Fuat GEMALMAZ
Köşe Yazarı
Fuat GEMALMAZ
 

DİYANET İŞLERİ TAKVA SAHİBİ MAKAM OLMALI

Diyanet işler başkanlığı denince din adına en yetkili merci ve makamdır. İslam dinin tüm dinlerin üstünde ve tüm hükümlerin üzerinde bir makam ve mevki olduğu açıkça bilinmelidir. İslam dinin kutsal kitabı kuranı kerim İslam dini açısından değil tüm dünya insanları açısından örnek ve hükümlerle gerçektir. Bakın geçmişte dünyanın en gelişmiş tıp uzmanlarının aciz kaldıkları bir tıp vakasının hükmünü veren İslam âliminin anısı ile işe koyulalım. Bir şahısın ölmüş bir insanın öz evladıyım diyerekten mahkemelere başvurmuştur. Mahkeme bu kişinin babasının naşından alınacak örnekle ancak teşhis edileceğinin bunun yapılması için mezarının açılması gerekli parçaların alınması gerekmektedir. Açılan mezarda tüm beden çürüdüğünden kemikler bile çürümüş durumda olduğundan tıp uzmanları buna hüküm vermesi olanaksız deyip mahkeme heyetine beyan etmişlerdir. Mahkeme heyeti her ne şekilde olursa olsun bunun kesin bir raporla bizlere beyan etmelisiniz deyip tekrar mutlak araştırılmasını istenmiştir. O zamanlar ülkemizin şimdiki gibi yine tıp alanında illeri bir safhada olduğundan birde Osmanlı tıp âlimlerden yarım istememizin gerektiğini deyip söz konusu ülkeden bir tıp heyeti ülkemize gelirler. Bu gelen heyet tıp âlimleri ile görüşüp durumları arz ederler buradaki tıp âlimlerinde Tıp en yapacak bir durumun olmadığı çünkü ölüden hiçbir parça kalmamıştır. Bu durumdan dolayı Osmanlı tıp âlimleri bunun İslami hükmü daha sağlıklı olur diyerekten İslam âlimine göndermiştir. Bu durumdan dışarıdan gelen tıp âlimlerin tıp ile dini âlimle ne alaka dercesine şaşırırlar. Ama yapacak bir şey yok bunu da bir deneyelim dinleyelim O zaman. İslam âlimi olan kuranı kerimde ki hükme ve rehber olan ayetlere binaen dayalı olarak açıklama beyanında bulunuyor. Ölünün hiç çürümeyen parçalarından biri olan insan iskeletinin bel omurgasının en son parçası olan böçü onun var olduğunu beyan eder. Evlatlık iddiasında bulunan şahsiyetten birkaç damla kan alınıp bu kemik parçasının üzerine akıtılması ile eğer ki bu kemik parçası bu kanı emer ise evladıdır. Kanı emmese evladı değildir der ve konuyu kapatır. Buna biat etmek istemeyen gayri Müslüman olan heyet yinede bir deneyelim ne zararımız var der ve ülkelerine dönerler. Buna biat etmeyen tıp uzmanı önce kendi kanını kemiğe damlatır bakar kemikten akıp gitti. Evlatlık iddiasında olan şahıstan alınan kan damlatılınca kemik hemen kanı emer buna biat edip birkaç test ve başkalarının da denenmeleriyle hükme varırlar. İşle İslam dinin kutsal kitabında tüm insan yaşamından tıp aşamasına yaşam felsefesinden tabiat olaylara kadar her hükmün her durumu açık beyan edilmiştir. Şimdi böylesi bir hükmün hâkimi olan kuranı kerim hükmü ile fetva ve takva vermenizin gerektiğini diyanet kurumu hiçbir makam ve mevki hükmünün esaretinin altında olamayacağı makam ve mevkilerdeki şahsiyetlerin isteklerine yönelik asla kararlar vermemelidir. Diyanet makamı İslam dinin kutsal kitabı kuranı kerimin hükmü ile hüküm ve fetva vermek zorundadır. Öyle üst makam şahsiyetler istiyor diye ayetlerin hüküm ve kararlarını isteğe göre değişiklik yapmak hiç kimsenin ne hadi nede hükmü yeter. Hak kitap kuranı kerimin hükmündeki helal ve haramların, iyi ve kötülerin, sağlıklı ve zararlı şeylerin hepsi açık beyan edilmektedir.      
Ekleme Tarihi: 21 Şubat 2019 - Perşembe

DİYANET İŞLERİ TAKVA SAHİBİ MAKAM OLMALI

Diyanet işler başkanlığı denince din adına en yetkili merci ve makamdır.

İslam dinin tüm dinlerin üstünde ve tüm hükümlerin üzerinde bir makam ve mevki olduğu açıkça bilinmelidir.

İslam dinin kutsal kitabı kuranı kerim İslam dini açısından değil tüm dünya insanları açısından örnek ve hükümlerle gerçektir.

Bakın geçmişte dünyanın en gelişmiş tıp uzmanlarının aciz kaldıkları bir tıp vakasının hükmünü veren İslam âliminin anısı ile işe koyulalım.

Bir şahısın ölmüş bir insanın öz evladıyım diyerekten mahkemelere başvurmuştur. Mahkeme bu kişinin babasının naşından alınacak örnekle ancak teşhis edileceğinin bunun yapılması için mezarının açılması gerekli parçaların alınması gerekmektedir. Açılan mezarda tüm beden çürüdüğünden kemikler bile çürümüş durumda olduğundan tıp uzmanları buna hüküm vermesi olanaksız deyip mahkeme heyetine beyan etmişlerdir. Mahkeme heyeti her ne şekilde olursa olsun bunun kesin bir raporla bizlere beyan etmelisiniz deyip tekrar mutlak araştırılmasını istenmiştir. O zamanlar ülkemizin şimdiki gibi yine tıp alanında illeri bir safhada olduğundan birde Osmanlı tıp âlimlerden yarım istememizin gerektiğini deyip söz konusu ülkeden bir tıp heyeti ülkemize gelirler. Bu gelen heyet tıp âlimleri ile görüşüp durumları arz ederler buradaki tıp âlimlerinde Tıp en yapacak bir durumun olmadığı çünkü ölüden hiçbir parça kalmamıştır. Bu durumdan dolayı Osmanlı tıp âlimleri bunun İslami hükmü daha sağlıklı olur diyerekten İslam âlimine göndermiştir. Bu durumdan dışarıdan gelen tıp âlimlerin tıp ile dini âlimle ne alaka dercesine şaşırırlar. Ama yapacak bir şey yok bunu da bir deneyelim dinleyelim O zaman. İslam âlimi olan kuranı kerimde ki hükme ve rehber olan ayetlere binaen dayalı olarak açıklama beyanında bulunuyor. Ölünün hiç çürümeyen parçalarından biri olan insan iskeletinin bel omurgasının en son parçası olan böçü onun var olduğunu beyan eder. Evlatlık iddiasında bulunan şahsiyetten birkaç damla kan alınıp bu kemik parçasının üzerine akıtılması ile eğer ki bu kemik parçası bu kanı emer ise evladıdır. Kanı emmese evladı değildir der ve konuyu kapatır. Buna biat etmek istemeyen gayri Müslüman olan heyet yinede bir deneyelim ne zararımız var der ve ülkelerine dönerler. Buna biat etmeyen tıp uzmanı önce kendi kanını kemiğe damlatır bakar kemikten akıp gitti. Evlatlık iddiasında olan şahıstan alınan kan damlatılınca kemik hemen kanı emer buna biat edip birkaç test ve başkalarının da denenmeleriyle hükme varırlar.

İşle İslam dinin kutsal kitabında tüm insan yaşamından tıp aşamasına yaşam felsefesinden tabiat olaylara kadar her hükmün her durumu açık beyan edilmiştir.

Şimdi böylesi bir hükmün hâkimi olan kuranı kerim hükmü ile fetva ve takva vermenizin gerektiğini diyanet kurumu hiçbir makam ve mevki hükmünün esaretinin altında olamayacağı makam ve mevkilerdeki şahsiyetlerin isteklerine yönelik asla kararlar vermemelidir. Diyanet makamı İslam dinin kutsal kitabı kuranı kerimin hükmü ile hüküm ve fetva vermek zorundadır. Öyle üst makam şahsiyetler istiyor diye ayetlerin hüküm ve kararlarını isteğe göre değişiklik yapmak hiç kimsenin ne hadi nede hükmü yeter. Hak kitap kuranı kerimin hükmündeki helal ve haramların, iyi ve kötülerin, sağlıklı ve zararlı şeylerin hepsi açık beyan edilmektedir.

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.