Şanlıurfa da güzelim Ramazan-ı Şerif-i ile şereflenmek bana büyük mutluluk vermektedir. Ramazan-ı Şerif’inin bereketiyle bereketlenmek her aileye nasip olmaz. Özellikle ve özelikle kutsal şehrimi Şanlıurfa da olmak büyük haz vermektedir. Misafirperverlik tavan yapmaktadır. Misafirlik demişken, Peygamber Efendimizden misafirlikle ilgili bir kısa aktaralım.    Bir gün Peygamber Efendimize bir sahabe eşinden şikâyetçi olmak için gelir. Benim eşim misafiri hiç sevmiyor. Yardım et ya Resulullah der. Efendimiz (S.A.V) ise; Yarın misafir olarak ben geleceğim. Hanımına (Eşine) haber sal. Hanımına (Eşine) şunu da ilet, ben eve girerken ve çıkarken bir kere bana baksın der. Ertesi gün Peygamber Efendimiz (S.A.V) gelirken, sahabenin eşi bakar ve görür ki Peygamber Efendimiz (S.A.V) Gümüş Tepsi içinde türlü türlü yemekleri de beraberinde getiriyor. Bu sevinçle Peygamber Efendimiz (S.A.V) ağırlarlar. Peygamber Efendimiz (S.A.V) haneden (Evden) giderken, evin hanımı ikin kez bakar. Bu sefer elinde taşıdığı tepsinin içinde türlü türlü böcek yılan olduğunu görür ve korkuyla durumu eşine anlatır. Sahabe bir sonra ki gün (Ertesi gün) Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in yanına gelip dünkü gelişen olayı sorar. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’de söyle cevaplar. Eşinize anlatın… Misafirin güzelliği, yiyeceklerle, ikramlarla ve bereketle gelir. Misafir evden giderken de bütün kötülükleri alır ve götürür.         Tepside gördüğü o kötülükler, günahlar, böcekler ve çıyanlar misafir ile evden çıkar gider. Evinize Huzur ve Bereket bırakır. Misafirin gelmediği evde Fakirlik, Bereketsizlik, Kavga ve Huzursuzluk (Baş gösterir) olur. Evlat Nasihatı konumuza genişleterek, kısadan hisse ile yazalım. Bu yazdığımı daha önceki yazılarda da görebilirsiniz. Öyle ise neden yazma gereksinim duyduğumu anlatayım. Baba nasihatında ki yazımı oldukça çok okuyucuya ulaştığını him. Binlerce güzel övgüler aldım. Demek ki zaman zaman hatırlatmak gerektiğini güzel oruç ayında duydum;    Gününün birinde bir baba, bir gün oğluna; Oğluna üstü pürüzsüz tertemiz bir tahta veriri. Oğlum her kırdığın (İncittiğin) insan için verdiğim tahtaya çivi çak. Oğlu babasının söylemlerine harfiyen uyarak yapmış. Oğlan bakmış tahtada çivi çakılacak yer kalmamış. Oğlan babasına dönerek baba verdiğin tahtada çivi çakılacak yer kalmadı ne yapıyım der. Babada tek tek kırdığın (İncittiğin) insanların gönlünü aldıktan sonra çivileri tek tek sök. Yine Oğlan babasının söylediğini harfiyen uyarak uygulamış. Oğlan tahtada çivi kalmayınca babasına dönerek, Baba tahtada çivi kalmadı der. Oğlan tahtaya bakar delik değişik olduğunun farkına varır. Baba oğluna dönerek şöyle demiş. İnsanoğlunun kalbi bu tahta gibidir oğlum, kırdığın KALPLERİ düzeltirsin, ama Fakat izleri hep kalır. Bu nedenle mümkün olduğunca insanlarımızı kırmadan yolumuza ve ömrümüze devam edelim. Bu güzel Ramazan-ı Şerif-i Tüm Dünyaya, İslam alemine, Ülkeme, Peygamberler şehri Şanlıurfa hayırlar getirmesini yüce Mevla’dan niyaz ederim.