Uzmanlardan buğday üretiminde kuraklık riskine karşı öneriler

Gündem 07.03.2023 - 13:10, Güncelleme: 07.03.2023 - 13:10 2363+ kez okundu.
 

Uzmanlardan buğday üretiminde kuraklık riskine karşı öneriler

Uzmanlar, düzensiz yağışlar ve kuraklığın buğday üretimini olumsuz etkileme ihtimaline karşı önlemler alınması, iklim dostu uygulamalara ve tarımda dijitalleşmeye daha fazla önem verilmesi gerektiğini belirtiyor.
Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle buğday ve buğdaya dayalı gıda sanayisi hem iç piyasada hem de dünya pazarlarında giderek daha fazla rekabete konu olurken kuraklık da üretimde artışı engelleyen faktörlerin başında geliyor. İklim değişikliğinin buğday üretimi üzerindeki etkilerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Tarım Uzmanı Fazıl Düşünceli, gübre ve enerji gibi girdi fiyatlarındaki artışın dışında sıkça yaşanan kurak sezonların ve mevsim içerisindeki yağış düzensizliğinin önemli bir sorun olarak çiftçinin karşısına çıktığını söyledi. Buğday üretiminde bir yıllık verileri baz alarak hareket edilmemesi gerektiğini vurgulayan Düşünceli, "Uzun vadeli düşünülmeli ve buğday üretimi bir üretim sistemi kapsamında yapılmalı. Diğer ürünler de münavebe (ekim nöbeti, farklı bitkilerin bir düzen içinde, birbirlerinin peşi sıra ekilmesini ifade eden tarım yöntemi) sistemine katılmalı. Özellikle baklagillerin, yem bitkilerinin üretime katılması hem verimliliği artıracak hem de üretimden ve iklimden kaynaklanan riskleri minimize edecektir." dedi. Türkiye'de buğday ekim alanlarının son 10 yılda 8 milyon hektardan 7 milyona hektara düştüğüne dikkati çeken Düşünceli, bunun sosyoekonomik nedenlerden, çiftçilerin daha fazla gelir getiren ürünleri tercih etmelerinden ve sulama imkanı olan üreticilerin bir kısmının sulu tarımda mısır yetiştiriciliğine geçmelerinden kaynaklanmış olabileceği yorumunu yaptı. "Bahar aylarındaki yağışlar buğday veriminde belirleyici olacak" İç Anadolu'nun farklı kesimlerinde kış aylarında beklenen kar yağışlarının beklenenin altında gerçekleşmesi nedeniyle ciddi bir kuraklık yaşandığını ve önümüzdeki bahar döneminde yağış miktarının buğday üretimiyle ilgili belirleyici olacağını ifade eden Düşünceli, şöyle devam etti: "Türkiye genelinde düşünürsek, şansımız, çok değişik coğrafyalara sahip olmamız. Bir bölgede sıkıntı olursa diğer bölgelerden bunu kompanse etme imkanı olabiliyor. Şu an için bir panik havası olacağını öngörmüyorum ancak önümüzdeki haftaları, ayları iyi takip etmek, hem yağış hem de sahadaki ürünün gelişme durumunu gözlemlemek ve ona göre tedbirler almak gerektiğini düşünüyorum." Üreticilerden edindikleri bilgiler doğrultusunda, harcamalarının yüzde 43'ünün gübre, yüzde 22'sinin sulama, yüzde 11'inin ekim ve yüzde 6'sının hasat masraflarından oluştuğunu aktaran Düşünceli, doğal kaynakları ve çevreyi korumayı amaçlayan koruyucu tarım yönteminin verimliliğe odaklanarak bazı kalemlerdeki masrafları azalttığının altını çizdi. Fazıl Düşünceli, şunları söyledi: "Koruyucu tarım yöntemi, toprak işlemeyi azaltan, değiştiren veya tamamen ortadan kaldıran yöntemlerden biri. Toprak işleme yapmadan doğrudan tohumu toprağa ekiyorsunuz ve o araziden normalde aldığınız gibi ürün alıyorsunuz. Doğrudan ekim yaparsanız toprak işleme masraflarından kaçınmış oluyorsunuz. Doğrudan ekim yaygınlaştırılabilirse hem verimliliğin artırılması hem toprak erozyonunun önlenmesi hem de enerji tasarrufu konusunda önemli bir kazanç sağlar diye düşünüyorum." Düşünceli, çiftçilere, bulundukları bölgelerin koşullarına ve özellikle değişen iklim şartlarına uygun, Araştırma Enstitüleri tarafından geliştirilen, kuraklığa dayanıklı çeşitleri tercih etmelerini önerdi. "Dijitalleşmeden daha fazla faydalanılmalı" FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Ortak Fonu Kalkınma Acil Durum Modalitesi kapsamında küresel buğday üretim ve ticaretinin önemli bir aktörü olan Türkiye'nin buğday sektörünün bir analizinin yapılması ve daha dayanıklı bir gıda sisteminin oluşturulmasına yönelik olarak 'Türk Buğday Sektörü İçin Tedarik Zinciri Analizi: Dayanıklı Bir Gıda Sisteminin Oluşturulması' projesini hayata geçirdiklerini ve bu kapsamda Gaziantep ve Tekirdağ'da çalıştaylar gerçekleştirdiklerini söyledi. BM Sürdürülebilir Kalkınma Ortak Fonu tarafından finanse edilen projenin FAO, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) ve Dünya Gıda Programı (WFP) işbirliğinde geliştirildiğini ve Tarım ve Orman Bakanlığı ile ortaklaşa yürütüldüğünü bildiren Selışık, bu çalıştaylar sonucunda Türkiye'nin hem un hem makarna sanayisinde fırsatlar ülkesi olacağı yönünde bir çıkarım elde ettiklerini anlattı. Proje kapsamında yapılan çalışmalar ve gözlemler doğrultusunda çiftçinin kuraklıkla ilgili endişe duyduğunu ve bu kaygıyı taşımanın yeni çözümler üretmek konusunda yararlı olacağını düşündüğünü dile getiren Selışık, "Bizim artık iklim dostu tarım metotlarını uygulayabilmemiz, kontrollü sulamaya geçmemiz gerekiyor. Kuraklığa dayanıklı buğday ya da diğer tohumların daha fazla çiftçiyle buluşturulması, tarımın, dijitalleşme dünyasından daha fazla faydalanması önemli." değerlendirmesinde bulundu. Selışık, proje kapsamında buğday sektörünün bileşenleri ile saha görüşmeleri sonucunda hazırlanacak raporla sektörün fotoğrafının çekileceğini, ayrıca yapılacak politika önerilerinin ışığında sektörün daha dayanıklı hale gelebilmesi için de yol haritası oluşturulacağını sözlerine ekledi. "Pazarlama stratejileriyle ürünün değeri artırılmalı" Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Güneş, hububatın; istihdam, katma değer, üretim ve ihracat açısından önde gelen sektörlerden biri olduğuna değinerek ham maddelerin her yerde yetişebildiğini, önemli olanın ham madde kalitesini artırmak olduğunu söyledi. ​​​​​​​Güneş, buğdayın üretiminden tüketimine kadar geçen süreçte yüzde 8-10 civarında bir kayıp yaşandığını, bu kaybın depolama, taşıma, işleme gibi üretimin farklı aşamalarında gerçekleştiğini ve bu israfı minimize etmek için çözüm arayışına gidilmesi gerektiğini kaydetti. Buğday üreticisinin geleneksel yapıyı koruduğunu fakat büyük alanlarda daha modern sistemler kullandığını anlatan Güneş, su ve elektrik kullanımını azaltacak tarım uygulamalarını kullanmanın önündeki en büyük engelin ilk yatırım maliyetlerinin yüksekliği olduğunun fakat bu sistemler kurulduktan sonra sistemlerin hem çevreyi hem de çiftçinin cebini koruyacağının altını çizdi. Güneş, "Güney Kore'ye giderseniz, örneğin pırasa üretiminde, güneş enerjisi kullanarak hem doğa dostu ürün elde edebilecek hem de elektriği minimize edecek yani maliyeti düşürecek sistemler var. Bunları takip etmemiz lazım." dedi. Türkiye'nin un ve makarna ihracatında dünyada lider konumda olduğunu hatırlatan Güneş, şu aşamada pazarlama stratejilerini geliştirerek ürünün değerinin artırılmasının önemli olduğunu vurguladı.
Uzmanlar, düzensiz yağışlar ve kuraklığın buğday üretimini olumsuz etkileme ihtimaline karşı önlemler alınması, iklim dostu uygulamalara ve tarımda dijitalleşmeye daha fazla önem verilmesi gerektiğini belirtiyor.

Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle buğday ve buğdaya dayalı gıda sanayisi hem iç piyasada hem de dünya pazarlarında giderek daha fazla rekabete konu olurken kuraklık da üretimde artışı engelleyen faktörlerin başında geliyor.

İklim değişikliğinin buğday üretimi üzerindeki etkilerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Tarım Uzmanı Fazıl Düşünceli, gübre ve enerji gibi girdi fiyatlarındaki artışın dışında sıkça yaşanan kurak sezonların ve mevsim içerisindeki yağış düzensizliğinin önemli bir sorun olarak çiftçinin karşısına çıktığını söyledi.

Buğday üretiminde bir yıllık verileri baz alarak hareket edilmemesi gerektiğini vurgulayan Düşünceli, "Uzun vadeli düşünülmeli ve buğday üretimi bir üretim sistemi kapsamında yapılmalı. Diğer ürünler de münavebe (ekim nöbeti, farklı bitkilerin bir düzen içinde, birbirlerinin peşi sıra ekilmesini ifade eden tarım yöntemi) sistemine katılmalı. Özellikle baklagillerin, yem bitkilerinin üretime katılması hem verimliliği artıracak hem de üretimden ve iklimden kaynaklanan riskleri minimize edecektir." dedi.

Türkiye'de buğday ekim alanlarının son 10 yılda 8 milyon hektardan 7 milyona hektara düştüğüne dikkati çeken Düşünceli, bunun sosyoekonomik nedenlerden, çiftçilerin daha fazla gelir getiren ürünleri tercih etmelerinden ve sulama imkanı olan üreticilerin bir kısmının sulu tarımda mısır yetiştiriciliğine geçmelerinden kaynaklanmış olabileceği yorumunu yaptı.

"Bahar aylarındaki yağışlar buğday veriminde belirleyici olacak"

İç Anadolu'nun farklı kesimlerinde kış aylarında beklenen kar yağışlarının beklenenin altında gerçekleşmesi nedeniyle ciddi bir kuraklık yaşandığını ve önümüzdeki bahar döneminde yağış miktarının buğday üretimiyle ilgili belirleyici olacağını ifade eden Düşünceli, şöyle devam etti:

"Türkiye genelinde düşünürsek, şansımız, çok değişik coğrafyalara sahip olmamız. Bir bölgede sıkıntı olursa diğer bölgelerden bunu kompanse etme imkanı olabiliyor. Şu an için bir panik havası olacağını öngörmüyorum ancak önümüzdeki haftaları, ayları iyi takip etmek, hem yağış hem de sahadaki ürünün gelişme durumunu gözlemlemek ve ona göre tedbirler almak gerektiğini düşünüyorum."

Üreticilerden edindikleri bilgiler doğrultusunda, harcamalarının yüzde 43'ünün gübre, yüzde 22'sinin sulama, yüzde 11'inin ekim ve yüzde 6'sının hasat masraflarından oluştuğunu aktaran Düşünceli, doğal kaynakları ve çevreyi korumayı amaçlayan koruyucu tarım yönteminin verimliliğe odaklanarak bazı kalemlerdeki masrafları azalttığının altını çizdi.

Fazıl Düşünceli, şunları söyledi:

"Koruyucu tarım yöntemi, toprak işlemeyi azaltan, değiştiren veya tamamen ortadan kaldıran yöntemlerden biri. Toprak işleme yapmadan doğrudan tohumu toprağa ekiyorsunuz ve o araziden normalde aldığınız gibi ürün alıyorsunuz. Doğrudan ekim yaparsanız toprak işleme masraflarından kaçınmış oluyorsunuz. Doğrudan ekim yaygınlaştırılabilirse hem verimliliğin artırılması hem toprak erozyonunun önlenmesi hem de enerji tasarrufu konusunda önemli bir kazanç sağlar diye düşünüyorum."

Düşünceli, çiftçilere, bulundukları bölgelerin koşullarına ve özellikle değişen iklim şartlarına uygun, Araştırma Enstitüleri tarafından geliştirilen, kuraklığa dayanıklı çeşitleri tercih etmelerini önerdi.

"Dijitalleşmeden daha fazla faydalanılmalı"

FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Ortak Fonu Kalkınma Acil Durum Modalitesi kapsamında küresel buğday üretim ve ticaretinin önemli bir aktörü olan Türkiye'nin buğday sektörünün bir analizinin yapılması ve daha dayanıklı bir gıda sisteminin oluşturulmasına yönelik olarak 'Türk Buğday Sektörü İçin Tedarik Zinciri Analizi: Dayanıklı Bir Gıda Sisteminin Oluşturulması' projesini hayata geçirdiklerini ve bu kapsamda Gaziantep ve Tekirdağ'da çalıştaylar gerçekleştirdiklerini söyledi.

BM Sürdürülebilir Kalkınma Ortak Fonu tarafından finanse edilen projenin FAO, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) ve Dünya Gıda Programı (WFP) işbirliğinde geliştirildiğini ve Tarım ve Orman Bakanlığı ile ortaklaşa yürütüldüğünü bildiren Selışık, bu çalıştaylar sonucunda Türkiye'nin hem un hem makarna sanayisinde fırsatlar ülkesi olacağı yönünde bir çıkarım elde ettiklerini anlattı.

Proje kapsamında yapılan çalışmalar ve gözlemler doğrultusunda çiftçinin kuraklıkla ilgili endişe duyduğunu ve bu kaygıyı taşımanın yeni çözümler üretmek konusunda yararlı olacağını düşündüğünü dile getiren Selışık, "Bizim artık iklim dostu tarım metotlarını uygulayabilmemiz, kontrollü sulamaya geçmemiz gerekiyor. Kuraklığa dayanıklı buğday ya da diğer tohumların daha fazla çiftçiyle buluşturulması, tarımın, dijitalleşme dünyasından daha fazla faydalanması önemli." değerlendirmesinde bulundu.

Selışık, proje kapsamında buğday sektörünün bileşenleri ile saha görüşmeleri sonucunda hazırlanacak raporla sektörün fotoğrafının çekileceğini, ayrıca yapılacak politika önerilerinin ışığında sektörün daha dayanıklı hale gelebilmesi için de yol haritası oluşturulacağını sözlerine ekledi.

"Pazarlama stratejileriyle ürünün değeri artırılmalı"

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Güneş, hububatın; istihdam, katma değer, üretim ve ihracat açısından önde gelen sektörlerden biri olduğuna değinerek ham maddelerin her yerde yetişebildiğini, önemli olanın ham madde kalitesini artırmak olduğunu söyledi.

​​​​​​​Güneş, buğdayın üretiminden tüketimine kadar geçen süreçte yüzde 8-10 civarında bir kayıp yaşandığını, bu kaybın depolama, taşıma, işleme gibi üretimin farklı aşamalarında gerçekleştiğini ve bu israfı minimize etmek için çözüm arayışına gidilmesi gerektiğini kaydetti.

Buğday üreticisinin geleneksel yapıyı koruduğunu fakat büyük alanlarda daha modern sistemler kullandığını anlatan Güneş, su ve elektrik kullanımını azaltacak tarım uygulamalarını kullanmanın önündeki en büyük engelin ilk yatırım maliyetlerinin yüksekliği olduğunun fakat bu sistemler kurulduktan sonra sistemlerin hem çevreyi hem de çiftçinin cebini koruyacağının altını çizdi.

Güneş, "Güney Kore'ye giderseniz, örneğin pırasa üretiminde, güneş enerjisi kullanarak hem doğa dostu ürün elde edebilecek hem de elektriği minimize edecek yani maliyeti düşürecek sistemler var. Bunları takip etmemiz lazım." dedi.

Türkiye'nin un ve makarna ihracatında dünyada lider konumda olduğunu hatırlatan Güneş, şu aşamada pazarlama stratejilerini geliştirerek ürünün değerinin artırılmasının önemli olduğunu vurguladı.

Habere ifade bırak !
Administrator Administrator
Administrator Administrator
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Adana arap escort Çukurova arap escort Seyhan arap escort Ankara arap escort Mamak arap escort Etimesgut arap escort Polatlı arap escort Pursaklar arap escort Haymana arap escort Çankaya arap escort Keçiören arap escort Sincan arap escort Antalya arap escort Kumluca arap escort Konyaaltı arap escort Manavgat arap escort Muratpaşa arap escort Kaş arap escort Alanya arap escort Kemer arap escort Bursa arap escort Eskişehir arap escort Gaziantep arap escort Şahinbey arap escort Nizip arap escort Şehitkamil arap escort İstanbul arap escort Merter arap escort Nişantaşı arap escort Şerifali arap escort Maltepe arap escort Sancaktepe arap escort Eyüpsultan arap escort Şişli arap escort Kayaşehir arap escort Büyükçekmece arap escort Beşiktaş arap escort Mecidiyeköy arap escort Zeytinburnu arap escort Sarıyer arap escort Bayrampaşa arap escort Fulya arap escort Beyoğlu arap escort Başakşehir arap escort Tuzla arap escort Beylikdüzü arap escort Pendik arap escort Bağcılar arap escort Ümraniye arap escort Üsküdar arap escort Esenyurt arap escort Küçükçekmece arap escort Esenler arap escort Güngören arap escort Kurtköy arap escort Bahçelievler arap escort Sultanbeyli arap escort Ataşehir arap escort Kağıthane arap escort Fatih arap escort Çekmeköy arap escort Çatalca arap escort Bakırköy arap escort Kadıköy arap escort Avcılar arap escort Beykoz arap escort Kartal arap escort İzmir arap escort Balçova arap escort Konak arap escort Bayraklı arap escort Buca arap escort Çiğli arap escort Gaziemir arap escort Bergama arap escort Karşıyaka arap escort Urla arap escort Bornova arap escort Çeşme arap escort Kayseri arap escort Kocaeli arap escort Gebze arap escort İzmit arap escort Malatya arap escort Manisa arap escort Mersin arap escort Yenişehir arap escort Mezitli arap escort Erdemli arap escort Silifke arap escort Akdeniz arap escort Anamur arap escort Muğla arap escort Bodrum arap escort Milas arap escort Dalaman arap escort Marmaris arap escort Fethiye arap escort Datça arap escort Samsun arap escort Atakum arap escort İlkadım arap escort Adıyaman arap escort Afyonkarahisar arap escort Ağrı arap escort Aksaray arap escort Amasya arap escort Ardahan arap escort Artvin arap escort Aydın arap escort Balıkesir arap escort Bartın arap escort Batman arap escort Bayburt arap escort Bilecik arap escort Bingöl arap escort Bitlis arap escort Bolu arap escort Burdur arap escort Çanakkale arap escort Çankırı arap escort Çorum arap escort Denizli arap escort Diyarbakır arap escort Düzce arap escort Edirne arap escort Elazığ arap escort Erzincan arap escort Erzurum arap escort Giresun arap escort Gümüşhane arap escort Hakkari arap escort Hatay arap escort Iğdır arap escort Isparta arap escort Kahramanmaraş arap escort Karabük arap escort Karaman arap escort Kars arap escort Kastamonu arap escort Kırıkkale arap escort Kırklareli arap escort Kırşehir arap escort Kilis arap escort Konya arap escort Kütahya arap escort Mardin arap escort Muş arap escort Nevşehir arap escort Niğde arap escort Ordu arap escort Osmaniye arap escort Rize arap escort Sakarya arap escort Siirt arap escort Sinop arap escort Sivas arap escort Şanlıurfa arap escort Şırnak arap escort Tekirdağ arap escort Tokat arap escort Trabzon arap escort Tunceli arap escort Uşak arap escort Van arap escort Yalova arap escort Yozgat arap escort Zonguldak arap escort
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.