KESK'TEN ZAM ORANLARINA TEPKİ, KABUL ETMİYORUZ!
KESK'TEN ZAM ORANLARINA TEPKİ, KABUL ETMİYORUZ!
Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) Urfa Şubeler Platformu’ndan memur ve memur emeklisini yapılacağı açıklanan zam oranlarına tepki geldi. Platform tarafından yapılan açıklamada, Hükümet ile Memur-Sen’in vardığı toplu sözleşme mutabakatının “Ölümü gösterip sıtmaya razı etme” mutabakatı olduğunu söyleyen Eğitim-Sen Şube Sekreteri Özlem Ulutaş Şengül, 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik dayatan bu mutabakatı kabul etmediklerini belirtti.
Şanlıurfa KESK Şubeler Platformu toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin memurlara sunduğu teklife tepki olarak bir günlük iş bırakma eylemine çağırdı. Ahmet Bahçıvan İş Merkezinde Şanlıurfa KESK Şubeler Platformu tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer verildi:
5,5 milyon kamu emekçisini ve emeklisi olarak ailelerimizi de kattığımızda 20 milyonluk geniş bir kitlenin geleceğini doğrudan ilgilendiren “toplu sözleşme” görüşmeleri bugün taraflar arasında varılan mutabakatla sona ermiştir.
Hemen baştan ifade edelim ki, günlerdir bizden adeta kaçırılan, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ürünü mutabakatın adı “ölümü gösterip sıtmaya razı etme mutabakatıdır.
Bilindiği üzere KESK olarak hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifine ilişkin basın toplantımızda bugün varılan mutabakatın içeriğine ilişkin önemli tehlikeye dikkat çekmiştik.
Yıllardır birikmiş hiçbir temel sorunumuzu çözmeyen, bir iki puanlık maaş artışları ve sonraki yıllara ertelenen vaatlerle cilalanan bir teklifin mutabakatla sonuçlanmasının çok güçlü bir ihtimal olduğunu ifade etmiştik.
Ne yazık ki bugün ortaya çıkan tablo tam da budur.
Hükümet 12 Ağustos’ta yaptığı kamu emekçileri ve emeklikleri tarafından tepki ile karşılanan ilk teklifini yenilemek için 11 gün boyunca hiçbir adım atmamıştır.
Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinde yer alan bir konfederasyon olarak, KESK olarak tam 11 gün boyunca, her gün, yeni bir teklifi yapılıp yapılmayacağını, yapılacaksa 4688 sayılı yasaya göre bizim de katılmamız gereken toplantının ne zaman gerçekleştirileceği konularında defalarca girişimde bulunduk Ancak 11 gündür defalarca görüştüğümüz Çalışma Bakanlığından hep aynı cevabı, “Henüz net değil” cevabını aldık.
11 günlük sessizlikten sonra Çalışma Bakanlığı nihayet dün kamu görevlilerinin geneline ilişkin toplu sözleşme müzakerelerinin sonucunun bugün saat 14.30’da açıklanacağı duyurmuştur.
Yani ne Çalışma Bakanlığı yetkilileri ne de masada “yetkili” sıfatı ile oturan konfederasyon ve sendikalar kapalı kapılar ardında yürütülen müzakerelerin içeriği hakkında 11 gün boyunca tek bir cümle dahi etmemiştir. Ta ki bugün bir saatti aşan gecikme ile saat 15.45’ta başlayan toplantıya kadar..
Kısacası 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Bu durum bile tek başına 5,5 milyon kamu emekçisine ve emekliye verilen değeri ortaya koymaktadır.
Bugün açıklanan mutabakat ise kamu emekçilerine, emeklilere verilen değeri gösteren bir belgedir.
AÇIKLANAN MUTABAKAT VERİLEN DEĞERİ GÖSTERİYOR
Buna göre hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifin 2022 yılı için sadece 1 puan, 2022 için ise 2 puan, yani toplamda 3 puan artırıldığı mutabakat büyük kazanım, bir başarı gibi sunulmaktadır.
Oysa bir toplu sözleşmenin başarılı ya da iyi bir toplu sözleşme olarak gösterilmesinin kriterleri açıktır. Bir toplu sözleşmede başarının temel kriteri ne talep ettiğiniz, ne aldığınız arasındaki makasın ağzı ile ölçülür.
Buna göre masaya “yetkili” sıfatı ile oturanlar ve bu dönem ortak hareket ettikleri konfederasyon 2022 için 21 maaş artışı artı 3 refah payı artı 600 TL önceki dönem kaybı talep etmiştir. Yani 2022 yılı için 39 maaş artışı talep etmiştir. Buna karşım 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde .5.+7 maaş artışına imza atmıştır.
Yine 2023 için 17 maaş artışı + 3 refah payı teklifine karşılık altışar aylık dilimler halinde 8 + 6 oranına imza atılmıştır.
Kısacası iki yıl için toplamda 67,2 maaş artışı teklif eden “yetkili” konfederasyon iki yıl için toplamda 26 oranına imza atmıştır.
Teklif ve varılan mutabakat arasında iki yıl için toplamda 41 puan fark vardır. Bunun anlamı 5,5 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin en az bir yılının çalınmasıdır.
Buna rağmen sanki büyük bir lütufmuş gibi, altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağı ifade edilmiştir.
Öte yandan refah payı talebi yine görmezden gelinmiştir. Bunun yerine hali hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı 3 ayda 400 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi 235 TL artırılarak 3 ayda 400 TL’ye çıkarılmıştır.
Söz konusu artıştan sendika üyesi olmayan ve 4688 sayılı yasaya göre sendika üyesi olması yasaklanmış bulunan toplamda en az 1 milyon 800 bin kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi yararlanamayacaktır.
Dolayısıyla toplu sözleşme ikramiyesinde artışın refah payı talebi ile kıyaslanması veya “refah payı vermiyoruz ama toplu sözleşme ikramiyesini artırdık” denmesinin bir karşılığı yoktur.
Ayrıca mutabakatın sunumunda Üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında “toplu sözleşme dönemi içinde yapacağımız çalışmaları meclise yasa haline getirilmek üzere göndereceğiz” denilmiştir.
Yıllardır kadro bekleyen, bugün sayıları beş yüz bini aşan sözleşmeli personel konusu ise “3+1 sistemi üzerinde çalışacağız” gibi net olmayan, köşeli ‘vaatlerle geçiştirilmiştir.
Kısacası 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personel konularında yine suya yazı yazılmıştır. Milyonların beklentisi önümüzdeki dönemin seçimlerinin yatırımı olarak çıkmaz ayın son çarşambasına ertelenmiştir.
Durum ortada olmasına rağmen “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada vatandaşlarına en az doğrudan yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen, sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de manidardır.
BU MUDUR BAŞARI?
Bu ülkede çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyon 45’i aşmıştır.
İğneden ipliğe her şeye zam yağmurunun devam ettiği,
Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı dolayısıyla hayat pahalılığının önümüzdeki dönemde bırakalım düşmeyi daha da artacağının açık olduğu koşullara rağmen hiç kimsenin inanmadığı hedeflenen enflasyon rakamlarını temel alan bu mutabakatın neresi başarılı?
Mutabakatta saymakla bitiremeyeceğimiz daha pek çok temel sorunumuza ilişkin tek bir cümle bile edilmemiştir.
Sonuç olarak ortada taraflar arasında bağlayıcılığı olan bir toplu sözleşme metni değil, 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personeli durumu başta olmak üzere bilinmez bir tarihe bırakılan bir vaat-temenni metni vardır.
İşkolları toplu sözleşmelerinin içeriği ise “teknik çalışmalar devam ediyor” denilerek tamamen belirsiz bırakılmıştır.
KESK olarak 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik dayatan bu mutabakatı KABUL ETMİYORUZ!
Yıllardır yaşanan kayıplar, biriken sorunlar bu yıl konfederasyonların tekliflerine daha fazla yansımıştır. Bu yıl konfederasyonların maaş artış talepleri başta olmak üzere pek çok talebi ilk defa bu kadar bir birine yakınlaşmıştır.
Ancak bugün altına imza atılan mutabakat taleplerde ortaklaşmadan daha önemli olanın bu talepler için mücadelede ortaklaşmak olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur.
KESK olarak bu yönde yaptığımız çağrılar, kamu emekçilerinin ve emeklilerini daha da mağdur edecek yeni bir “satış” sözleşmesine onay verilmemesi yönündeki uyarılarımız “yetkili” konfederasyon tarafından yok sayılmıştır.
Biz her şeye rağmen sendika-konfederasyon olmanın gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz. Hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olduğumuz 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sesi olmayı sürdüreceğiz.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.