Mehmet CENGİZ
Köşe Yazarı
Mehmet CENGİZ
 

NE YAPACAĞIZ?

İnsanoğlu başıboş değildir. Her yeni gün bir başlangıçtır… Atalet Müslüman’a yakışmaz. Gerçek Müslüman toplumun dertlerini dert edinendir. Okullar tatil edilmiş, seçimler olmuş kazanan, kazanmayan, sevinen, sevinmeyen olmuş. Bunlara takılacak zamanımız yok. Mevsimlik siyasetin alkışçıları bitti. Toplum dizayncıları, masa başında toplum fertlerine elbise dikenlerde kelebekler gibi uçtu. Ekranlarda boy gösteren kraldan fazla kralcı kesilen, köşe yazılarında taraflı manşet atan, yorum yapan, göze girmek için günah işleyenlerde siyasetin bal peteklerine konmaya hazırlanıyor. Gözü pastada, arsada, kat, yatta olanlardan ne beklenir ki. O zaman iş bize düşüyor. Havalar çok sıcak, insanlar yaşam için çareler arıyor. Tatiller, izinler, seyahatler başlamış, kimi insanlar yaylada, kimi mağaralarda, kimi deniz ve göl kenarlarında, kimi ise geçim için tarlada ter dökmektedir. Dört mevsimin hâkim olduğu ülkemiz yalancı cennettir diyebiliriz. Bu nimetin kıymeti de pek bilinmiyor. Sahiller göl kenarları şelale mekanları rant elde etme mekanları olmuş, bu mekanlar da günah işlemek fütursuzcadır. Eskiden buralara girmek, yanaşmak günah sayılırdı… Şimdi buralar eski mücahit yeni müteahhitlerle doludur. Günah işlememek Müslüman için her yerde geçerlidir. Müslüman her yerde kendisini, çoluk çocuğunu günahlı mekânlardan korumalıdır. Okullar tatil dedim. Kitap okuma hevesi diplere vurmuş, gençlik internetin sanal hayatı ile bocalıyor. Her Anne baba çocuklarını bu tuzak ağından kurtarmalı çocuklarına kitap okuma sevgisini aşılamalıdır. Hastalar ziyaret edilmeli, hayır duaları alınmalıdır. Akraba ziyaretleri mutlaka yapılmalıdır. Gerçek âlimler toplum önderleri ziyaret edilmeli, ilimlerinden istifade edilmelidir. Umre sezonu Ramazan ayı ile bitti çok umreci mekânlarına rucu etti, uyduruk din anlayışı ile bile olsa umreden dönenleri ziyaret etmeli, Kâbe’yi gören gözlere nazar etmeli, Kâbe’ye sürülen eller öpülmelidir. Kura’n-a tekrar dönmeyi okumayı anlamayı yaşamayı, anlatmayı şiar edinmeliyiz, peygamberimizin, hadislerini okumalı, anlatmalıyız, fikhi konuları her gün ders haline getirmeliyiz… Bizi engelleyen mi var? Tembel olmamalıyız. İyilikleri emretmek, kötülüklerden nehyetmek günlük virtlerimiz olmalıdır. Okumak, anlamak, yaşamak anlatmak için hiç mazeretimiz olamaz. Bizler cihat, dert edinme atölyelerinde yetişmiş ıslah etme fedaileriyiz. Nebevi dava erlerinin görevi bu olmalıdır. Bizim sermayemiz ifsad edenlerin tarafı olmak değildir. Siyasi çekişmeler, gıybetler, iftiralar, ırkçı söylemler, kibir, tepeden bakma gibi kötü huylar artık bir kenara bırakılmalı, her gün besmele ile hayırlı işlere zaman geçirmeden geçmeliyiz. Yıkmak kolay yapmak çok zordur unutmamalıyız. Bir insanin kurtuluşuna vesile olmak bize çok sevap kazandırır Meşru daire keyfe kâfidir diyor âlimlerimiz. Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz. Vicdanda olmayan adalet kanunlarla tatbik edilemez. Herkes sütüne göre konuşur, yazar, yaşar, idrak eder. Bize düşen görevimizi yapmaktır. Tarlalar bayır, tohumlar çok sağlam serpmek için mani yok ekilen bitmiyorsa endişeye gerek yok. Netice almak, hedefe varmak bizim işimiz değil, adli ilahinin tecellisidir. Toplumda büyük bir yangın, tufan var yangına benzinle gidilmez, İbrahim’in ateşine su taşıyan küçücük mahlûk gibiyiz. Umre donuşu Ashabı kehfe gittim. Varlığı şüpheli de olsa, kayalıklar arasındaki mağaraya indim mağara insanlarla dolu, hatta Müslüman olmayanlar bile vardı. Ağlayanları, dua için el açanları, taşlardan medet umanları, oğlumun, gelinimin başına bir musibet gelmiş buralar hürmetine def et diyenleri görünce uydurukta olsa insanların manevi güce inandıklarını gördüm. Tüm ziyaretler, mabetler böyledir. Dertler devasız değildir. Her derdin devası Allah’ta vardır. Manevi dertlerin devası İslam’dır… İslamsız hayat olmaz. Hayatta cihatsız olmaz. Maddeci, somurucu, ırkçı emperyalizm değerlerimizden bizi koparmak istiyor. Feraset sahibi olmalıyız. Zenginin serveti fakirin çenesini yorar. Çok servet, haramsız, çok laf yalansız olmaz. Ne yapmalıyız? Diye bir nebze yazmaya çalıştım mevlam tesirini halk eylesin. Sakalımız kesilse de kökü bizdedir. Vesselam…
Ekleme Tarihi: 04 Temmuz 2018 - Çarşamba

NE YAPACAĞIZ?

İnsanoğlu başıboş değildir. Her yeni gün bir başlangıçtır… Atalet Müslüman’a yakışmaz. Gerçek Müslüman toplumun dertlerini dert edinendir. Okullar tatil edilmiş, seçimler olmuş kazanan, kazanmayan, sevinen, sevinmeyen olmuş. Bunlara takılacak zamanımız yok. Mevsimlik siyasetin alkışçıları bitti. Toplum dizayncıları, masa başında toplum fertlerine elbise dikenlerde kelebekler gibi uçtu. Ekranlarda boy gösteren kraldan fazla kralcı kesilen, köşe yazılarında taraflı manşet atan, yorum yapan, göze girmek için günah işleyenlerde siyasetin bal peteklerine konmaya hazırlanıyor. Gözü pastada, arsada, kat, yatta olanlardan ne beklenir ki. O zaman iş bize düşüyor. Havalar çok sıcak, insanlar yaşam için çareler arıyor. Tatiller, izinler, seyahatler başlamış, kimi insanlar yaylada, kimi mağaralarda, kimi deniz ve göl kenarlarında, kimi ise geçim için tarlada ter dökmektedir.

Dört mevsimin hâkim olduğu ülkemiz yalancı cennettir diyebiliriz. Bu nimetin kıymeti de pek bilinmiyor. Sahiller göl kenarları şelale mekanları rant elde etme mekanları olmuş, bu mekanlar da günah işlemek fütursuzcadır. Eskiden buralara girmek, yanaşmak günah sayılırdı… Şimdi buralar eski mücahit yeni müteahhitlerle doludur. Günah işlememek Müslüman için her yerde geçerlidir. Müslüman her yerde kendisini, çoluk çocuğunu günahlı mekânlardan korumalıdır. Okullar tatil dedim. Kitap okuma hevesi diplere vurmuş, gençlik internetin sanal hayatı ile bocalıyor. Her Anne baba çocuklarını bu tuzak ağından kurtarmalı çocuklarına kitap okuma sevgisini aşılamalıdır. Hastalar ziyaret edilmeli, hayır duaları alınmalıdır. Akraba ziyaretleri mutlaka yapılmalıdır. Gerçek âlimler toplum önderleri ziyaret edilmeli, ilimlerinden istifade edilmelidir. Umre sezonu Ramazan ayı ile bitti çok umreci mekânlarına rucu etti, uyduruk din anlayışı ile bile olsa umreden dönenleri ziyaret etmeli, Kâbe’yi gören gözlere nazar etmeli, Kâbe’ye sürülen eller öpülmelidir. Kura’n-a tekrar dönmeyi okumayı anlamayı yaşamayı, anlatmayı şiar edinmeliyiz, peygamberimizin, hadislerini okumalı, anlatmalıyız, fikhi konuları her gün ders haline getirmeliyiz…

Bizi engelleyen mi var? Tembel olmamalıyız. İyilikleri emretmek, kötülüklerden nehyetmek günlük virtlerimiz olmalıdır. Okumak, anlamak, yaşamak anlatmak için hiç mazeretimiz olamaz. Bizler cihat, dert edinme atölyelerinde yetişmiş ıslah etme fedaileriyiz. Nebevi dava erlerinin görevi bu olmalıdır. Bizim sermayemiz ifsad edenlerin tarafı olmak değildir. Siyasi çekişmeler, gıybetler, iftiralar, ırkçı söylemler, kibir, tepeden bakma gibi kötü huylar artık bir kenara bırakılmalı, her gün besmele ile hayırlı işlere zaman geçirmeden geçmeliyiz. Yıkmak kolay yapmak çok zordur unutmamalıyız. Bir insanin kurtuluşuna vesile olmak bize çok sevap kazandırır Meşru daire keyfe kâfidir diyor âlimlerimiz. Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz. Vicdanda olmayan adalet kanunlarla tatbik edilemez. Herkes sütüne göre konuşur, yazar, yaşar, idrak eder. Bize düşen görevimizi yapmaktır. Tarlalar bayır, tohumlar çok sağlam serpmek için mani yok ekilen bitmiyorsa endişeye gerek yok. Netice almak, hedefe varmak bizim işimiz değil, adli ilahinin tecellisidir.

Toplumda büyük bir yangın, tufan var yangına benzinle gidilmez, İbrahim’in ateşine su taşıyan küçücük mahlûk gibiyiz. Umre donuşu Ashabı kehfe gittim. Varlığı şüpheli de olsa, kayalıklar arasındaki mağaraya indim mağara insanlarla dolu, hatta Müslüman olmayanlar bile vardı. Ağlayanları, dua için el açanları, taşlardan medet umanları, oğlumun, gelinimin başına bir musibet gelmiş buralar hürmetine def et diyenleri görünce uydurukta olsa insanların manevi güce inandıklarını gördüm. Tüm ziyaretler, mabetler böyledir. Dertler devasız değildir. Her derdin devası Allah’ta vardır. Manevi dertlerin devası İslam’dır… İslamsız hayat olmaz. Hayatta cihatsız olmaz. Maddeci, somurucu, ırkçı emperyalizm değerlerimizden bizi koparmak istiyor. Feraset sahibi olmalıyız. Zenginin serveti fakirin çenesini yorar. Çok servet, haramsız, çok laf yalansız olmaz. Ne yapmalıyız? Diye bir nebze yazmaya çalıştım mevlam tesirini halk eylesin. Sakalımız kesilse de kökü bizdedir. Vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.