Fuat GEMALMAZ
Köşe Yazarı
Fuat GEMALMAZ
 

PARTİ Mİ? MUESSESE Mİ?

Ne güzel dile getirmiş Necip Fazıl Kısakürek. İşte tam manasıyla gerçek olanda bu olduğu şimdi çok net ve iyi anlaşılmaktadır. CHP bir parti değil. Türk’e dinini, dillini ve özünü kaybettirmeye memur kılınmış bir müessesesidir. Gerçekler her ne kadar acı da olsa bir o kadar da gerçektir. İşte bakın Osmanlı yıkılışından hemen sonra kurulan bu parti o yıllarda dünya teknoloji sanayi ile gelişimler ile uğraşırken bizim ülkede kurulan bu tek partili dönemde dilimiz lisanımızı bir anda değiştirip bizi dilsiz lisansız ettiler. Tüm alim ilim adamlarımızı dar ağaçlarında astılar. Ülkemize vatanımıza bu kadar zalimce zülüm edenleri ülkemizde erişilmez tartışılma<z dokunulmaz kıldılar. Ülkede açlık sefalet ver iken onların yaşam felsefesi yaşam varlıkları ve servetlerinin inanılmaz durumlara yükseltildiği o dönemlerde banka bile kurdular. Yıllarca Partinin bankası partinin destekçisi olmuş gelirin partiye ve parti var olan geliriyle memurluğuna devam ettirmiştir. Şimdi ne oldu işte bu önemli bu parti ülkede artık halk gerçekleri öğrendikçe halk gerçek manada ülkemiz için bu partinin yararından çok zararları olduğu ve bu partinin siyasi adamları artık gerçek yüzlerini halka göstermeye başladığını gördükçe halk bu partiden tamamen kopmaya başladığını görmekte olduğu görülmüştür. Bakın ülkemizin gelişmesi, aydınlanması, kazanmasını isteyen gelmiş geçmiş tüm siyasetçiler istenilmeyen adamlar olarak ilan edilmiştir. Bu zatlar ilan edilmesine kalınmamıştır üstelik biri idam edilmiştir. Biri bir şekilde zehirlenerek öldürülmüştür. Biri darbe ile indirilip büyük hakaretler edilmiştir. İşte şimdi ülkemizin halkı vatandaşları önce bir yalnız başınıza oturun güzel bir Türk kahvesi denilen aslında gerçek Kahve işte bu dediğimiz Türk kahvesini yapın yudumlarken bir düşünün gerçekleri bir aklınıza getirin önümüzde seçim var ülkeme vatanıma neler yapmak isteyen güçlerin adamları dışardan emir alan kilerdir. Geçmişten günümüze kadar dışarının emrinde olan siyasetçilerimizin kimler oldukları ve dışardan emir almadan ülkemize vatanımıza hizmet getirmek için caba sarf eden siyasetçilerimiz kimlerdi? Bu hizmet eden siyasetçilerimizin sonları akıbetleri neler oldu? İşte tam bunları düşünürken kahvenizi yudumlayıp beyininiz bir kendine gelsin kendi bedeninizde kendi benliğine gelsin bakalım. Biz Türk Osmanlı halkı olarak geçmişte dünya ülkelerini yönetirken dünya ülkelerinde liderlik ederken hiçbir milletin diline dinine karşı zorbalık kullanmadık tam aksine islama davet islamı aşılamaktan öte bir durum sergilemedik. Hani o soysuz emperyalistlerin özellikle Osmanlıların torunları olan biz Türkler için söyledikleri sözleri aslında kendileri olduklarını ve bize mal etikleri aşikârdır. Barbar Türkler. Diyen o sosyalist emperyalist güçlerin gerçek yüzleri ortaya çıktığı ve gittikleri her ülkede dünya üzerinde kendilerinin ürettikleri terör örgütleri ile dünya masun insanlarını yok etmekle kalmayıp katliamlar yaptıkları tüm çıplaklarıyla gözler önünde iken bu toplumları bu hale getirenlerin kendileri değilmiş gibi birde insanların akıllarıyla adeta alay etmektedirler. Tüm bunları yapanların ülkemize kurdurmuş oldukları müesseseleri artık halkın çoğunluğu kendilerinin emrinde olduğunu ve tüm emirleri direktifleri dışardan aldıklarını görmeye başladıklarını öğrendikçe kopmaların yaşadığı şu zaman diliminde dışardan direk direktif alan şahsiyetlerin kudurması ve çırpınması da çok doğaldır. Bakın geçmiş parti başkanları seçimleri kaybederken çıkıp çok net bir dille dışarda talimat aldıkları makamlarına şu şekilde direk konuşma yapmakla kendilerini asla gizlememişlerdir. Efendim elimizden geleni yapmışız ancak bu kadar yapa bildik. Diyerek direk böyle bir cümle ile konuşmasını yapmıştır. Bu ne demek ben seçimler için çalışmışım halkım bana ve benim partime bu şekilde bir yetki le teveccüh görmüştür denilseydi işte kendi iradesi ile çalışıyor derdim. Şimdi bakın parti genel başkanı var. Partinin disiplin kurulu var. Ama anlamadığım bir durum var! Kendisi de bir ilin belediye başkan adayı iken bir başka ilin belediye başkan adayı olan bir arkadaşı bir laf edince partinin başkanı kurmayları basın sözcüleri dururken bir başka ilde kendi gibi bir başkan adayı hemen hazır cevap vermesi çok şaşırtmadı.  Çünkü işin gerçek yüzü ve dıştan direk bağlantılı olduğunu parti'nin dış merkezli iletişimcisi olduğunu açık olarak kendini belirtmiştir. Hadi bakalım size hayırlı oldun inanan inandırılan uyuşuk gerdirilen vatandaşlar dışa bağımlı beylerinizi ipotek edenlerin arkasında koşmaya devam ediniz. Parti müesseseniz ile yolunuza devam edin. Bizler sizleri izlerken düştüğünüz duruma gerçekten acıyoruz. Bir toplum bu kadar beyinsiz olamayacağını düşünmekten kendimi alamıyorum.    
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2024 - Pazartesi

PARTİ Mİ? MUESSESE Mİ?

Ne güzel dile getirmiş Necip Fazıl Kısakürek. İşte tam manasıyla gerçek olanda bu olduğu şimdi çok net ve iyi anlaşılmaktadır.

CHP bir parti değil. Türk’e dinini, dillini ve özünü kaybettirmeye memur kılınmış bir müessesesidir.

Gerçekler her ne kadar acı da olsa bir o kadar da gerçektir. İşte bakın Osmanlı yıkılışından hemen sonra kurulan bu parti o yıllarda dünya teknoloji sanayi ile gelişimler ile uğraşırken bizim ülkede kurulan bu tek partili dönemde dilimiz lisanımızı bir anda değiştirip bizi dilsiz lisansız ettiler.

Tüm alim ilim adamlarımızı dar ağaçlarında astılar.

Ülkemize vatanımıza bu kadar zalimce zülüm edenleri ülkemizde erişilmez tartışılma<z dokunulmaz kıldılar.

Ülkede açlık sefalet ver iken onların yaşam felsefesi yaşam varlıkları ve servetlerinin inanılmaz durumlara yükseltildiği o dönemlerde banka bile kurdular. Yıllarca Partinin bankası partinin destekçisi olmuş gelirin partiye ve parti var olan geliriyle memurluğuna devam ettirmiştir.

Şimdi ne oldu işte bu önemli bu parti ülkede artık halk gerçekleri öğrendikçe halk gerçek manada ülkemiz için bu partinin yararından çok zararları olduğu ve bu partinin siyasi adamları artık gerçek yüzlerini halka göstermeye başladığını gördükçe halk bu partiden tamamen kopmaya başladığını görmekte olduğu görülmüştür.

Bakın ülkemizin gelişmesi, aydınlanması, kazanmasını isteyen gelmiş geçmiş tüm siyasetçiler istenilmeyen adamlar olarak ilan edilmiştir. Bu zatlar ilan edilmesine kalınmamıştır üstelik biri idam edilmiştir. Biri bir şekilde zehirlenerek öldürülmüştür. Biri darbe ile indirilip büyük hakaretler edilmiştir.

İşte şimdi ülkemizin halkı vatandaşları önce bir yalnız başınıza oturun güzel bir Türk kahvesi denilen aslında gerçek Kahve işte bu dediğimiz Türk kahvesini yapın yudumlarken bir düşünün gerçekleri bir aklınıza getirin önümüzde seçim var ülkeme vatanıma neler yapmak isteyen güçlerin adamları dışardan emir alan kilerdir. Geçmişten günümüze kadar dışarının emrinde olan siyasetçilerimizin kimler oldukları ve dışardan emir almadan ülkemize vatanımıza hizmet getirmek için caba sarf eden siyasetçilerimiz kimlerdi? Bu hizmet eden siyasetçilerimizin sonları akıbetleri neler oldu? İşte tam bunları düşünürken kahvenizi yudumlayıp beyininiz bir kendine gelsin kendi bedeninizde kendi benliğine gelsin bakalım. Biz Türk Osmanlı halkı olarak geçmişte dünya ülkelerini yönetirken dünya ülkelerinde liderlik ederken hiçbir milletin diline dinine karşı zorbalık kullanmadık tam aksine islama davet islamı aşılamaktan öte bir durum sergilemedik.

Hani o soysuz emperyalistlerin özellikle Osmanlıların torunları olan biz Türkler için söyledikleri sözleri aslında kendileri olduklarını ve bize mal etikleri aşikârdır. Barbar Türkler. Diyen o sosyalist emperyalist güçlerin gerçek yüzleri ortaya çıktığı ve gittikleri her ülkede dünya üzerinde kendilerinin ürettikleri terör örgütleri ile dünya masun insanlarını yok etmekle kalmayıp katliamlar yaptıkları tüm çıplaklarıyla gözler önünde iken bu toplumları bu hale getirenlerin kendileri değilmiş gibi birde insanların akıllarıyla adeta alay etmektedirler.

Tüm bunları yapanların ülkemize kurdurmuş oldukları müesseseleri artık halkın çoğunluğu kendilerinin emrinde olduğunu ve tüm emirleri direktifleri dışardan aldıklarını görmeye başladıklarını öğrendikçe kopmaların yaşadığı şu zaman diliminde dışardan direk direktif alan şahsiyetlerin kudurması ve çırpınması da çok doğaldır. Bakın geçmiş parti başkanları seçimleri kaybederken çıkıp çok net bir dille dışarda talimat aldıkları makamlarına şu şekilde direk konuşma yapmakla kendilerini asla gizlememişlerdir. Efendim elimizden geleni yapmışız ancak bu kadar yapa bildik. Diyerek direk böyle bir cümle ile konuşmasını yapmıştır. Bu ne demek ben seçimler için çalışmışım halkım bana ve benim partime bu şekilde bir yetki le teveccüh görmüştür denilseydi işte kendi iradesi ile çalışıyor derdim. Şimdi bakın parti genel başkanı var. Partinin disiplin kurulu var. Ama anlamadığım bir durum var! Kendisi de bir ilin belediye başkan adayı iken bir başka ilin belediye başkan adayı olan bir arkadaşı bir laf edince partinin başkanı kurmayları basın sözcüleri dururken bir başka ilde kendi gibi bir başkan adayı hemen hazır cevap vermesi çok şaşırtmadı.  Çünkü işin gerçek yüzü ve dıştan direk bağlantılı olduğunu parti'nin dış merkezli iletişimcisi olduğunu açık olarak kendini belirtmiştir. Hadi bakalım size hayırlı oldun inanan inandırılan uyuşuk gerdirilen vatandaşlar dışa bağımlı beylerinizi ipotek edenlerin arkasında koşmaya devam ediniz. Parti müesseseniz ile yolunuza devam edin. Bizler sizleri izlerken düştüğünüz duruma gerçekten acıyoruz. Bir toplum bu kadar beyinsiz olamayacağını düşünmekten kendimi alamıyorum.
 

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.