Yine Şanlıurfa yine enkaza dönüşen yeni bir bina yapım aşamasında çöküş. Şanlıurfa ilinde çarpık kentleşmenin göstergesinin son eseri olmayacak daha bu ilk eserler diye biliriz. Şanlıurfa ilinin en hızlı gelişen büyüyen şehir olarak ülkemin en yüksek doğum gerçekleştiren il olmasıyla gelecekte de büyüme gelişme trendinin yüksek olmasını daima gündemde tutmasının en büyük göstergesi olduğu şimdiden görülmektedir. Bakın şehrimin dağlık alt hemzemin sağlam olan bölgede hangar evler çarpık kentleşmesine müsaade edilmesi ve böylesi bir şehirleşmesine projelendirmeleri gelecekte daha ne vahşetler ile bizleri bekleyen gelişmiş köye dönmesinin ne acılarını çekeceğiz. Şanlıurfa ilinin birinci derece tarıma elverişli olan tarım arazilerini yıllarca Şanlıurfa ilimizin sezonluk sebze ihtiyacını sağlayan yerlerin tarımdan çıkarılıp şehirleşmesini sağlayan zihniyetin imar onayını verdiği yerlerde yapılan binaların hemzeminlerinin sağlam olmadığından dolayı böylesi yapılan eserlerin kısa sürede çöküş eğilmeler hatta yan yatmalar olacağının da normal durumlar olacaktır. Böylesi hem zeminleri sağlam olmayan yerlere çok katlı yapılara müsaade edilmesi hemzemini güçlü olan yerlere de tek kaplı hangar tipi evlerin yapmasına çok katlı yapılara müsaade etmeyen zihniyetin bir tek adresi Şanlıurfa olduğunun açık göstergesidir. Bu kadar zalimce ve adaletsizce yapıların yapılmasına müsaade eden yerin Şanlıurfa ilinin yöneticileri ve idarecileri olmasının başlı nedeni böylesi bir çarpıklıktan nemalar sağlanmasını yapılandırmaları ile ortaya çıkan sonuçlardır. Bakın böylesi bir yönetim ile nereye varılır. Bir kurum olarak siz düşünün bir yapının depreme dayanıklı değil deyip yık kararını veriyor! Bu kararı veren kurum geri dönüp tekrardan o binayı kiralayıp içine dünyanın masrafını yapıyor. Orada o kurumun ek binası olarak hizmet veriyor. Şimdi sorarım bu nasıl bir durum. bu nasıl bir yönetim. Bu nasıl biz zihniyet insan bu kadar mı kendi kendine halkına vatanına düşman olur. Bunların görevlerinden yaşamlarından işlerinden hiç bilgileri olmadıkları bir kenara bırakıyorum. Bunlarda hiç mi Allah korkusu yok! Yok, yok olsa zaten kendi durumlarından haberdar olurlar kendi yaşamlarından haberdar olurlar. Bakın şimdi geçmişten bu günümüze gelinen böylesi çarpıklaşmaya özenle önem veren yönetici ve idarecilerin son hallerine hatta aile yaşamlarına çok acır olmaktayım böylesi işlerin başında olanların vay hallerine derim. Lütfen beyler sizler bir işin başına gelirken öncelikle hakkın hukukun adaletin yüce Allah'ın emirlerine göre kendinizi yaşamayı benimseyiniz. Yoksa ben Allah'ın emir ve kanunlarına uymayanlara yönetici olarak biat etmem.