Abdullah Haktankaçmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Haktankaçmaz
 

MİMOZANIN ANIMSATTIKLARI

Mart Mimoza Demektir. 8 Mart Dünya Kadınlar Dayanışma Günü için Mimoza Çiçeğinin ayrı bir önemi ve anlamı vardır. Hikâyesi de çok güzeldir. Türk kadınları da hikâyedeki kadınlar gibidir, güçlüdür. Her Kulvarda vardır ve kendi olmaya çalışandır. Kutluyorum... Bu nedenle bu baharda sevdiğiniz kadın dostlarınıza mimoza alabilirsiniz İtalya 1946 yılında ikinci dünya savaşından yıkık dökük çıkmış; insanlar bir coşku, yaşama dair bir umut aramaktalardı. Derken İtalyan Kadın Birliği üyesi olan 3 kadın, toplumun yeniden inşasının “kadın dayanışmasına” bağlı olduğunu düşündüler: Teresa Mattei, Rita Montagnana ve Teresa Noce. Üç güçlü kadın, bu yaklaşımlarını sembolize etmesi için bir çiçek seçmeyi teklif ettiler. Sunulan tüm teklifler arasında üç tanesi öne çıktı: Karanfil, anemon ve enfes kokusuyla mimoza çiçeği… Mimoza ağacı bir süs bitkisidir ve özellikleri diğer süs bitkilerinden farklıdır. Mimozalar kış sonunda ilkbahar döneminde açarlar. Mimozanın ana vatanı ise Avustralya'dır ama Ege ve Akdeniz Bölgelerinde de yetişmektedir. Mimoza Ağacının çiçekleri sarı renktedir ve harika bir kokusu vardır. Aşağıdaki özellikleri sayesinde kazanan mimoza çiçeği oldu: Sapsarı renkleri ile neşe saçtığı için (savaşla yıpranan moraller, mimoza çiçeği ile düzelsin diye) Martta çiçek açtığı için Dünya Kadınlar Gününü sembolize etsin diye, Büyük bir ağaç haline gelene kadar çok fazla emek ve bakım gerektirmediği için, İtalya da mimoza çiçeği gibi hızla kalkınabilsin diye... En önemlisi de, aynı kadınlar gibi kırılgan görünümlerinin arkasında güçlü bir karakter barındırdığı için (mimoza çiçeği zor coğrafi koşullarda bile çiçek açabilir.) O gün bugündür başta İtalya ve Rusya’da olmak üzere, Dünya Kadınlar Gününde (8 Mart) kadınlara mimoza çiçeği hediye edilmektedir. Bir kadın sadece sevgilisinden veya çocuklarından değil; dayanışmayı sembolize ettiği için kadın dostlarından da mimoza çiçeği hediyesi alır. Mimoza çiçeğinin özelliklerini ve Dünya Literatüründeki yerini göz önüne aldığımızda, mimoza çiçeğinin aşağıdaki anlamları taşıdığını söyleyebiliriz. Dayanışma, Ölümsüzlük, Diriliş, Hassasiyet, Coşku ve Umut… Çünkü: 8 Mart kadınların dayanışma günüdür. O gün 1857 yılında ABD’de daha iyi şartlar için grev yapan 129 kadının polis tarafından fabrikaya kilitlenip, diri diri yakılarak katledilmesinin yıl dönümüdür. Nazım der ki: Kimi der ki kadın uzun kış gecelerinde yatmak içindir. Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki hayalimdir, boynumda taşıdığım vebalimdir. Kimi der ki hamur yoğuran, kimi der ki çocuk doğuran… Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne hayal, ne vebal… O benim kollarım, bacaklarım, başımdır… Yavrum, annem, karım. Kız kardeşim. Hayat arkadaşımdır… Şemseddin Sami’nin 1879’da yayımlanan Kadınlar kitapçığından; kadınların niteliği ve değeri çok geç anlaşılmış, kendilerine hiçbir zaman gerektiği biçimde davranılmamıştır, desek, abartmış olmayız. Kadına hiçbir zaman gerçek bir bakışla; insan türünün öteki yarısı, dişisi gözüyle yaklaşılmamıştır. Kadın, bazen erkeklerin esiri, malı, mülkü, bazen de onların oyuncağı, eğlencesi, süsü, ziyneti olarak görülmüştür. Maalesef sadece son yedi ay içinde erkekler tarafından yüz elli beş - rakamla 155 - kadın öldürülmüştür. Ve bu, kayıtlara geçmiş olanlardır. Tam da cinayetler dizisi sürerken erkekler ordusu ve iktidarı, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele” amaçlı İstanbul Sözleşmesi çöpe atılsın diye uğraşmaktadır ve sonunda atılmıştır… Bizde kadın: Sus kadın, dinle kadın, ağlama kadın, gülme kadın, ölme kadın, utan kadın, bakma kadın, düşünme kadın, kaşınma kadın, yapma kadın, alma kadın, okuma kadın, yazma kadın, cahil kadın, çalışma kadın, alışma kadın, sırnaşma kadın, ayıp kadın, sahi kadın, neydiii adın... ? Kadının kendince bir şey yapamayacağı inancı ve insandan saymamak saygısızlığı… Oysa Hz. ” Peygamber: 'Müslümanlıkta ruhbanlık (yalnız ve bekâr yaşamak) yoktur' buyurmuştur. Evlenmemek, tek başına dağlarda yaşamak, rahiplerin özelliğidir. Yüce Tanrı Hz. Peygamber'e çok ince bir yol gösterdi. O yol nedir? Kadınların kaprislerine tahammül etmek, onların söyleyeceği imkânsız şeyleri bile dinleyip anlamaya çalışmaktır. Evlenmek, kendini tamamlamak ve düzeltmek içindir. Sen ise kendi kirlerini onlara sürerek temizlenmek istiyorsun. Hâlbuki ancak yüke tahammül ederek iyi ahlak kazanılır " demiştir. Oysa bazı kendini bilmez erkeler namus ve iffeti yalnız kadınlara mahsus sayarak bunun kendilerinde de olması gerekmediği zannı ile hareket etmekteler ve onlarsız yaşamlarını sürdürmekteler… Konu kadın olunca düşünen erkelerin bazılarının kadın hakkındaki düşüncelerini burada hatırlatmadan geçmek olmaz diye düşündüm... Ben şu iki zayıfın hakkını yemeyi size haram kılıyorum. 1) Yetim Hakkı, 2) Kadın Hakkı (Hz. Muhammet) Kadın bilmeyene NEFS, bilene NEFES tir. (Şems-i Tebrizi) Bir erkeği eğittiniz, bir insanı eğitmiş olursunuz, Bir kadını eğittiniz, bir aileyi eğitmiş olursunuz. (Fannie Hurst) Kadını sefil etmek, insanlığı alçaltmaktır. (Tevfik Fikret) Ne Cenneti merak etmiyorum ne Cehennemi. Çünkü annemi ve kadınımı gülerken de gördüm, ağlarken de... (Özdemir Asaf) Benim de nacizane düşüncem: Bir toplumun medeniyet ve gelişmişliği, kadınlarına nasıl davrandıklarından belli olur... Selamım kendi olmayı bilen ve bunu başaran güçlü kadınlara ve O’na saygı duyan, gücü yettiğini ezmeyi ve ona eziyet etmeyi erkelik sanmayan anlayışlı ve ahlaklı erkeklere gitsin... Sağlıklı, güçlü ve mutlu kalın, HOŞ KALIN. Abdullah HAKTANKAÇMAZ ah6334@gmail
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2024 - Pazartesi

MİMOZANIN ANIMSATTIKLARI

Mart Mimoza Demektir. 8 Mart Dünya Kadınlar Dayanışma Günü için Mimoza Çiçeğinin ayrı bir önemi ve anlamı vardır.

Hikâyesi de çok güzeldir.

Türk kadınları da hikâyedeki kadınlar gibidir, güçlüdür. Her Kulvarda vardır ve kendi olmaya çalışandır. Kutluyorum...

Bu nedenle bu baharda sevdiğiniz kadın dostlarınıza mimoza alabilirsiniz

İtalya 1946 yılında ikinci dünya savaşından yıkık dökük çıkmış; insanlar bir coşku, yaşama dair bir umut aramaktalardı.

Derken İtalyan Kadın Birliği üyesi olan 3 kadın, toplumun yeniden inşasının “kadın dayanışmasına” bağlı olduğunu düşündüler: Teresa Mattei, Rita Montagnana ve Teresa Noce.

Üç güçlü kadın, bu yaklaşımlarını sembolize etmesi için bir çiçek seçmeyi teklif ettiler.

Sunulan tüm teklifler arasında üç tanesi öne çıktı: Karanfil, anemon ve enfes kokusuyla mimoza çiçeği… Mimoza ağacı bir süs bitkisidir ve özellikleri diğer süs bitkilerinden farklıdır. Mimozalar kış sonunda ilkbahar döneminde açarlar. Mimozanın ana vatanı ise Avustralya'dır ama Ege ve Akdeniz Bölgelerinde de yetişmektedir. Mimoza Ağacının çiçekleri sarı renktedir ve harika bir kokusu vardır.

Aşağıdaki özellikleri sayesinde kazanan mimoza çiçeği oldu:

Sapsarı renkleri ile neşe saçtığı için (savaşla yıpranan moraller, mimoza çiçeği ile düzelsin diye)

Martta çiçek açtığı için Dünya Kadınlar Gününü sembolize etsin diye,

Büyük bir ağaç haline gelene kadar çok fazla emek ve bakım gerektirmediği için, İtalya da mimoza çiçeği gibi hızla kalkınabilsin diye...

En önemlisi de, aynı kadınlar gibi kırılgan görünümlerinin arkasında güçlü bir karakter barındırdığı için (mimoza çiçeği zor coğrafi koşullarda bile çiçek açabilir.)

O gün bugündür başta İtalya ve Rusya’da olmak üzere, Dünya Kadınlar Gününde (8 Mart) kadınlara mimoza çiçeği hediye edilmektedir.

Bir kadın sadece sevgilisinden veya çocuklarından değil; dayanışmayı sembolize ettiği için kadın dostlarından da mimoza çiçeği hediyesi alır.

Mimoza çiçeğinin özelliklerini ve Dünya Literatüründeki yerini göz önüne aldığımızda, mimoza çiçeğinin aşağıdaki anlamları taşıdığını söyleyebiliriz.

Dayanışma, Ölümsüzlük, Diriliş, Hassasiyet, Coşku ve Umut…

Çünkü: 8 Mart kadınların dayanışma günüdür. O gün 1857 yılında ABD’de daha iyi şartlar için grev yapan 129 kadının polis tarafından fabrikaya kilitlenip, diri diri yakılarak katledilmesinin yıl dönümüdür.

Nazım der ki: Kimi der ki kadın uzun kış gecelerinde yatmak içindir. Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki hayalimdir, boynumda taşıdığım vebalimdir. Kimi der ki hamur yoğuran, kimi der ki çocuk doğuran… Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne hayal, ne vebal… O benim kollarım, bacaklarım, başımdır… Yavrum, annem, karım. Kız kardeşim. Hayat arkadaşımdır…

Şemseddin Sami’nin 1879’da yayımlanan Kadınlar kitapçığından; kadınların niteliği ve değeri çok geç anlaşılmış, kendilerine hiçbir zaman gerektiği biçimde davranılmamıştır, desek, abartmış olmayız. Kadına hiçbir zaman gerçek bir bakışla; insan türünün öteki yarısı, dişisi gözüyle yaklaşılmamıştır. Kadın, bazen erkeklerin esiri, malı, mülkü, bazen de onların oyuncağı, eğlencesi, süsü, ziyneti olarak görülmüştür.

Maalesef sadece son yedi ay içinde erkekler tarafından yüz elli beş - rakamla 155 - kadın öldürülmüştür. Ve bu, kayıtlara geçmiş olanlardır. Tam da cinayetler dizisi sürerken erkekler ordusu ve iktidarı, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele” amaçlı İstanbul Sözleşmesi çöpe atılsın diye uğraşmaktadır ve sonunda atılmıştır…

Bizde kadın:

Sus kadın, dinle kadın, ağlama kadın, gülme kadın, ölme kadın, utan kadın, bakma kadın, düşünme kadın, kaşınma kadın, yapma kadın, alma kadın, okuma kadın, yazma kadın, cahil kadın, çalışma kadın, alışma kadın, sırnaşma kadın, ayıp kadın, sahi kadın, neydiii adın... ?

Kadının kendince bir şey yapamayacağı inancı ve insandan saymamak saygısızlığı…

Oysa Hz. ” Peygamber: 'Müslümanlıkta ruhbanlık (yalnız ve bekâr yaşamak) yoktur' buyurmuştur. Evlenmemek, tek başına dağlarda yaşamak, rahiplerin özelliğidir. Yüce Tanrı Hz. Peygamber'e çok ince bir yol gösterdi. O yol nedir? Kadınların kaprislerine tahammül etmek, onların söyleyeceği imkânsız şeyleri bile dinleyip anlamaya çalışmaktır. Evlenmek, kendini tamamlamak ve düzeltmek içindir. Sen ise kendi kirlerini onlara sürerek temizlenmek istiyorsun. Hâlbuki ancak yüke tahammül ederek iyi ahlak kazanılır " demiştir.

Oysa bazı kendini bilmez erkeler namus ve iffeti yalnız kadınlara mahsus sayarak bunun kendilerinde de olması gerekmediği zannı ile hareket etmekteler ve onlarsız yaşamlarını sürdürmekteler…

Konu kadın olunca düşünen erkelerin bazılarının kadın hakkındaki düşüncelerini burada hatırlatmadan geçmek olmaz diye düşündüm...

Ben şu iki zayıfın hakkını yemeyi size haram kılıyorum. 1) Yetim Hakkı, 2) Kadın Hakkı (Hz. Muhammet)

Kadın bilmeyene NEFS, bilene NEFES tir. (Şems-i Tebrizi)

Bir erkeği eğittiniz, bir insanı eğitmiş olursunuz, Bir kadını eğittiniz, bir aileyi eğitmiş olursunuz. (Fannie Hurst)

Kadını sefil etmek, insanlığı alçaltmaktır. (Tevfik Fikret)

Ne Cenneti merak etmiyorum ne Cehennemi. Çünkü annemi ve kadınımı gülerken de gördüm, ağlarken de... (Özdemir Asaf)

Benim de nacizane düşüncem: Bir toplumun medeniyet ve gelişmişliği, kadınlarına nasıl davrandıklarından belli olur...

Selamım kendi olmayı bilen ve bunu başaran güçlü kadınlara ve O’na saygı duyan, gücü yettiğini ezmeyi ve ona eziyet etmeyi erkelik sanmayan anlayışlı ve ahlaklı erkeklere gitsin... Sağlıklı, güçlü ve mutlu kalın, HOŞ KALIN.

Abdullah HAKTANKAÇMAZ

ah6334@gmail

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.