NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

URFA KUYUMCU ATÖLYELERİ ÜVEY EVLAT GİBİ OLUYOR

Urfa'da yaklaşık iki yüz kuyumcu, yine yaklaşık elli tane kuyumcu atölyesi vardır. Urfa tarihsel süreçte kuyumcu sanatında bölgemizin en önemli önde gelen bir şehiridir. Örneğin bizim aşağı çarşı dediğimiz dergah civarında bin yıllık eski kuyumcu çarşısı denilen tarihi bir kapalı çarşı vardır. Bu kadar eski bir çarşıda bu kadar eski bir meslek icra ediliyormuş. Bundan dolayı, bu gelenekten dolayı Urfa'ya özgü kuyumcu sanatının ince özelikleri, şehrimize özgü el işleri  takıları vardır. Fırenk bağı, altın kemer, beşbirlik, kordon, gerdanlık vs Urfa kuyumculuk el işleri örnekleridir. Gel görkü geçmişten beri itinayla, incelikle kuyumcu atölyelerinde  mahir ellerle itinayla dokunan altın el sanatkarlarının bir kısmı bu ince sanatı bırakmak, atölyelerini kapatmak, kendilerine başka bir iş bulma  zorunda kalıyor. Bunun nedeni üst satırlarda değindiğimiz sanayı ve kapıtalizmin gelişmesiyle birlikte Urfa iş insanları hep birlikte gelişeceklerine, halkıyla birlik olacaklarına yalnız kendilerini bencil bir şekilde düşünerek  halk olarak şehir olarak gerilemeye başladı. Bu durum neredeyse tüm sanat dalları için geçerlidir. Ben gelişeyim zengin olayım, başkalarından bana ne nemelazımcılığı, sorumsuzluğu, buna kıskançlığı da diyebiliriz anlayışı Urfa halkını flah etmez. Kuyumcu esnafı dedik, diğer sanat dalları olsun, esnafların çoğu kendi memleketlerinde ki diğer küçük esnafları kazandıracaklarına, hayata tutunmalarını sağlayacaklarına bunu yapmıyorlar. İşlerini alış verişlerini daha çok Komşu şehirller olan Antep ve Maraş'a iş yaptıriyorlar. Kuyumcular için Urfa dışında altın işçiliğini yaptırmak ekonomik olarak daha pahallı daha riskli olmasına rağmen bu yolu seçmeleri, bu işi kendi memleketlerinde daha ucuz daha emin bir şekilde başka bir şehirde yapmalarının mantığı kolayca izah edilemez. Bunu sosyolog ve psikologların incelemesi gereken bir konudur.  Müsadenizle burda bu mantığı kendimce bir yorum yapacak olursam, bunu Kürt birlik olmama anlayışında aramak gerekir diye düşünüyorum. Milliyetçilik, memleketçilik konusunda  Antep halkıyla kimse yarışamaz, bunu bir tarafa geçelim. Maraş bile bu konuda biz Urfalılar'dan daha milliyetçi ve memleketçidir. Kuyumcu atölyesini iş yapamamaktan dolayı atölyesini kapatmak zorunda kalan, bir hemşerim, komşumun verdiği bilgiye göre Maraş'ta yaklaşık bin kuyumcu atölyesi vardır. Sanırım Urfa kadar olmasa bile yaklaşık diyelim iki yüz kuyumcu vardır. Bin kuyumcu atölyesi, düşünebiliyormusunuz, bin kuyumcu atölyesi büyük bir rakam.  Maraş'ın nüfusu ise bilindiği gibi Urfa'dan çok daha azdır. dolaysıyla bu rakam Urfa kuyumcu atölyelerinden yirmi  misli fazladır. Bundan anlaşılan Maraş kuyumcuları tüm kuyumculuk el işlerini fire vermeden kendi hemşerilerine yaptırdıklarını ortaya koyuyor.  Urfa kuyumcularının çoğu da el işi altınlarını Maraşlı ustalara yaptırıyorlar.Bu konuda, yani memleket severlik, hemşeri insan severlik konusunda yaşanmış bir olay anlatılır. Bir maraşlı çok zengin bir kuyumcu, hemşerisi  bir atölye'ye işlenmesi için üç kilo altın verir, Atölyeci her ne olduysa işi tersine gider, işlemesi gerken altınları sahibine iade edemez.  Zengin kuyumcu buna rağmen işin kötü gitmiş, veya bir yanlışlık yapmışsın, bir daha böyle bir durum olmasın der.İşlenmesi için tekrar üç kilo altın atölyeci hemşerisine  verir. Atölyeci esnaf bu iyi yürekli, altın kalpli kuyumcuyu pişman ettirmez. Üç kilo altını işlemeli olarak kuyumcu hemşerisine verir. Bu olayı bana anlatan, iyi yürekli, temiz komşum, İşte gerçek hemşerilik, insanlık böyle olur dedikten sonra, bu olay Urfa'da olsaydı muhtemelen gidip o atölyeciyibelki  öldürebilirlerdi diyor. Somut bir örnek daha verelim atölyesini kapatmak zorunda kalan mesleğinin inceliklerini  çok iyi bilen bu sanatkar hemşerimiz çok iyi bir sanatkar, üstelik, Urfa'nın zengin, eşraf bir ailesine mensuptur.  Akrabalarının çoğu Urfa'da kuyumculukla özdeş olmuş bir ailedir. Yüzlerce kilo altınları olmasına rağmen iş yapması için bu değerli akrabalarına kendi altınlarını işlemesi için dahi vermeyıp, sahip çıkıp, iş yaptırmadıkları için, bu  sanatkar insan  çok sevdiği mesleğini bırakmak zorunda kalmıştır. Memleketimizin iş yapan zengin insanları sözde yardım severdir. Sözde misafir perverdir. Malesef sözde, cömert ve ali cenaptır.  Hazreti İbrahm'in hemşerileri, ancak kendi hemşerilerine değil başkalarına iyidir ve cömerttirler.  Sanırım verdiğim ve vereceğim bazı örnekler bu savımızı haklı çıkartır. Üst satırlarda değindiğim bu durum neredeyse tüm sanat dallarında geçerlidir dedik. Diğer bir örnek URFA'DA TESBİHÇİ ATÖLYELERİ DE ÜVEY EVLAT GİBİLER Şehrimizde aynı durum malesef ,son yıllarda artan iş hacmi dolaysıyla ticari bir sektör haline gelen tesbih imalatında yaşanıyor. Çoğalan tesbih imalatçıları tıpkı kuyumcu atölyesinde çalışan kuyumcu sanatkarları gibi tesbih sanatkarlığında epey becerikli olmuşlar, mesafe kat etmişlerdir.   Ne yazık ki kuyumcu sanatında olduğu gibi yeni gelişen, incelik isteyen bu sanat dalında aynı olumsuzluk yaşanıyor. Bazıları iş yapamamaktan dükkanlarını kapatmak zorunda kalıyorlar. Tesbih tücarları kendi memleketlerinde ki sanatkarlardan belki daha ucuz fiyata alacakları tesbihi başka şehirlerden pahallı bile alıyorlar. Oysa gerek kuyumculuk, gerek, tesbih işinde, Urfa sanatkarları diğer illerden geri değil, hatta daha ileri bir durumdadırlar. Ama ne yazık ki son yıllarda bir tümor gibi gelişen kıskançlık şehrimizi, sosyal, ekonomik, kültürel olarak geri bırakıyor. Kimse kusura bakmasın, bu tarihi şehir, deyim yerindeyse adeta ruhunu kaybetmiş bir duruma gelmiş, getirilmiştir. Elbette bu olumsuz duruma gelmesinin birçok nedeni vardır.  Bu nedenleri sayacak olursak hem köşemiz yetmez, hem de belki konu dışına çıkmış oluruz. Ancak biz kısaca dememiz gerekirse, her konuda ruhunu ve özelliğinş kaybeden bu kadim şehirin iş insanlarının  bir vicdan zihniyet devrimi yaparak ancak kendine gelebilir. Aksi halde çürüme ve gerileme devam eder. Bunun için bu ilin zenginleri, memleketlerini sözde değl özde seviyorlarsa alımlarını, yatırımlarını, yardımlarını kendi şehirlerinde yapmalılar.. Devlet ise şehrimize gerçek anlamda sahip çıkarak, iş insanlarını kendi memleketlerine yatırımları, iş alanlarını açmaları için ekonomik yardım yapıp teşvik etmeleri gerekiyor. Aksi halde söylenen sözler eski bir deyimle lafu güzaf yani boş söz olur. Ne yapalım her şeye rağmen umutlu olmalıyız.          
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2023 - Perşembe

URFA KUYUMCU ATÖLYELERİ ÜVEY EVLAT GİBİ OLUYOR

Urfa'da yaklaşık iki yüz kuyumcu, yine yaklaşık elli tane kuyumcu atölyesi vardır. Urfa tarihsel süreçte kuyumcu sanatında bölgemizin en önemli önde gelen bir şehiridir. Örneğin bizim aşağı çarşı dediğimiz dergah civarında bin yıllık eski kuyumcu çarşısı denilen tarihi bir kapalı çarşı vardır. Bu kadar eski bir çarşıda bu kadar eski bir meslek icra ediliyormuş.
Bundan dolayı, bu gelenekten dolayı Urfa'ya özgü kuyumcu sanatının ince özelikleri, şehrimize özgü el işleri  takıları vardır. Fırenk bağı, altın kemer, beşbirlik, kordon, gerdanlık vs Urfa kuyumculuk el işleri örnekleridir.
Gel görkü geçmişten beri itinayla, incelikle kuyumcu atölyelerinde  mahir ellerle itinayla dokunan altın el sanatkarlarının bir kısmı bu ince sanatı bırakmak, atölyelerini kapatmak, kendilerine başka bir iş bulma  zorunda kalıyor.
Bunun nedeni üst satırlarda değindiğimiz sanayı ve kapıtalizmin gelişmesiyle birlikte Urfa iş insanları hep birlikte gelişeceklerine, halkıyla birlik olacaklarına yalnız kendilerini bencil bir şekilde düşünerek  halk olarak şehir olarak gerilemeye başladı.
Bu durum neredeyse tüm sanat dalları için geçerlidir. Ben gelişeyim zengin olayım, başkalarından bana ne nemelazımcılığı, sorumsuzluğu, buna kıskançlığı da diyebiliriz anlayışı Urfa halkını flah etmez.
Kuyumcu esnafı dedik, diğer sanat dalları olsun, esnafların çoğu kendi memleketlerinde ki diğer küçük esnafları kazandıracaklarına, hayata tutunmalarını sağlayacaklarına bunu yapmıyorlar. İşlerini alış verişlerini daha çok Komşu şehirller olan Antep ve Maraş'a iş yaptıriyorlar.
Kuyumcular için Urfa dışında altın işçiliğini yaptırmak ekonomik olarak daha pahallı daha riskli olmasına rağmen bu yolu seçmeleri, bu işi kendi memleketlerinde daha ucuz daha emin bir şekilde başka bir şehirde yapmalarının mantığı kolayca izah edilemez. Bunu sosyolog ve psikologların incelemesi gereken bir konudur.
 Müsadenizle burda bu mantığı kendimce bir yorum yapacak olursam, bunu Kürt birlik olmama anlayışında aramak gerekir diye düşünüyorum.
Milliyetçilik, memleketçilik konusunda  Antep halkıyla kimse yarışamaz, bunu bir tarafa geçelim.
Maraş bile bu konuda biz Urfalılar'dan daha milliyetçi ve memleketçidir. Kuyumcu atölyesini iş yapamamaktan dolayı atölyesini kapatmak zorunda kalan, bir hemşerim, komşumun verdiği bilgiye göre Maraş'ta yaklaşık bin kuyumcu atölyesi vardır. Sanırım Urfa kadar olmasa bile yaklaşık diyelim iki yüz kuyumcu vardır.
Bin kuyumcu atölyesi, düşünebiliyormusunuz, bin kuyumcu atölyesi büyük bir rakam.  Maraş'ın nüfusu ise bilindiği gibi Urfa'dan çok daha azdır. dolaysıyla bu rakam Urfa kuyumcu atölyelerinden yirmi  misli fazladır. Bundan anlaşılan Maraş kuyumcuları tüm kuyumculuk el işlerini fire vermeden kendi hemşerilerine yaptırdıklarını ortaya koyuyor.
 Urfa kuyumcularının çoğu da el işi altınlarını Maraşlı ustalara yaptırıyorlar.Bu konuda, yani memleket severlik, hemşeri insan severlik konusunda yaşanmış bir olay anlatılır. Bir maraşlı çok zengin bir kuyumcu, hemşerisi  bir atölye'ye işlenmesi için üç kilo altın verir, Atölyeci her ne olduysa işi tersine gider, işlemesi gerken altınları sahibine iade edemez.
 Zengin kuyumcu buna rağmen işin kötü gitmiş, veya bir yanlışlık yapmışsın, bir daha böyle bir durum olmasın der.İşlenmesi için tekrar üç kilo altın atölyeci hemşerisine  verir.
Atölyeci esnaf bu iyi yürekli, altın kalpli kuyumcuyu pişman ettirmez. Üç kilo altını işlemeli olarak kuyumcu hemşerisine verir.
Bu olayı bana anlatan, iyi yürekli, temiz komşum, İşte gerçek hemşerilik, insanlık böyle olur dedikten sonra, bu olay Urfa'da olsaydı muhtemelen gidip o atölyeciyibelki  öldürebilirlerdi diyor.
Somut bir örnek daha verelim atölyesini kapatmak zorunda kalan mesleğinin inceliklerini  çok iyi bilen bu sanatkar hemşerimiz çok iyi bir sanatkar, üstelik, Urfa'nın zengin, eşraf bir ailesine mensuptur.
 Akrabalarının çoğu Urfa'da kuyumculukla özdeş olmuş bir ailedir.
Yüzlerce kilo altınları olmasına rağmen iş yapması için bu değerli akrabalarına kendi altınlarını işlemesi için dahi vermeyıp, sahip çıkıp, iş yaptırmadıkları için, bu  sanatkar insan  çok sevdiği mesleğini bırakmak zorunda kalmıştır.
Memleketimizin iş yapan zengin insanları sözde yardım severdir. Sözde misafir perverdir. Malesef sözde, cömert ve ali cenaptır.  Hazreti İbrahm'in hemşerileri, ancak kendi hemşerilerine değil başkalarına iyidir ve cömerttirler.
 Sanırım verdiğim ve vereceğim bazı örnekler bu savımızı haklı çıkartır.
Üst satırlarda değindiğim bu durum neredeyse tüm sanat dallarında geçerlidir dedik. Diğer bir örnek
URFA'DA TESBİHÇİ ATÖLYELERİ DE ÜVEY EVLAT GİBİLER
Şehrimizde aynı durum malesef ,son yıllarda artan iş hacmi dolaysıyla ticari bir sektör haline gelen tesbih imalatında yaşanıyor. Çoğalan tesbih imalatçıları tıpkı kuyumcu atölyesinde çalışan kuyumcu sanatkarları gibi tesbih sanatkarlığında epey becerikli olmuşlar, mesafe kat etmişlerdir.  
Ne yazık ki kuyumcu sanatında olduğu gibi yeni gelişen, incelik isteyen bu sanat dalında aynı olumsuzluk yaşanıyor. Bazıları iş yapamamaktan dükkanlarını kapatmak zorunda kalıyorlar.
Tesbih tücarları kendi memleketlerinde ki sanatkarlardan belki daha ucuz fiyata alacakları tesbihi başka şehirlerden pahallı bile alıyorlar.
Oysa gerek kuyumculuk, gerek, tesbih işinde, Urfa sanatkarları diğer illerden geri değil, hatta daha ileri bir durumdadırlar. Ama ne yazık ki son yıllarda bir tümor gibi gelişen kıskançlık şehrimizi, sosyal, ekonomik, kültürel olarak geri bırakıyor.
Kimse kusura bakmasın, bu tarihi şehir, deyim yerindeyse adeta ruhunu kaybetmiş bir duruma gelmiş, getirilmiştir. Elbette bu olumsuz duruma gelmesinin birçok nedeni vardır.
 Bu nedenleri sayacak olursak hem köşemiz yetmez, hem de belki konu dışına çıkmış oluruz. Ancak biz kısaca dememiz gerekirse, her konuda ruhunu ve özelliğinş kaybeden bu kadim şehirin iş insanlarının  bir vicdan zihniyet devrimi yaparak ancak kendine gelebilir. Aksi halde çürüme ve gerileme devam eder.
Bunun için bu ilin zenginleri, memleketlerini sözde değl özde seviyorlarsa alımlarını, yatırımlarını, yardımlarını kendi şehirlerinde yapmalılar..
Devlet ise şehrimize gerçek anlamda sahip çıkarak, iş insanlarını kendi memleketlerine yatırımları, iş alanlarını açmaları için ekonomik yardım yapıp teşvik etmeleri gerekiyor. Aksi halde söylenen sözler eski bir deyimle lafu güzaf yani boş söz olur. Ne yapalım her şeye rağmen umutlu olmalıyız.    
   
 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
urfalı
(18.01.2023 20:57 - #207)
çok güzel bir konuda güzel bir yazınız olmuş
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.