Abdullah Haktankaçmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Haktankaçmaz
 

SİZ ÖYLE OLUN YETER

Her şeyin kuralları olduğu gibi, birlikte yaşamanın da vardır. Bunlardan en önemlisi karşılıklı saygıdır, devamında sevgi ve muhabbet vardır. Bu şu anlama gelir. Saygı olmayan yerde sevgi olmaz. Diğer bir ifadeyle sevgiyi besleyen saygıdır. Saygının olmadığı yerde sevgi yaşayamaz, zamanla ölmeye mahkûmdur. Eskiden toplum saygının varolması ve yaşaması için yasalarda suç sayılmayan ayıplar belirlemişti. Bunlardan bazıları: “ Büyüklerin karşısında ayak ayak üstüne atma, derli toplu otur, ayıp! “ “ Yerli yersiz her şeye gülme, ayıp! ” “ Erkekler sakız çiğnemez, ayıp! ” “ Öksürürken elini ağzına kapa, ayıp! ” “ Büyükler, ayakta dururken oturulmaz, ayıp! “ “ Büyükler konuşurken lafa karışılmaz, ayıp! “ “ Çayı, kahveyi höpürdeterek içilme, ayıp! “ “ Yemek yerken ağzı şapırdatılma, ayıp! “ “ Burnunla oynama, ayıp! “ “ Sesli esneme, sesli geğirme, ayıp” … vb gibi. Bu gün bunların çoğu ayıplıktan mı çıktı? Yoksa ayıp ölçülerimiz mi değişti veya biz mi umursamaz olduk? Bilemiyorum. Fakat bildiğim bir şey varsa ayıplarımızın elbette bitmediği, ayıp sözlerimizin ve ayıp yerlerimizin her geçen gün azaldığıdır. Yani her geçen gün, önceki ayıplardan bazıları ayıplıktan çıkmaktadır. Tamam eski kafalı olmamalı yeni çağa ayak uydurmalıyız ama yeni çağa ayak uyduracağım derken bizi biz yapan eski değerlerimizi, kültürümüzü de gözardı etmemeliyiz. Günümüzdeki eski ve yeni ayıplardan bazılarını anımsayacak olursak: - Yalan söylemek, ( şakayla dahi söylenmemeli ) - Birisinin yüzüne söyleyemeyeceğimiz lafları, arkasından konuşmak, - Evden, arabadan veya yaya yürürken çöpü, küllüğü veya her türlü atığı, atılmaması gereken yerlere atmak, - Kamuya açık olan kapalı yerlerde ayakkabı çıkarmak, -Trafikte bayan sürücüleri, acemi sürücüleri hafife almak, zor duruma düşürmeye çalışmak, - Olur olmaz rastgele yerlere ağız veya burun ifrazatlarını atmak, - Yayalara ayrılmış yerleri amacı dışında (park, teşhir yeri v.s gibi) kullanmak, - Çocukların anne ve babalarına veya büyüklerine “ öfff beee” seslendirmesiyle tepki vermeleri, - Özgürlüğü; saldım çayıra Mevlam kayıra olarak algılamak ve uygulamak, - Hiçbir kısıtlama getirmeden “ ben yapamadım, yaşamadım, çocuğum yaşasın, yapsın “ anlayışında olmak, - İbadet mahallerinde telefonla konuşmak veya biriyle konuşmak, sohbet etmek veya edep ve saygı dışı bir şekilde oturmak, - Umuma açık ve başkalarının da olduğu bir ortamda kimse yokmuş gibi davranmak, - Bir organizasyonda önce gelenlerce gelmeyenlere yer kapatmak, - Toplumda telefonla konuşurken çevreyi rahatsız etmek, - Misafiri varken misafirden çok telefonuyla ilgilenmek, onunla oyalanmak, - Rahatsız edici bir şekilde telefonla veya telefonsuz konuşmak, - Çiğnemekten bıktığımız sakızları yere atıp insana, hayvana zarar vermek, - Kendinde olan bir yanlışı, başkasının şahsında kınamak, tenkit etmek ve yermek, - Başkalarının eksik veya kusuruyla dalga geçmek, - Beni atlasın, kimde patlarsa patlasın düşüncesinde olmak, - Sıra olunan yerlerde sıraya girmemek veya başkalarının hakkını tepeleyerek kendini veya bir başkasını sıraya kaynak yapmak, - Eller cepte sigara ağızda olarak karşısındaki biriyle konuşmak, konuşurken karşısındakini fiziki olarak dürtmek - Başkası konuşurken lafını balla da olsa kesmek veya karşısındakinin konuşmasını dinlememek, ciddiye almamak, - Karşısındakine samimiyet adına onur kırıcı ve incitici şakalar yapmak, - Kendi ayıplarını, sandığa basar, elin ayıbını her yana asar olmak, - Elhamdülillah Müslümanım deyip inancımıza sığmayan davranışlarda bulunmak, - Ayıp sayılan her türlü davranışı geri kafalılık görmek, ayıplamak vb gibi daha neler, neler… Ömrümüz, edepli ve terbiyeli insan olabilmenin gereklerinden olan bu ayıpları yapmama uyarılarıyla geçer. Yetişkinler olarak küçüklerimizi bunları yapmamaları için defalarca ikaz ederiz. Hatta bu uyarıyı şiddet kullanarak yapanlarımız bile vardır. Ama nafile! Çünkü kendimizde yoksa başkasına veremeyiz. Kendimizde olmayan meziyetleri söylemek veya öğüt vermekle karşımızdakinin o meziyete sahip olmasını sağlayamayız. Mesela sigara içen bir büyüğün, gencine sigara içmemesi gerektiği söyleminin veya öğüdünün, Yalan söyleyen birinin, yalanın çok kötü bir şey olduğunu, hırsızın çalmayın diye öğüt vermesi, yalancı, sahtekar birinin; Peygamberimizin "yalan söyleyerek karşısındakini aldatan bizden değildir" hadisini öğüt olarak söylemesinin, sinek vızıltısı kadar bile etkisi ve kalıcılığı olmayacağını tahmin edebilmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Yani iyi örnek olamıyorsak kimse kendini kandırmasın, çabanız boşunadır. Bu ilkeden ve düşünceden hareketle diyorum ki; Ey yetişkinler, ey ebeveynler, ey terbiyeciler ve eğitmenler, eğitmeye mecbur olduklarınızın ve eğitmek istediklerinizin insanlığın erdemlerini özümsemelerini istiyorsanız boşuna öğüt verip zahmete girmeyin, onları incitip kırarak boşuna yorulmayın. Zira zaten size benzeyecekler. İyi örnek olun, onların nasıl bir birey olmasını istiyorsanız; SİZ ÖYLE OLUN yeter… ESEN KALINIZ. Selamım iyi örnek olabilenlere gitsin. Abdullah HAKTANKAÇMAZ ah6334@gmail.com
Ekleme Tarihi: 15 Şubat 2024 - Perşembe

SİZ ÖYLE OLUN YETER

Her şeyin kuralları olduğu gibi, birlikte yaşamanın da vardır. Bunlardan en önemlisi karşılıklı saygıdır, devamında sevgi ve muhabbet vardır. Bu şu anlama gelir. Saygı olmayan yerde sevgi olmaz. Diğer bir ifadeyle sevgiyi besleyen saygıdır. Saygının olmadığı yerde sevgi yaşayamaz, zamanla ölmeye mahkûmdur. Eskiden toplum saygının varolması ve yaşaması için yasalarda suç sayılmayan ayıplar belirlemişti. Bunlardan bazıları:

“ Büyüklerin karşısında ayak ayak üstüne atma, derli toplu otur, ayıp! “

“ Yerli yersiz her şeye gülme, ayıp! ”

“ Erkekler sakız çiğnemez, ayıp! ”

“ Öksürürken elini ağzına kapa, ayıp! ”

“ Büyükler, ayakta dururken oturulmaz, ayıp! “

“ Büyükler konuşurken lafa karışılmaz, ayıp! “

“ Çayı, kahveyi höpürdeterek içilme, ayıp! “

“ Yemek yerken ağzı şapırdatılma, ayıp! “

“ Burnunla oynama, ayıp! “

“ Sesli esneme, sesli geğirme, ayıp” … vb gibi.

Bu gün bunların çoğu ayıplıktan mı çıktı? Yoksa ayıp ölçülerimiz mi değişti veya biz mi umursamaz olduk? Bilemiyorum. Fakat bildiğim bir şey varsa ayıplarımızın elbette bitmediği, ayıp sözlerimizin ve ayıp yerlerimizin her geçen gün azaldığıdır. Yani her geçen gün, önceki ayıplardan bazıları ayıplıktan çıkmaktadır. Tamam eski kafalı olmamalı yeni çağa ayak uydurmalıyız ama yeni çağa ayak uyduracağım derken bizi biz yapan eski değerlerimizi, kültürümüzü de gözardı etmemeliyiz.

Günümüzdeki eski ve yeni ayıplardan bazılarını anımsayacak olursak:

- Yalan söylemek, ( şakayla dahi söylenmemeli )

- Birisinin yüzüne söyleyemeyeceğimiz lafları, arkasından konuşmak,

- Evden, arabadan veya yaya yürürken çöpü, küllüğü veya her türlü atığı, atılmaması gereken yerlere atmak,

- Kamuya açık olan kapalı yerlerde ayakkabı çıkarmak,

-Trafikte bayan sürücüleri, acemi sürücüleri hafife almak, zor duruma düşürmeye çalışmak,

- Olur olmaz rastgele yerlere ağız veya burun ifrazatlarını atmak,

- Yayalara ayrılmış yerleri amacı dışında (park, teşhir yeri v.s gibi) kullanmak,

- Çocukların anne ve babalarına veya büyüklerine “ öfff beee” seslendirmesiyle tepki vermeleri,

- Özgürlüğü; saldım çayıra Mevlam kayıra olarak algılamak ve uygulamak,

- Hiçbir kısıtlama getirmeden “ ben yapamadım, yaşamadım, çocuğum yaşasın, yapsın “ anlayışında olmak,

- İbadet mahallerinde telefonla konuşmak veya biriyle konuşmak, sohbet etmek veya edep ve saygı dışı bir şekilde oturmak,

- Umuma açık ve başkalarının da olduğu bir ortamda kimse yokmuş gibi davranmak,

- Bir organizasyonda önce gelenlerce gelmeyenlere yer kapatmak,

- Toplumda telefonla konuşurken çevreyi rahatsız etmek,

- Misafiri varken misafirden çok telefonuyla ilgilenmek, onunla oyalanmak,

- Rahatsız edici bir şekilde telefonla veya telefonsuz konuşmak,

- Çiğnemekten bıktığımız sakızları yere atıp insana, hayvana zarar vermek,

- Kendinde olan bir yanlışı, başkasının şahsında kınamak, tenkit etmek ve yermek,

- Başkalarının eksik veya kusuruyla dalga geçmek,

- Beni atlasın, kimde patlarsa patlasın düşüncesinde olmak,

- Sıra olunan yerlerde sıraya girmemek veya başkalarının hakkını tepeleyerek kendini veya bir başkasını sıraya kaynak yapmak,

- Eller cepte sigara ağızda olarak karşısındaki biriyle konuşmak, konuşurken karşısındakini fiziki olarak dürtmek

- Başkası konuşurken lafını balla da olsa kesmek veya karşısındakinin konuşmasını dinlememek, ciddiye almamak,

- Karşısındakine samimiyet adına onur kırıcı ve incitici şakalar yapmak,

- Kendi ayıplarını, sandığa basar, elin ayıbını her yana asar olmak,

- Elhamdülillah Müslümanım deyip inancımıza sığmayan davranışlarda bulunmak,

- Ayıp sayılan her türlü davranışı geri kafalılık görmek, ayıplamak vb gibi daha neler, neler…

Ömrümüz, edepli ve terbiyeli insan olabilmenin gereklerinden olan bu ayıpları yapmama uyarılarıyla geçer. Yetişkinler olarak küçüklerimizi bunları yapmamaları için defalarca ikaz ederiz. Hatta bu uyarıyı şiddet kullanarak yapanlarımız bile vardır. Ama nafile! Çünkü kendimizde yoksa başkasına veremeyiz. Kendimizde olmayan meziyetleri söylemek veya öğüt vermekle karşımızdakinin o meziyete sahip olmasını sağlayamayız. Mesela sigara içen bir büyüğün, gencine sigara içmemesi gerektiği söyleminin veya öğüdünün,

Yalan söyleyen birinin, yalanın çok kötü bir şey olduğunu, hırsızın çalmayın diye öğüt vermesi, yalancı, sahtekar birinin;

Peygamberimizin "yalan söyleyerek karşısındakini aldatan bizden değildir" hadisini öğüt olarak söylemesinin, sinek vızıltısı kadar bile etkisi ve kalıcılığı olmayacağını tahmin edebilmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Yani iyi örnek olamıyorsak kimse kendini kandırmasın, çabanız boşunadır. Bu ilkeden ve düşünceden hareketle diyorum ki;

Ey yetişkinler, ey ebeveynler, ey terbiyeciler ve eğitmenler, eğitmeye mecbur olduklarınızın ve eğitmek istediklerinizin insanlığın erdemlerini özümsemelerini istiyorsanız boşuna öğüt verip zahmete girmeyin, onları incitip kırarak boşuna yorulmayın. Zira zaten size benzeyecekler. İyi örnek olun, onların nasıl bir birey olmasını istiyorsanız; SİZ ÖYLE OLUN yeter… ESEN KALINIZ.

Selamım iyi örnek olabilenlere gitsin.

Abdullah HAKTANKAÇMAZ

ah6334@gmail.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.