Mahmut Tanal’dan Antep Fıstığı Üretiminde Sert Eleştiri: “Çiftçi Kaderine Terk Ediliyor!”

Şanlıurfa CHP Milletvekili Mahmut Tanal, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Antep fıstığı üretiminde dünya sıralamasında ilk üçte yer almasına rağmen, verim ve kalite açısından İran ve ABD’nin gerisinde kaldığını belirtti.

Tanal, bu durumun temel nedenini sulama yatırımlarının yetersizliği, modern tarım tekniklerinin kullanılmaması ve çiftçinin kıraç, taşlık, susuz arazilerde yalnız bırakılması olarak gösterdi. Tanal, Antep fıstığının sadece Gaziantep ve Şanlıurfa için değil, Türkiye’nin tarım ve ihracat geleceği için stratejik bir ürün olduğunu vurguladı. Ancak, iktidarın sulama sistemlerini geliştirmek yerine çiftçiyi borç batağına sürüklediğini, GAP projesini yıllardır tamamlamadığını ve üreticinin alın terini ithalat lobilerine teslim ettiğini ifade etti. “Antep Fıstığını İthal Eder Hale Geliriz!” Tanal, sulama yatırımları yapılmaz, fidan desteği sağlanmaz ve dış pazar taleplerine uygun çeşitler geliştirilmezse Türkiye’nin dünya sıralamasında üçüncülükten de düşeceği uyarısında bulundu. Çiftçiye ucuz kredi, modern sulama desteği, gübre ve ilaçta maliyet indirimi sağlanmazsa, Antep fıstığında dışa bağımlılığın kaçınılmaz olduğunu belirtti. “Fıstık gibi değerli bir üründe dışa bağımlı olmak, bu ülkenin milli ayıbıdır,” diyerek iktidarı sert bir dille eleştirdi. Tarım Politikalarına Acil Revizyon Çağrısı Antep fıstığındaki düşük verim, yüksek maliyetler ve ihracat fırsatlarının heba edilmesinin iktidarın çiftçiye ihaneti olduğunu savunan Tanal, tarım politikalarının acilen revize edilmesi gerektiğini vurguladı. Sulama, gübreleme, budama, çeşit geliştirme ve pazarlama alanında bütüncül bir strateji uygulanmasını talep etti. “Bu ülkenin çiftçisi kaderine terk edilemez! Antep fıstığı Türkiye’nin petrolüdür, stratejik değeridir. Rantçıların değil, üreticinin hakkı korunmalıdır,” diyerek sözlerini tamamladı. Tanal’ın bu açıklamaları, Antep fıstığı üretimindeki sorunlara dikkat çekerken, tarım politikalarında köklü bir değişim talebini gündeme taşıdı.