Mehmet CENGİZ
Köşe Yazarı
Mehmet CENGİZ
 

DAVA ADAMI

Dava adama toplumun meleğidir. Dava adamını bünyesinden çıkaran, değer veren toplumlar yükselmede sinir tanımazlar. Tarih dava adamları ile doludur. Dünyada en büyük sıkıntıları dava adamları çekmiştir. Gerçek dava adamları hak davaları uğruna canlarını bile vermişler. Zalimin zulmüne boyun eğmemişlerdir. Dava adamı din dünya işlerini en iyi bilendir. Dava adamı emanete hıyanet etmeyendir. Dava adamı her insanı Allah’ın bir kulu olarak görendir. Dava adamı kimseye zulmetmez, zulme de uğramaz, zulme uğrayanların elinden tutar. Dava adamı alkışlara aldırış etmez, kendisini tapınak yapan, günahsız sayan, her yaptığı doğrudur diyenlere fırsat vermez. Dava adamı insanları razı etmek değil, rabbini razı etmeye çalişir. Dava adamı söylemekten ziyade kendisi yaşar. Toplumda numune-i imtisal olur. Dava adamı hakkı hep üstün tutar, dava adamı zalimden, güçlüden yana değil, mazlumdan yana olur. Dünya zenginliği, mevkiler, makamlar, varlıklar, rozetler dava adamını sarhoş etmez, şükürsüz yapmaz. Midesine haram giren dava adamı kusar. Kesesine, kasasına haram giren dava adamı huzursuzluktan uykusuz kalır. Yaptıklarından tövbe eder. Partisi, meşrebi, aşireti, zengin, fakir, dili ne olursa olsun herkesi kendisinden üstün görmek dava adamının ilkelerindendir. Dava adamı sorun çoğaltan değil, sorun çozendir. Kibir gurur, iftira, gıybet, kıskançlık, haset, çekememezlik, yalan dava adamının semtine uğramaz. Dava adamı yolunu şaşırmışların pusulasıdır. Yol gösterenidir. Yol tıkayan değildir. Dava adamının kokusu güzeldir o kokuyu her kes hissetmek ister. Gerçek dava adamının referansı dindir, Kur’an’dır, sunnettir, fıkıhtır, gerçek ulemadır, gerçek evliyaullahtır. Dava adamı faizden, zinadan, uyuşturucudan, israftan, haksiz kazançtan tiksinen, çekinen ve karşı çıkandır. Dava adamı ırkçı olmayan, ümmet görüşünü benimseyendir. Dava adamı olmak her insana nasip olmaz. Lafla, giyim kuşamla, varlıkla her isteyen dava adamı olamaz. Dava adamı olmak nasip meselesidir. Fitnenin kol gezdiği asrımızda dava adamlarına büyük ihtiyaç vardır. Dava adamının kriterleri bellidir. Allah’tan korkmak, yaptıklarının hesabini ahirette Mahkeme-i kübrada Allah’a vereceği şuurunda olmaktır. Dünyalık hiçbir şey dava adamını davasından vazgeçirmez… Dava adamı kul hakkına riayet eder. Dava adamının 24 saatlik ömrü üçe bölünür; sekiz saati dünya işleri ile uğraşmak (meşru olmak şartı ile), sekiz saati uyku sekiz, saati ise ibadettir. İbadet sadece Namaz kılmak, süper umre veya hac yapmak değildir. Meşru dairede insanlık için yapılan tüm iyilikler, eserler, açılan iyi çığırlar ibadet dallarındandır. Dava adamı masum da değildir. Dava adamları gösterişten uzaktırlar. Ziya paşanın ifadesi ile “Merkep ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri”. Dava adamlarından üstad Bediuzzaman öğrencileri ile Van’da horhor kalesine çıkarlarken, kalenin yolu hem yokuş, taşlık, hem de kaygandır. Yürüme esnasında üstadın ayağı kayıyor düşerse paramparça olur. Allah’tan düşmüyor kayma esnasında üstad canında değil, ah davam diyor. Yine üstad: “Ben Kur’an’ın tellalıyım” der. Pazarda başkasının malı satan, satılan malın sahibi olur mu? Başkasının malını satan belki cüzi bir ücret alır. Bu ücret dünyalık değil, sevap ücretidir. Dava adamı dünyada eser bırakandır. Cami eseri, ilim, ahlak, eseri, meşru teknoloji eseri daha neler neler... Dava adamı ile ilgili çok örnekler var ibret alına... Dava adamları olmazsa dünya düzenleri bozulur. Dava adamlarının toplum için önerileri kurtuluş göstergeleridir. Dünyaya sözde huzur vermek için BM kurulmuş, kuruluş amacı bile sakat. Bu güne kadar bu taraflı BM insanlığa bir şey vermedi kan ve gözyaşından başka. Haklı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız; “Dünya beşten büyüktür” diyor. Bu söylemi her zaman alkışlarız. Bu ırkçı, zalim, kan dökücü, “ben güçlüyüm” diye başkalarını yutucu, imha, işgal, sömürme despotluğunun değişmesi gerekmez mi? Bunların tersi keşke İslam ülkeleri arasında olsaydı… D-8’ler, İslam birliği teşkilatı, İslam ülkeleri adalet Mahkemeleri gibi... Bir de hakkı üstün tutan anlayışı insanlık bir görseydi. Bunun tahsisi gerçek dava adamlarının olması ile olacaktır. Er veya geç… Çünkü insanlık kurtarıcı arıyor. Ne mutlu, dava adamı olanlara
Ekleme Tarihi: 09 Ekim 2017 - Pazartesi

DAVA ADAMI

Dava adama toplumun meleğidir. Dava adamını bünyesinden çıkaran, değer veren toplumlar yükselmede sinir tanımazlar. Tarih dava adamları ile doludur. Dünyada en büyük sıkıntıları dava adamları çekmiştir. Gerçek dava adamları hak davaları uğruna canlarını bile vermişler. Zalimin zulmüne boyun eğmemişlerdir. Dava adamı din dünya işlerini en iyi bilendir. Dava adamı emanete hıyanet etmeyendir. Dava adamı her insanı Allah’ın bir kulu olarak görendir. Dava adamı kimseye zulmetmez, zulme de uğramaz, zulme uğrayanların elinden tutar. Dava adamı alkışlara aldırış etmez, kendisini tapınak yapan, günahsız sayan, her yaptığı doğrudur diyenlere fırsat vermez. Dava adamı insanları razı etmek değil, rabbini razı etmeye çalişir. Dava adamı söylemekten ziyade kendisi yaşar.

Toplumda numune-i imtisal olur. Dava adamı hakkı hep üstün tutar, dava adamı zalimden, güçlüden yana değil, mazlumdan yana olur. Dünya zenginliği, mevkiler, makamlar, varlıklar, rozetler dava adamını sarhoş etmez, şükürsüz yapmaz. Midesine haram giren dava adamı kusar. Kesesine, kasasına haram giren dava adamı huzursuzluktan uykusuz kalır. Yaptıklarından tövbe eder. Partisi, meşrebi, aşireti, zengin, fakir, dili ne olursa olsun herkesi kendisinden üstün görmek dava adamının ilkelerindendir. Dava adamı sorun çoğaltan değil, sorun çozendir. Kibir gurur, iftira, gıybet, kıskançlık, haset, çekememezlik, yalan dava adamının semtine uğramaz. Dava adamı yolunu şaşırmışların pusulasıdır. Yol gösterenidir. Yol tıkayan değildir. Dava adamının kokusu güzeldir o kokuyu her kes hissetmek ister. Gerçek dava adamının referansı dindir, Kur’an’dır, sunnettir, fıkıhtır, gerçek ulemadır, gerçek evliyaullahtır.

Dava adamı faizden, zinadan, uyuşturucudan, israftan, haksiz kazançtan tiksinen, çekinen ve karşı çıkandır. Dava adamı ırkçı olmayan, ümmet görüşünü benimseyendir. Dava adamı olmak her insana nasip olmaz. Lafla, giyim kuşamla, varlıkla her isteyen dava adamı olamaz. Dava adamı olmak nasip meselesidir. Fitnenin kol gezdiği asrımızda dava adamlarına büyük ihtiyaç vardır. Dava adamının kriterleri bellidir. Allah’tan korkmak, yaptıklarının hesabini ahirette Mahkeme-i kübrada Allah’a vereceği şuurunda olmaktır. Dünyalık hiçbir şey dava adamını davasından vazgeçirmez… Dava adamı kul hakkına riayet eder. Dava adamının 24 saatlik ömrü üçe bölünür; sekiz saati dünya işleri ile uğraşmak (meşru olmak şartı ile), sekiz saati uyku sekiz, saati ise ibadettir. İbadet sadece Namaz kılmak, süper umre veya hac yapmak değildir. Meşru dairede insanlık için yapılan tüm iyilikler, eserler, açılan iyi çığırlar ibadet dallarındandır.

Dava adamı masum da değildir. Dava adamları gösterişten uzaktırlar. Ziya paşanın ifadesi ile “Merkep ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri”. Dava adamlarından üstad Bediuzzaman öğrencileri ile Van’da horhor kalesine çıkarlarken, kalenin yolu hem yokuş, taşlık, hem de kaygandır. Yürüme esnasında üstadın ayağı kayıyor düşerse paramparça olur. Allah’tan düşmüyor kayma esnasında üstad canında değil, ah davam diyor. Yine üstad: “Ben Kur’an’ın tellalıyım” der. Pazarda başkasının malı satan, satılan malın sahibi olur mu? Başkasının malını satan belki cüzi bir ücret alır. Bu ücret dünyalık değil, sevap ücretidir.

Dava adamı dünyada eser bırakandır. Cami eseri, ilim, ahlak, eseri, meşru teknoloji eseri daha neler neler... Dava adamı ile ilgili çok örnekler var ibret alına... Dava adamları olmazsa dünya düzenleri bozulur. Dava adamlarının toplum için önerileri kurtuluş göstergeleridir. Dünyaya sözde huzur vermek için BM kurulmuş, kuruluş amacı bile sakat. Bu güne kadar bu taraflı BM insanlığa bir şey vermedi kan ve gözyaşından başka. Haklı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız; “Dünya beşten büyüktür” diyor. Bu söylemi her zaman alkışlarız. Bu ırkçı, zalim, kan dökücü, “ben güçlüyüm” diye başkalarını yutucu, imha, işgal, sömürme despotluğunun değişmesi gerekmez

mi? Bunların tersi keşke İslam ülkeleri arasında olsaydı… D-8’ler, İslam birliği teşkilatı, İslam ülkeleri adalet Mahkemeleri gibi... Bir de hakkı üstün tutan anlayışı insanlık bir görseydi. Bunun tahsisi gerçek dava adamlarının olması ile olacaktır. Er veya geç… Çünkü insanlık kurtarıcı arıyor. Ne mutlu, dava adamı olanlara

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.