DOSTLUK ADINA
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
13.03.2012 - 10:15, Güncelleme:
12.09.2022 - 18:02 2376+ kez okundu.
DOSTLUK ADINA
Dost, herkesin sana sırtını döndüğü anda, yüzünü dönmekten vazgeçmeyendir. Yediği bir lokmanın yarısını seninle paylaşandır. En sıkışık olduğun zamanda, her şey bitti dediğin anda sana uzanan sıcak el, sevgi dolu tebessümdür.
Dostluk yüreğine, gözlerine, hepsinden önemlisi insanın düşüncesine sevgi doldurup layık olana verebilmektir. Gülüşlerine baharlar gizleyip her mevsim arkadaşına bahar yaşatabilmektir.
Dost, arkadaş, kardeş gibidir. Eğer birbirimize saygımızı, güvenimizi yitirmiş isek, o toplumda ne huzur kalır nede mutluluk. Günümüzde ülkeler artık silahla, topla, tüfekle değil, toplumları birbirine düşürmekle yıkılıyor. Bizler önce birbirimize güvenmesini ve saygı duymasını bilmeliyiz ki, en büyük silaha sahip olalım.
"Genç adamın biri, dermiş babasına her gün; "Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi." Baba itiraz eder, olmaz öyle çok dost. Hakikisi belki bir belki iki, fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki dostun.
Devam eder durur konuşma. Aralarında başlar bir tartışma, karar verirler bir sınava, dostun hakikisini anlamaya. Bir akşam bir koyun keserler ve koyalar çuvala... Baba der ki oğluna:- "Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dost bildiklerine" Çuvaldan kanlar damlamakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı, gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı... O dost bakar ki çuvala hem de kanlı bir çuval, kapar hızla kapıyı delikanlının suratına. Almaz içeri arkadaşını... Böylece tek tek dolaşır delikanlı, kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını. Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır. Evlat geriye döner, ama içten yıkılır. Babasına dönerek:
- "Haklıymışsın baba" der. Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana. Baba:- "Hayır, evlat, der. Benim bir dostum var bildiğim. Hadi çuvalı sırtla ve bir kere de ona git, selamımı söyle. Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar. Alnından terler, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna, selam verir. Kabul görür sevinir. O dost, delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye, bir çukur kazarlar birlikte, koyunu gömerler adam diye, üzerine de serpiştirirler toprak belli olmasın diye dikerler üzerine sarımsak...
Genç adam gelir babasına;- "Baba işte dost buymuş" diye konuşunca, babası:- "Daha erken, o belli olmaz daha, sen ayrın git O'na, çıkart bir kavga, atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona... İşte o zaman anlaşılacak dostun hakikisi... Sonra gel olanları anlat bana...
Genç adam aynen yapar babasının dediğini, maksadı anlamaktır dostun hakikisini, babasının dostuna istemeden basar iki tokat!..
Der ki tokatı yiyen dost; "Git de söyle babana, biz satmayız sarımsak tarlasına böyle iki tokada!.."
Dostun hakikisini anlatan güzel bir hikâye (Mevlana Hazretlerinden)
DOST Dediğin; Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile sana sarılmalı. Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı...
Dost Dediğin; dost olmalı, bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli. Güzel haberler aldığında seninle sevinmeli ve ağladığında seninle ağlamalı. Ama hepsinden çok, dost matematiksel olmalı; sevinci çarpmalı. Üzüntüyü bölmeli, geçmişi çıkarmalı yarını toplamalı. Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı. Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı. İşi bitince seni bir tarafa atmamalı.
Eğer böyle bir dostunuz varsa dostum var deyin onun ötesindeki gündelik çıkar ilişkilerinden ibaret bana sorarsanız var derim bir kaç dostum yine de bir koyun kesip kapılarına gitmek gerekir diye düşünmüyor da değilim. Hepinize sadık dostlar ve iyi günde kötü, günde kopmayacak dostluk bağları diliyorum…
Dost, herkesin sana sırtını döndüğü anda, yüzünü dönmekten vazgeçmeyendir. Yediği bir lokmanın yarısını seninle paylaşandır. En sıkışık olduğun zamanda, her şey bitti dediğin anda sana uzanan sıcak el, sevgi dolu tebessümdür.
Dostluk yüreğine, gözlerine, hepsinden önemlisi insanın düşüncesine sevgi doldurup layık olana verebilmektir. Gülüşlerine baharlar gizleyip her mevsim arkadaşına bahar yaşatabilmektir.
Dost, arkadaş, kardeş gibidir. Eğer birbirimize saygımızı, güvenimizi yitirmiş isek, o toplumda ne huzur kalır nede mutluluk. Günümüzde ülkeler artık silahla, topla, tüfekle değil, toplumları birbirine düşürmekle yıkılıyor. Bizler önce birbirimize güvenmesini ve saygı duymasını bilmeliyiz ki, en büyük silaha sahip olalım.
"Genç adamın biri, dermiş babasına her gün; "Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi." Baba itiraz eder, olmaz öyle çok dost. Hakikisi belki bir belki iki, fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki dostun.
Devam eder durur konuşma. Aralarında başlar bir tartışma, karar verirler bir sınava, dostun hakikisini anlamaya. Bir akşam bir koyun keserler ve koyalar çuvala... Baba der ki oğluna:- "Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dost bildiklerine" Çuvaldan kanlar damlamakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı, gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı... O dost bakar ki çuvala hem de kanlı bir çuval, kapar hızla kapıyı delikanlının suratına. Almaz içeri arkadaşını... Böylece tek tek dolaşır delikanlı, kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını. Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır. Evlat geriye döner, ama içten yıkılır. Babasına dönerek:
- "Haklıymışsın baba" der. Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana. Baba:- "Hayır, evlat, der. Benim bir dostum var bildiğim. Hadi çuvalı sırtla ve bir kere de ona git, selamımı söyle. Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar. Alnından terler, çuvaldan kanlar damlar...
Gider, baba dostuna, selam verir. Kabul görür sevinir. O dost, delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye, bir çukur kazarlar birlikte, koyunu gömerler adam diye, üzerine de serpiştirirler toprak belli olmasın diye dikerler üzerine sarımsak...
Genç adam gelir babasına;- "Baba işte dost buymuş" diye konuşunca, babası:- "Daha erken, o belli olmaz daha, sen ayrın git O'na, çıkart bir kavga, atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona... İşte o zaman anlaşılacak dostun hakikisi... Sonra gel olanları anlat bana...
Genç adam aynen yapar babasının dediğini, maksadı anlamaktır dostun hakikisini, babasının dostuna istemeden basar iki tokat!..
Der ki tokatı yiyen dost; "Git de söyle babana, biz satmayız sarımsak tarlasına böyle iki tokada!.."
Dostun hakikisini anlatan güzel bir hikâye (Mevlana Hazretlerinden)
DOST Dediğin; Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile sana sarılmalı. Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı...
Dost Dediğin; dost olmalı, bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli. Güzel haberler aldığında seninle sevinmeli ve ağladığında seninle ağlamalı. Ama hepsinden çok, dost matematiksel olmalı; sevinci çarpmalı. Üzüntüyü bölmeli, geçmişi çıkarmalı yarını toplamalı. Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı. Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı. İşi bitince seni bir tarafa atmamalı.
Eğer böyle bir dostunuz varsa dostum var deyin onun ötesindeki gündelik çıkar ilişkilerinden ibaret bana sorarsanız var derim bir kaç dostum yine de bir koyun kesip kapılarına gitmek gerekir diye düşünmüyor da değilim. Hepinize sadık dostlar ve iyi günde kötü, günde kopmayacak dostluk bağları diliyorum…
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.