Abdullah Haktankaçmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Haktankaçmaz
 

AHMAKLAR

Geçende. Amerikalı, İngiliz, Fransız, Alman, ve Türk kafileler birlikte aynı uçakta yolculuk yaparlarken, kaptan pilot aniden hostesleri kokpite çağırmış ve demiş ki: ” Uçak düşmek üzere tüm yolculara atlamalarını söyleyin. Çünkü; şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek! ” demiş. Tabi ki böyle bir şeyi insanlara yaptırmanın çok zor olduğu aşikârdır. Hosteslerden en akıllısı düşünmüş, taşınmış belki biraz da kaşınmış “ Herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamaları uygun bir dille sağlanır “ diye karar vermiş ve ilk olarak Amerikalı kafilenin yanına gitmiş: “Sayın yolcularımız; üzerinde bulunduğumuz alan Japon’ların araştırma laboratuvarlarıyla kaplı, eğer hemen atlar oraya ulaşırsanız Japon teknolojisinin tüm sırlarını kaparsınız!” Demiş. Bütün Amerika’lılar koşarak çıkışa gitmişler ve hemen hevesle atlamışlar. Sonra, hostes İngilizler’e yönelmiş: “ Sayın yolcularımız, şu anda dünyanın en geniş ve verimli hemen sömürgeleştirebileceğiniz bir bölgesi üzerindeyiz, eğer hemen atlar oraya ulaşır el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar.” Demiş. Bütün İngilizler koşa koşa çıkışa gidip hemen hevesle atlamışlar. Sıra Fransızlara gelmiş. Hostes: “ Bayanlar baylar, affedersiniz rahatsız ediyorum, fakat rica etsem hemen uçaktan atlar mısınız? ” Demiş. Fransız’lar “ tabi, mersi” deyip çıkışa gidip sırayla atlamışlar. Hostes bu kez Almanlar’a yönelmiş: “ Atlayın aşağı çabuk!” Diye bağırmış. Alman kafile koşarak çıkışa gidip, “ Heil! ” Diyerek atlamışlar. Ve sıra gelmiş Türkler’eee… Hostes yandan, yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak şöyle demiş: “ Siz var ya… Buradan hayatta atlayamazsınız…” Türkler sinirle koşarak çıkışa gidip hepsi atlamışlar, diye bir fıkra okudum. Üzüldüğümden kafama takıldı. Doğrusu zoruma da gitmedi değil. Dolduruşa, gaza ancak ahmaklar, özgüveni olmayanlar ve cahiller gelirdi. Bu aşağılayıcı özellikler neden fıkrada Türkler’in genel karekteristik özelliği gibi lanse edilmişti. Gerçekten benim vatandaşım, benim insanım, iddia yüzünden körü körüne zarar görebileceğini bile sorgulamadan her ahmaklığı yapar mıydı. Böyle yapanlar çoğunlukta mıydı ki bu yafta üstümüze yapışmıştı? Bu bir ahmaklıktır, yetersizliktir, bönlüktür, budalalıktır, aptallıktır, cahilliktir, özgüvensizliktir. İnsan duygu ve alışkanlıklarıyla körü körüne veya proğramlanmış akıllı makinalar gibi komutla hareket edemez. Ederse, insanı hayvandan ayıran en büyük özellik olan zamana, zemine ve o anki duruma göre karar verme kabiliyetini, yetisini kullanmamış olur. Böyle davranmak insana yakışmaz. Böyle olanlar varsa ve bu durumdan kurtulamak istiyorlarsa; bu konuyla ilgili yetkililerin aşağıdaki tavsiyelerini dikkatlice okumalarını ve aynı dikkatle de özümseyerek uygulamaları önerilir. 1)Aldatıldıklarını bildikleri halde pasif kalıp haklarının aramamazlık etmemeli. 2)Söyleneni bir defa söylendiğinde anlamaya çalışmalı, 3)Onun bunun dolduruşuna gelerek hareket etmemeli, 4)İmkân olduğunca aynı hatayı tekrarlamamaya çalışmalı, 5)Görünüşe aldanmamalı, 6)Felaket tellallarına kanıp, kendini olumsuza proğramlamamalı, 7)Yalnız midesini değil, aklını, gönlünü ve ruhunu da doyurmaya çalışmalı, 8)Uzun vadeli düşünmeye çalışmalı, 9)Sık sık pişmanlık yaşamamak için düşünerek hareket etmeli, 10)Her iki dünyasını da dengede tutmaya çalışmalı, 11)Bir şeyi veya kişiyi, göklere de çıkarmamalı, yere de batırmamalı, 12)Ön yargılı veya aşırı inat olunmamamlı, 13)Gururdan ve kibirden uzak durmalı, 14)Biri bir şey denildiğinde göz kulak kapalı hemen dalmamalı, 15)Düşünüp sorgulamadan hiçbir şeyi kabul veya reddetmemeli, 16)Düşünüp akıl erdiremediğin de, aklına güvendiklerinin de aklını kullanmalı, 17)Hayvanlardan farkımızın düşünmemiz olduğu ve dinen düşünmenin ve aklı kullanmanın farz olduğu, aklın kullanmakla eskimeyeceği, Yaradan’ın kitabımızda yüzden fazla yerde aklı kullanmayı bize kat’i bir şekilde öğütlediği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Aklı kullanmak acı vermez, fakat aklını kullanmayanlar acı çekebilir… En üst düzeyde düşünen, araştıran ve sorgulayan, yani düşünmek için aklı eğitilmiş bireylere sahip bir Türkiye özlemimle… HOŞ ve ESEN KALIN. Abdullah HAKTANKAÇMAZ ah6334@gmail.com
Ekleme Tarihi: 08 Şubat 2024 - Perşembe

AHMAKLAR

Geçende. Amerikalı, İngiliz, Fransız, Alman, ve Türk kafileler birlikte aynı uçakta yolculuk yaparlarken, kaptan pilot aniden hostesleri kokpite çağırmış ve demiş ki: ” Uçak düşmek üzere tüm yolculara atlamalarını söyleyin. Çünkü; şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek! ” demiş.

Tabi ki böyle bir şeyi insanlara yaptırmanın çok zor olduğu aşikârdır. Hosteslerden en akıllısı düşünmüş, taşınmış belki biraz da kaşınmış “ Herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamaları uygun bir dille sağlanır “ diye karar vermiş ve ilk olarak Amerikalı kafilenin yanına gitmiş:

“Sayın yolcularımız; üzerinde bulunduğumuz alan Japon’ların araştırma laboratuvarlarıyla kaplı, eğer hemen atlar oraya ulaşırsanız Japon teknolojisinin tüm sırlarını kaparsınız!” Demiş. Bütün Amerika’lılar koşarak çıkışa gitmişler ve hemen hevesle atlamışlar.

Sonra, hostes İngilizler’e yönelmiş: “ Sayın yolcularımız, şu anda dünyanın en geniş ve verimli hemen sömürgeleştirebileceğiniz bir bölgesi üzerindeyiz, eğer hemen atlar oraya ulaşır el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar.” Demiş. Bütün İngilizler koşa koşa çıkışa gidip hemen hevesle atlamışlar. Sıra Fransızlara gelmiş. Hostes:

“ Bayanlar baylar, affedersiniz rahatsız ediyorum, fakat rica etsem hemen uçaktan atlar mısınız? ” Demiş. Fransız’lar “ tabi, mersi” deyip çıkışa gidip sırayla atlamışlar. Hostes bu kez Almanlar’a yönelmiş:

“ Atlayın aşağı çabuk!” Diye bağırmış. Alman kafile koşarak çıkışa gidip, “ Heil! ” Diyerek atlamışlar. Ve sıra gelmiş Türkler’eee…

Hostes yandan, yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak şöyle demiş: “ Siz var ya… Buradan hayatta atlayamazsınız…” Türkler sinirle koşarak çıkışa gidip hepsi atlamışlar, diye bir fıkra okudum.

Üzüldüğümden kafama takıldı. Doğrusu zoruma da gitmedi değil. Dolduruşa, gaza ancak ahmaklar, özgüveni olmayanlar ve cahiller gelirdi. Bu aşağılayıcı özellikler neden fıkrada Türkler’in genel karekteristik özelliği gibi lanse edilmişti. Gerçekten benim vatandaşım, benim insanım, iddia yüzünden körü körüne zarar görebileceğini bile sorgulamadan her ahmaklığı yapar mıydı. Böyle yapanlar çoğunlukta mıydı ki bu yafta üstümüze yapışmıştı? Bu bir ahmaklıktır, yetersizliktir, bönlüktür, budalalıktır, aptallıktır, cahilliktir, özgüvensizliktir. İnsan duygu ve alışkanlıklarıyla körü körüne veya proğramlanmış akıllı makinalar gibi komutla hareket edemez. Ederse, insanı hayvandan ayıran en büyük özellik olan zamana, zemine ve o anki duruma göre karar verme kabiliyetini, yetisini kullanmamış olur. Böyle davranmak insana yakışmaz. Böyle olanlar varsa ve bu durumdan kurtulamak istiyorlarsa; bu konuyla ilgili yetkililerin aşağıdaki tavsiyelerini dikkatlice okumalarını ve aynı dikkatle de özümseyerek uygulamaları önerilir.

1)Aldatıldıklarını bildikleri halde pasif kalıp haklarının aramamazlık etmemeli.

2)Söyleneni bir defa söylendiğinde anlamaya çalışmalı,

3)Onun bunun dolduruşuna gelerek hareket etmemeli,

4)İmkân olduğunca aynı hatayı tekrarlamamaya çalışmalı,

5)Görünüşe aldanmamalı,

6)Felaket tellallarına kanıp, kendini olumsuza proğramlamamalı,

7)Yalnız midesini değil, aklını, gönlünü ve ruhunu da doyurmaya çalışmalı,

8)Uzun vadeli düşünmeye çalışmalı,

9)Sık sık pişmanlık yaşamamak için düşünerek hareket etmeli,

10)Her iki dünyasını da dengede tutmaya çalışmalı,

11)Bir şeyi veya kişiyi, göklere de çıkarmamalı, yere de batırmamalı,

12)Ön yargılı veya aşırı inat olunmamamlı,

13)Gururdan ve kibirden uzak durmalı,

14)Biri bir şey denildiğinde göz kulak kapalı hemen dalmamalı,

15)Düşünüp sorgulamadan hiçbir şeyi kabul veya reddetmemeli,

16)Düşünüp akıl erdiremediğin de, aklına güvendiklerinin de aklını kullanmalı,

17)Hayvanlardan farkımızın düşünmemiz olduğu ve dinen düşünmenin ve aklı kullanmanın farz olduğu, aklın kullanmakla eskimeyeceği, Yaradan’ın kitabımızda yüzden fazla yerde aklı kullanmayı bize kat’i bir şekilde öğütlediği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Aklı kullanmak acı vermez, fakat aklını kullanmayanlar acı çekebilir…

En üst düzeyde düşünen, araştıran ve sorgulayan, yani düşünmek için aklı eğitilmiş bireylere sahip bir Türkiye özlemimle… HOŞ ve ESEN KALIN.

Abdullah HAKTANKAÇMAZ

ah6334@gmail.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.