Anasayfa Yazarlar AHMET NAS Yazı Detayı Bu yazı 1346+ kez okundu.
AHMET NAS
Köşe Yazarı
AHMET NAS
 

SIZINTILAR & MADENLER

Yurt dışında yaşayan ve günümüz teknoloji Dünyasında hepimizin istifade ettiği Flash Bellekleri tasarlayan ve imalında mühim göreve sahip olan bir hemşerimizin kısa süreli memleket ziyaretinde görüşme fırsatı bulmuştuk yıllar önce. Mühendisimize neden bu kadar donanımlı bir insan olduğu halde gurbette yaşamayı tercih ettiğini sordum. O da bir ara akademik anlamda öğretici olarak gelmeyi düşündüğünü hatta İstanbul’da yaptığı bazı yüksek öğretim kurumları ile görüşmelerini anlattı. Mühendisimiz istihdam alanlarını Cemaatçilerin ele geçirdiğini tespit etmiş kendi sektöründe. Kendi siyasi görüşünün o çizgide olmadığını bu yüzden yurda dönmeye çekindiğini anlattı. Yurda uzaktan ibretli gözlerle bakan dostumuzdan dinlediğim en keskin analiz şuydu: “Bunların Dergilerinin ismi nerden geliyor biliyor musun? Her kuruma&oluşuma sızdıkları mesajını içeriyor” Her kuruma her oluşuma sızdılar, kendilerini dindar göstererek halkın inanç hassasiyetlerini kullandılar. Hedefledikleri inançlı kitleye hitaplarının tesir gücü plan dâhilinde olağandı hele de bir emekli vaiz oluşumun başında iken. Peki, tam zıt görünen laik kesime nasıl nüfuz ettiler? Şu an Amerika’da bulunan ve yaptıklarına pişman olan Bursa/İnegöl’ün Cemaat Ev İmamı şöyle anlatıyor: “1991 doğumlular içinde sadece İnegöl İlçesinden Askeri okullara yerleştirdiğimiz 10 küsur kişi var. Çocuklara daha ortaokuldayken el atardık, zeki olanların sağlık vb. şartları tutuyor mu diye araştırırdık. Öğrencilerin 2. Dönemde kayıtlarını sol bir dershaneye alırdık. Sınavda çıkacak soruları pratik yaptırırdık. Onlara kazanıp okula girdikten sonra namaz kılmamalarını ahrette sual edilince orduyu kurtarmaya gittikleri için sorumlu olmayacaklarını tembihlerdik.” İnegöl Ev İmamının dışında pişman olan başka Cemaat ağabeyleri öğrencilikten sonraki TSK’daki mensuplarının ilerleyişini şöyle anlatıyor: “Hangi rütbelerin irticacı olduğunu belirlemek için havuz başı partileri düzenlenir. Örgüt üyeleri Cemaatten önceden aldıkları telkinlerle bu tür toplantılardan geri kalmıyor renk vermemek adına hepsine katılıyorlar. Hatta diğer komutanların hanımları tek parça mayo giyerken kendi partnerlerini bikini giymeye zorluyorlar. TSK’dan bir yetkilendirme yapılacağı zaman bakıyorlar ki bu adamların inanç yönünden bir aşırılığı yok, hepsi de öğrenciliklerinde cemaat tarafından özel seçildiği için kabiliyetli gençler (tabi bu ilk seçmelerden Silahlı kuvvetlerin haberi yok) yetkileri görevleri bunlara veriyorlar.” Tüm meselenin özü ise şu: varsayılan imanının zahirde görülen noktada asılda zuhur etmemiş olması. Geçmişte buna nispi miktarda benzer bir olay da Cumhuriyet Tarihinin başlarında yaşanıyor. Kazım KARABEKİR Paşa yetim düşen, sahipsiz kalan ermeni ve ecnebi çocuklarını orduya alıyor. (Bu istihdamı Paşa’nın kızı timsal KARABEKİR teğet ediyor.) “Evimize birçok ermeni asıllı ordu mensubu gelirdi. Babamın vefatından sonra bizi ziyaret ederlerdi, vefa gösterirlerdi. Paşamız bizim babamızdır, siz de Validemizsiniz derlerdi” diye açıklıyor Timsal KARABEKİR. Acı bir netice olarak Paşanın acıdığı gençler, palazlanınca dönemin meşru seçimle gelen 10 yıl iktidar olan hükümetine, Başbakanına Adnan MENDERES’e önce darbe düzenliyorlar, ardından katlediyorlar. Oysa Kazım KARABEKİR Paşa çocukluk yıllarından bu yana vatandaşlara örnek olarak kahramanlıkları anlatılan tarihi bir emsaldir. Peki, neden bunları orduya aldı. Çünkü Paşa bu istihdamı yaptığı sırada Yeniçeri Ocağı yy. önce kalkmış olsa da Asakiri Mansuru Muhammediye’de bir gelenek sürüyordu. Bu gelenek farklı ırklardan, farklı inançlardan, gelenlerin Allah’ın ordusu kimliğinde buluşması bir potada erimesiydi. Paşanın bu girişiminden sonra Orduya laiklik ilkesinin gelmesi yani din birliği altında buluşmanın kalkması ile bu gençler ırki özelliklerini ve kinlerini ön plana çıkardı diye yorumluyor bu olayı tarihçiler. Yine az önceki cemaat olayında da ayan beyan görüldüğü gibi inancın ortadan kalkması sorunun temelini teşkil ediyor. Bugün geldiğimiz noktada askeri okullarda verilen fenni ilimlerin yanındaki akademik eğitimler, gerekse öğrencilerin alım şartlarındaki titizlik olsun bu okulların kalitesini gözler önüne sermektedir. Bunun örneklerinden biri Işıklar Askeri Lisesidir. Bu Lisenin Talebeleri geçenlerde NASA tarafından düzenlenen Uluslararası bir yarışmaya katılıyorlar. Kendi ürettikleri hiçbir şekilde Radyasyonu geçirmeyen kumaşı yarışmada sunuyorlar. Jüri heyeti tarafından bu buluşları ile birinci seçiliyorlar. Görüldüğü gibi temelinde gençlerimiz yeteneklidir, bu yeteneğin üstüne önceki örneklerde verdiğimiz iman eksikliğinin tamamlanması gerekir. İdollerinin Bedrin Aslanları olduğunu bilirlerse hedef bundan sonrası için doğru istikamete yönelecektir.
Ekleme Tarihi: 15 Ağustos 2016 - Pazartesi

SIZINTILAR & MADENLER

Yurt dışında yaşayan ve günümüz teknoloji Dünyasında hepimizin istifade ettiği Flash Bellekleri tasarlayan ve imalında mühim göreve sahip olan bir hemşerimizin kısa süreli memleket ziyaretinde görüşme fırsatı bulmuştuk yıllar önce.

Mühendisimize neden bu kadar donanımlı bir insan olduğu halde gurbette yaşamayı tercih ettiğini sordum.

O da bir ara akademik anlamda öğretici olarak gelmeyi düşündüğünü hatta İstanbul’da yaptığı bazı yüksek öğretim kurumları ile görüşmelerini anlattı.

Mühendisimiz istihdam alanlarını Cemaatçilerin ele geçirdiğini tespit etmiş kendi sektöründe. Kendi siyasi görüşünün o çizgide olmadığını bu yüzden yurda dönmeye çekindiğini anlattı.

Yurda uzaktan ibretli gözlerle bakan dostumuzdan dinlediğim en keskin analiz şuydu: “Bunların Dergilerinin ismi nerden geliyor biliyor musun? Her kuruma&oluşuma sızdıkları mesajını içeriyor” Her kuruma her oluşuma sızdılar, kendilerini dindar göstererek halkın inanç hassasiyetlerini kullandılar.

Hedefledikleri inançlı kitleye hitaplarının tesir gücü plan dâhilinde olağandı hele de bir emekli vaiz oluşumun başında iken. Peki, tam zıt görünen laik kesime nasıl nüfuz ettiler?

Şu an Amerika’da bulunan ve yaptıklarına pişman olan Bursa/İnegöl’ün Cemaat Ev İmamı şöyle anlatıyor: “1991 doğumlular içinde sadece İnegöl İlçesinden Askeri okullara yerleştirdiğimiz 10 küsur kişi var.

Çocuklara daha ortaokuldayken el atardık, zeki olanların sağlık vb. şartları tutuyor mu diye araştırırdık.

Öğrencilerin 2. Dönemde kayıtlarını sol bir dershaneye alırdık.

Sınavda çıkacak soruları pratik yaptırırdık.

Onlara kazanıp okula girdikten sonra namaz kılmamalarını ahrette sual edilince orduyu kurtarmaya gittikleri için sorumlu olmayacaklarını tembihlerdik.” İnegöl Ev İmamının dışında pişman olan başka Cemaat ağabeyleri öğrencilikten sonraki TSK’daki mensuplarının ilerleyişini şöyle anlatıyor: “Hangi rütbelerin irticacı olduğunu belirlemek için havuz başı partileri düzenlenir.

Örgüt üyeleri Cemaatten önceden aldıkları telkinlerle bu tür toplantılardan geri kalmıyor renk vermemek adına hepsine katılıyorlar.

Hatta diğer komutanların hanımları tek parça mayo giyerken kendi partnerlerini bikini giymeye zorluyorlar.

TSK’dan bir yetkilendirme yapılacağı zaman bakıyorlar ki bu adamların inanç yönünden bir aşırılığı yok, hepsi de öğrenciliklerinde cemaat tarafından özel seçildiği için kabiliyetli gençler (tabi bu ilk seçmelerden Silahlı kuvvetlerin haberi yok) yetkileri görevleri bunlara veriyorlar.” Tüm meselenin özü ise şu: varsayılan imanının zahirde görülen noktada asılda zuhur etmemiş olması.

Geçmişte buna nispi miktarda benzer bir olay da Cumhuriyet Tarihinin başlarında yaşanıyor. Kazım KARABEKİR Paşa yetim düşen, sahipsiz kalan ermeni ve ecnebi çocuklarını orduya alıyor. (Bu istihdamı Paşa’nın kızı timsal KARABEKİR teğet ediyor.) “Evimize birçok ermeni asıllı ordu mensubu gelirdi.

Babamın vefatından sonra bizi ziyaret ederlerdi, vefa gösterirlerdi.

Paşamız bizim babamızdır, siz de Validemizsiniz derlerdi” diye açıklıyor Timsal KARABEKİR. Acı bir netice olarak Paşanın acıdığı gençler, palazlanınca dönemin meşru seçimle gelen 10 yıl iktidar olan hükümetine, Başbakanına Adnan MENDERES’e önce darbe düzenliyorlar, ardından katlediyorlar.

Oysa Kazım KARABEKİR Paşa çocukluk yıllarından bu yana vatandaşlara örnek olarak kahramanlıkları anlatılan tarihi bir emsaldir.

Peki, neden bunları orduya aldı.

Çünkü Paşa bu istihdamı yaptığı sırada Yeniçeri Ocağı yy. önce kalkmış olsa da Asakiri Mansuru Muhammediye’de bir gelenek sürüyordu. Bu gelenek farklı ırklardan, farklı inançlardan, gelenlerin Allah’ın ordusu kimliğinde buluşması bir potada erimesiydi.

Paşanın bu girişiminden sonra Orduya laiklik ilkesinin gelmesi yani din birliği altında buluşmanın kalkması ile bu gençler ırki özelliklerini ve kinlerini ön plana çıkardı diye yorumluyor bu olayı tarihçiler.

Yine az önceki cemaat olayında da ayan beyan görüldüğü gibi inancın ortadan kalkması sorunun temelini teşkil ediyor.

Bugün geldiğimiz noktada askeri okullarda verilen fenni ilimlerin yanındaki akademik eğitimler, gerekse öğrencilerin alım şartlarındaki titizlik olsun bu okulların kalitesini gözler önüne sermektedir.

Bunun örneklerinden biri Işıklar Askeri Lisesidir.

Bu Lisenin Talebeleri geçenlerde NASA tarafından düzenlenen Uluslararası bir yarışmaya katılıyorlar.

Kendi ürettikleri hiçbir şekilde Radyasyonu geçirmeyen kumaşı yarışmada sunuyorlar.

Jüri heyeti tarafından bu buluşları ile birinci seçiliyorlar.

Görüldüğü gibi temelinde gençlerimiz yeteneklidir, bu yeteneğin üstüne önceki örneklerde verdiğimiz iman eksikliğinin tamamlanması gerekir.

İdollerinin Bedrin Aslanları olduğunu bilirlerse hedef bundan sonrası için doğru istikamete yönelecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.