Kur'an eğitimine karşı hazımsızlığı iş edinmişler

Sağlık - Yaşam 14.06.2019 - 09:30, Güncelleme: 12.09.2022 - 18:03 2599+ kez okundu.
 

Kur'an eğitimine karşı hazımsızlığı iş edinmişler

Eğitim-İş, Millî Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği ve bir protokol çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülen 4-6 yaş grubu çocuklar için Kur’an kursu eğitim programının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a dava açmıştır.
Mezkûr sendikanın yaptığı açıklama, kendi içerisinde birçok çelişkiyi barındırmanın yanı sıra, bir kez daha sözde laiklik ve demokrasi ambalajı ile din düşmanlığını köhne ideolojiler pazarına sürmüş, toplumun değerlerine ve dinamiklerine ne denli yabancılaştığını göstermiş, içimizdeki islamofobiklerin dini değerlerle kavgasını tescillemiştir. Açıklamada, Millî Eğitim Bakanlığı’nın eğitim-öğretim sürecini kendine yakın gördüğü taşeronlara havale ettiği iddiası vardır, ki bu tam anlamıyla bir garabet, dahası açık bir yalandır. Devletin iki kurumu arasında yasal çerçevede gerçekleştirilen bir süreci bu şekilde tavsif etmek, en yalın ifadeyle, dini olan her şeye duyulan nefretin bir tezahürüdür. Bu bağlamda açıklamalarında kamusal parasız eğitim için mücadele ettiğini ilan eden mahut sendika, eğitimde taşeronlaşma yalanına örnek olarak MEB gibi, bir kamu kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı hedef alması derin bir tenakuzu ve zihinsel bir çarpıklığı ifade etmektedir.  Zira Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 4-6 yaş için öğretim programında, bu yaş grubuna millî eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak eğitim verileceği beyan edilmektedir. Akademisyenler, pedagoglar, Kur’an kursu öğreticileri ve okul öncesi öğretmenlerinin görüşleri alınarak çoklu katılım anlayışıyla programlar hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Yani iddia edildiği gibi, bu yaş grubuna verilecek dinî eğitim, millî eğitimin temel ilkeleri ile çelişmemekte hatta erken çocukluk döneminde dinî eğitimin sağlıklı bir şekilde verilebilmesi arayışının bir tezahürü olarak ortaya çıktığı açıkça görünmektedir. Söz konusu sendikanın açıklamasında, “4-6 yaş grubu çocuklarımız okul öncesi eğitim çağında, laik, bilimsel, demokratik eğitim ilkelerine uygun eğitim görmeleri gerekirken ve bu görev devlet adına Milli Eğitim Bakanlığı’nın iken bu görevi devredercesine hareket etmesi kabul edilemez” denilmektedir. Oysa iki kurum arasında imzalanan protokoller incelendiğinde, bu kursların temel amaçlarından birinin okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak olduğu, burada verilecek eğitimin okul öncesi eğitimi aksatmayacak şekilde, yani okul öncesi eğitimin muadili değil, tamamlayıcısı olarak oluşturulmaya çalışıldığı görülecektir. Birçok yönden derin çelişkiler barındıran açıklamada, anayasal bir ihlal olarak manipüle edilen bu uygulamanın temel dayanaklarından biri, ihlal edildiği iddia edilen aynı anayasanın 24. maddesidir. Bu maddede “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir”, “Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır” hükümleri yer almaktadır. Bu uygulama tam olarak bu maddenin pratikleşmiş biçimidir. Zira söz konusu çalışma, milletin talebi, devletin gözetimi altında ve yine devletin iki önemli kurumu tarafından yapılmaktadır. Buna mukabil erken yaşta dinî eğitim için aynı maddede “…Bunun dışındakilerin eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır” denilmektedir. İmzalanan protokollerde 4-6 yaş grubu çocukların manevi ve kültürel gelişimlerinin sağlanması hedefiyle, değerler eğitimi ve dinî eğitim çalışmaları yapılması velilerin yazılı talepleriyle gerçekleştirilmektedir. Bu protokollerde, kurslarda verilecek eğitimin içeriğine ve eğitimcilerin niteliklerine dair kriterler de sarih bir biçimde yer almaktadır. Yani Millî Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi iki önemli kurumun iştirakiyle tamamen yasal, kontrollü olarak işletilen, toplumsal bir gereklilik ve talebin yansıması olan bu çalışmalarda MEB’in yetki devri gibi trajikomik iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu iddiaların bilinçaltını görmek oldukça kolaydır. Bu yaklaşım, objektif bir bakıştan ziyade obsesif bir tavrın yansımasıdır. Sivil toplumun önemli aktörleri olan sendikaların, hele ki eğitim sendikalarının günümüzde hâlâ bu tür reflekslerle hareket etmelerini anlamak mümkün değildir. Eğitim sendikalarının ideolojik bariyerlere sıkışarak, kendi toplumsal değerlerine bu kadar yabancılaşarak ortaya koydukları bu yaklaşımların artık terk edilmesi ve ‘eğitimin her aşamasını nitel olarak nasıl daha iyi bir noktaya getirebiliriz’ sorusu etrafında toplanmamız gerektiğine inanıyoruz. Eğitim-İş ve benzeri anlayışta olanlara şunu sormak istiyoruz: Çocukların vasileri tarafından dinî eğitim taleplerinin karşılanması için mevcut yasal çerçevede nasıl bir form önermektedirler? Yoksa ailelerin dinî eğitim taleplerini gayrimeşru mu bulmaktadırlar? Farklı dinî inanışların korunması için rahatlıkla cümle kurabilenlerin, söz konusu ülkemizin dinî değerleri ve mütedeyyin halkı olduğunda hemen laiklik söylemiyle yasakçı bir tutumu benimsemeleri de ayrıca dikkat çekmemiz gereken bir başka tutarsızlık örneğidir. Her türlü kutsalı, inancı ve manevi değeri hurafe olarak gören katı pozitivist aydınlanmacı anlayışın, insanlığı sürüklediği trajediyi görmesini de doğrusu bu zihniyetten beklemek safdillik olacaktır. Millî Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uyguladığı bu önemli çalışmalara karşı gösterilen bu ve türevi ideolojik jakoben tavırların maşeri vicdanda karşılık bulmadığı da ortadadır.
Eğitim-İş, Millî Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği ve bir protokol çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülen 4-6 yaş grubu çocuklar için Kur’an kursu eğitim programının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a dava açmıştır.

Mezkûr sendikanın yaptığı açıklama, kendi içerisinde birçok çelişkiyi barındırmanın yanı sıra, bir kez daha sözde laiklik ve demokrasi ambalajı ile din düşmanlığını köhne ideolojiler pazarına sürmüş, toplumun değerlerine ve dinamiklerine ne denli yabancılaştığını göstermiş, içimizdeki islamofobiklerin dini değerlerle kavgasını tescillemiştir. Açıklamada, Millî Eğitim Bakanlığı’nın eğitim-öğretim sürecini kendine yakın gördüğü taşeronlara havale ettiği iddiası vardır, ki bu tam anlamıyla bir garabet, dahası açık bir yalandır.

Devletin iki kurumu arasında yasal çerçevede gerçekleştirilen bir süreci bu şekilde tavsif etmek, en yalın ifadeyle, dini olan her şeye duyulan nefretin bir tezahürüdür. Bu bağlamda açıklamalarında kamusal parasız eğitim için mücadele ettiğini ilan eden mahut sendika, eğitimde taşeronlaşma yalanına örnek olarak MEB gibi, bir kamu kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nı hedef alması derin bir tenakuzu ve zihinsel bir çarpıklığı ifade etmektedir. 

Zira Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 4-6 yaş için öğretim programında, bu yaş grubuna millî eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak eğitim verileceği beyan edilmektedir. Akademisyenler, pedagoglar, Kur’an kursu öğreticileri ve okul öncesi öğretmenlerinin görüşleri alınarak çoklu katılım anlayışıyla programlar hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Yani iddia edildiği gibi, bu yaş grubuna verilecek dinî eğitim, millî eğitimin temel ilkeleri ile çelişmemekte hatta erken çocukluk döneminde dinî eğitimin sağlıklı bir şekilde verilebilmesi arayışının bir tezahürü olarak ortaya çıktığı açıkça görünmektedir.

Söz konusu sendikanın açıklamasında, “4-6 yaş grubu çocuklarımız okul öncesi eğitim çağında, laik, bilimsel, demokratik eğitim ilkelerine uygun eğitim görmeleri gerekirken ve bu görev devlet adına Milli Eğitim Bakanlığı’nın iken bu görevi devredercesine hareket etmesi kabul edilemez” denilmektedir. Oysa iki kurum arasında imzalanan protokoller incelendiğinde, bu kursların temel amaçlarından birinin okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak olduğu, burada verilecek eğitimin okul öncesi eğitimi aksatmayacak şekilde, yani okul öncesi eğitimin muadili değil, tamamlayıcısı olarak oluşturulmaya çalışıldığı görülecektir.

Birçok yönden derin çelişkiler barındıran açıklamada, anayasal bir ihlal olarak manipüle edilen bu uygulamanın temel dayanaklarından biri, ihlal edildiği iddia edilen aynı anayasanın 24. maddesidir. Bu maddede “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir”, “Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır” hükümleri yer almaktadır. Bu uygulama tam olarak bu maddenin pratikleşmiş biçimidir. Zira söz konusu çalışma, milletin talebi, devletin gözetimi altında ve yine devletin iki önemli kurumu tarafından yapılmaktadır.

Buna mukabil erken yaşta dinî eğitim için aynı maddede “…Bunun dışındakilerin eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır” denilmektedir. İmzalanan protokollerde 4-6 yaş grubu çocukların manevi ve kültürel gelişimlerinin sağlanması hedefiyle, değerler eğitimi ve dinî eğitim çalışmaları yapılması velilerin yazılı talepleriyle gerçekleştirilmektedir. Bu protokollerde, kurslarda verilecek eğitimin içeriğine ve eğitimcilerin niteliklerine dair kriterler de sarih bir biçimde yer almaktadır. Yani Millî Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi iki önemli kurumun iştirakiyle tamamen yasal, kontrollü olarak işletilen, toplumsal bir gereklilik ve talebin yansıması olan bu çalışmalarda MEB’in yetki devri gibi trajikomik iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu iddiaların bilinçaltını görmek oldukça kolaydır. Bu yaklaşım, objektif bir bakıştan ziyade obsesif bir tavrın yansımasıdır. Sivil toplumun önemli aktörleri olan sendikaların, hele ki eğitim sendikalarının günümüzde hâlâ bu tür reflekslerle hareket etmelerini anlamak mümkün değildir. Eğitim sendikalarının ideolojik bariyerlere sıkışarak, kendi toplumsal değerlerine bu kadar yabancılaşarak ortaya koydukları bu yaklaşımların artık terk edilmesi ve ‘eğitimin her aşamasını nitel olarak nasıl daha iyi bir noktaya getirebiliriz’ sorusu etrafında toplanmamız gerektiğine inanıyoruz.

Eğitim-İş ve benzeri anlayışta olanlara şunu sormak istiyoruz: Çocukların vasileri tarafından dinî eğitim taleplerinin karşılanması için mevcut yasal çerçevede nasıl bir form önermektedirler? Yoksa ailelerin dinî eğitim taleplerini gayrimeşru mu bulmaktadırlar?

Farklı dinî inanışların korunması için rahatlıkla cümle kurabilenlerin, söz konusu ülkemizin dinî değerleri ve mütedeyyin halkı olduğunda hemen laiklik söylemiyle yasakçı bir tutumu benimsemeleri de ayrıca dikkat çekmemiz gereken bir başka tutarsızlık örneğidir.

Her türlü kutsalı, inancı ve manevi değeri hurafe olarak gören katı pozitivist aydınlanmacı anlayışın, insanlığı sürüklediği trajediyi görmesini de doğrusu bu zihniyetten beklemek safdillik olacaktır.

Millî Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uyguladığı bu önemli çalışmalara karşı gösterilen bu ve türevi ideolojik jakoben tavırların maşeri vicdanda karşılık bulmadığı da ortadadır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Adana arap escort Çukurova arap escort Seyhan arap escort Ankara arap escort Mamak arap escort Etimesgut arap escort Polatlı arap escort Pursaklar arap escort Haymana arap escort Çankaya arap escort Keçiören arap escort Sincan arap escort Antalya arap escort Kumluca arap escort Konyaaltı arap escort Manavgat arap escort Muratpaşa arap escort Kaş arap escort Alanya arap escort Kemer arap escort Bursa arap escort Eskişehir arap escort Gaziantep arap escort Şahinbey arap escort Nizip arap escort Şehitkamil arap escort İstanbul arap escort Merter arap escort Nişantaşı arap escort Şerifali arap escort Maltepe arap escort Sancaktepe arap escort Eyüpsultan arap escort Şişli arap escort Kayaşehir arap escort Büyükçekmece arap escort Beşiktaş arap escort Mecidiyeköy arap escort Zeytinburnu arap escort Sarıyer arap escort Bayrampaşa arap escort Fulya arap escort Beyoğlu arap escort Başakşehir arap escort Tuzla arap escort Beylikdüzü arap escort Pendik arap escort Bağcılar arap escort Ümraniye arap escort Üsküdar arap escort Esenyurt arap escort Küçükçekmece arap escort Esenler arap escort Güngören arap escort Kurtköy arap escort Bahçelievler arap escort Sultanbeyli arap escort Ataşehir arap escort Kağıthane arap escort Fatih arap escort Çekmeköy arap escort Çatalca arap escort Bakırköy arap escort Kadıköy arap escort Avcılar arap escort Beykoz arap escort Kartal arap escort İzmir arap escort Balçova arap escort Konak arap escort Bayraklı arap escort Buca arap escort Çiğli arap escort Gaziemir arap escort Bergama arap escort Karşıyaka arap escort Urla arap escort Bornova arap escort Çeşme arap escort Kayseri arap escort Kocaeli arap escort Gebze arap escort İzmit arap escort Malatya arap escort Manisa arap escort Mersin arap escort Yenişehir arap escort Mezitli arap escort Erdemli arap escort Silifke arap escort Akdeniz arap escort Anamur arap escort Muğla arap escort Bodrum arap escort Milas arap escort Dalaman arap escort Marmaris arap escort Fethiye arap escort Datça arap escort Samsun arap escort Atakum arap escort İlkadım arap escort Adıyaman arap escort Afyonkarahisar arap escort Ağrı arap escort Aksaray arap escort Amasya arap escort Ardahan arap escort Artvin arap escort Aydın arap escort Balıkesir arap escort Bartın arap escort Batman arap escort Bayburt arap escort Bilecik arap escort Bingöl arap escort Bitlis arap escort Bolu arap escort Burdur arap escort Çanakkale arap escort Çankırı arap escort Çorum arap escort Denizli arap escort Diyarbakır arap escort Düzce arap escort Edirne arap escort Elazığ arap escort Erzincan arap escort Erzurum arap escort Giresun arap escort Gümüşhane arap escort Hakkari arap escort Hatay arap escort Iğdır arap escort Isparta arap escort Kahramanmaraş arap escort Karabük arap escort Karaman arap escort Kars arap escort Kastamonu arap escort Kırıkkale arap escort Kırklareli arap escort Kırşehir arap escort Kilis arap escort Konya arap escort Kütahya arap escort Mardin arap escort Muş arap escort Nevşehir arap escort Niğde arap escort Ordu arap escort Osmaniye arap escort Rize arap escort Sakarya arap escort Siirt arap escort Sinop arap escort Sivas arap escort Şanlıurfa arap escort Şırnak arap escort Tekirdağ arap escort Tokat arap escort Trabzon arap escort Tunceli arap escort Uşak arap escort Van arap escort Yalova arap escort Yozgat arap escort Zonguldak arap escort
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.