Yakup CANBEYLİ
Köşe Yazarı
Yakup CANBEYLİ
 

ÖNCEDEN YAŞANANLAR

Şanlıurfa Medeniyet ve Kültür olması nedeniyle her zaman tarihten süre gelen olarak, Peygamberleri şehri biçiminde hep anılmaktadır. Peygamberlerin yanında Allah'ın veli kulları da bu İl'imizde yok değildir. Veli'ler her zaman anılarak, tarihler boyu müminler anlatılarak süre gelmiştir. Bu vesileyle Şanlıurfa Tarihi bakımında açık hava müzesi görünümündedir. Dünyanın ilk ve tek tabi akvaryum olan Balıklı gölü mevcuttur. Bu gölün bir diğer dini adı da Anzılha ve ya Halilurahman gölü olarak söylenmektedir. Ne söylerseniz söyleyin tüm kapılar Halilurahmana çıkar. Halilurahman gölünün içinde Halilullah Camii mevcuttur. Bu diyarımıza yerli yabancı yıllık milyonlarca insanımız ziyarette bulunmaktadır. Bu güzel mekânlarımızı çok uzun olmamakla beraber yakın bir zaman önce iman sahibi iki Malatyalı büyük ağabeylerimin (Dedemiz) başından geçen Dede Osman Avni Efendi ile yaşamız olduğu bir güzelliği paylaşmak istedim. Malatyalı iki mümin insan anlattıklar;Aynen yazı kalemimden noktası virgülüne dokunmadan aktarmaya çalışacağım.Şanlıurfa'ya gitmiştik. Halilullah camiinde namazı kılmış, önündeki avluda konuşuyorduk.Caminin içi ve dışı büyük bir insan kitlesiyle dolu idi. Halk caminin kapısına doğru hücum ediyordu. Vaziyetin ne olduğunu anlamak istedik. Fakat halk çok kalabalık olduğundan aradan geçemedik. Bunun üzerine uzakta yüksekçe bir yere çıktık, kapıya doğru bakmaya başladık. BEYAZ sakallı, Nur yüzlü, elinde asa bulunan PİR-İ FÂNİ bir Şeyhin kapıda olduğunu gördük. Gözleri açık olmasına rağmen onun Âmâ (KÖR) olduğunu anladık. Yanımızda bulunan Şanlıurfalı birkaç kişiye bu ihtiyarın kim olduğunu sorduk. Dede Osman Avni Efendi'dir dediler. O zaman anladık ki! Halk bu zatın elini öpüp hayır duasını alma şerefine nail olmak için kapıya doğru birbirlerini geçmek istiyorlar. O anda bizim de içimizde; Acaba bu zatın elini öpme şerefine nail olabilecek miyiz, düşüncesi peyda oldu. Bu düşüncede iken hayret verici bir olayla karşılaştık. Kapıda bulunan Dede Osman Avni Efendi; Kardeşlerim, uzak diyardan gelen iki misafirim var. Yol açın onlar da gelsinler, dedi. Halk ve biz taaccüpte kaldık. Çünkü! Hz. Şeyh'in gözleri görmüyor, daha önceden de bizi tanımıyordu. İlk defa karşılaşmıştık. Şanlıurfa halkı bize yol açtılar. Biz de gittik Pir'in elini öptük, onun hayır duasını aldık. O anda içimize bir FERAHLIK doldu. Bu FERAHLIK uzun müddet devam etti. Anladık ki..! DEDE OSMAN AVNÎ (K.S.) EFENDİ BÜYÜK BİR VELİ'DİR. Şanlıurfamızın her tarafında şuanda dahil Allah'ın Veliler ve güzel insanları mevcuttur. Dede Osman Avni (K.S) Hazretleri Şanlıurfa'da dünyaya geldi. Babasının adı Ebdâl'dır. Dedesi ise Eyyûb Urfevî Hazretleridir. Daha önce Rufâi iken, dedesine intisap etmiş, böylece Tarikat-ı Kadiriyye şerefine mazhar olmuştur. Dedesi Eyyûb Urfevî Hazretlerinin vefatından sonra Abdurrahman-ı Halis Talabanî Hazretlerinin halifelerinden Şeyh Abdülkâdir Kâmil (k.s) Hazretlerine intisap etmiş, onun vefatından sonra makam-ı irşâda oturmakla müşerref olmuştur. Dede Osman Avni (K.S) Hazretleri Efendi, bu ümmetin işlemiş olduğu günahları ve dünyanın çirkefini görmeye dayanamadığından Cenâb-ı Hakk'a şöyle bir duada bulunur; "Ey merhameti bol olan Allah'ım! Sen işinin hâkimisin. Ben ümmet-i Muhammed'in günah işlemesine, bu dünyanın çirkefine tahammül edemiyorum. Gözlerimin ışığını al da onları görmeyeyim." der ve gözleri ama (KÖR) olur. Dileği kabul olur. Dede Osman Avni (K.S.) Hazretleri Efendinin güzel duası ile tamamlayalım.
Ekleme Tarihi: 10 Şubat 2016 - Çarşamba

ÖNCEDEN YAŞANANLAR


Şanlıurfa Medeniyet ve Kültür olması nedeniyle her zaman tarihten süre gelen olarak, Peygamberleri şehri biçiminde hep anılmaktadır.
Peygamberlerin yanında Allah'ın veli kulları da bu İl'imizde yok değildir. Veli'ler her zaman anılarak, tarihler boyu müminler anlatılarak süre gelmiştir.
Bu vesileyle Şanlıurfa Tarihi bakımında açık hava müzesi görünümündedir. Dünyanın ilk ve tek tabi akvaryum olan Balıklı gölü mevcuttur. Bu gölün bir diğer dini adı da Anzılha ve ya Halilurahman gölü olarak söylenmektedir.
Ne söylerseniz söyleyin tüm kapılar Halilurahmana çıkar. Halilurahman gölünün içinde Halilullah Camii mevcuttur. Bu diyarımıza yerli yabancı yıllık milyonlarca insanımız ziyarette bulunmaktadır.
Bu güzel mekânlarımızı çok uzun olmamakla beraber yakın bir zaman önce iman sahibi iki Malatyalı büyük ağabeylerimin (Dedemiz) başından geçen Dede Osman Avni Efendi ile yaşamız olduğu bir güzelliği paylaşmak istedim.
Malatyalı iki mümin insan anlattıklar;
Aynen yazı kalemimden noktası virgülüne dokunmadan aktarmaya çalışacağım.
Şanlıurfa'ya gitmiştik.
Halilullah camiinde namazı kılmış, önündeki avluda konuşuyorduk.
Caminin içi ve dışı büyük bir insan kitlesiyle dolu idi.
Halk caminin kapısına doğru hücum ediyordu.
Vaziyetin ne olduğunu anlamak istedik.
Fakat halk çok kalabalık olduğundan aradan geçemedik.
Bunun üzerine uzakta yüksekçe bir yere çıktık, kapıya doğru bakmaya başladık.
BEYAZ sakallı, Nur yüzlü, elinde asa bulunan PİR-İ FÂNİ bir Şeyhin kapıda olduğunu gördük. Gözleri açık olmasına rağmen onun Âmâ (KÖR) olduğunu anladık.
Yanımızda bulunan Şanlıurfalı birkaç kişiye bu ihtiyarın kim olduğunu sorduk.
Dede Osman Avni Efendi'dir dediler.
O zaman anladık ki!
Halk bu zatın elini öpüp hayır duasını alma şerefine nail olmak için kapıya doğru birbirlerini geçmek istiyorlar.
O anda bizim de içimizde; Acaba bu zatın elini öpme şerefine nail olabilecek miyiz, düşüncesi peyda oldu. Bu düşüncede iken hayret verici bir olayla karşılaştık.
Kapıda bulunan Dede Osman Avni Efendi; Kardeşlerim, uzak diyardan gelen iki misafirim var. Yol açın onlar da gelsinler, dedi.
Halk ve biz taaccüpte kaldık.
Çünkü!
Hz. Şeyh'in gözleri görmüyor, daha önceden de bizi tanımıyordu. İlk defa karşılaşmıştık. Şanlıurfa halkı bize yol açtılar. Biz de gittik Pir'in elini öptük, onun hayır duasını aldık. O anda içimize bir FERAHLIK doldu. Bu FERAHLIK uzun müddet devam etti.
Anladık ki..!
DEDE OSMAN AVNÎ (K.S.) EFENDİ BÜYÜK BİR VELİ'DİR.
Şanlıurfamızın her tarafında şuanda dahil Allah'ın Veliler ve güzel insanları mevcuttur.
Dede Osman Avni (K.S) Hazretleri Şanlıurfa'da dünyaya geldi. Babasının adı Ebdâl'dır. Dedesi ise Eyyûb Urfevî Hazretleridir.
Daha önce Rufâi iken, dedesine intisap etmiş, böylece Tarikat-ı Kadiriyye şerefine mazhar olmuştur. Dedesi Eyyûb Urfevî Hazretlerinin vefatından sonra Abdurrahman-ı Halis Talabanî Hazretlerinin halifelerinden Şeyh Abdülkâdir Kâmil (k.s) Hazretlerine intisap etmiş, onun vefatından sonra makam-ı irşâda oturmakla müşerref olmuştur.
Dede Osman Avni (K.S) Hazretleri Efendi, bu ümmetin işlemiş olduğu günahları ve dünyanın çirkefini görmeye dayanamadığından Cenâb-ı Hakk'a şöyle bir duada bulunur;
"Ey merhameti bol olan Allah'ım! Sen işinin hâkimisin. Ben ümmet-i Muhammed'in günah işlemesine, bu dünyanın çirkefine tahammül edemiyorum. Gözlerimin ışığını al da onları görmeyeyim." der ve gözleri ama (KÖR) olur. Dileği kabul olur.
Dede Osman Avni (K.S.) Hazretleri Efendinin güzel duası ile tamamlayalım.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.