Tahir COŞANDAL
Köşe Yazarı
Tahir COŞANDAL
 

SURİYELİLER KALSIN MI, GİTSİN Mİ? DOĞRU OLAN HANGİSİ?

Daha öncede televizyon ve makalelerimde paylaşmış olduğum Suriye ile ilgili makalemi son gelişmeler dolaysıyla güncelleyerek tekrar sizlerle paylaşmak istedim... Suriye’de savaş gençlerin “Arap baharı Suriye’ye de gelecek” sloganlarını duvarlara yazması ile tetiklendi. Daha sonra Cuma eylemleri ve sokak gösterileri ile devam etti. Esad’ın göstericilere (kendi halkına) ateş açması iç savaşı başlattı. Savaş, toprak ve petrol çıkarları için İran, Rusya, ABD başta olmak üzere uluslararası ülkelerin Suriye’de Esad’a destek çıkması ile farklı bir boyut kazandı. Esad varil bombaları ile halkını; Pazar yerlerinde, fırınlarda, düğünlerde, taziyelerde vb toplu bulunan alanlarda bombalayarak, toplu katliamlar yaptı. Suriye’de yaşayan halkın silahsız olması, ellerindeki para ile sadece basit tüfekler alarak savaşmaya çalışması toplu katliamları önlemedi. Savaşta en çok kadınlar ve çocuklar zarar görür. Bu savaşta da Esad hapishanelerinde çocuk, kadın demeden işkencelerden geçirildi.   Çok gündemde kalmayan fakat, Türkiye’nin Suriyeli göçmenleri misafir etmesi kadar önemli olan; Suriye hapishanelerinde insanların işkence ile öldürülmesi ve bu insanların hastaneye getirildiğinde, bunların tek tek fotoğraflayarak kayıt altına alınması ve bunların Anadolu Ajansı tarafından servis edilerek yayınlanması, Türkiye açısından çok büyük bir başarı idi. Maalesef anestezi verilmiş bir Dünyada yaşıyoruz. Tüm Dünya ülkeleri ve halkları bu fotoğrafları gördü. 2 balinanın okyanusta kaybolmasına gösterilen hassasiyet bu işkence ile öldürülen insanlara gösterilmedi. İnsan hakları örgütleri göstermelik soruşturmalar ile ört bas ettiler. Birleşmiş Milletler fotoları aldı, fakat hiçbir şey yapmadan, gündemden düşürüldü ve unutulması sağlandı. Suriyeliler tek çıkar yol olarak topraklarını, işyerlerini, evlerini bırakarak göç etmek zorunda kaldılar. Bir ülkeden göç edenler geldiğinde, doğal olarak her türlü insan gelmektedir. Bu insanların içerisinde bulunan, topluma zarar veren insanlar zaman içerisinde sınır dışı edildiler. Bu göç olayında Arap ülkeleri sınıfta kaldı. Sadece Katar maddi destek verdi. Uçuşa kapalı alan oluşturmaya çalışan Türkiye’ye, yabancı ülkelerin destek vermemesi çok üzücü sonuçlar doğurdu.   TÜRKİYE VE TÜRK HALKI, BOMBALAR ALTINDAKİ İNSANLARA SAHİP ÇIKTI Beşar Esad’ın kendi halkını bombalaması sonucu, Türkiye en büyük göç alan ülke oldu. Türkiye’nin bu göç dalgasında, Türk halkı da Ensar / Muhacir ilişkisini gözeterek kucak açtı. Türkiye mülteci kabul eden ülke statüsünde değil. 1980 yıllarda İran devrimini; Türkiye’ye taşıma endişesinden dolayı; Türkiye mülteci kabul etmiyor. Bu halen geçerli olduğu için Birleşmiş Milletlerden mülteciler için oluşturulan ve kişi başına verilen paraları almıyor.   TÜRKİYE; GEZİ, 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ VB OLAYLARI, SURİYELİLERE KUCAK AÇARAK SADAKASINI VERDİĞİ İÇİN ATLATMIŞTIR İnsanlar kaza ve belalardan sadaka vererek kurtulur. Türkiye Suriye’de soykırıma mahkum olan muhacirlere kapısını açarak sadakasını vermiş ve bir çok belalardan kurtulmuştur. Türkiye’yi çökertmek için başta ABD olmak üzere, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri çeşitli senaryolarla faaliyetler yürüttüler. Başta 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere, Kobani olayları, Gezi olaylarını Türkiye’nin kazasız belasız atlatması; soykırıma mahkum olan bir millete sahip çıkarak, ülke olarak sadakasını vermesi ve AK Parti hükümetinin dik duruşu ile mümkün olmuştur. Türkiye’de, özellikle Şanlıurfa’da Suriye göçünden önce çok ciddi işçi bulma sorunu yaşanıyordu. Suriyelilerin ülkemize gelmesi ile bu açık kapandı. Türk halkı bu insanlarla ticaret yaparak, ev, işyeri kiralayarak para kazandı. Şu anda çarşıda bir çok işyerinde, Türk işyerleri tabelalarına Arapça reklamları asmaktadır. Türk işçisi çalıştıranlar, mevcut ekonomik krizde, kıdem tazminatı, fazla mesai gibi işçilerin avukatlara koşarak açtıkları her davayı kazandıkları sıkıntılardan kurtuldular. Ben inanıyorum ki; Suriyeliler evlerine gitseler, beyaz Türkler hariç Urfalıların geneli, “Suriyeliler gitmesinler” diyerek sınır kapılarına koşacaktır diye düşünüyorum. Sınır ötesi harekatlarda, Suriyelilerden oluşan ÖSO ordusu bölgeyi iyi bildiğinden, ön cephelerde savaşarak çok büyük katkılar sağlamaktadırlar.   SURİYE POLİTİKASINDA TÜRKİYE’NİN YANLIŞLARI Suriye politikasında Türkiye, savaşın başında eksik ve yanlış bir yol izledi. Suriye’de yetişmiş Atom Mühendislerini İran aldı. Türkiye’ye gelen zengin iş adamları, uygun yasaların olmaması nedeniyle Türkiye’de işyerleri, fabrikalar kuramadı. Uzun yıllar eğitim almış Akademisyenler, Doktorlardan gereği kadar faydalanılamadı. Avrupa ülkeleri Türkiye’de bürolar açarak, 5 bin dolar maaş ile akademisyenleri ülkelerine götürdüler. Komşu ilimiz Gaziantep bile Doktor, Mühendis, işinin ehli Uzman Suriyelileri sahiplenip, vasıfsız garip Suriyelileri memleketlerinden çıkardılar. Birçok zengin iş adamı ise, Arap ülkelerinde fabrika ve büyük işletmeler kurdular. Türkiye, Suriye halkına göstermiş olduğu desteği arkasına alarak; Türkiye’den giden beyin göçü ve iş adamlarını ülkemize geri getirmesi, Türkiye’mizin içinde bulunduğu ekonomik krizi atlatmasında katkı sağlayacaktır. Bu konuyu, Türkiye Yazarlar Birliğine misafir olarak gelmiş olan Suriyeli akademisyenlere sormuştum. Akademisyenler beni teyid ederek, “Evet. Avrupa ülkeleri İstanbul, Ankara, Adana başta olmak üzere birçok bölgede bürolar açtılar ve bu insanları 5 bin dolar karşılığında ülkelerine götürdüler. Fakir halkımız da sizlere kaldı” dedi. Suriyeliler ile Türk halkını kaynaştıracak, ortak paydada toplayacak kültürel ve sosyal faaliyetler yapılmadı. Tarihi bir olan bu iki Milletin birbirini tanıması, kaynaşması sağlanmadı.   SURİYELİLERDE, HALKIMIZDA SAĞLIKTA SORUNLAR YAŞADI Suriyelilerle ilgili olarak sağlık sektöründe sıkıntı yaşandı. Suriye’den savaştan hemen sonra Türkiye’ye gelen doktorlar, duvar ustası olarak çalışıyordu. Bir iki Doktor kendi muayenehanesini açıp hiç değilse hemşehrilerine hizmet vermeye çalıştı. Türkiye’de mevcut hastanelerimiz, kendi halkımıza hizmet vermekte yetersizdi. Suriyeli hastalarda gelince çok uzun süreli sıra beklemeler oluştu. Suriyelilere ait hastaneler kurulsa, bu hastanelerde de Suriyeli Doktorlar çalışsa bu sıkıntılar yaşanmayacaktı, yine de geç kalınmış değil.   ÖKSÜZ, YETİM SURİYELİ ÇOCUKLAR Suriye savaşından dolayı, Türkiye’de 600 bin çocuk, Şanlıurfa’da 12 bin çocuk bulunduğu basında haberlerde çıkmıştı. Biz bu çocuklara sahip çıkıp rehabilite etmezsek; İŞİD, PKK, mafya sahip çıkar ise, bu çocuklar yarın terörist olarak karşımıza çıkar. Bu konu hakkında ivedi olarak eğitim, rehabilite çalışmaları, dil kursları ile bu çocuklara kucak açmalıyız. Yıllardır İnsani Yardım Platformu bu insanlara giyim ve gıda yardımı yapıyor. Geçen yıllarda; Eyübiye Belediyesi, Karaköprü Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ve iş adamları öksüz ve yetim çocuklara sahip çıkarak, çocukları kendi elleri ile giydirip, yedirdiler. Öksüz, yetim çocuklarla ilgili olarak, Sayın Valimiz ve Katar Devleti desteği ile birçok çalışmalara imza attı. Fakat daha fazlasını yapmalıyız. Allah kimseyi Vatansız bırakmasın… Türkiye’de bulunan özellikle savaşta evleri yakılıp, yıkılmış, talan edilmiş bu insanların ne yapacakları çözülmeden gitmeleri, çözüm olmayacaktır. Suriye Devlet Başkanın tekrar bu insanları varil bombaları ile bombalamayacağının da garantisi yok. Bu sorun aslında sadece Türkiye’nin değil, tüm Dünya’nın sorunudur. Türkiye’miz bu günlerde sınırın 3 Km ilerisine kadar güvenli bölgeler oluşturma ve Suriyeliler döndüklerinde rahatlıkla kalabilecekleri evler yapma gayretini sürdürüyor.   Ukrayna’da başlayan savaş ile oluşan gıda krizi ve Rusya’ya uygulanan ambargolar neticesinde oluşan akaryakıt zamları insanlarımızın yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemiştir. Fakat bunun sorumluluğunu Suriyelilere yükleyemeyiz. Onlar kaç yıldır buradalar ve bu sıkıntılar yeni başlamış olduğundan, bu sıkıntıları onlara fatura edemeyiz. “Suriyeliler gitsin” gündemi oluştuktan sonra bu olayların olması hayra alamet değil. Kaç yıldır Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin böyle görüntüleri olmazken, son zamanlarda, haberlerde ve sosyal paylaşım sitelerinde Suriyelilerin ve yabancı uyrukluların yapmış oldukları uygunsuz görüntüler yayınlanmaktadır. Burada kafama takılan; şimdiye kadar neden yoktu, acaba birileri özellikle mi yaptırıyor, bilemiyorum. Bu konuda Emniyet Genel Müdürlüğü bir açıklama yaparsa memnun oluruz. Yorum yapmak yerine, doğrusunu biz de öğrenmiş oluruz.   SURİYELİLER GİTSİN Mİ, KALSIN MI? DOĞRU OLAN HANGİSİ? Tabii ki bu soruyu Suriyelilere sorarsanız, kendi memleketlerinde yaşam kaliteleri sağlandığında gitmek isteyeceklerdir. Sonuçta orda evleri, akrabaları, iş yerleri var. Ben inanıyorum ki, bu insanlar Türkiye’nin kendilerine yaptığı bu iyiliği tarih boyunca unutmayacak, nesiller boyunca çocuklarına aktaracaklardır. Osmanlı İmparatorluğunun mirasına sahip çıkan tüm Dünya ülkeleri ve İslam coğrafyalarının yakından izlediği güçlü, bağımsız, refah ve yaşam kalitesi yüksek, adaletle yöneltilen Türkiye dileğiyle…  
Ekleme Tarihi: 06 Haziran 2022 - Pazartesi

SURİYELİLER KALSIN MI, GİTSİN Mİ? DOĞRU OLAN HANGİSİ?

Daha öncede televizyon ve makalelerimde paylaşmış olduğum Suriye ile ilgili makalemi son gelişmeler dolaysıyla güncelleyerek tekrar sizlerle paylaşmak istedim...

Suriye’de savaş gençlerin “Arap baharı Suriye’ye de gelecek” sloganlarını duvarlara yazması ile tetiklendi. Daha sonra Cuma eylemleri ve sokak gösterileri ile devam etti. Esad’ın göstericilere (kendi halkına) ateş açması iç savaşı başlattı. Savaş, toprak ve petrol çıkarları için İran, Rusya, ABD başta olmak üzere uluslararası ülkelerin Suriye’de Esad’a destek çıkması ile farklı bir boyut kazandı.

Esad varil bombaları ile halkını; Pazar yerlerinde, fırınlarda, düğünlerde, taziyelerde vb toplu bulunan alanlarda bombalayarak, toplu katliamlar yaptı. Suriye’de yaşayan halkın silahsız olması, ellerindeki para ile sadece basit tüfekler alarak savaşmaya çalışması toplu katliamları önlemedi. Savaşta en çok kadınlar ve çocuklar zarar görür. Bu savaşta da Esad hapishanelerinde çocuk, kadın demeden işkencelerden geçirildi.

 

Çok gündemde kalmayan fakat, Türkiye’nin Suriyeli göçmenleri misafir etmesi kadar önemli olan; Suriye hapishanelerinde insanların işkence ile öldürülmesi ve bu insanların hastaneye getirildiğinde, bunların tek tek fotoğraflayarak kayıt altına alınması ve bunların Anadolu Ajansı tarafından servis edilerek yayınlanması, Türkiye açısından çok büyük bir başarı idi. Maalesef anestezi verilmiş bir Dünyada yaşıyoruz. Tüm Dünya ülkeleri ve halkları bu fotoğrafları gördü. 2 balinanın okyanusta kaybolmasına gösterilen hassasiyet bu işkence ile öldürülen insanlara gösterilmedi. İnsan hakları örgütleri göstermelik soruşturmalar ile ört bas ettiler. Birleşmiş Milletler fotoları aldı, fakat hiçbir şey yapmadan, gündemden düşürüldü ve unutulması sağlandı. Suriyeliler tek çıkar yol olarak topraklarını, işyerlerini, evlerini bırakarak göç etmek zorunda kaldılar. Bir ülkeden göç edenler geldiğinde, doğal olarak her türlü insan gelmektedir. Bu insanların içerisinde bulunan, topluma zarar veren insanlar zaman içerisinde sınır dışı edildiler. Bu göç olayında Arap ülkeleri sınıfta kaldı. Sadece Katar maddi destek verdi. Uçuşa kapalı alan oluşturmaya çalışan Türkiye’ye, yabancı ülkelerin destek vermemesi çok üzücü sonuçlar doğurdu.

 

TÜRKİYE VE TÜRK HALKI, BOMBALAR ALTINDAKİ İNSANLARA SAHİP ÇIKTI

Beşar Esad’ın kendi halkını bombalaması sonucu, Türkiye en büyük göç alan ülke oldu. Türkiye’nin bu göç dalgasında, Türk halkı da Ensar / Muhacir ilişkisini gözeterek kucak açtı.

Türkiye mülteci kabul eden ülke statüsünde değil. 1980 yıllarda İran devrimini; Türkiye’ye taşıma endişesinden dolayı; Türkiye mülteci kabul etmiyor. Bu halen geçerli olduğu için Birleşmiş Milletlerden mülteciler için oluşturulan ve kişi başına verilen paraları almıyor.

 

TÜRKİYE; GEZİ, 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ VB OLAYLARI, SURİYELİLERE KUCAK AÇARAK SADAKASINI VERDİĞİ İÇİN ATLATMIŞTIR

İnsanlar kaza ve belalardan sadaka vererek kurtulur. Türkiye Suriye’de soykırıma mahkum olan muhacirlere kapısını açarak sadakasını vermiş ve bir çok belalardan kurtulmuştur.

Türkiye’yi çökertmek için başta ABD olmak üzere, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri çeşitli senaryolarla faaliyetler yürüttüler.

Başta 15 Temmuz darbe girişimi olmak üzere, Kobani olayları, Gezi olaylarını Türkiye’nin kazasız belasız atlatması; soykırıma mahkum olan bir millete sahip çıkarak, ülke olarak sadakasını vermesi ve AK Parti hükümetinin dik duruşu ile mümkün olmuştur.

Türkiye’de, özellikle Şanlıurfa’da Suriye göçünden önce çok ciddi işçi bulma sorunu yaşanıyordu. Suriyelilerin ülkemize gelmesi ile bu açık kapandı. Türk halkı bu insanlarla ticaret yaparak, ev, işyeri kiralayarak para kazandı. Şu anda çarşıda bir çok işyerinde, Türk işyerleri tabelalarına Arapça reklamları asmaktadır. Türk işçisi çalıştıranlar, mevcut ekonomik krizde, kıdem tazminatı, fazla mesai gibi işçilerin avukatlara koşarak açtıkları her davayı kazandıkları sıkıntılardan kurtuldular.

Ben inanıyorum ki; Suriyeliler evlerine gitseler, beyaz Türkler hariç Urfalıların geneli, “Suriyeliler gitmesinler” diyerek sınır kapılarına koşacaktır diye düşünüyorum.

Sınır ötesi harekatlarda, Suriyelilerden oluşan ÖSO ordusu bölgeyi iyi bildiğinden, ön cephelerde savaşarak çok büyük katkılar sağlamaktadırlar.

 

SURİYE POLİTİKASINDA TÜRKİYE’NİN YANLIŞLARI

Suriye politikasında Türkiye, savaşın başında eksik ve yanlış bir yol izledi. Suriye’de yetişmiş Atom Mühendislerini İran aldı. Türkiye’ye gelen zengin iş adamları, uygun yasaların olmaması nedeniyle Türkiye’de işyerleri, fabrikalar kuramadı. Uzun yıllar eğitim almış Akademisyenler, Doktorlardan gereği kadar faydalanılamadı. Avrupa ülkeleri Türkiye’de bürolar açarak, 5 bin dolar maaş ile akademisyenleri ülkelerine götürdüler. Komşu ilimiz Gaziantep bile Doktor, Mühendis, işinin ehli Uzman Suriyelileri sahiplenip, vasıfsız garip Suriyelileri memleketlerinden çıkardılar.

Birçok zengin iş adamı ise, Arap ülkelerinde fabrika ve büyük işletmeler kurdular.

Türkiye, Suriye halkına göstermiş olduğu desteği arkasına alarak; Türkiye’den giden beyin göçü ve iş adamlarını ülkemize geri getirmesi, Türkiye’mizin içinde bulunduğu ekonomik krizi atlatmasında katkı sağlayacaktır. Bu konuyu, Türkiye Yazarlar Birliğine misafir olarak gelmiş olan Suriyeli akademisyenlere sormuştum. Akademisyenler beni teyid ederek, “Evet. Avrupa ülkeleri İstanbul, Ankara, Adana başta olmak üzere birçok bölgede bürolar açtılar ve bu insanları 5 bin dolar karşılığında ülkelerine götürdüler. Fakir halkımız da sizlere kaldı” dedi.

Suriyeliler ile Türk halkını kaynaştıracak, ortak paydada toplayacak kültürel ve sosyal faaliyetler yapılmadı. Tarihi bir olan bu iki Milletin birbirini tanıması, kaynaşması sağlanmadı.

 

SURİYELİLERDE, HALKIMIZDA SAĞLIKTA SORUNLAR YAŞADI

Suriyelilerle ilgili olarak sağlık sektöründe sıkıntı yaşandı. Suriye’den savaştan hemen sonra Türkiye’ye gelen doktorlar, duvar ustası olarak çalışıyordu. Bir iki Doktor kendi muayenehanesini açıp hiç değilse hemşehrilerine hizmet vermeye çalıştı. Türkiye’de mevcut hastanelerimiz, kendi halkımıza hizmet vermekte yetersizdi. Suriyeli hastalarda gelince çok uzun süreli sıra beklemeler oluştu.

Suriyelilere ait hastaneler kurulsa, bu hastanelerde de Suriyeli Doktorlar çalışsa bu sıkıntılar yaşanmayacaktı, yine de geç kalınmış değil.

 

ÖKSÜZ, YETİM SURİYELİ ÇOCUKLAR

Suriye savaşından dolayı, Türkiye’de 600 bin çocuk, Şanlıurfa’da 12 bin çocuk bulunduğu basında haberlerde çıkmıştı. Biz bu çocuklara sahip çıkıp rehabilite etmezsek; İŞİD, PKK, mafya sahip çıkar ise, bu çocuklar yarın terörist olarak karşımıza çıkar. Bu konu hakkında ivedi olarak eğitim, rehabilite çalışmaları, dil kursları ile bu çocuklara kucak açmalıyız. Yıllardır İnsani Yardım Platformu bu insanlara giyim ve gıda yardımı yapıyor. Geçen yıllarda; Eyübiye Belediyesi, Karaköprü Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ve iş adamları öksüz ve yetim çocuklara sahip çıkarak, çocukları kendi elleri ile giydirip, yedirdiler. Öksüz, yetim çocuklarla ilgili olarak, Sayın Valimiz ve Katar Devleti desteği ile birçok çalışmalara imza attı. Fakat daha fazlasını yapmalıyız.

Allah kimseyi Vatansız bırakmasın… Türkiye’de bulunan özellikle savaşta evleri yakılıp, yıkılmış, talan edilmiş bu insanların ne yapacakları çözülmeden gitmeleri, çözüm olmayacaktır. Suriye Devlet Başkanın tekrar bu insanları varil bombaları ile bombalamayacağının da garantisi yok. Bu sorun aslında sadece Türkiye’nin değil, tüm Dünya’nın sorunudur.

Türkiye’miz bu günlerde sınırın 3 Km ilerisine kadar güvenli bölgeler oluşturma ve Suriyeliler döndüklerinde rahatlıkla kalabilecekleri evler yapma gayretini sürdürüyor.

 

Ukrayna’da başlayan savaş ile oluşan gıda krizi ve Rusya’ya uygulanan ambargolar neticesinde oluşan akaryakıt zamları insanlarımızın yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemiştir.

Fakat bunun sorumluluğunu Suriyelilere yükleyemeyiz. Onlar kaç yıldır buradalar ve bu sıkıntılar yeni başlamış olduğundan, bu sıkıntıları onlara fatura edemeyiz.

“Suriyeliler gitsin” gündemi oluştuktan sonra bu olayların olması hayra alamet değil. Kaç yıldır Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin böyle görüntüleri olmazken, son zamanlarda, haberlerde ve sosyal paylaşım sitelerinde Suriyelilerin ve yabancı uyrukluların yapmış oldukları uygunsuz görüntüler yayınlanmaktadır. Burada kafama takılan; şimdiye kadar neden yoktu, acaba birileri özellikle mi yaptırıyor, bilemiyorum. Bu konuda Emniyet Genel Müdürlüğü bir açıklama yaparsa memnun oluruz. Yorum yapmak yerine, doğrusunu biz de öğrenmiş oluruz.

 

SURİYELİLER GİTSİN Mİ, KALSIN MI? DOĞRU OLAN HANGİSİ?

Tabii ki bu soruyu Suriyelilere sorarsanız, kendi memleketlerinde yaşam kaliteleri sağlandığında gitmek isteyeceklerdir. Sonuçta orda evleri, akrabaları, iş yerleri var. Ben inanıyorum ki, bu insanlar Türkiye’nin kendilerine yaptığı bu iyiliği tarih boyunca unutmayacak, nesiller boyunca çocuklarına aktaracaklardır. Osmanlı İmparatorluğunun mirasına sahip çıkan tüm Dünya ülkeleri ve İslam coğrafyalarının yakından izlediği güçlü, bağımsız, refah ve yaşam kalitesi yüksek, adaletle yöneltilen Türkiye dileğiyle…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.