara gitsin... ESEN KALINIZ Abdullah HAKTANKAÇMAZ ah6334@gmail.com
Ekleme Tarihi: 07 Mart 2024 - Perşembe

RAMAZAN ve BAYRAM

Ramazan hepimizin bildiği gibi oruç ayıdır. Peki, hiç düşündünüz mü neden başka aylar değildir de, yalnız ramazan ayı oruç ayıdır. Çünkü o ayda Kur’an’ın inmeye başladığı Kadir Gecesi vardır. Kitabımız Kur'an bu ayda inmeye başlamıştır. Oruç, Allah’ın kulları üzerinde bir hakkıdır, insan sağlığına da faydası artık tartışılmazdır. Ayrıca oruç tutarak rahmet kitabının indirilmeye başlanmasına bir nevi sevinip memnun oluyoruz ve Allah’a hamd ediyoruz, bize doğruyu eğriyi fark ettirecek Furkan’ın gelişini oruç tutarak kutluyoruz.

Şimdi de bu aya neden Allah Ramazan adını vermiştir onu irdeleyelim:

1)Ramazan kelimesi, ramada fiilinden türetilmiştir. Ramada fiili Arapçada bol yağan yağmura verilen addır. Bol yağmur ne yaparsa Kur’an da inişiyle onu yapmıştır. Yani bol yağmur doğayı temizler, doğayı diriltir ve bereket getirir. Kuran da kendisini yaşayan insanların şirk kirlerini temizler, ruhlarını diriltir, yaşamlarına bereket, gönüllerine güven, mutluluk ve huzur getirir.

2) Ramada fiilinin başka bir anlamı da oku mengeneye sıkıştırıp, ucunu inceltmektir. Ucu ince olmayan ok hedefine varamaz, sapar. İşte Kuran da insanın hedeften sapmaması, hedefi olan Allah’a varabilmesi için ruhunu inceltir. Bir insanın Allah’a yakın kullardan olabilmesi için ruhunun incelmesi gerekmektedir. Çünkü kalın ruhla saparız, Allah’a varamayız.

3) Ramada fiilinin başka bir anlamı da çok kızgın kum üzerinde yalınayak yürümektir. Kur'an da insanlardan kendisine uyanları, yolundan yürütür, Cehennem ateşinden uzaklaştırır. Görüldüğü gibi ramada fiilinin anlamı ile Kuran’ın geliş gayesi anlam bakımından örtüşmektedir. Kuran’ın gelişi ile bunlar oluyorsa, O’nun inişinin başladığı aya Allah’ın, ramada kökünden gelen Ramazan adını seçmesi tesadüfi değildir, bilin istedim.

Ramazanın bitimi ile üç gün Ramazan Bayramı, Allah’ın rızasını talep etmek için kurban kestiğimiz günler de dört gün Kurban Bayramı’dır. Ayrıca milli bayramlarımız: Birer gün olarak, 23 Nisan Ulusal Egemenlik, 29 Ekim Cumhuriyet, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor, 30 Ağustos Zafer Bayramlarıdır. Bayram: Dini veya milli bakımdan önemi olan milletçe her yıl kutlanan sevinç ve gururla dolduğumuz gün veya günlerdir.

Kayıtlarda bayram kelimesinin çok eskilerden kullanıldığına dair bir bilgi yoktur. Ancak İslamiyet’ten sonra bayram manasına gelen “ İYD ” kullanılmıştır. Her yıl gelen ve kutlanan bu günlere Osmanlıda da bayram anlamında İYD kullanılmıştır. Bu kelimenin Kürtçeden geldiği tahmin edilmektedir. İYD Kürtçede tırmanma anlamına gelir. Belki de sevinince insan havalanır yükselmiş gibi olur, yükselme de tırmanma eylemimin bir sonucudur, oradan tırmanma denmiş olabilir.

Burada dini bayramlarımız olan Ramazan ve Kurban bayramlarının amaçlarını ve Bayramın amacına uygun yaşanılmamasının mahzurlarını da yazacağım.

İslamiyet’ten önce kavimler, devletler kendi inanç, örf ve adetlerine göre belli günleri kendileri için kutsal kabul etmişler ve bu günleri çeşitli ayinlerle kutlamışlardır. Dede Korkut Hikâyelerinde, hanların başa geçmelerini, doğum ve zaferlerini kutlamak için

toplandıkları, şölenler tertip ettikleri, ölümler için yuğ, yani yas merasimi yaptıkları bilinmektedir.

Biz Müslümanlar olarak bayram günlerine ayrı bir önem veririz. Zira bu günler, birlik ve beraberlik duygularının pekiştirildiği, paylaşımın daha çok yapıldığı, yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve gurur kaynağıdır. Bayram günlerinde bizim kültürümüze göre; herkes temiz ve imkânı elverdiğince iyi giyinir, çocuklara yeni elbiseler alınır, yoksullar, yetimler sevindirilir, dostlar, akrabalar ziyaret edilir. Dargınlar barışır, barıştırılır. Ekseriya bayram namazlarından sonra kabristanlar ziyaret edilerek Kur'an-ı Kerim okunur ve dualar yapılır.

Bayramda yapılanlara baktığımızda hepsinin önemli ve güzel şeyler olduğu tartışmasız kabulümüzdür. Fakat bir şey var ki; kanımca, onun hepsinin önünde olması ve mutlaka imkânlarımız elverdiğince yerine getirilmesi gereken önemde olduğudur. Bu da “ imkânının fazlasını paylaşmak “ yani yoksul ve yetimlerin sevindirilmesi. Yani öz olarak; bizden daha az şanslıların da bayramlarının sevinçle geçmesini sağlamak. Yoksa oluk, oluk haksız yere kan akarken, güçsüzler ve analar ağlaşarak bakarken, önleyebilecek olanlar beyanatlarla katliamları, zulümleri kola içerek ne iyi ettin der gibi kınayarak geçiştirmeye çalışırken, dünyanın başında Covid 19 denen bela varken kutlanan bayramlar buruktur, bayram tadında değildir. Tadına bütün milletin varamadığı, zengin fakir herkesin gönül gönüle olamadığı, kalplerin birlikte çarpmadığı, zulmün ve haksızlıkların olduğu, savaşların, kavgaların ve terörün sona ermediği, yaşanan ve yaşatılan vahşetlerin sonunun gelmediği, israf, gösteriş ve lüksün şeref ve itibar sayıldığı, tüm insanlığın bilhassa Müslümanların mahzun olduğu bayramlar, bizim için buruk bayramlardır.

Rabb’imden Ramazan orucunu; birlik ve beraberlik içinde, kamplara bölünmeden, sağlıkla ve yalnız mideye değil, tüm vücuda oruç tutturabilmeyi nasip etmesini, bu saydığım acıları ve insanlığın tüm acılarını dindirip bayramlarımızı bayram tadıyla geçirebilmemizi, bize zalimlerin zulümlerini önleyecek gayreti, güç ve çabayı vermesini diliyorum. Çünkü O’nun gücü sınırsız ve her şeye yetendir. Mülkünde her zaman Aziz ve Galip olandır. O, ezelden ebede ham de tek layık olandır...

Selamım dinin cahili olmayan, ahlaklı, dininin kitabını özümsemiş ve yaşam biçimi yapmış, özü sözü bir, rehberi peygamber olan tüm gerçek Müslümanlara gitsin...

ESEN KALINIZ

Abdullah HAKTANKAÇMAZ

ah6334@gmail.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.