Önceleri Urfa’da sohbetlerde çoğu kez bizim Urfa diye söze başlardık Urfa küçük her kes biri birini tanırdı.Yeni durumlara haber veya havadis eski olaylara hikayelere mesele derdik.kış geceleri evlerde toplanan büyüklere dayı amca hele ne olur bize bir mesele anlat diye adeta yalvarılır.Yaşlı bir kimse mesele anlatınca büyük bir zevkle pür dikkat dinlerdik.Ne güzel günlerdi geçmiş günler.Osmanlı döneminin ünlü şairi hiciv ustası Ziya Paşanın dediği gibi geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.Hele bizim kale boynu mahallesinde beyaz sakallı kuşçu Şükrü amcanın babam ve arkadaşlarının katıldığı sıra gecelerinde anlattığı eski Urfa mesellerini masallarını iç çekerek özleyerek anarım.Keşke teyp e alınsaydı belki 1001 gece masalları gibi şaheserler ortaya çıkardı.Binlerce yıllık tarihiyle Halkların medeniyetlerin beşiği Urfa’da ne yazık ki çoğu kayda geçmemiş unutulmuş binlerce hikayeler masallar kısadan hisseler var.Aslında bunları geniş bir şekilde iler ki nesillere bir kültür hizmeti olarak kitaplaştırmak gerekir.Kısmet olursa bu amaca yönelik bir hafta daha yazma niyetim var.Urfa’da o kadar mesel var ki insan nereden başlasam diye demeden edemiyor.Önceleri çok duyulmuş Bir misafirlik meselinden başlayalım.Eski dönem Urfa nüfus ancak yirmi bin kişi.bir kış günü akşam vaktinde şehre bir yabancı gelir.Buranın büyük alimi kimdir diye sorar örneğin buluntu hoca derler evi vezir hamamının arkasında denilir.Akşam namazı sonrasıdır misafir kapıyı çalar hoca kapıyı açar,yabancı ben tanrı misafiriyim bu gece burada kalacağım der,hoca ise kadıya davetlidir.Evden çıkmak üzeredir gelen adama aç mısın tok mısın demeden,bir oda gösterir,burada kal der gider.Misafirin kaldığı yer soğuktur.Kendisi kadının evinde sıcak bir odadadır türlü taamlar yerler.Hoca saat 11 de evine gelir.Sabaha yakın rüyada 40 -50 lüks ışığı ortasında Hazreti Muhammet (sav) ı görür
hocaya misafirini neden iyi ağırlamadın diye serzenişte bulunur.hoca sabah ezanıyla uyanınca gönlünü almak için derhal misafirin yanına gider misafir evden çıkmak üzeredir,hoca ne olur dur gitme adam neye duracağım senin gördüğünü bende gördüm der çeker gider,hoca Onun Allah dostu bir veli olduğunu anlar.Yaptığına pişman olur,ama iş işten geçmiştir.Sabır hakkında bir mesel.Urfalı bir genç Bağda’da Tahsile gider yedi sene tahsil gördükten sonra her şeyi öğrendim zan ederek bir akşam vakti Urfa Harran kapısına gelir.Eski zamanda kapılar sabah açılır akşam kapanır.genç kapıyı açması için nöbetçiye ısrar eder nöbetçi peki bu kadar ısrar ediyorsun sana bir soru soracağım bilirsen seni bırakırım.Genç sor der,nöbetçi Allahın en büyük isimlerinden biri nedir genç düşünür taşınır cevabı bilmez nöbetçi sen boşuna tahsil yapmışsın Allahın en büyük isimlerinden biri sabırdır.yedi sene gurbette kaldın bir gece sabır edemedin.
Genç sabrın ne kadar önemli bir meziyet olduğunu anlar.Kendini ve haddini bilme konusunda bir mesel.Buğday hacca gitmeye karar verir arpayı vekil
eder arpa buğdaya sorar sen yokken baklava olup şıllık olup açılımı diye sorar buğday o kadar uzun boylu değil tahtadan saca kırılmadan yetiş yeter der.Arpa unu buğday unu gibi fazla açılmaz.Bu haftaki yazıyı Urfa’da zengin ve fakir sınıf üzerine söylendiği algılanan ünlü bir sözle bitirelim.Bazılarına seferberlik,bazılarına beş birlik.Bu öz deyiş Toplumsal adalet olmadan toplumsal birliğin sözde kalacağını veciz bir şekilde belirtiyor.