KÖY MÜ KALSAK- İLÇE Mİ OLSAK ?
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
01.01.2013 - 10:41, Güncelleme:
12.09.2022 - 18:02 2273+ kez okundu.
KÖY MÜ KALSAK- İLÇE Mİ OLSAK ?
Söze nereden başlayacağımı bilemiyorum. Arkadaşların teşvikiyle Yenişehir’den Kara köprü’ ye geldik. Önce meşhur 35’ in ikinci parselinde sitede bir daire aldık. O sıralarda ( 2 yıl önce) yollar asfalt veya kilit taşı olmadığından ayağımızın çamuru ile şehre gitmeye utanıyorduk. Bizi görenler hayırdır? Hangi köyden böyle diyorlardı. Çoğu zaman iş yerlerine uğramadan döndüğümüz oluyordu. Kış boyunca sıfır arabamla o çileyi çoluk çocuk çektik. Derken yollar yapıldı. Tam rahat edeceğimiz sırada kısmet bu ya şimdi oturmakta olduğumuz Zirve Konutlarına Ağustos ayında taşındık. Yağmurların başlaması ile birlikte sitede oturan birkaç kişiyle belediyeden randevu alarak Başkanımız ile görüşmeye gittik. Randevu saatinde orda bulunmak için bayağı çaba sarf ettik. Kapıda saatlerce bekledikten sonra bizim gibi beklemekte olan en az 20 kişi içeri alındık. Bizlere hoş geldiniz diyerek başkanımız yan oda da bekleyenlerle görüşmeye gitti. Tam çıkmak üzereydik ki başkanımız içeri girdi. Yanında sorunlarımızı yazıp çizecek hiç kimse olmadığı gibi masasında not alınacak herhangi bir şey de yoktu. Söyleyeceklerimizin havada kalacağını tahmin etmeme rağmen yine de gitmişken bilinen sorunumuzu duyurmuş olalım dedik . Yolumuz yoktu. Olan yolu da belediyenin tonajlı kamyonları adeta mezar gibi açtığından arabalarımız askıda kalıyordu. Kamyonlar az buçuk geçmeye çalıştığımız yolları kasıtlı olarak kullanarak, koca kamyonları üstümüze sürüyorlar adeta, sağa kaçmaya çalışıyoruz nafile yok ki kaçacak yer her yer mezar gibi kazılmış ve bataklık. Ne sıkıntınız var diye, sıra bize gelmişti, bizde yolumuzun yapılması için geldiğimizi söyledik. Bizim taşındığımız site sekiz blok olup. Toplam 96 daire olduğunu çoğu ailenin yol olmadığından gelemediklerini, şu anda 15 ailenin bulunduğunu söyledik. Başkanda adres bilgilerinizi taşıyın, en geç bir ay içinde yolunuzu yaparım demişti. Bizde teşekkür ederek ayrıldık. Azda olsa ümitlenmiştik. Artık yağmurlar başlamış, perişan olmuştuk. Okullar açılmış, servis gelmiyordu. Yaklaşık 20-25 öğrenci vardı. Kimileri annelerinin ellerinden tutarak kimileride araçları ile gitmeye çalışıyordu. Arabalar yolda kalıyor, saatlerce kurtarmak için yardımlaşarak işin üstesinden gelmeye çalışıyorduk. Arabalarımız hurdaya dönmüştü. Aradan 45 gün geçmişti. Tekrar randevu alarak belediyeye gittik. Aynı şekilde 1 saat bekledikten sonra görüşebildik. Bize 1 aylığına söz vermiştiniz ancak halen yolumuz yapılmadı. Ben yolu yaparsam doğal gaz hattını çekemez, önce doğal gazınızı çeksinler sonra yolunuzu yaparız dedi. Bizde Urfa gaza giderek bölge müdürü Mustafa beyle görüştük. Bize bu yılki projede bulunmadığını ve yolun kenarında bile olsa hat çekebileceklerini söylemeleri üzerine tekrar belediye ile irtibata geçtik. Yaparız acele etmeyin dediler.Telefonla arayan arkadaşlara Mart-Nisan ayları diye söylerlerken bizler gittiğimizde hallederiz diyorlardı ama bir faaliyet yoktu. Yollar tenha olduğu için çalışan bayanlar tek başlarına zor anlar yaşıyorlardı. Bir bayan apartman sakini beyaz masayı arayarak yollarının perişan olduğunu ne zaman yapılacağını söylemesi üzerine görevli bayan hanım efendi “ Eğer perişan olduğunuzu söylüyorsanız taşınmasaydınız” diyor. Çözüme bakar mısınız? Daha sonra kaç defa söz verildiğini bilemiyorum. Netice değişmedi. Liseye giden bir kızımız köpek tarafından kovalanmış, çocuklar bin bir eziyetle okula giderken araçların çilesi bambaşkaydı. Birkaç kişi tekrar gitmeye karar verdik. Bize net bir cevap verilmedi. Biraz ısrar edince müdürlerini çağırarak ne aşamada olduklarını sorunca, Müdür aynen şunları söyledi ; Bu yıl yapamayız, şu kadar para gidiyor. Büyük kamyonlar geçiyor yol tekrar bozulur. Alt yapı için tekrar kazılacak yazık değil mi ? Yapacağımız masrafa. Bizde söylediğiniz maliyete karşılık araçlarımız hurdaya döndü. Arabalarımız kaza yaparsa sorumluluğunu alır mısınız ? Deyince. Bizler kalkalım deyince Fen müdürüne gelin bakın vicdanınız kabul ediyorsa sözümüz yok. Bir daha da gelmeyiz. Başkan Müdürlerini bizlerle göndererek bir haftada yapacaklarını söylediler. Yine bir ay geçti. Birkaç taş kenarlara atılmış hepsi bu.Şimdi soruyorum; Eğer belediye buraya imar ve iskan vermişe yolunu yapmak zorunda değil midir?Şehrin işlek cadde ve sokakları boy boy reklamlarla dolu yok şu parkı yaptık, yok bilmem kaç ton asfalt düktük nereye döktüğünüzü merek ediyorum. O astığınız afişlerin maliyeti ile bizim 700 metrelik yolumuz döşenmez miydi? Artık gitmeye yüzleşmeye, şahsen utanıyorum. Yolların yapılması için ille de birilerinin ilimize gelmesi mi gerekir. Yıllarca ihmal edilen hatta hiç gündeme gelmeyen yerlerden Başbakanımız geçecek diye neler yapılıyor neler. Tabi ki yapılması gerekir, ama bunun daha önce yapılması gerekmiyor mu? Burada sürekli yaşayanların ne günahı varda zaruri ihtiyaçları olan yollarını, kavşaklarını vs. yapmıyorsun olmadık kazalar olunca da kolları sıvayarak yapmak zorunda kalıyorsunuz. Şehrin her tarafı boy boy resimlerle dolmuş, Kara köprü Belediye başkanımız, her tarafa boy boy afişlerle, hafta sonu gelecek olan Sayın Başbakanımıza ilçe olduklarından teşekkür etmiş. Sayın başkanım, yolumuzun yapılması için bizde size teşekkür etmiştik. Bu şartlarda yani dizlerimize kadar çamur içimde şehre bin bir eziyetle gidip gelirken, bence siz verilen sözünüzü yerine getirin bizde size teşekkürlerimizi yenileyelim. Bana soracak olursanız İlçe misiniz? Mahalle mi? Köy mü? Bence eskiden olduğu gibi bize köy daha yakışıyor. Sözü fazla uzatmadan bizin acilen yola ihtiyacımız var. Sesimizi kime ne şekilde duyuracağımızı bilemiyoruz. Bırakın sağa sola boy boy resimlerinizi asmayı, halk kimin ne yaptığını pek ala görüyor. Zaten asli görevin değil mi onları yapmak. Reklam yapmaya ne gere var. Şehir merkezi sütten çıkmış ak kaşık değil. Ünce yıllara rağmen temizlikten hiçbir eser kalmamış. Bu sabah saat 10.30 sıralarında tam da belediye faaliyetleri içinde yoğunlaşan ve karmakarışık duygularımla boğuşurken tam şehir merkezinde Japon Pasajının önünden Yıldız Meydanına inerken sağlı sollu poşetler içinde, çöp kuyularında caddelere saçılmış çöplere bakarken , bir yandan da yürümekte iken iş yerinden birinde buruşturulmuş kağıt tomarının allak bullak olan kafama çarpmasıyla sıyrıldım ve uyandım hayallerimden. Dönerek usulca iş yerine girdim. Adam kaşlarını çatmış, neden çöpü attığını sorgulayacağımı düşünmüş olmalı ki, hiddetinden ödün vermeyen sert bakışlarını üzerimde gezdirirken; İlk sözü alarak ; Hayırlı sabahlar,hayırlı işler derken, şaşkınlık içinde ciddiyetini bozmadan, buyur ne istiyorsun? Bende demin ki hareketinden dolayı, pek de haksız değilsin, şayet yerler temiz olsaydı belli ki bu hareketi yapmazdın deyince, şaşkınlık ve mahcubiyet karışımı duygularla, kusura bakmayın. Diyerek beni buyu çay içelim deyince. Hatasını kabullenmesinden hareketle sözlerime devam ettim. Sohbet koyulaşınca ; Yerler kirli bile olsa burası sizin ekmek tekneniz ve insanların gelip geçtiği işlek bir cadde. Buraları muhafaza etmek hepimizin görevi deyince özür diledi. Çaylarımızı dostluk içinde içtikten sonra ayrıldım. Şimdi soruyorum; Ne oldu da şehrin temizliğinden neden yapılmıyor. Bu saate kadar çöplerin alınması gerekmez miydi? Devlet büyükleri bir günlüğüne gelip daha sonra çekip gidiyorlar, burada kalan insanların yapılan düzenlemelerden istifade etme hakları yok mu? Yapılması zaruri olan hizmetler talep edilmeden yapılması gerekmez mi? Taleplere müspet cevap verilirken neden hala mağduriyetler giderilmiyor? Verilen söz vaatler yerine getirilmiyor? Merak ediyorum?
Söze nereden başlayacağımı bilemiyorum. Arkadaşların teşvikiyle Yenişehir’den Kara köprü’ ye geldik. Önce meşhur 35’ in ikinci parselinde sitede bir daire aldık. O sıralarda ( 2 yıl önce) yollar asfalt veya kilit taşı olmadığından ayağımızın çamuru ile şehre gitmeye utanıyorduk. Bizi görenler hayırdır? Hangi köyden böyle diyorlardı. Çoğu zaman iş yerlerine uğramadan döndüğümüz oluyordu. Kış boyunca sıfır arabamla o çileyi çoluk çocuk çektik. Derken yollar yapıldı. Tam rahat edeceğimiz sırada kısmet bu ya şimdi oturmakta olduğumuz Zirve Konutlarına Ağustos ayında taşındık. Yağmurların başlaması ile birlikte sitede oturan birkaç kişiyle belediyeden randevu alarak Başkanımız ile görüşmeye gittik. Randevu saatinde orda bulunmak için bayağı çaba sarf ettik. Kapıda saatlerce bekledikten sonra bizim gibi beklemekte olan en az 20 kişi içeri alındık. Bizlere hoş geldiniz diyerek başkanımız yan oda da bekleyenlerle görüşmeye gitti. Tam çıkmak üzereydik ki başkanımız içeri girdi. Yanında sorunlarımızı yazıp çizecek hiç kimse olmadığı gibi masasında not alınacak herhangi bir şey de yoktu. Söyleyeceklerimizin havada kalacağını tahmin etmeme rağmen yine de gitmişken bilinen sorunumuzu duyurmuş olalım dedik . Yolumuz yoktu. Olan yolu da belediyenin tonajlı kamyonları adeta mezar gibi açtığından arabalarımız askıda kalıyordu. Kamyonlar az buçuk geçmeye çalıştığımız yolları kasıtlı olarak kullanarak, koca kamyonları üstümüze sürüyorlar adeta, sağa kaçmaya çalışıyoruz nafile yok ki kaçacak yer her yer mezar gibi kazılmış ve bataklık. Ne sıkıntınız var diye, sıra bize gelmişti, bizde yolumuzun yapılması için geldiğimizi söyledik. Bizim taşındığımız site sekiz blok olup. Toplam 96 daire olduğunu çoğu ailenin yol olmadığından gelemediklerini, şu anda 15 ailenin bulunduğunu söyledik. Başkanda adres bilgilerinizi taşıyın, en geç bir ay içinde yolunuzu yaparım demişti. Bizde teşekkür ederek ayrıldık. Azda olsa ümitlenmiştik. Artık yağmurlar başlamış, perişan olmuştuk. Okullar açılmış, servis gelmiyordu. Yaklaşık 20-25 öğrenci vardı. Kimileri annelerinin ellerinden tutarak kimileride araçları ile gitmeye çalışıyordu. Arabalar yolda kalıyor, saatlerce kurtarmak için yardımlaşarak işin üstesinden gelmeye çalışıyorduk. Arabalarımız hurdaya dönmüştü. Aradan 45 gün geçmişti. Tekrar randevu alarak belediyeye gittik. Aynı şekilde 1 saat bekledikten sonra görüşebildik. Bize 1 aylığına söz vermiştiniz ancak halen yolumuz yapılmadı. Ben yolu yaparsam doğal gaz hattını çekemez, önce doğal gazınızı çeksinler sonra yolunuzu yaparız dedi. Bizde Urfa gaza giderek bölge müdürü Mustafa beyle görüştük. Bize bu yılki projede bulunmadığını ve yolun kenarında bile olsa hat çekebileceklerini söylemeleri üzerine tekrar belediye ile irtibata geçtik. Yaparız acele etmeyin dediler.Telefonla arayan arkadaşlara Mart-Nisan ayları diye söylerlerken bizler gittiğimizde hallederiz diyorlardı ama bir faaliyet yoktu. Yollar tenha olduğu için çalışan bayanlar tek başlarına zor anlar yaşıyorlardı. Bir bayan apartman sakini beyaz masayı arayarak yollarının perişan olduğunu ne zaman yapılacağını söylemesi üzerine görevli bayan hanım efendi “ Eğer perişan olduğunuzu söylüyorsanız taşınmasaydınız” diyor. Çözüme bakar mısınız? Daha sonra kaç defa söz verildiğini bilemiyorum. Netice değişmedi. Liseye giden bir kızımız köpek tarafından kovalanmış, çocuklar bin bir eziyetle okula giderken araçların çilesi bambaşkaydı. Birkaç kişi tekrar gitmeye karar verdik. Bize net bir cevap verilmedi. Biraz ısrar edince müdürlerini çağırarak ne aşamada olduklarını sorunca, Müdür aynen şunları söyledi ; Bu yıl yapamayız, şu kadar para gidiyor. Büyük kamyonlar geçiyor yol tekrar bozulur. Alt yapı için tekrar kazılacak yazık değil mi ? Yapacağımız masrafa. Bizde söylediğiniz maliyete karşılık araçlarımız hurdaya döndü. Arabalarımız kaza yaparsa sorumluluğunu alır mısınız ? Deyince. Bizler kalkalım deyince Fen müdürüne gelin bakın vicdanınız kabul ediyorsa sözümüz yok. Bir daha da gelmeyiz. Başkan Müdürlerini bizlerle göndererek bir haftada yapacaklarını söylediler. Yine bir ay geçti. Birkaç taş kenarlara atılmış hepsi bu.Şimdi soruyorum; Eğer belediye buraya imar ve iskan vermişe yolunu yapmak zorunda değil midir?Şehrin işlek cadde ve sokakları boy boy reklamlarla dolu yok şu parkı yaptık, yok bilmem kaç ton asfalt düktük nereye döktüğünüzü merek ediyorum. O astığınız afişlerin maliyeti ile bizim 700 metrelik yolumuz döşenmez miydi? Artık gitmeye yüzleşmeye, şahsen utanıyorum. Yolların yapılması için ille de birilerinin ilimize gelmesi mi gerekir. Yıllarca ihmal edilen hatta hiç gündeme gelmeyen yerlerden Başbakanımız geçecek diye neler yapılıyor neler. Tabi ki yapılması gerekir, ama bunun daha önce yapılması gerekmiyor mu? Burada sürekli yaşayanların ne günahı varda zaruri ihtiyaçları olan yollarını, kavşaklarını vs. yapmıyorsun olmadık kazalar olunca da kolları sıvayarak yapmak zorunda kalıyorsunuz. Şehrin her tarafı boy boy resimlerle dolmuş, Kara köprü Belediye başkanımız, her tarafa boy boy afişlerle, hafta sonu gelecek olan Sayın Başbakanımıza ilçe olduklarından teşekkür etmiş. Sayın başkanım, yolumuzun yapılması için bizde size teşekkür etmiştik. Bu şartlarda yani dizlerimize kadar çamur içimde şehre bin bir eziyetle gidip gelirken, bence siz verilen sözünüzü yerine getirin bizde size teşekkürlerimizi yenileyelim. Bana soracak olursanız İlçe misiniz? Mahalle mi? Köy mü? Bence eskiden olduğu gibi bize köy daha yakışıyor. Sözü fazla uzatmadan bizin acilen yola ihtiyacımız var. Sesimizi kime ne şekilde duyuracağımızı bilemiyoruz. Bırakın sağa sola boy boy resimlerinizi asmayı, halk kimin ne yaptığını pek ala görüyor. Zaten asli görevin değil mi onları yapmak. Reklam yapmaya ne gere var. Şehir merkezi sütten çıkmış ak kaşık değil. Ünce yıllara rağmen temizlikten hiçbir eser kalmamış. Bu sabah saat 10.30 sıralarında tam da belediye faaliyetleri içinde yoğunlaşan ve karmakarışık duygularımla boğuşurken tam şehir merkezinde Japon Pasajının önünden Yıldız Meydanına inerken sağlı sollu poşetler içinde, çöp kuyularında caddelere saçılmış çöplere bakarken , bir yandan da yürümekte iken iş yerinden birinde buruşturulmuş kağıt tomarının allak bullak olan kafama çarpmasıyla sıyrıldım ve uyandım hayallerimden. Dönerek usulca iş yerine girdim. Adam kaşlarını çatmış, neden çöpü attığını sorgulayacağımı düşünmüş olmalı ki, hiddetinden ödün vermeyen sert bakışlarını üzerimde gezdirirken; İlk sözü alarak ; Hayırlı sabahlar,hayırlı işler derken, şaşkınlık içinde ciddiyetini bozmadan, buyur ne istiyorsun? Bende demin ki hareketinden dolayı, pek de haksız değilsin, şayet yerler temiz olsaydı belli ki bu hareketi yapmazdın deyince, şaşkınlık ve mahcubiyet karışımı duygularla, kusura bakmayın. Diyerek beni buyu çay içelim deyince. Hatasını kabullenmesinden hareketle sözlerime devam ettim. Sohbet koyulaşınca ; Yerler kirli bile olsa burası sizin ekmek tekneniz ve insanların gelip geçtiği işlek bir cadde. Buraları muhafaza etmek hepimizin görevi deyince özür diledi. Çaylarımızı dostluk içinde içtikten sonra ayrıldım. Şimdi soruyorum; Ne oldu da şehrin temizliğinden neden yapılmıyor. Bu saate kadar çöplerin alınması gerekmez miydi? Devlet büyükleri bir günlüğüne gelip daha sonra çekip gidiyorlar, burada kalan insanların yapılan düzenlemelerden istifade etme hakları yok mu? Yapılması zaruri olan hizmetler talep edilmeden yapılması gerekmez mi? Taleplere müspet cevap verilirken neden hala mağduriyetler giderilmiyor? Verilen söz vaatler yerine getirilmiyor? Merak ediyorum?
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.