Şanlıurfa’yı ‘SU ŞEHRİ’ yapacaktım

Şanlıurfa Eski Belediye Başkanı Bahçivan, Fırat’ı Karakoyun Deresi’ne akıtma projesini düşündüğünü ancak su ve alt yapı gibi önemli projelere öncelik verdiği için yetiştiremediğini söyledi.

  Şanlıurfa Eski Belediye Başkanı Ahmet Bahçivan, Fırat’ı Karakoyun Deresi’ne akıtma projesini düşündüğünü ancak şehrin 100 yıllık su, alt yapı ve diğer önemli projelerine öncelik verdiği için yetiştiremediğini söyledi. Bahçivan, Gazeteci-Yazar Müslüm Aktürk’ün Şanlıurfa kamuoyunda oldukça kabul gören Fırat’ın Karakoyun Deresi’ne akıtılması projesiyle ilgili sorusu üzerine yaptığı açıklamada, “Benim projelerim içinde suyu Karakoyun Deresi'nden akıtma düşüncesi vardı ancak o dönemde alt yapı projesi derken, arıtma tesisi derken, büyük parklar derken, uzun yıllar ihtiyacı karşılayacak mezarlık projesi derken zaman kalmadı. Aday adaylığım sırasında da anlatmıştım, kısmet olsaydı seçilseydim ne yapacaktım? Fırat’ın bir bölümünü Karakoyun'dan akıtarak şehrin muhtelif yerlerinde büyük göletler oluşturacaktım. Bahçeler bölgesinde hazine arazilerimiz var o araziler içerisinde çok çok büyük göletler oluşturarak içerisinde kayıkların, gondolların dolaşabildiği ve çevresinde sosyal tesislerin, lokantaların, dinlenme yerlerinin, parkların hatta otellerin yer alacağı mekânlar düşünmüştüm.” dedi. Şanlıurfa’yı bir ‘su şehri’ yapacağını ifade ettiğini hatırlatan Ahmet Bahçivan, su şehri projesinin yalnızca göletlerle, Fırat’ın Karakoyun’a akıtılmasıyla sınırlı olmadığını aynı zamanda her mahallede 20-25 tane taştan su çeşmeleri ve fıskiyeli süs havuzlarını da yapmayı planladığını anlattı. GENÇLİK PARKI’NIN DAHA BÜYÜĞÜ Bahçivan, Fırat’ın sularının akıtılacağı bazı bölgelerde Ankara’daki Gençlik Parkı’nın 2-3 misli büyüklüğünde göletler yapmayı planladığını belirterek, şunları söyledi: “Bu göletlerin çevresinde sosyal tesisler olacaktı. Yerli, yabancı turistler ve Şanlıurfalılar buraya geldiklerinde dinlensinler, kebaplarını, çiğköftelerini yesinler, çaylarını içsinler diye. Buraların, yazın piknik alanlarından kışın da sosyal tesislerinden yararlanılacaktı. Dünyanın her tarafında böyle oluşumlar mevcuttur. Hele suyun olduğu yerler her zaman canlıdır ve diridir. Dolayısıyla Urfa’yı bir su şehri yapacağıma dair bir söz vermiştim. Nasıl bir söz vermiştim; Fırat akarken artık biz bakmayak, Fırat akarken biz o sudan yararlanmış olacaktık. BEYAZGÜL KARDEŞİMİZE HAYIRLI OLSUN Bu vaatlerim kamuoyunda çok büyük ilgi gördü. Sosyal medyada yapılan 22 anketin hiç birisinde yüzde 62’den aşağı oy almadım. Hatta ilerleyen günlerde, adayların açıklanmasına yakın zamanlarda insanlar yüzde 89 ve 96 oranında benim için tercihlerini kullandı. Ancak adaylık kısmet olmadı, önemli değil, Beyazgül kardeşimize hayırlı olsun, memleketimize inşaAllah büyük hizmetleri olur. Biz de elimizden ne geliyorsa, hem düşüncede hem yapmada o katkıları sağlamak mecburiyetindeyiz, keyfiyetinde değiliz. Şanlıurfa bizim şehrimiz; babalarımızdan, dedelerimizden, atalarımızdan kalmış. Ve bizim çocuklarımıza, nesilden nesile gidecek bir kent. Bu kentin güzelleşmesine katkı sağlamak hepimizin görevidir ve mecburiyetidir. Bu benim projemdi, paylaştım herkes okumuştu. İsterim ki hayata geçirsinler. Bu altyapı kadar, Karakoyun’un üstünün kapatılması kadar zor bir proje değildir.  Bir arıtma tesisi kadar zor değildir. Fatih Sultan Mehmet Parkı ve diğer büyük parkları yapmak kadar zor bir proje değildir. BİZ ‘CELALETTİN KAÇAR, GİDER’ DEDİK Yanlış işler yapıldı. Mesela en büyük yanlış ‘Hal Pazarı’nın şehrin ortasına kurulması’ olmuştur. Engel olabilmek amacıyla aşağı yukarı 28 yere mektup yazdım, orası çok güzel bir yeşil alan olarak değerlendirilebilir. Hal Pazarı’nı Eyubiye’nin dağlarına yap, Evren Sanayinin üst tarafına yap. Ben şehri Organize Sanayi Bölgesi’ne doğru taşıyacağımı söyledim. Oralar bomboş. Ama Urfalı ‘İlla AK Parti’ dedi ve Celalettin’e verdi. Biz ‘Celalettin kaçar, gider’ dedik. ‘Çünkü Urfa’nın derdinden ancak bir Urfalı anlar’ dedik ve nitekim 6 ay sonra kaçtı gitti. Şanlıurfa Derneği adına bir grup o tarihlerde Celalettin Güvenç’i desteklemek için İstanbul’dan kalkıp Şanlıurfa’ya gelmişti. Yeri gelmişken burada bu yanlış tavrı bir kez daha yadırgıyorum. Benim Celalettin Bey’in şahsıyla ilgili bir sorunum yok ancak 2 milyonluk bir şehirde Şanlıurfalı bir başkan adayı çıkarılamaması düşündürücüdür ve beni hayli üzmüştür. Şimdi bu kardeşimize (Beyazgül) destek vermek durumundayız. Onun yerine başka biri olsa, başka biri seçilseydi yine desteklemek durumundayız. Nihayet şehrimizin belediye başkanı olacak, biz onun Urfa’da güzellikleri yapması noktasında katkı sağlayacağız. BUNLAR PARAYI KULLANMASINI BİLMİYORLAR Bunlar parayı kullanması bilmeyen insanlar. Saygı duyarım, Fakıbaba geldi Şanlıurfa’ya iki dönem belediye başkanlığı yaptı ama Urfa’ya bir çivi çakmadı, sadece kaldırım boyadı. Ben bunları her yerde söyledim, söylüyorum da. Fırat’ın Karakoyun’a akıtılması projesinin 20 trilyonla 50 trilyonla ilgisi yok. Biz Urfa’nın altyapısını yaparken, arıtma tesisini yaparken, en büyük parkları yaparken muhalefetteydim, oluk oluk paralar gelmiyordu. Benden sonra 3 tane belediye başkanı geldi, Fatih Sultan Mehmet Parkı gibi bir park yapamadı. Yani bu olay para meselesi değildir ‘inanma’ meselesidir. Ben başarıyı yakalayacağımın inancını ortaya koyarsam para da oluyor, imkân da oluyor, her şey oluyor. Çok önemli bir nokta bu ‘inanma’ meselesi. Ama adamların kafası bir kaldırım boyamaya veya kaldırım yapmayla uğraşırsa… Cevdet Yılmaz’dan bana ne ya? Ben o dönemde belediye başkanlığı yaparken Başbakan’dan destek mi bekledim? Muhalefet belediye başkanıydım.  Dolayısıyla bu bir inanç meselesidir. URFA TİFOYLA, DİZANTERİ İÇ İÇE YAŞAYAN BİR ŞEHİRDİ Benim yaptığım o arıtma tesisi olmasaydı, kentin altyapısını yapmamış olsaydım Urfa tifoyla, dizanteri ve her türlü hastalıkla iç içe yaşayan bir şehirdi. İnsanlar abdest almaya da, çamaşır yıkamaya da, banyo yapmaya da su bulamazdı. Ama o projeyi bizim inancımız yaptı. Gittim İslam Kalkınma Bankası’na gittim Avrupa Birliği’ne aldım geldim, hem de hibe olarak. Bir arıtma tesisi Şanlıurfa Belediyesi’ne her gün bir trilyon gelir getiriyor. Hem halkın problemini çözmüşsün hem suyu satarak her gün kasana bir trilyon para koyuyorsun. Hazine bu parayı gönderemez Urfa’ya... YAZIKLAR OLSUN BELEDİYE BİNALARI HALA KİRALIK Urfa’nın Büyükşehir Belediyesi’nin 2018 bütçesi 990 trilyon. 990 trilyona rağmen Urfa’nın Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri ne yazık ki kirada kalıyor. Bu utanılacak durumdur. Bunlar proje bile değildir. Bunlar kendi evini bile yapamadılar, yazıklar olsun… Birer belediye binası yapamadınız mı? Kiraya verilen parayı çıkartsınlar onlarla dört tane büyük bina bir yılda yapılır...  ŞANLIURFA-İSTANBUL ARASI KADAR SU BORUSU DÖŞEDİM Ben proje mühendisiyim. Ömrüm proje üretmekle geçmiştir. On yılda yaptığım projelerin rakamlarına baktığınızda ‘Bu adam bunları nasıl yapmıştır’ diye soracaksınız. O zaman işte çapımız belli olur. İmkânsızlıklarla biz o projeleri gerçekleştirdik. Ben projelendirmiyordum, yapıyordum, yaptım da. 1350 kilometre, Şanlıurfa-İstanbul arası mesafe kadar su borusu döşedim.  Ve döşediğim su borularının içinden arabalar geçiyor. İsteyen YouTube’de izleyebilir ‘Hizmette 10 yıl’ başlıklı projelerimizi.  Allah can sağlığı versin, biz Urfa’ya yapmış olduğumuz eserlerle önümüzdeki 100 yıl Urfa’nın su problemi olmayacaktır. 5 milyon nüfusa göre, bir milyon, iki milyon değil yani... URFA’NIN SU ŞEHRİ OLMASINI BU BAŞKANIMIZDAN BEKLİYORUZ Ömrümün 40 yılı, 50 yılı proje yapmakla geçti. Yani bunlar (kendisinden sonraki başkanlar) nezaketen de sormadılar. Şimdi bu arkadaşımız (Beyazgül) dün başladı, bugün iki.  Ben buna da destek olmak için, Urfam adına şahsen ne lazımsa yaparım ama istemezlerse benim yapacak bir şeyim yok. Yapacağım önerilerim Urfa’nın yararına olacak. Urfa’nın su şehri olmasını bu başkanımızdan da bekliyoruz.