Mehmet CENGİZ
Köşe Yazarı
Mehmet CENGİZ
 

Yazmada Zorlanıyorum

Başlıktaki ifade Ümitsizlik ifadesi değildir. Müslüman hiçbir zaman ümitsiz olamaz. Olan biten, görünenleri yaşadıkça der demez insanı yazmakta bazen zorlanıyor. Siyasi atışmaları es geçiyorum. Siyaset artık yönetme, sorunları çözmeden uzaklaşmış. Siyaset âşık kesimlerce geçim alanına dönmüştür. Her şey rayından çıkmış, yalan doğru karışmış, Dini terimler hep dünyalık için kullanılıyor. Yaşam tarzımızda ne din kaldı nede Dünya. Dünyanın sonumudur? Bilinmez. Kıyametin küçük alametlerinin çoğu zuhur etmiştir. Büyük alametlerin zuhurunu mu bekliyoruz? Büyük alametlerden Güneş batıdan doğacak, Deccaliyet çoğalacak, Mehdi İnecek, Dabbetül Arz olacak, Dabbetül arz ayetlerde ve hadislerde mevcuttur. Dabbe Arapçada bir çeşit hayvan olarak anılır. Gerçi mealciler tarihselciler bunların hiç birini kabul etmez. Etmemeleri bu hadiseler yok anlamına gelmez. Biz inanırız. İlahi olarak insanlara gelen musibetlerden kimse ibret almıyor. Devletçe, halkça çok günahlar işleniyor. Müslümanlara ne Allah’ın Ayetleri ne de hadisler tesir etmiyor. Ekonomik sıkıntıdan bunalan tüketici, yönetilenler, İktidarlar tarafından haram olan bankaların kapısı gösteriliyor. Devletçe halk harama teşvik ediliyor. Yönetilenler memnun ki, ses çıkmıyor. İtaatta kusur etmiyor. Gerçek âlimlerde kabuklarına çekilmiş, mesajını ulaştırmada basın bariyerleri var. Mesajlara da toplumun çoğu toktur. Onun için mevlamız Bakara suresi ayet 41 de mealen “ Benim ayetlerimi ucuza satmayın” buyuruyor. Madem dinlenmiyor, önem verilmiyor, amel edilmiyor. Allah’ın ayetleri bu kadar ucuz mu ki? Çözüm Dini düzen olarak kabul etmek oluşması için çaba göstermektir. İslam iktisadi demekle, adil düzen demekle iş bitmiyor. Dünyalık için kalpler çok katılaşmış, hastalıktan dolayı maskeyi taktık, mesafeye riayet ettik, sözde temizliğe uyduk. Bu yapılanlar sadece maddi önlemler. Asıl manevi yönümüzü bozan her şeye helal haram demeden kalbimizi tüm duygularımızı sonuna kadar açtık. Günahlar batağında yüzüyoruz. Nerden geldim, ne yapmam lazım, nereye gidiyorum soruları insan için miadını doldurmuş. İlahi emirle bir toplum değişmedikçe, Mevla da hükmünü değiştirmez. İsa AS. Allah’ın peygamberlerindendir. Diğer kavimlerde olduğu gibi onun kavmi de çok asiydi. Kavmi İsa’ya hastaları iyileştir, ölüleri dirilt, çamurdan kuş yapacağız bu kuşu uçurursan sana iman ederiz dediler. Mucize olarak Allah o yetkiyi İsa’ya verdi üç sorunun cevabı da meydana geldi. O kavim yine İman etmedi ve helak oldular. Helak vakti gelince inanırız yaparız dediler fakat son pişmanlık fayda vermedi. İslam tarihi bu sahnelerle doludur. İbret almak bize düşer. Bu yazıyı yazarken kadim bir dostun Emlak dükkânında yazıyorum. Emlak dükkânında dört gençle tanışıyorum. Dört gençte üniversite mezunu hal hatır soruyorum. Gençler solmuş. Biz neden üniversite okuduk, Diploma aldık, beş yıl boyunca ana babamıza yük olduk. Kısa dönem askerlik de yaptık ve bekârız. Evlilik ayrı bir dert en önemlisi bir iş aş bulabilme onu da bulamıyoruz. Demekle bu gençler yarına bakmaktan ümitsiz. Bu gençlerin yaşı otuzlara dayanmış, bunlar gibi binlerce işsiz diplomalılar var. Ülke için ebeveynler için İşsizlik büyük bir sorun. Gençler ümitsizlikten, televizyon haberlerine bakmıyor. Gazeteler, kitap ellerine almıyor. Sanal âlemde ki, yazılan çizilenlerin uyutma olduğunu söylüyorlar. Ve bu gençlerin son sözleri, madem sınav yaptınız, sınavı kazandım üniversiteyi bitirdim. Öyleyse devlet bana iş bulsun demeleri kadar doğal ne olabilir. Gençleri Dini alanda biraz yokladım. Manevi yönden de gençler sarsılmış. Gençlerin son sözü eğer Din bugünkü din görevlileri ve diyanet gibi ise biz bu dini kabul etmiyoruz. Allah muhafaza bu yazdığım küçük bir kesit. Bu gençlere ne verdiniz ne beklersiniz. Gezen gören, yaşayan biri olarak yazı yazmada zorlanıyorum. Bize düşen hak yoldan sapmamak, hakkı haykırmak. Bu günlerde gündemin sıcağı Ayasofya Camisinin açılması gündemde, Açılırsa sanki şeriat gelecek diye havlara gelmenin bir anlamı yok. Kutsal bir mekân siyaset malzemesi yapılıyor olmasını anlamış değilim.18 Yıl ezanı Türkçe okutan bir zihniyet tasfiye edilince merhum adanan Menderes tarafından tekrar aslına döndürüldü ezan güzelde bunu yapmakla alkışlamakla yine sanki şeriat gelmiş havları balondan ibarettir. Müslümanların inanç ilkeleri ayakaltında ezilirken, referans alınmazken, az bir şeye razı olmak cehli mürekkeptir... Vesselam.
Ekleme Tarihi: 22 Haziran 2020 - Pazartesi

Yazmada Zorlanıyorum

Başlıktaki ifade Ümitsizlik ifadesi değildir. Müslüman hiçbir zaman ümitsiz olamaz. Olan biten, görünenleri yaşadıkça der demez insanı yazmakta bazen zorlanıyor. Siyasi atışmaları es geçiyorum. Siyaset artık yönetme, sorunları çözmeden uzaklaşmış. Siyaset âşık kesimlerce geçim alanına dönmüştür. Her şey rayından çıkmış, yalan doğru karışmış, Dini terimler hep dünyalık için kullanılıyor. Yaşam tarzımızda ne din kaldı nede Dünya. Dünyanın sonumudur? Bilinmez. Kıyametin küçük alametlerinin çoğu zuhur etmiştir. Büyük alametlerin zuhurunu mu bekliyoruz? Büyük alametlerden Güneş batıdan doğacak, Deccaliyet çoğalacak, Mehdi İnecek, Dabbetül Arz olacak, Dabbetül arz ayetlerde ve hadislerde mevcuttur. Dabbe Arapçada bir çeşit hayvan olarak anılır. Gerçi mealciler tarihselciler bunların hiç birini kabul etmez. Etmemeleri bu hadiseler yok anlamına gelmez. Biz inanırız.

İlahi olarak insanlara gelen musibetlerden kimse ibret almıyor. Devletçe, halkça çok günahlar işleniyor. Müslümanlara ne Allah’ın Ayetleri ne de hadisler tesir etmiyor. Ekonomik sıkıntıdan bunalan tüketici, yönetilenler, İktidarlar tarafından haram olan bankaların kapısı gösteriliyor. Devletçe halk harama teşvik ediliyor. Yönetilenler memnun ki, ses çıkmıyor. İtaatta kusur etmiyor. Gerçek âlimlerde kabuklarına çekilmiş, mesajını ulaştırmada basın bariyerleri var. Mesajlara da toplumun çoğu toktur. Onun için mevlamız Bakara suresi ayet 41 de mealen “ Benim ayetlerimi ucuza satmayın” buyuruyor. Madem dinlenmiyor, önem verilmiyor, amel edilmiyor. Allah’ın ayetleri bu kadar ucuz mu ki?

Çözüm Dini düzen olarak kabul etmek oluşması için çaba göstermektir. İslam iktisadi demekle, adil düzen demekle iş bitmiyor. Dünyalık için kalpler çok katılaşmış, hastalıktan dolayı maskeyi taktık, mesafeye riayet ettik, sözde temizliğe uyduk. Bu yapılanlar sadece maddi önlemler. Asıl manevi yönümüzü bozan her şeye helal haram demeden kalbimizi tüm duygularımızı sonuna kadar açtık. Günahlar batağında yüzüyoruz. Nerden geldim, ne yapmam lazım, nereye gidiyorum soruları insan için miadını doldurmuş. İlahi emirle bir toplum değişmedikçe, Mevla da hükmünü değiştirmez. İsa AS. Allah’ın peygamberlerindendir. Diğer kavimlerde olduğu gibi onun kavmi de çok asiydi. Kavmi İsa’ya hastaları iyileştir, ölüleri dirilt, çamurdan kuş yapacağız bu kuşu uçurursan sana iman ederiz dediler. Mucize olarak Allah o yetkiyi İsa’ya verdi üç sorunun cevabı da meydana geldi. O kavim yine İman etmedi ve helak oldular. Helak vakti gelince inanırız yaparız dediler fakat son pişmanlık fayda vermedi. İslam tarihi bu sahnelerle doludur. İbret almak bize düşer.

Bu yazıyı yazarken kadim bir dostun Emlak dükkânında yazıyorum. Emlak dükkânında dört gençle tanışıyorum. Dört gençte üniversite mezunu hal hatır soruyorum. Gençler solmuş. Biz neden üniversite okuduk, Diploma aldık, beş yıl boyunca ana babamıza yük olduk. Kısa dönem askerlik de yaptık ve bekârız. Evlilik ayrı bir dert en önemlisi bir iş aş bulabilme onu da bulamıyoruz. Demekle bu gençler yarına bakmaktan ümitsiz. Bu gençlerin yaşı otuzlara dayanmış, bunlar gibi binlerce işsiz diplomalılar var. Ülke için ebeveynler için İşsizlik büyük bir sorun. Gençler ümitsizlikten, televizyon haberlerine bakmıyor. Gazeteler, kitap ellerine almıyor. Sanal âlemde ki, yazılan çizilenlerin uyutma olduğunu söylüyorlar. Ve bu gençlerin son sözleri, madem sınav yaptınız, sınavı kazandım üniversiteyi bitirdim. Öyleyse devlet bana iş bulsun demeleri kadar doğal ne olabilir.

Gençleri Dini alanda biraz yokladım. Manevi yönden de gençler sarsılmış. Gençlerin son sözü eğer Din bugünkü din görevlileri ve diyanet gibi ise biz bu dini kabul etmiyoruz. Allah muhafaza bu yazdığım küçük bir kesit. Bu gençlere ne verdiniz ne beklersiniz. Gezen gören, yaşayan biri olarak yazı yazmada zorlanıyorum. Bize düşen hak yoldan sapmamak, hakkı haykırmak. Bu günlerde gündemin sıcağı Ayasofya Camisinin açılması gündemde, Açılırsa sanki şeriat gelecek diye havlara gelmenin bir anlamı yok. Kutsal bir mekân siyaset malzemesi yapılıyor olmasını anlamış değilim.18 Yıl ezanı Türkçe okutan bir zihniyet tasfiye edilince merhum adanan Menderes tarafından tekrar aslına döndürüldü ezan güzelde bunu yapmakla alkışlamakla yine sanki şeriat gelmiş havları balondan ibarettir. Müslümanların inanç ilkeleri ayakaltında ezilirken, referans alınmazken, az bir şeye razı olmak cehli mürekkeptir... Vesselam.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.