4 Kutsal kitap kendi dönemlerinin gereksinimlerini muhtevasında barındırmaktadır.             Peygamberimiz haricinde diğer Resullerin(Kitap verilen peygamberlerin) de kendi Şeriatları vardı.             Zamanla tahrif edildi bu hükümler. Misalen Tevrat’taki “Faiz alma” buyruğunu; “Din Kardeşinden Faiz Alma” diye değiştirdiler. Böylelikle Yahudiler tarih boyunca, bu haram ticareti yaptılar.             İncil’se birden fazla olmak kaydıyla çokça Papaz tarafından farklı yazıldı.             Yani Kutsal kitapların durumu Âşık Daimi’nin özetlediği gibidir:             Tevrat’ı yazabilirim             İncil’i dizebilirim             Kur’an’ı sezebilirim             Mademki ben bir insanım             Kur’an-ı Kerimse gerek Hulafa-i Raşidin döneminde gerekse akabinde muhafaza edilmiştir.             Biz müminler Kur’an’ın hükümlerini yani İslam Şeriatını benimsemişiz.             Kur’an hiçbir yanlışlık içerisinde barındırmadan Cebrail a.s. vasıtasıyla Hz. Muhammed s.a.v.sunulmuştur.             Resulullah da bu ayetleri, hükümleri, bütün mahlûkata tebliğ etmiştir.             Günümüzde iletişim çağında hiç kimse “ben Kur’an’dan habersizim” veyahut da “içeriğindeki öğretiler bana ulaşmıyor” beyanında bulunamaz.             Hiçbir insan diyemez ki ben Kur’an-ı Kerim’in ismini işitmemişim.             “Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu koruyan yine biziz” (Hicr/9)