MUSA KAZIM YILMAZ
Köşe Yazarı
MUSA KAZIM YILMAZ
 

DEPREMİN ARDINDAN - 1

6. Şubat 2023, sabah saat 04:17’de, 10 saniye arayla, her biri 35 saniye süren, adeta kıyamet zelzelesine benzeyen iki deprem yaşadık. Ardından saat 13:20’de, yine 35 saniye devam eden ve sabahkinin şiddetinde bir deprem daha yaşadık. Aslında iki değil, üç deprem yaşadık. Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, geride kalan yakınlarına baş sağlığı, yaralı olanlara da Allah’tan şifa diliyoruz. Vefat edenler iki cihetle şehit sayılırlar. Birincisi afete maruz kaldıkları için; ikincisi de kanları aktığı için. Biz depremin olduğu merkezden (Nurdağı’ndan) 250 km. daha doğuda [Şanlıurfa’da) olduğumuz halde sarsıntı adeta kıyamet zelzelesinin bir numunesiydi. İnsanın aklını başından alacak türdendi. Sarsıntıyla uyandığımız gibi bir adım bile öteye gidemedik; oturduğumuz yerde çakılıp kaldık. Çünkü her şey çok şiddetli ve ani oluyordu. Allah şöyle buyuruyor: (وَلِلّٰهِ غَيْبُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَٓا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلَّا كَلَمْحِ الْبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْرَبُ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدٖيرٌ) “Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. Kıyamet bir göz kırpması kadar yahut daha da kısa olacaktır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.” Şunu söylemek mümkündür ki, bu depremi bizzat yaşayan ya da televizyon ekranlarından seyredip de gönlünde ve hayatında dine ve ahiret kaygısına yer veren, inkârda ve inançsızlıkta direnmeyen her kes, Allah’ın her şeye kadir olduğunu anlamıştır muhakkak. Kuşkusuz anlamayanlar da olmuştur ve her zaman olacaktır. Hatta televizyon ekranlarında göçük altında kalan depremzedelerle alay eder gibi, “Eğer Allah depremleri yapıyorsa, madem o bölge dindar bir bölgedir, neden Allah dindar insanlara bela gönderiyor” diyecek kadar küfür ve inkâr kusan insanlar da oldu. Yukarıdaki ayet, “Şüphesiz Allah her şeye kadirdir” ifadesine yer vermekle, hayatında dine yer vermeyen sapkın güruha karşı Allah’ın varlığını, birliğini, ilminin ve kudretinin sınırsızlığını ve sonsuzluğunu dile getiriyor. Özellikle kâinatın sınırlarını kuşatan Allah’ın ilmine ve göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir zamanda kıyametin kopmasını sağlayacak büyüklükteki Allah’ın kudretine dikkat çekiyor. Allah depremlerle, “Ey insanlar! Madem Allah’ın mucizevî kudretini gözünüzle gördünüz, gaflet uykusundan ayılın ve intibaha gelin artık” demek istiyor. Gerçekten Allah öyle bir kadir-i mutlaktır ki, ona düşmanlık eden ne kadar cebbar nemrutlar ve firavunlar varsa hepsi, kıyamet vaktinde toprak altından çıkarılmak üzere yerin altında çürümeye terk edilmişlerdir. Allah ise Hayy-ı Bakî’dir. Bediüzzaman Meyve Risalesinin yedinci meselesinde, insanoğlunun öldükten sonraki dirilişinden söz ederken veciz bir ifadeyle şöyle der: “…Ve bu âlemde çok taifelere kumandanlık yapan, karışan ve bazen karıştıran bir zabit, toprağa girip her amelinden sual olunmamak ve uyandırılmamak üzere yatıp saklanmayacaktır.” Gökleri ve yeri yoktan var eden bir kudret sahibi insanı yeniden diriltip hesaba çekemez mi? Toprak altına girip de sonsuza kadar orada kalacağına inananlara acımamak elde değildir. Nasıl bir düşünce ve hayal yapıları vardır, merak ediyoruz. Sözde Müslüman fakat hakikatte mülhit olan birisiyle yaptığımız tartışmada adam özetle şöyle dedi: “Deprem tamamen bir doğa olayıdır. Allah’la ya da insanların yaptıkları kötülüklerle hiçbir alakası yoktur. Kader diye bir şey de yoktur. Eğer evler teknolojiye uygun yapılırsa deprem kimseyi öldürmez.” Dikkat ederseniz adamın sarf ettiği cümlelerin içinde sadece bir cümlede hakikat payı vardır. O da evlerin teknolojiye uygun yapılmasıdır. Zaten hem dinimiz hem de din âlimleri, evlerin mutlaka deprem yönetmeliğine, plan ve projeye uygun yapılması gerektiğini vurguluyorlar. Fakat bir tek cümleyi dillerine dolayarak birçok hakikati inkâr etmek veya gizlemek sapıklıktan başka bir şey değildir. Mesela, “Kader diye bir şey yok” diyerek Allah’ın sonsuz ve her şeyi kuşatan ilmini inkâr ediyorlar. Çünkü kader denilen şey, olayların Allah’ın ilmi tarafından önceden programlanmasıdır. “Depremin Allah’la ve insanların kötülükleriyle hiçbir alakası yoktur” demek Allah’ı tanımamaktır. Sen evinin, arabanın, paralarının sahibi olacaksın da dünyanın ve dünya içindeki mahlûkatın sahibi olmayacak, her şey ve her kes başıboş olacak, öyle mi? Eğer Allah’ın varlığına inanıyorsak ve Allah’ın insanları ne amaçla yarattığını biliyorsak böyle bir cümleyi kullanmamız mümkün değildir. Fakat ne yazık ki, İslam memleketlerinde yaşayıp da ölüsü cenaze namazıyla gömülen bazı insanlar depremin Allah’la bir ilgisinin bulunmadığını söyleyecek kadar alçalabiliyorlar.
Ekleme Tarihi: 13 Şubat 2023 - Pazartesi

DEPREMİN ARDINDAN - 1

6. Şubat 2023, sabah saat 04:17’de, 10 saniye arayla, her biri 35 saniye süren, adeta kıyamet zelzelesine benzeyen iki deprem yaşadık. Ardından saat 13:20’de, yine 35 saniye devam eden ve sabahkinin şiddetinde bir deprem daha yaşadık. Aslında iki değil, üç deprem yaşadık. Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, geride kalan yakınlarına baş sağlığı, yaralı olanlara da Allah’tan şifa diliyoruz. Vefat edenler iki cihetle şehit sayılırlar. Birincisi afete maruz kaldıkları için; ikincisi de kanları aktığı için.

Biz depremin olduğu merkezden (Nurdağı’ndan) 250 km. daha doğuda [Şanlıurfa’da) olduğumuz halde sarsıntı adeta kıyamet zelzelesinin bir numunesiydi. İnsanın aklını başından alacak türdendi. Sarsıntıyla uyandığımız gibi bir adım bile öteye gidemedik; oturduğumuz yerde çakılıp kaldık. Çünkü her şey çok şiddetli ve ani oluyordu. Allah şöyle buyuruyor: (وَلِلّٰهِ غَيْبُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَٓا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلَّا كَلَمْحِ الْبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْرَبُ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدٖيرٌ) “Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir. Kıyamet bir göz kırpması kadar yahut daha da kısa olacaktır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.”

Şunu söylemek mümkündür ki, bu depremi bizzat yaşayan ya da televizyon ekranlarından seyredip de gönlünde ve hayatında dine ve ahiret kaygısına yer veren, inkârda ve inançsızlıkta direnmeyen her kes, Allah’ın her şeye kadir olduğunu anlamıştır muhakkak. Kuşkusuz anlamayanlar da olmuştur ve her zaman olacaktır. Hatta televizyon ekranlarında göçük altında kalan depremzedelerle alay eder gibi, “Eğer Allah depremleri yapıyorsa, madem o bölge dindar bir bölgedir, neden Allah dindar insanlara bela gönderiyor” diyecek kadar küfür ve inkâr kusan insanlar da oldu.

Yukarıdaki ayet, “Şüphesiz Allah her şeye kadirdir” ifadesine yer vermekle, hayatında dine yer vermeyen sapkın güruha karşı Allah’ın varlığını, birliğini, ilminin ve kudretinin sınırsızlığını ve sonsuzluğunu dile getiriyor. Özellikle kâinatın sınırlarını kuşatan Allah’ın ilmine ve göz

açıp kapayıncaya kadar kısa bir zamanda kıyametin kopmasını sağlayacak büyüklükteki Allah’ın kudretine dikkat çekiyor. Allah depremlerle, “Ey insanlar! Madem Allah’ın mucizevî kudretini gözünüzle gördünüz, gaflet uykusundan ayılın ve intibaha gelin artık” demek istiyor. Gerçekten Allah öyle bir kadir-i mutlaktır ki, ona düşmanlık eden ne kadar cebbar nemrutlar ve firavunlar varsa hepsi, kıyamet vaktinde toprak altından çıkarılmak üzere yerin altında çürümeye terk edilmişlerdir. Allah ise Hayy-ı Bakî’dir.

Bediüzzaman Meyve Risalesinin yedinci meselesinde, insanoğlunun öldükten sonraki dirilişinden söz ederken veciz bir ifadeyle şöyle der: “…Ve bu âlemde çok taifelere kumandanlık yapan, karışan ve bazen karıştıran bir zabit, toprağa girip her amelinden sual olunmamak ve uyandırılmamak üzere yatıp saklanmayacaktır.” Gökleri ve yeri yoktan var eden bir kudret sahibi insanı yeniden diriltip hesaba çekemez mi? Toprak altına girip de sonsuza kadar orada kalacağına inananlara acımamak elde değildir. Nasıl bir düşünce ve hayal yapıları vardır, merak ediyoruz.

Sözde Müslüman fakat hakikatte mülhit olan birisiyle yaptığımız tartışmada adam özetle şöyle dedi: “Deprem tamamen bir doğa olayıdır. Allah’la ya da insanların yaptıkları kötülüklerle hiçbir alakası yoktur. Kader diye bir şey de yoktur. Eğer evler teknolojiye uygun yapılırsa deprem kimseyi öldürmez.”

Dikkat ederseniz adamın sarf ettiği cümlelerin içinde sadece bir cümlede hakikat payı vardır. O da evlerin teknolojiye uygun yapılmasıdır. Zaten hem dinimiz hem de din âlimleri, evlerin mutlaka deprem yönetmeliğine, plan ve projeye uygun yapılması gerektiğini vurguluyorlar. Fakat bir tek cümleyi dillerine dolayarak birçok hakikati inkâr etmek veya gizlemek sapıklıktan başka bir şey değildir.

Mesela, “Kader diye bir şey yok” diyerek Allah’ın sonsuz ve her şeyi kuşatan ilmini inkâr ediyorlar. Çünkü kader denilen şey, olayların Allah’ın ilmi tarafından önceden programlanmasıdır. “Depremin

Allah’la ve insanların kötülükleriyle hiçbir alakası yoktur” demek Allah’ı tanımamaktır. Sen evinin, arabanın, paralarının sahibi olacaksın da dünyanın ve dünya içindeki mahlûkatın sahibi olmayacak, her şey ve her kes başıboş olacak, öyle mi? Eğer Allah’ın varlığına inanıyorsak ve Allah’ın insanları ne amaçla yarattığını biliyorsak böyle bir cümleyi kullanmamız mümkün değildir. Fakat ne yazık ki, İslam memleketlerinde yaşayıp da ölüsü cenaze namazıyla gömülen bazı insanlar depremin Allah’la bir ilgisinin bulunmadığını söyleyecek kadar alçalabiliyorlar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.