CHP'Lİ ERDOĞAN TOPRAK’TAN HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Gündem 15.01.2023 - 12:58, Güncelleme: 15.01.2023 - 12:58 2182+ kez okundu.
 

CHP'Lİ ERDOĞAN TOPRAK’TAN HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak her hafta kamuoyu ile paylaştığı İç politika, dış politika ve ekonomi başlıklı 2023 yılının ikinci ‘Haftalık Değerlendirme Raporu’nu yayımladı.
  15 Ocak 2023 tarihli haftalık değerlendirme raporu şöyle: TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ SICAK GÜNDEM 1) Libya’da Deniz İş Birliği, Petrol ve Doğalgaz Anlaşması mahkeme kararıyla askıya alındı. İsveç’teki terör örgütü gösterileri sonrasında krize giren, Türkiye-İsveç[1]Finlandiya arasındaki üçlü mutabakatın işlemesinde sıkıntılar büyüyor! 2) Bir akademisyenin uğradığı suikasta üniversitelerin- akademik camianın sessizliği, tepkisizliği ve duyarsızlığı kaygı vericidir! İÇ POLİTİKA 3) Köprü, otoyol, tünel geçiş ücretlerinin sabit tutulacağını ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu-Özel İş Birliği projeleriyle ihya ettiği iktidar müteahhitlerinden seçim öncesi ‘diyetini’ istiyor. 4) Türkiye, her 100 bin kişilik istihdamda yüzde 5,36 ölüm oranıyla ilk sıradaki yerini korurken, sosyal güvencesiz çalıştırılan kadın, çocuk ve kayıt dışı göçmen işçi ölümlerindeki tablo dikkat çekiyor! EKONOMİ 5) Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Beklenti Anketi endeks sonuçları; ihracattaki yavaşlamanın duraklamaya dönüşeceğini, bu yılın ilk çeyreği için ihracatçıların endişeli olduğunu, ortaya çıkardı. Dış ticarete dönük beklentilerdeki kötüleşme ve endişe büyümeye devam ediyor! 6) Sözde orta gelirliye yönelik ‘Yeni Evim’ kampanyası, iktidarın ülke gerçeklerinden, toplumun gelir ve yaşam koşullarından, emlak ve konut piyasasında yaratılan olağanüstü tablodan habersiz olduğunu gösterdi. Konut fiyatları artışa geçti! 7) İşsizlik, ihracatta yavaşlama, büyümenin inişe geçmesi, dış ticaret açığı ve cari açıktaki yükselişin yanında iktidarın Yeni Ekonomi Modelinin (YEM) iflasını sergileyen bir başka olumsuz gelişme, sanayi üretiminde kendisini gösterdi. Sanayi üretimi düşüyor! TARIM 8) Kırmızı et fiyatında yıllık artış yüzde 115’e ulaştı. İktidar, besiciye destek yerine kırmızı et ve canlı hayvan ithalatına hazırlanıyor! DIŞ POLİTİKA 9) Suriye’de Fırat’ın batısına yönelik uluslararası insani yardımların Türkiye-Cilvegözü sınır kapısından yapılmasını içeren BM Güvenlik Konseyi kararı 6 ay uzatıldı. Veto kullanmayıp, uzatmaya onay veren Rusya, Suriye ile normalleşmenin hızlandırılmasını istiyor. 10) NATO üyesi olan ancak AB’ye tam üye olmayan Türkiye açısından; Avrupa Birliği (AB) ile NATO arasında güvenlik iş birliğini güçlendirmeyi içeren deklarasyon, bazı çekinceleri gündeme getirebilir! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 2 1. Libya’da Deniz İş Birliği, Petrol ve Doğalgaz Anlaşması mahkeme kararıyla askıya alındı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği başvurusunda, imzalanan üçlü mutabakata rağmen İsveç hükümeti mahkeme kararını onaylayarak iadesi talep edilen isimleri iade etmeme kararı aldı. İsveç’teki terör örgütü gösterileri sonrasında krize giren üçlü mutabakatın işlemesinde sıkıntılar büyüyor! Libya ve İsveç ile ilişkilerde son bir haftada yaşanan gelişmeler her iki ülkede yargı kararlarının öncelikli olduğunu, iktidarların yargıya müdahaleden kaçındıklarını gösterdi. Bugüne kadar bir yandan yargı bağımsızlığından söz edip diğer yandan yabancı ülke liderlerinin yargıya intikal etmiş konulardaki taleplerini siyasi talimatla ve taviz beklentisiyle yerine getiren iktidar açısından sıkıntılı bir tablo ortaya çıktı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurularına onay vermeyi, bu ülkelerde Türkiye’den iltica eden terör bağlantılı zanlıların iadesi koşuluna bağlayan iktidar, geçtiğimiz yıl haziran ayında Madrid’de yapılan NATO zirvesinde iki ülkeyle bir mutabakat zaptı imzaladı. İadesi talep edilenlerin listesini iki ülkeye verdi. Ancak her iki ülke de bir yandan terör örgütlerinin faaliyetlerine izin vermeme, yakın takibe alma yönünde adımlar atmalarına karşılık iade taleplerinde son sözün yargıya ait olduğunu vurguladılar. İsveç hükümeti terörle mücadele konusunda yeni bir anayasa değişikliğini parlamentosundan geçirerek, yılbaşından itibaren uygulamaya koydu. Buna rağmen iktidarın iade listesinde yer alan isimlerden beşiyle ilgili olarak İsveç yargısı iadenin reddi yönünde karar verdi. İsveç hükümeti yargı kararına uyup uymama konusunda yetkisi olmasına rağmen, mahkeme kararını uyma kararı alıp, yargının kararını onaylayarak iade taleplerini geri çevirdi. Bunun öncesinde terör örgütü üyelerince yapılan gösterilerde CB Erdoğan ve Türkiye aleyhine eylemler gerçekleştirildi. İsveç hükümeti soruşturma başlattığını, terör örgütünün İsveç’in NATO üyeliğini engellemek için provokasyon yaptığını ifade etse de iktidar gösterileri protesto etti. İsveç Büyükelçisine nota verildi. İsveç Parlamento Başkanının Ankara ziyareti TBMM başkanı tarafından geri çevrildi. İki ülkenin NATO’ya üyeliğini onaylamayan son iki ülke Türkiye ve Macaristan. Macaristan bu ay onaylayacağını açıklasa da son gelişmeler iktidar açısından vetoyu kaldırmayı zorlaştırmış görünüyor. Benzer şekilde Libya’da da Trablus yönetimiyle imzalanan, Tobruk yönetiminin tanımadığını ilan ettiği Deniz İş Birliği, petrol ve doğalgaz arama-çıkarma anlaşması Libya’daki bir mahkeme tarafından geçersiz olduğu gerekçesiyle askıya alındı. Trablus yönetimi Başbakanı Abdülhamid Dibeybe anlaşmaya bağlı olduklarını açıklasa da yargı kararı uygulamada sıkıntılı bir tabloya yol açtı. Tüm bunlar iktidarın sağlam diplomatik süreçleri, Dışişlerini dışlayıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kişisel ilişkiler’ ile süreci yürütmesinin sonuçları. İsveç ve Libya’da yargı kararları kişisel bağlantıların, ilişkilerin, şahsi dostluk ya da düşmanlıkların üzerinde. İktidarlar için bağlayıcı. İsrail’le Mavi Marmara dosyasını kapatan ve Cemal Kaşıkçı davasını Suudilere devreden iktidar, bu yargı tablosunu ciddiye almalıdır! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 3 2. 30 Aralık 2022’de Ankara’da gün ortasında gerçekleşen suikastta, siyasi boyutun ötesinde ülkemizin en köklü ve saygın kurumları olması gereken üniversitelerin sergilediği tutum, akademinin 20 yılda içine düşürüldüğü durumun vahim bir fotoğrafıdır. Bir akademisyenin uğradığı suikasta üniversitelerin- akademik camianın sessizliği, tepkisizliği ve duyarsızlığı kaygı vericidir! Ülkemizin en köklü üniversitelerinden Hacettepe Üniversitesi’nin akademik kadrosun doçent olarak öğretim üyeliği yapan suikast mağdurunun ardından ne yıllarını verdiği fakülte dekanlığı ne üniversite rektörlüğü ne de üniversite senatosu bir baş sağlığı ve kınama mesajı yayınladı. Suikast mağduru hem siyasi mensubu olduğu parti ve bağlı kuruluşları hem de yüzlerce öğrenci yetiştirdiği, emek verdiği üniversitesi tarafından sahipsiz bırakıldı. Sadece kadrosunu ve akademik unvanını taşıdığı kendi üniversitesi değil, iktidarın sayısını 209’a çıkartmakla övündüğü ülkedeki hiçbir üniversiteden üzüntü bildiren, suikastı kınayan, lanetleyen, faillerin bulunmasını ve olayın aydınlatılmasını isteyen, aileye ve akademi dünyasına başsağlığı ve maktule rahmet dileyen iki satırlık bir mesaj dahi yayınlanmadı. Türkiye’yi 12 Eylül 1980’e götüren süreçte ülkedeki anarşi, siyasi kamplaşma, gençleri birbirine düşürme planlarını yürüten karanlık emelli odakların öncelikli hedeflerinden birisi de ülkemizin önde gelen bilim insanları, akademisyenleri idi. Prof. Muharrem Aksoy, Prof. Bahriye Üçok, Prof. Bedri Karafakioğlu, Prof. Bedrettin Cömert, Prof. Fikret Ünsal, Prof. Ümit Doğançay, Prof. Cavit Orhan Tütengil hâlâ failleri bulunamayan suikastların kurbanı oldu. Prof. Ahmet Taner Kışlalı’nın 1999’da uğradığı bombalı suikastın ardından bu iktidar döneminin ilk bilim insanı suikastı Dr. Necip Hablemitoğlu idi. ✓ Şimdi de 30 Aralık cinayeti, siyasi boyutundaki sorular çok daha fazla öne çıkmasına karşılık aynı zamanda bir bilim insanına, bir akademisyene yapılmış suikasttır. Mensubu olduğu Hacettepe Üniversitesi başta olmak üzere üniversitelerin tavrı, bir akademisyenin öldürülmesini sahipsiz bırakmaları, sorgulamamaları, bilim insanı ahlakı, etiği ile bağdaşması olanaksız bir yaklaşımdır. Bu olay karşısında sergilenen görüntü; Üniversitelerin tek adam yönetiminde, iktidarın arka bahçesine dönüştürülmesinin, bilimsellikten uzaklaşarak partizanlaşmanın, üniversitelerde ‘adrese teslim’ siyasi kadrolaşmanın görüntüsüdür. Suikasta uğrayan bir mensubuna sahip çıkmaktan korkan, kaçınan, siyasi talimatlarla sessizliğe bürünen bir akademi dünyası, ülkemizin hak etmediği, bilimsel onurun tüketildiğini, aklı, adaleti, gerçeği ve doğruyu savunacak cesaretten yoksunluğu gözler önüne serin acı ve hazin bir durumdur. Bir mensubunun katledilmesi karşısında acısını ve tepkisini dahi dile getiremeyen, ifade edemeyen bir akademik yapının, ülkeye ışık tutacak, bilimi savunacak gücü de yok demektir! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 4 3. Köprü, otoyol, tünel geçiş ücretlerinin sabit tutulacağını ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu-Özel İş Birliği projeleriyle ihya ettiği iktidar müteahhitlerinden seçim diyeti istiyor. 2023 bütçesinde zaten 55 milyar TL garanti-geçiş ödemesi ödeneği ayrılan müteahhitler dövize endeksli zam yapmasalar da bu parayı alacaklar. İktidar, yüzde 123’e çıkarttığı yeniden değerleme oranını ve buna dayanarak artırdığı vergi, harç, ceza zamlarını, ÖTV artışlarını ya sıfırlamalı ya da indirmeli! Zincir marketlerin CEO’larını makama çağırıp ceza tehdidiyle indirim yaptıran iktidar, herkesi indirim ve fiyat sabitlemeye çağırarak seçime kadar yapay bir ortam yaratmak istiyor. Et ve süt kıtlığını, simitin 7,5 TL’ye çıktığını görmezden gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak yılsonuna kadar otoyol, köprü, tünel vb. geçiş ücretlerinin artırılmayacağını ilan etti. Döviz endeksli ve araç geçiş garantili KÖİ projelerine her yıl artan şekilde bütçeden yapılan ödemelerle ihya edilen iktidar müteahhitlerinden seçim diyeti istiyor. ✓ Fahiş kazançlarından feragat etmeleri bir yana, zaten 2023 bütçesine konulan 55 milyar TL’lik KÖİ garanti ödemeleri müteahhitlere yapılacak. İktidar; insanların ödeme gücünü aşan geçiş ücreti ödemeleri, 3 ayda bir yapılan dövizdeki artışa endeksli geçiş ücreti zamlarını seçime kadar yapmayarak, ucuzluk ve enflasyon durdu algısı yaratmaya yöneldi. İktidarın fiyat indirimi veya sabitleme baskısı karşısında beyaz eşyacılar da benzer bir karar hazırlığı başlattıklarını ilan ederken, Turizm ve Restoran İşletmecileri Derneği Başkanı iktidara yaranmayı daha ileri boyuta taşıdı ve üyelerine ramazana kadar fiyatları sabitleme çağrısı yaptı. Üyelerine sabit fiyat veya indirim çağrısı yapan, esnaf odası, ticaret-sanayi odası, sektör derneklerinin başkanları önce iktidara yılbaşında yüzde 123’e yükseltilen yeniden değerleme oranını Cumhurbaşkanı yetkisiyle sıfırlama ya da yüzde 50 indirme çağrısı yapsınlar! Yeniden değerleme oranındaki artışa bağlı olarak başta ÖTV olmak üzere, akaryakıt, cep telefonu, internet, elektrik, doğalgaz, ulaşım, tütün, alkollü içki vergileri aynı oranda artarken, işletmelere sabit fiyat çağrısı yapan başkanlar önce kendi işletmesinde fiyat düşürsün. Enflasyon yüzde 15-19 iken pandemi boyunca iki yıl kapalı işletmelerin kiralarını dondurmayan, elektrik-doğalgaz faturalarını indirmeyen iktidar şimdi yüzde 64 enflasyonda herkesten indirim ve sabit fiyat istiyorsa yüzde 123 artırdığı tüm dolaylı vergileri, harçları, cezaları sıfırlama yetkisini kullanarak elini taşın altına koymalı. Geriye dönük elektriğe, doğalgaza, ekmeğe, akaryakıta vb. yapılan tüm zamlar geri çekilmeli. Yüzde 123’lük bu artışa bağlı olarak tüm vergiler, harçlar, cezalar, akaryakıttan, internetten, cep telefonundan, alkol ve sigaradan alınan Özel Tüketim Vergisi, Akaryakıt Tüketim Vergisi, Özel İletişim Vergisi aynı oranda arttı. Her şey zamlandı, akaryakıt, telefon, internet faturaları kabardı. İktidarın her yaptığını alkışlayan, bugüne kadar yapılan yanlışlara çıt çıkartamayan, iktidara yaranma ve şirin görünme peşindeki bu oda ve dernek başkanlarına çağrım; 20 yıldır üyelerinin haklarına sahip çıkmayıp iktidara boyun eğerek güçlü olandan isteyemedikleri şeyleri, gücü yetmeyenlerden, işyerini zor ayakta tutanlardan talep etmesinler. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 5 4. Türkiye, 2022’de iş kazası cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısında Avrupa’da birinci, dünyada ilk 10 ülke arasında 9’uncu oldu. Geçen yılın tamamında 1843 çalışan iş kazalarında yaşamını yitirirken, günde 5 işçi iş cinayetlerinin kurbanı oldu. Türkiye her 100 bin kişilik istihdamda yüzde 5,36 ölüm oranıyla ilk sırada bulunurken, sosyal güvencesiz çalıştırılan kadın, çocuk ve kayıt dışı göçmen işçi ölümlerindeki tablo dikkat çekiyor! İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) geçen hafta açıkladığı 2022 verileriyle, iş kazası cinayetlerinde 1843 işçi yaşamını yitirirken, işyerlerindeki günde 5 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Yıllardır Avrupa sıralamasında iş kazaları ve işyerinde yaşam kayıplarında ilk sırada yer alan Türkiye bu rakamlarla 2022’de de yine birinci durumda. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) ve ILO İstatistik Birimi’nin (ILOSTAT) üye ülkelerden derlediği verilere bakıldığında istihdam edilen her 100 bin kişilik nüfusta iş cinayetlerinde ölüm oranı Türkiye’de 5,36 olurken, 27 AB ülkesi içinde ilk sırada bulunan Fransa’da bu oran 100 bin kişide 3,5. Her 100 bin kişilik istihdama kıyasla iş kazalarında yaşamını yitirenlerin oranı Almanya’da 1, İsveç’te 0,7, Hollanda’da 0,5. Bu oranlara bakıldığında Türkiye’de iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çalışanlar Almanya’nın beş katı, Hollanda’nın 10 katı düzeyinde. Kaldı ki, İSİG’in açıklamasına göre derlenen veriler, kayıtlara iş kazası olarak geçen ya da medyaya yansıyan iş başındaki ölümlerin taranmasıyla oluşturulan sayılar. İş kazası olarak kayda girmeyen, haberlere yansımayan diğer yaşam kayıplarıyla bu sayının daha yüksek olduğunu öngörmek yanlış olmaz. Pek çok olayda işyerleri yaptırımla karşılaşmamak, yüklü tazminatlar ödememek, olayın yargıya intikal etmesini önlemek için farklı yöntemlerle iş kazalarını bildirimden kaçınabiliyorlar. ILOSTAT’ın derlediği verilerde ise dünyada her 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarının en çok yaşandığı ilk 10 ülke arasında Türkiye 9’uncu. ✓ İlk 10 sıradaki ülkeler; Filistin, Küba, Ermenistan, Mısır, Kosta Rika, Zimbabve, Özbekistan, Nikaragua, Türkiye ve Meksika. SGK verileriyle Türkiye’de yılda ortalama 450-500 bin iş kazası yaşanıyor. Bu, günde en az 1369 iş kazası yaşandığını, her 273 kazadan birinin ölümle sonuçlandığını sergiliyor. 2022’de 1843 işçi yaşamını yitirirken bu sayı 2020’de 2427, 2021’de 2170 idi. İnşaat, yol ve altyapı, tarım ve ormancılık, madencilik, taşımacılık en fazla ölümlü kazanın yaşandığı iş kolları. 2022'deki iş kazalarında ölenlerin 108'i kadın, 64'ü çocuk, 90'ı ağırlıkla Suriyeli ve Afgan olmak üzere göçmen işçi. Kayıt dışı, kaçak, sosyal güvencesiz ve ucuz işgücü istihdamının yaygınlaştığını gösteren bu tablo, emek istismarının karanlık yüzünü oluşturuyor. Amasra’da yaşanan maden faciası, İzmir’deki vinç yıkılması, Hendek’teki havai fişek faciası vb. iş cinayetlerinin böylesine yaygın can kayıplarına yol açmasının ardında; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetimlerinin yetersizliği, denetimlerde saptanan eksiklerin takip edilerek gereken yaptırımların uygulanmaması, taşeronlaşma, kaçak-kayıt dışı istihdam, işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının iktidarın 2012’de yaptığı yasa değişikliğiyle dışarıdan para karşılığı hizmet veren özel şirketlere devredilmesinin yattığını, öngörmekteyim. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 6 5. Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Beklenti Anketi endeks sonuçları; ihracattaki yavaşlamanın duraklamaya dönüşeceğini, bu yılın ilk çeyreği için ihracatçıların endişeli olduğunu, ortaya koydu. İthalattaki artışın hızlanarak devam edeceği beklentisi öne çıktı. Aralık ayında İstanbul Sanayi Odası’nın İhracat İklim Endeksi de 50 puanın altında kaldı! 2022 yılının 110,2 milyar dolar tutarında dış ticaret açığıyla geride kalmasından sonra 2023 yılında da dış ticarete dönük beklentilerdeki kötüleşme ve endişe büyümeye devam ediyor. Ticaret Bakanlığı’nın 2023 yılı ilk çeyreğine ilişkin Dış Ticaret Beklenti Anketi sonuçları, dış ticaret açığındaki yükselişin süreceğini, ihracatta geçen yılın son çeyreğinde belirginleşen yavaşlamanın duraklamaya dönüşeceğini, ithalatın ise hızlanacağını gösterdi. Bakanlığın açıkladığı bu yılın ilk üç aylık dönemine ilişkin ihracat beklenti endeksi, bir önceki çeyreğe göre 12,1 puan azaldı. Geçen yılın dördüncü çeyreğinde 108,1 olan endeks, bu yılın ilk çeyreğinde 96 seviyesine düştü. İhracat beklenti endeksindeki gerileme geçen yılın aynı dönemine göre ise 19,8 puana ulaştı. İhracat beklenti endeksinin kötüleşmesinde, gelecek 3 aya ilişkin ihracat beklentisi, ihracat sipariş beklentisi, şu anda kayıtlı sipariş düzeyi ve son 3 aydaki ihracat sipariş düzeyine yönelik değerlendirmelerin negatife dönüşmesi etkili oldu. 2023 yılı ilk çeyreğine ilişkin ithalat beklenti endeksi ise geçen yılın son çeyreğine kıyasla 12,4 puan artarak 126,1 seviyesine yükseldi. İthalat beklenti endeksi geçen yılın aynı dönemine göre de 7,3 puan arttı. İthalat beklenti endeksinin belirgin şekilde tırmanışa geçmesinde, gelecek 3 aya ilişkin ithalat beklentisi, gelecek 3 aya ilişkin ithalat birim fiyatı beklentisi ve son 3 aydaki ithalat sipariş düzeyine ilişkin değerlendirmelerdeki artış belirleyici oldu. Ticaret Bakanlığının üçer aylık dönemler için dış ticaret şirketleri ve ihracata dönük üretim yapan sanayiciler, imalatçılarla gerçekleştirdiği anketler sonucunda oluşturulan dış ticaret beklenti endeksinin ihracat ayağında endişe ve karamsarlığın büyümesi, endeksin 100’ün altına inmesi 2023’ün ilk çeyreğinde ihracattaki sıkıntıların artacağının işareti. Daha önce de vurguladığım gibi iktidar ve ekonomi yönetimi dış ticarette ısrarla ihracat rekorlarını gündeme getirip, ithalattaki ve dış ticaret açığında yüzde 138’e ulaşan artışı görmezlikten gelerek örtmeye çabalarken, doğrudan Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı sonuçlar tablonun hiç de iktidarın sunduğu gibi olmadığını ortaya koydu. ✓ İhracatçılar kurların aylardır baskılanması, ihracat dövizlerinin yüzde 40’ına el konulması, ihracatın finansmanı için krediye erişimin iyice zorlaştırılmasından yakınırken, iktidar bunlara kulak tıkıyor. İSO’nun İhracat İklim Endeksi’nin de aylardır olduğu gibi aralık ayında da 50 puanın altında kalarak 48,5 olması, eylülden bu yana dış talep koşullarındaki bozulmanın, ihracattaki yavaşlamanın kesintisiz olarak sürdüğünü gösteriyor. Aynı zamanda dış ticarette uyarı ve alarm işareti! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 7 6. Sözde orta gelirliye yönelik ‘Yeni Evim’ kampanyası, iktidarın ülke gerçeklerinden, toplumun gelir ve yaşam koşullarından, uygulanan yanlış politikalarla emlak ve konut piyasasında yaratılan olağanüstü tablodan habersiz olduğunu gösterdi. Kampanya sonrası konut fiyatları katlanarak artışa geçti! Alt ve dar gelir grupları için Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ile başlatılan ‘İlk evim-İlk iş yerim’ kampanyasının kura çekimleri aylardır devam ederken, şimdi de orta gelir grupları için 100 bin kişiye ‘Yeni Evim’ kredi kampanyasını ilan eden iktidar, ülke ekonomisi ve toplumsal gerçeklikten habersiz, algıyla gündem yaratma çabasında olduğunu gösterdi. Üç bölge üzerinden 15 yıl vadeli (180 ay) kredilerde tavan tutar bölgelere göre 2-3-5 milyon TL, faizler yüzde 0,69-0,99 arasında ve asgari yüzde 10 peşinat ödemesi zorunlu. Kredi yeni, yapımı devam eden ve yapımına başlanacak konut projeleri için kullandırılacak. Başvuranlara ilk 3 yıl ödeyecekleri aylık taksitin yarısını sonrasında taksitlere eklenmek koşuluyla Hazine üstlenecek. Ancak yüzde 0,69 faizli 1 milyon TL kredi için bile aylık taksit 9 bin 400 TL! Yarısını hazine üstlendiğinde aylık 4700 TL! Asgari ücret 8500 TL! 2-4 milyon kredinin faizi yüzde 0,79 ve 3 milyon TL’lik kredinin aylık ödemesi 30 bin TL! İstanbul için çekilebilecek azami 4-5 milyon TL kredinin faizi yüzde 0,99 aylık taksiti ise 49 bin TL! Yarısını 3 yıl hazine üstlense bile aylık 24 bin 500 TL! Taksitlerin hane gelirinin yüzde 40’ını aşmayacağı açıklandı. Bu durumda hazine destekli 24 bin 500 TL taksit ödeyecek orta gelirli ailenin aylık gelir toplamının 61 bin 250 TL olması gerekiyor. 1 milyonluk kredi için gelirinin yüzde 40’ı kadar hazine destekli 4700 TL taksit ödeyecek ‘orta gelirli’ bir hanenin aylık gelirinin ise 12 bin TL olması gerek! Üstelik başvuru şartı evi olmamak! Yani kirada oturuyor olmak. Alınacak ev ya sıfır ya inşa halinde ya da yeni başlayacak bir proje olacak. Evsiz yurttaş hem kira ödeyip evin bitmesini bekleyecek hem de her ay gelirinin yüzde 40’ı kadar kredi taksiti ödeyecek. Kampanya kapsamında müteahhitlere de 25 milyar TL ucuz kaynak aktarılacak. İnsanlar iktidarın varsaydığı gelirlere, taksit ödeme gücüne sahip olmadığı için krediye başvuramıyor. 30 milyona dayanan icra dosyaları, kredi-kredi kartı borçlarına bankaların yasal takipleriyle milyonlarca kişi zaten kara listede, e-haciz altında ve kredi çekebilmesi söz konusu değil. İktidarın yanlış ve temelsiz ekonomi politikalarıyla konut-gayrimenkul fiyatları olağanüstü artarken, söz konusu bölgelerde, büyük kentlerde 1-2 milyon TL’ye yeni-sıfır konut bulmak olanaksız. Kampanya sonrası konut fiyatları katlandı. Şimdi, Çevre ve Şehircilik-Ticaret-Hazine ve Maliye Bakanlıkları komite kurup, fahiş konut fiyatlarını denetleyecekler! Serbest piyasada mal sahibinin talep ettiği fiyatı zorla, baskıyla mı indirtecekler? Kanada, artan konut fiyatlarıyla kendi vatandaşlarının ev sahibi olamaması, yükselen kiralar üzerine yılbaşından itibaren 2 yıl süreyle yabancılara konut satışını yasakladı. Türkiye’de ise satılan konutların yüzde 5’ini yabancılar döviz üzerinden ve yüksek fiyatlardan satın alıyor. Bu kampanyanın ‘orta gelir grubu’ aldatmacasıyla, üst gelir grubuna ucuz krediyle konut rantı sağlamak, elinde satamadığı konut stoku olan ya da artan maliyetlerle inşaatı yarım kalan müteahhitleri milyarlar aktararak kurtarıp, ihya etmek dışında bir amacı yok! İktidar, ülkede aylık 24 bin 500 TL kredi taksiti ödeyecek ‘orta gelirli’ aileler olduğunu sanıyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 8 7. COVID-19 salgınında ekonomik kapanmayla doğal olarak gerileyen sanayi üretimi, normalleşme sonrası 29 aydan bu yana ilk kez yeniden düşüşe geçti. TÜİK’in açıkladığı veriler hem aylık hem de yıllık sanayi üretiminin gerilediğini gösterdi. Yeni ekonomi modeliyle ortaya atılan üretim, istihdam, ihracat artışı iddiasının aksine sanayinin ve üretim çarklarının bu modelden olumsuz etkilendiği açığa çıktı. İşsizlik, ihracatta yavaşlama, büyümenin inişe geçmesi, dış ticaret açığı ve cari açıktaki yükselişin yanında iktidarın Yeni Ekonomi Modelinin (YEM) iflasını sergileyen bir başka olumsuz gelişme sanayi üretiminde kendisini gösterdi. 2020 başında COVID-19 salgını nedeniyle alınan kapanma önlemleri, sokağa çıkma yasakları, işyerlerinde faaliyetlerin kısmen durdurulmasıyla doğal olarak tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi düşüşe geçen sanayi üretimi, normalleşmeye geçiş sonrasında toparlanarak yükselmeye başlamıştı. Özellikle Çin ekonomisinin salgından dolayı yavaşlamasıyla ortaya çıkan tedarik zincirindeki açığı kapatma, üretim artışı ve yeni pazarlara açılma vb. hedeflerin ilan edilmesiyle sanayi üretimi kesintisiz yükselişini sürdürdü. Ancak YEM adı altında uygulamaya konulan para-döviz-faiz politikalarıyla her alanda baş gösteren olumsuzluklar, yükselişe geçen kurlar, enflasyon, dış ticaret açığında, cari açıkta hızla açılan makas, enerji başta olmak üzere ithal girdilerde, hammadde, ara malı, yatırım malı ithalatındaki yüksek maliyetler hem ekonomik büyümeyi hem de sanayinin çarklarını yavaşlattı. İhracata dönük üretimdeki yavaşlama kendisini ihracattaki duraklamayla gösterirken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçen hafta açıkladığı Kasım 2022 sanayi üretim endeksi verileri, sanayi üretiminin de 29 ay sonra ilk kez aylık ve yıllık bazda düşüşe geçtiğini ortaya koydu. Kasım ayında ekime kıyasla yüzde 1,1 düşen üretim, yıllık olarak da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,3 azalırken, kasımda madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe aylık yüzde 1,3, imalat sanayi sektöründe yüzde 1, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe yüzde 2,3 üretim düşüşü gerçekleşti. Sanayinin alt sektörlerindeki yıllık üretim değişimlerine bakıldığında, geçen yılın aynı dönemine göre madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe yüzde 8,6, elektrik gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe yüzde 7,9, imalat sanayiinde yüzde 0,4 üretim düşüşü yaşandı. Tarım ve hayvancılıktaki üretim düşüşü, inşaat sektöründeki sert gerileme ve eksiye inen sektör endeksinin ardından, ihraç mallarının yüzde 70’inden fazlasını oluşturan sanayi sektörü ve imalat sanayiinde düşüş yaşanması, büyümenin de duraklama ve gerileme sürecine gireceğini işaret ediyor. Ticaret Bakanlığı 2023 Yılı İlk Çeyrek Dış Ticaret Beklenti Anketindeki sonuçlara yansıyan endişe ve karamsarlık, bir anlamda sanayi üretiminin düşüşe geçmesiyle de teyit ediliyor. Sanayici ve ihracatçı, mevcut ekonomik model ve yürürlüğe konulan kararlarla üretim çarklarının daha da yavaşlayacağını, bunun ihracata yansımasının negatif olacağını öngörüyor. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 9 8. Aylar öncesi uyardığım gibi sütten sonra ette de yüksek zamlara rağmen halkın beslenme ve temel gıdaya erişim sorunu en üst düzeye çıktı. Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin verilerine göre, yılbaşından bu yana kırmızı et fiyatındaki artış yüzde 30, sadece son bir haftadaki artış yüzde 18 oldu. Kırmızı et fiyatında yıllık artış yüzde 115’e ulaştı. İktidar 20 yıldır her seferinde yaptığı gibi kırmızı et ve canlı hayvan ithalatına hazırlanıyor. İktidarın gıda fiyatlarını ve piyasaları baskılamak, kontrol altında tutmak için oluşturduğu yapılanmalar, girdi maliyetlerinin çok altında fiyatlara üreticiyi zorlayınca önce çiğ sütte ve süt ürünlerinde başlayan üretim düşüşü ve fiyat artışı şimdi de kırmızı ete sıçradı. Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) aylarca tarımsal girdi maliyet endeks artışlarının, yem fiyatlarında yüzde 250’yi aşan zamların altında tuttuğu çiğ süt fiyatları üreticinin kayıplarını dayanılmaz boyutlara taşıyınca, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) verileriyle 1,5 milyon dolayında süt ineği kesime gönderildi. Türkiye’nin süt üretiminin gerilemesine yol açan bu gelişmenin ardından süt ve süt ürünlerinin fiyatları erişilemez noktaya tırmanırken şimdi benzer sorun et fiyatlarında gözleniyor. CB Erdoğan’ın nisan sonuna kadar Tarım Kredi Kooperatiflerinde satılan yem fiyatlarını sabitlediklerini duyurmasına rağmen, geç kalınmış bu karar besicilerin maliyet artışları karşısında sonuç vermedi. Yılbaşından bu yana üç kez zamlanan kırmızı et fiyatındaki artış yüzde 30’a ulaşırken, sadece geçtiğimiz hafta içerisinde etteki fiyat artışı yüzde 18 oldu. Market zincirlerindeki indirimli ve sabit fiyatlara rağmen kıyma 150-160 TL’ye çıkarken, kasaplarda ise kıyma 200 TL’ye, kuşbaşı ve diğer et türlerinin kilosu 220-230 TL’ye ulaştı. Kontrolden çıkan et fiyatlarından ötürü, halkın et alamaz hale geldiğini, satışların yüzde 50’nin üzerinde düştüğünü açıklayan Kasaplar Esnaf Odası iktidara çağrıda bulunarak artan fiyatlara çözüm bulunmasını isterken, etin toptan geliş fiyatının kiloda 135-145 TL’ye, kemiksiz kuzu etinin 315 TL’ye ulaştığını duyurdu. Et ve Süt Kurumu (ESK) kırmızı et alış fiyatlarına zam yaptı. Bu zam sonrası kasaplara ve tüketiciye satış fiyatının da zamlanması söz konusu. Ülke çapında 14 satış mağazası bulunan ESK önünde sabah karanlığında kuyruğa giren dar gelirli, emekli kesimler saatlerce 1 kilo ucuz kıyma için soğukta bekliyor. Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin (UKON) et kombinası ve kesimhanelerdeki ortalama fiyat verilerine göre dana kesim çıkış fiyatı 126,9 lira ve kuzu kombina çıkış fiyatı ise 121,7 lira olarak yer aldı. UKON verilerinde et fiyatı geçen yıla kıyasla yüzde 115,4 olarak gerçekleşti. Tarım ve Orman Bakanı, et krizi ve olağanüstü fiyatlar karşısında iktidarın yıllardır hep yaptığı gibi, kırmızı et ve kesimlik canlı hayvan ithalatına başlanacağını, bu konuda bazı Balkan ülkeleriyle ithalat bağlantıları yapıldığını duyurdu. Ülke tarım ve hayvancılığını çöküşe sürükleyen politikalar ve kararlarla çocuklarımız süt içemez, et yiyemez insanca beslenemez konuma getirildi. 20 yıldır yerli besiciyi sahipsiz bırakan, Güney Amerika’dan, Afrika’ya kadar dünyanın dört bir yanından canlı hayvan ve et ithalatına milyarlarca dolar kaynak akıtan iktidar, bir kez daha et ve canlı hayvan ithaline kapıları açarak fiyatları düşürmek iddiasıyla, yerli besiciyi ithalatla terbiye etmeye yöneliyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 10 9. Suriye’de Fırat’ın batısına yönelik uluslararası insani yardımların Türkiye-Cilvegözü sınır kapısından yapılmasını içeren BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı 6 ay daha uzatıldı. Esad yönetiminin bölgeye yardımların Şam üzerinden yapılması talebine rağmen Rusya’nın veto kullanmayıp, uzatmaya onay vermesi, Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a jesti niteliğindedir. Rusya bunun karşılığında, asker çekme de dahil Suriye ile normalleşmenin hızlandırılması, Esad ile uzlaşının somutlaştırılmasını istiyor. Suriye’nin Kuzey Batı’sına Birleşmiş Milletler (BM) gözetimindeki uluslararası insani yardımların, Türkiye-Cilvegözü sınır kapısından ulaştırılmasını öngören BMGK kararının süresi 6 ay daha uzatıldı. Esad yönetiminin uluslararası yardımların Şam üzerinden ve yönetimin kontrolünde yapılması talebine rağmen Rusya, temmuz sonuna uzatma kararında veto kullanmadı. Rusya'nın BM Daimi Büyükelçisi Vassily Nebenzia yaptığı açıklamada, uzatmayı desteklemek için ‘kendileri açısından zor bir karar aldıklarını’ söyledi. Daha önceki uzatmalarda Rusya-ABD çekişmesi yaşanmış, Rusya veto kullanmıştı. Sonrasında yardımların Türkiye’de Cilvegözü, Suriye tarafında Bab el Hava olmak üzere ‘tek’ kapıdan yapılması kabul edildi. Bab el Hava kapısı, El Nusra’dan dönüşen cihatçı Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) kontrolünde. Esad yönetimi, Fırat’ın batısında başta İdlib olmak üzere HTŞ ve Türkiye destekli diğer rejim muhalifi güçlerin kontrolündeki bölgeye yapılan yardımları ‘terör örgütlerine destek’ olarak nitelendiriyor. Bölgede gıda sıkıntısı ve kolera salgını yaşanıyor. Fırat’ın doğusundaki PYD-YPG-SDG güçlerine ise başta silah, parasal ve insani yardımlar ABD ve diğer batılı ülkeler tarafından Kuzey Irak üzerinden ulaştırılıyor. BMGK kararı, Türkiye-Suriye arasındaki normalleşme süreci için kritik önemdeydi. Şam yönetimi Rusya’nın uzatmayı veto etmesini, Fırat’ın batısına, İdlib’e desteğin kesilmesini istiyordu. Türkiye ise gıda, ilaç vb. yardımlar kesilirse İdlib ve sınırdaki briket evlerdeki 3-4 milyon kişinin yaratacağı yeni göç dalgasından endişeyle Cilvegözü’nden yardımın sürmesinden yana. Muhtemelen Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan-Putin arasındaki son görüşmede konu ele alındı. Putin, Esad’ın talebine rağmen son kez 6 aylık uzatmaya onay vererek iktidara jest yaptı. Nitekim bu görüşme sonrası CB Erdoğan, Dışişleri Bakanlarının üçlü görüşmesinden sonra Esad ile bir araya gelebileceklerini ifade etti. Putin’in, 6 aylık uzatmaya onay verirken iktidardan Suriye ile normalleşmeyi hızlandırma, asker çekme ve diğer adımları somutlaştırma, Esad’la kısa sürede bir araya gelme sözü aldığı anlaşılıyor. Esad ise görüşme için kendi koşullarını öne sürüyor. Bu gelişmelerin ertesinde Arap medyasında CB Erdoğan[1]Esad buluşması için BAE’nin devreye girdiği, liderler görüşmesinin Abu Dabi’nin ev sahipliğinde yapılmasının planlandığı, Şam yönetiminin bu girişime olumlu baktığı yer aldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) 6 aylık uzatma kararının oy birliğiyle alınması, Rusya’nın veto kullanmaması, bölgedeki ağır insani sorunlar ve olası göç dalgasını frenleme açısından olumlu olmasının yanında, Rusya’nın bu tavrı 18 Ocak’ta ABD’de gerçekleşecek Türkiye-ABD Dışişleri Bakanları görüşmesinde Türkiye’nin elini güçlendirdi. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 11 10. Avrupa Birliği (AB) ile NATO arasında başta güvenlik olmak üzere çeşitli alanlardaki iş birliğini güçlendirmeyi içeren ortak deklarasyon, NATO üyesi olan ancak AB’ye tam üye olmayan Türkiye açısından bazı çekinceleri gündeme getirebilir. AB Komisyonu Başkanı ile NATO Genel Sekreteri’nin imzaladığı deklarasyon, AB üyesi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanımayan Türkiye’nin kabul edemeyeceği bir iş birliği mutabakatıdır. AB ile NATO arasında güvenlik konularında iş birliğini güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir deklarasyon yayınlandı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından imzalanan savunma ve güvenlik iş birliği deklarasyonu, Türkiye’yi dışlayan ve Türkiye’ye Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) tanımayı dayatan bir adım. Nitekim iş birliği deklarasyonu duyurulurken, Kıbrıs sorunu nedeniyle bazı pürüzler çıkması, Türkiye’nin NATO üyesi olarak veto hakkı çerçevesinde engelleme girişiminde bulunmasından kaygı duyulduğu da dile getirildi. NATO-AB arasında savunma ve güvenlik alanında iş birliğinin güçlendirilmesi yanında, enerji, su kaynaklarının korunması, insan yaşamını tehdit ettiği gerekçesiyle barış ve güvenlik açısından ciddi risk olarak tanımlanan iklim değişikliği alanında ortak çalışmalar yürütülmesi, NATO ve AB üyelerine yönelik olası dış müdahalelerle karşı ortak tutum geliştirilmesi gibi başlıklar içeren deklarasyon, AB üyesi olan ancak NATO ittifakına üye olmayan GKRY’yi de kapsıyor. Oysa 2004’te dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın hazırladığı çözüm planı çerçevesinde Kıbrıs’ta yapılan referandumda KKTC’de ‘evet’, Rum kesiminde ‘hayır’ çıkmasına rağmen AB, Türkiye’nin devlet olarak tanımadığı GKRY’yi ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak tam üyeliğe aldı ve iki bölgeli federasyon çözümünün yolunu kesti. İmzalanan deklarasyonda, ‘güvenlik tehditleri ve belirlenen başlıklardaki zorlukların kapsamı genişledikçe AB ve NATO arasındaki iş birliğinin bir üst aşamaya geçirilerek genişletilip derinleştirilmesi’ karar altına alınıyor. Ayrıca ABD-Çin çekişmesinde ilk kez AB tarafından Çin’e karşı tutum alınarak ‘AB ve NATO’nun Çin’i muhtemel bir tehdit kaynağı olarak değerlendirme konusunda ortak yaklaşım benimsedikleri’ vurgulanıyor. En büyük güncel güvenlik tehdidinin ‘Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ve halen devam eden savaş’ olduğu belirtilen ortak deklarasyonda; Rusya-Ukrayna savaşının dünya çapında çok sayıda ülkeyi, milyonlarca insanı olumsuz etkilediği ‘enerji ve gıda krizine bağlı tehditlerin büyümesine yol açtığı’ tespitine yer verildi. AB ile NATO arasında planlanan iş birliğinin Türkiye açısından işletilmesi mevcut koşullarda güç görünüyor. NATO üyesi olan ancak AB tam üyeliği süreci askıda tutulan Türkiye, alınacak kararlarda ittifak anlaşmasından kaynaklanan veto yetkisini kullanıp bloke edebilir. Daha önce NATO-AB arasında gizli askeri bilgilerin paylaşımını içeren protokoller Türkiye tarafından veto edildi. Gerekçesi ise AB üyesi GKRY’nin Türkiye tarafından resmi olarak tanınmamasına dayandırıldı. Kanımca şimdi de AB-NATO dayatmasına karşı aynı tutum sergilenmelidir
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak her hafta kamuoyu ile paylaştığı İç politika, dış politika ve ekonomi başlıklı 2023 yılının ikinci ‘Haftalık Değerlendirme Raporu’nu yayımladı.

 

15 Ocak 2023 tarihli haftalık değerlendirme raporu şöyle:

TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ

SICAK GÜNDEM 1) Libya’da Deniz İş Birliği, Petrol ve Doğalgaz Anlaşması mahkeme kararıyla askıya alındı. İsveç’teki terör örgütü gösterileri sonrasında krize giren, Türkiye-İsveç[1]Finlandiya arasındaki üçlü mutabakatın işlemesinde sıkıntılar büyüyor! 2) Bir akademisyenin uğradığı suikasta üniversitelerin- akademik camianın sessizliği, tepkisizliği ve duyarsızlığı kaygı vericidir! İÇ POLİTİKA 3) Köprü, otoyol, tünel geçiş ücretlerinin sabit tutulacağını ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu-Özel İş Birliği projeleriyle ihya ettiği iktidar müteahhitlerinden seçim öncesi ‘diyetini’ istiyor. 4) Türkiye, her 100 bin kişilik istihdamda yüzde 5,36 ölüm oranıyla ilk sıradaki yerini korurken, sosyal güvencesiz çalıştırılan kadın, çocuk ve kayıt dışı göçmen işçi ölümlerindeki tablo dikkat çekiyor! EKONOMİ 5) Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Beklenti Anketi endeks sonuçları; ihracattaki yavaşlamanın duraklamaya dönüşeceğini, bu yılın ilk çeyreği için ihracatçıların endişeli olduğunu, ortaya çıkardı. Dış ticarete dönük beklentilerdeki kötüleşme ve endişe büyümeye devam ediyor! 6) Sözde orta gelirliye yönelik ‘Yeni Evim’ kampanyası, iktidarın ülke gerçeklerinden, toplumun gelir ve yaşam koşullarından, emlak ve konut piyasasında yaratılan olağanüstü tablodan habersiz olduğunu gösterdi. Konut fiyatları artışa geçti! 7) İşsizlik, ihracatta yavaşlama, büyümenin inişe geçmesi, dış ticaret açığı ve cari açıktaki yükselişin yanında iktidarın Yeni Ekonomi Modelinin (YEM) iflasını sergileyen bir başka olumsuz gelişme, sanayi üretiminde kendisini gösterdi. Sanayi üretimi düşüyor! TARIM 8) Kırmızı et fiyatında yıllık artış yüzde 115’e ulaştı. İktidar, besiciye destek yerine kırmızı et ve canlı hayvan ithalatına hazırlanıyor! DIŞ POLİTİKA 9) Suriye’de Fırat’ın batısına yönelik uluslararası insani yardımların Türkiye-Cilvegözü sınır kapısından yapılmasını içeren BM Güvenlik Konseyi kararı 6 ay uzatıldı. Veto kullanmayıp, uzatmaya onay veren Rusya, Suriye ile normalleşmenin hızlandırılmasını istiyor. 10) NATO üyesi olan ancak AB’ye tam üye olmayan Türkiye açısından; Avrupa Birliği (AB) ile NATO arasında güvenlik iş birliğini güçlendirmeyi içeren deklarasyon, bazı çekinceleri gündeme getirebilir! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 2 1. Libya’da Deniz İş Birliği, Petrol ve Doğalgaz Anlaşması mahkeme kararıyla askıya alındı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği başvurusunda, imzalanan üçlü mutabakata rağmen İsveç hükümeti mahkeme kararını onaylayarak iadesi talep edilen isimleri iade etmeme kararı aldı. İsveç’teki terör örgütü gösterileri sonrasında krize giren üçlü mutabakatın işlemesinde sıkıntılar büyüyor! Libya ve İsveç ile ilişkilerde son bir haftada yaşanan gelişmeler her iki ülkede yargı kararlarının öncelikli olduğunu, iktidarların yargıya müdahaleden kaçındıklarını gösterdi. Bugüne kadar bir yandan yargı bağımsızlığından söz edip diğer yandan yabancı ülke liderlerinin yargıya intikal etmiş konulardaki taleplerini siyasi talimatla ve taviz beklentisiyle yerine getiren iktidar açısından sıkıntılı bir tablo ortaya çıktı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurularına onay vermeyi, bu ülkelerde Türkiye’den iltica eden terör bağlantılı zanlıların iadesi koşuluna bağlayan iktidar, geçtiğimiz yıl haziran ayında Madrid’de yapılan NATO zirvesinde iki ülkeyle bir mutabakat zaptı imzaladı. İadesi talep edilenlerin listesini iki ülkeye verdi. Ancak her iki ülke de bir yandan terör örgütlerinin faaliyetlerine izin vermeme, yakın takibe alma yönünde adımlar atmalarına karşılık iade taleplerinde son sözün yargıya ait olduğunu vurguladılar. İsveç hükümeti terörle mücadele konusunda yeni bir anayasa değişikliğini parlamentosundan geçirerek, yılbaşından itibaren uygulamaya koydu. Buna rağmen iktidarın iade listesinde yer alan isimlerden beşiyle ilgili olarak İsveç yargısı iadenin reddi yönünde karar verdi. İsveç hükümeti yargı kararına uyup uymama konusunda yetkisi olmasına rağmen, mahkeme kararını uyma kararı alıp, yargının kararını onaylayarak iade taleplerini geri çevirdi. Bunun öncesinde terör örgütü üyelerince yapılan gösterilerde CB Erdoğan ve Türkiye aleyhine eylemler gerçekleştirildi. İsveç hükümeti soruşturma başlattığını, terör örgütünün İsveç’in NATO üyeliğini engellemek için provokasyon yaptığını ifade etse de iktidar gösterileri protesto etti. İsveç Büyükelçisine nota verildi. İsveç Parlamento Başkanının Ankara ziyareti TBMM başkanı tarafından geri çevrildi. İki ülkenin NATO’ya üyeliğini onaylamayan son iki ülke Türkiye ve Macaristan. Macaristan bu ay onaylayacağını açıklasa da son gelişmeler iktidar açısından vetoyu kaldırmayı zorlaştırmış görünüyor. Benzer şekilde Libya’da da Trablus yönetimiyle imzalanan, Tobruk yönetiminin tanımadığını ilan ettiği Deniz İş Birliği, petrol ve doğalgaz arama-çıkarma anlaşması Libya’daki bir mahkeme tarafından geçersiz olduğu gerekçesiyle askıya alındı. Trablus yönetimi Başbakanı Abdülhamid Dibeybe anlaşmaya bağlı olduklarını açıklasa da yargı kararı uygulamada sıkıntılı bir tabloya yol açtı. Tüm bunlar iktidarın sağlam diplomatik süreçleri, Dışişlerini dışlayıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kişisel ilişkiler’ ile süreci yürütmesinin sonuçları. İsveç ve Libya’da yargı kararları kişisel bağlantıların, ilişkilerin, şahsi dostluk ya da düşmanlıkların üzerinde. İktidarlar için bağlayıcı. İsrail’le Mavi Marmara dosyasını kapatan ve Cemal Kaşıkçı davasını Suudilere devreden iktidar, bu yargı tablosunu ciddiye almalıdır! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 3 2. 30 Aralık 2022’de Ankara’da gün ortasında gerçekleşen suikastta, siyasi boyutun ötesinde ülkemizin en köklü ve saygın kurumları olması gereken üniversitelerin sergilediği tutum, akademinin 20 yılda içine düşürüldüğü durumun vahim bir fotoğrafıdır. Bir akademisyenin uğradığı suikasta üniversitelerin- akademik camianın sessizliği, tepkisizliği ve duyarsızlığı kaygı vericidir! Ülkemizin en köklü üniversitelerinden Hacettepe Üniversitesi’nin akademik kadrosun doçent olarak öğretim üyeliği yapan suikast mağdurunun ardından ne yıllarını verdiği fakülte dekanlığı ne üniversite rektörlüğü ne de üniversite senatosu bir baş sağlığı ve kınama mesajı yayınladı. Suikast mağduru hem siyasi mensubu olduğu parti ve bağlı kuruluşları hem de yüzlerce öğrenci yetiştirdiği, emek verdiği üniversitesi tarafından sahipsiz bırakıldı. Sadece kadrosunu ve akademik unvanını taşıdığı kendi üniversitesi değil, iktidarın sayısını 209’a çıkartmakla övündüğü ülkedeki hiçbir üniversiteden üzüntü bildiren, suikastı kınayan, lanetleyen, faillerin bulunmasını ve olayın aydınlatılmasını isteyen, aileye ve akademi dünyasına başsağlığı ve maktule rahmet dileyen iki satırlık bir mesaj dahi yayınlanmadı. Türkiye’yi 12 Eylül 1980’e götüren süreçte ülkedeki anarşi, siyasi kamplaşma, gençleri birbirine düşürme planlarını yürüten karanlık emelli odakların öncelikli hedeflerinden birisi de ülkemizin önde gelen bilim insanları, akademisyenleri idi. Prof. Muharrem Aksoy, Prof. Bahriye Üçok, Prof. Bedri Karafakioğlu, Prof. Bedrettin Cömert, Prof. Fikret Ünsal, Prof. Ümit Doğançay, Prof. Cavit Orhan Tütengil hâlâ failleri bulunamayan suikastların kurbanı oldu. Prof. Ahmet Taner Kışlalı’nın 1999’da uğradığı bombalı suikastın ardından bu iktidar döneminin ilk bilim insanı suikastı Dr. Necip Hablemitoğlu idi. ✓ Şimdi de 30 Aralık cinayeti, siyasi boyutundaki sorular çok daha fazla öne çıkmasına karşılık aynı zamanda bir bilim insanına, bir akademisyene yapılmış suikasttır. Mensubu olduğu Hacettepe Üniversitesi başta olmak üzere üniversitelerin tavrı, bir akademisyenin öldürülmesini sahipsiz bırakmaları, sorgulamamaları, bilim insanı ahlakı, etiği ile bağdaşması olanaksız bir yaklaşımdır. Bu olay karşısında sergilenen görüntü; Üniversitelerin tek adam yönetiminde, iktidarın arka bahçesine dönüştürülmesinin, bilimsellikten uzaklaşarak partizanlaşmanın, üniversitelerde ‘adrese teslim’ siyasi kadrolaşmanın görüntüsüdür. Suikasta uğrayan bir mensubuna sahip çıkmaktan korkan, kaçınan, siyasi talimatlarla sessizliğe bürünen bir akademi dünyası, ülkemizin hak etmediği, bilimsel onurun tüketildiğini, aklı, adaleti, gerçeği ve doğruyu savunacak cesaretten yoksunluğu gözler önüne serin acı ve hazin bir durumdur. Bir mensubunun katledilmesi karşısında acısını ve tepkisini dahi dile getiremeyen, ifade edemeyen bir akademik yapının, ülkeye ışık tutacak, bilimi savunacak gücü de yok demektir! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 4 3. Köprü, otoyol, tünel geçiş ücretlerinin sabit tutulacağını ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu-Özel İş Birliği projeleriyle ihya ettiği iktidar müteahhitlerinden seçim diyeti istiyor. 2023 bütçesinde zaten 55 milyar TL garanti-geçiş ödemesi ödeneği ayrılan müteahhitler dövize endeksli zam yapmasalar da bu parayı alacaklar. İktidar, yüzde 123’e çıkarttığı yeniden değerleme oranını ve buna dayanarak artırdığı vergi, harç, ceza zamlarını, ÖTV artışlarını ya sıfırlamalı ya da indirmeli! Zincir marketlerin CEO’larını makama çağırıp ceza tehdidiyle indirim yaptıran iktidar, herkesi indirim ve fiyat sabitlemeye çağırarak seçime kadar yapay bir ortam yaratmak istiyor. Et ve süt kıtlığını, simitin 7,5 TL’ye çıktığını görmezden gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak yılsonuna kadar otoyol, köprü, tünel vb. geçiş ücretlerinin artırılmayacağını ilan etti. Döviz endeksli ve araç geçiş garantili KÖİ projelerine her yıl artan şekilde bütçeden yapılan ödemelerle ihya edilen iktidar müteahhitlerinden seçim diyeti istiyor. ✓ Fahiş kazançlarından feragat etmeleri bir yana, zaten 2023 bütçesine konulan 55 milyar TL’lik KÖİ garanti ödemeleri müteahhitlere yapılacak. İktidar; insanların ödeme gücünü aşan geçiş ücreti ödemeleri, 3 ayda bir yapılan dövizdeki artışa endeksli geçiş ücreti zamlarını seçime kadar yapmayarak, ucuzluk ve enflasyon durdu algısı yaratmaya yöneldi. İktidarın fiyat indirimi veya sabitleme baskısı karşısında beyaz eşyacılar da benzer bir karar hazırlığı başlattıklarını ilan ederken, Turizm ve Restoran İşletmecileri Derneği Başkanı iktidara yaranmayı daha ileri boyuta taşıdı ve üyelerine ramazana kadar fiyatları sabitleme çağrısı yaptı. Üyelerine sabit fiyat veya indirim çağrısı yapan, esnaf odası, ticaret-sanayi odası, sektör derneklerinin başkanları önce iktidara yılbaşında yüzde 123’e yükseltilen yeniden değerleme oranını Cumhurbaşkanı yetkisiyle sıfırlama ya da yüzde 50 indirme çağrısı yapsınlar! Yeniden değerleme oranındaki artışa bağlı olarak başta ÖTV olmak üzere, akaryakıt, cep telefonu, internet, elektrik, doğalgaz, ulaşım, tütün, alkollü içki vergileri aynı oranda artarken, işletmelere sabit fiyat çağrısı yapan başkanlar önce kendi işletmesinde fiyat düşürsün. Enflasyon yüzde 15-19 iken pandemi boyunca iki yıl kapalı işletmelerin kiralarını dondurmayan, elektrik-doğalgaz faturalarını indirmeyen iktidar şimdi yüzde 64 enflasyonda herkesten indirim ve sabit fiyat istiyorsa yüzde 123 artırdığı tüm dolaylı vergileri, harçları, cezaları sıfırlama yetkisini kullanarak elini taşın altına koymalı. Geriye dönük elektriğe, doğalgaza, ekmeğe, akaryakıta vb. yapılan tüm zamlar geri çekilmeli. Yüzde 123’lük bu artışa bağlı olarak tüm vergiler, harçlar, cezalar, akaryakıttan, internetten, cep telefonundan, alkol ve sigaradan alınan Özel Tüketim Vergisi, Akaryakıt Tüketim Vergisi, Özel İletişim Vergisi aynı oranda arttı. Her şey zamlandı, akaryakıt, telefon, internet faturaları kabardı. İktidarın her yaptığını alkışlayan, bugüne kadar yapılan yanlışlara çıt çıkartamayan, iktidara yaranma ve şirin görünme peşindeki bu oda ve dernek başkanlarına çağrım; 20 yıldır üyelerinin haklarına sahip çıkmayıp iktidara boyun eğerek güçlü olandan isteyemedikleri şeyleri, gücü yetmeyenlerden, işyerini zor ayakta tutanlardan talep etmesinler. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 5 4. Türkiye, 2022’de iş kazası cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısında Avrupa’da birinci, dünyada ilk 10 ülke arasında 9’uncu oldu. Geçen yılın tamamında 1843 çalışan iş kazalarında yaşamını yitirirken, günde 5 işçi iş cinayetlerinin kurbanı oldu. Türkiye her 100 bin kişilik istihdamda yüzde 5,36 ölüm oranıyla ilk sırada bulunurken, sosyal güvencesiz çalıştırılan kadın, çocuk ve kayıt dışı göçmen işçi ölümlerindeki tablo dikkat çekiyor! İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) geçen hafta açıkladığı 2022 verileriyle, iş kazası cinayetlerinde 1843 işçi yaşamını yitirirken, işyerlerindeki günde 5 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Yıllardır Avrupa sıralamasında iş kazaları ve işyerinde yaşam kayıplarında ilk sırada yer alan Türkiye bu rakamlarla 2022’de de yine birinci durumda. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) ve ILO İstatistik Birimi’nin (ILOSTAT) üye ülkelerden derlediği verilere bakıldığında istihdam edilen her 100 bin kişilik nüfusta iş cinayetlerinde ölüm oranı Türkiye’de 5,36 olurken, 27 AB ülkesi içinde ilk sırada bulunan Fransa’da bu oran 100 bin kişide 3,5. Her 100 bin kişilik istihdama kıyasla iş kazalarında yaşamını yitirenlerin oranı Almanya’da 1, İsveç’te 0,7, Hollanda’da 0,5. Bu oranlara bakıldığında Türkiye’de iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çalışanlar Almanya’nın beş katı, Hollanda’nın 10 katı düzeyinde. Kaldı ki, İSİG’in açıklamasına göre derlenen veriler, kayıtlara iş kazası olarak geçen ya da medyaya yansıyan iş başındaki ölümlerin taranmasıyla oluşturulan sayılar. İş kazası olarak kayda girmeyen, haberlere yansımayan diğer yaşam kayıplarıyla bu sayının daha yüksek olduğunu öngörmek yanlış olmaz. Pek çok olayda işyerleri yaptırımla karşılaşmamak, yüklü tazminatlar ödememek, olayın yargıya intikal etmesini önlemek için farklı yöntemlerle iş kazalarını bildirimden kaçınabiliyorlar. ILOSTAT’ın derlediği verilerde ise dünyada her 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarının en çok yaşandığı ilk 10 ülke arasında Türkiye 9’uncu. ✓ İlk 10 sıradaki ülkeler; Filistin, Küba, Ermenistan, Mısır, Kosta Rika, Zimbabve, Özbekistan, Nikaragua, Türkiye ve Meksika. SGK verileriyle Türkiye’de yılda ortalama 450-500 bin iş kazası yaşanıyor. Bu, günde en az 1369 iş kazası yaşandığını, her 273 kazadan birinin ölümle sonuçlandığını sergiliyor. 2022’de 1843 işçi yaşamını yitirirken bu sayı 2020’de 2427, 2021’de 2170 idi. İnşaat, yol ve altyapı, tarım ve ormancılık, madencilik, taşımacılık en fazla ölümlü kazanın yaşandığı iş kolları. 2022'deki iş kazalarında ölenlerin 108'i kadın, 64'ü çocuk, 90'ı ağırlıkla Suriyeli ve Afgan olmak üzere göçmen işçi. Kayıt dışı, kaçak, sosyal güvencesiz ve ucuz işgücü istihdamının yaygınlaştığını gösteren bu tablo, emek istismarının karanlık yüzünü oluşturuyor. Amasra’da yaşanan maden faciası, İzmir’deki vinç yıkılması, Hendek’teki havai fişek faciası vb. iş cinayetlerinin böylesine yaygın can kayıplarına yol açmasının ardında; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetimlerinin yetersizliği, denetimlerde saptanan eksiklerin takip edilerek gereken yaptırımların uygulanmaması, taşeronlaşma, kaçak-kayıt dışı istihdam, işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının iktidarın 2012’de yaptığı yasa değişikliğiyle dışarıdan para karşılığı hizmet veren özel şirketlere devredilmesinin yattığını, öngörmekteyim. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 6 5. Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Beklenti Anketi endeks sonuçları; ihracattaki yavaşlamanın duraklamaya dönüşeceğini, bu yılın ilk çeyreği için ihracatçıların endişeli olduğunu, ortaya koydu. İthalattaki artışın hızlanarak devam edeceği beklentisi öne çıktı. Aralık ayında İstanbul Sanayi Odası’nın İhracat İklim Endeksi de 50 puanın altında kaldı! 2022 yılının 110,2 milyar dolar tutarında dış ticaret açığıyla geride kalmasından sonra 2023 yılında da dış ticarete dönük beklentilerdeki kötüleşme ve endişe büyümeye devam ediyor. Ticaret Bakanlığı’nın 2023 yılı ilk çeyreğine ilişkin Dış Ticaret Beklenti Anketi sonuçları, dış ticaret açığındaki yükselişin süreceğini, ihracatta geçen yılın son çeyreğinde belirginleşen yavaşlamanın duraklamaya dönüşeceğini, ithalatın ise hızlanacağını gösterdi. Bakanlığın açıkladığı bu yılın ilk üç aylık dönemine ilişkin ihracat beklenti endeksi, bir önceki çeyreğe göre 12,1 puan azaldı. Geçen yılın dördüncü çeyreğinde 108,1 olan endeks, bu yılın ilk çeyreğinde 96 seviyesine düştü. İhracat beklenti endeksindeki gerileme geçen yılın aynı dönemine göre ise 19,8 puana ulaştı. İhracat beklenti endeksinin kötüleşmesinde, gelecek 3 aya ilişkin ihracat beklentisi, ihracat sipariş beklentisi, şu anda kayıtlı sipariş düzeyi ve son 3 aydaki ihracat sipariş düzeyine yönelik değerlendirmelerin negatife dönüşmesi etkili oldu. 2023 yılı ilk çeyreğine ilişkin ithalat beklenti endeksi ise geçen yılın son çeyreğine kıyasla 12,4 puan artarak 126,1 seviyesine yükseldi. İthalat beklenti endeksi geçen yılın aynı dönemine göre de 7,3 puan arttı. İthalat beklenti endeksinin belirgin şekilde tırmanışa geçmesinde, gelecek 3 aya ilişkin ithalat beklentisi, gelecek 3 aya ilişkin ithalat birim fiyatı beklentisi ve son 3 aydaki ithalat sipariş düzeyine ilişkin değerlendirmelerdeki artış belirleyici oldu. Ticaret Bakanlığının üçer aylık dönemler için dış ticaret şirketleri ve ihracata dönük üretim yapan sanayiciler, imalatçılarla gerçekleştirdiği anketler sonucunda oluşturulan dış ticaret beklenti endeksinin ihracat ayağında endişe ve karamsarlığın büyümesi, endeksin 100’ün altına inmesi 2023’ün ilk çeyreğinde ihracattaki sıkıntıların artacağının işareti. Daha önce de vurguladığım gibi iktidar ve ekonomi yönetimi dış ticarette ısrarla ihracat rekorlarını gündeme getirip, ithalattaki ve dış ticaret açığında yüzde 138’e ulaşan artışı görmezlikten gelerek örtmeye çabalarken, doğrudan Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı sonuçlar tablonun hiç de iktidarın sunduğu gibi olmadığını ortaya koydu. ✓ İhracatçılar kurların aylardır baskılanması, ihracat dövizlerinin yüzde 40’ına el konulması, ihracatın finansmanı için krediye erişimin iyice zorlaştırılmasından yakınırken, iktidar bunlara kulak tıkıyor. İSO’nun İhracat İklim Endeksi’nin de aylardır olduğu gibi aralık ayında da 50 puanın altında kalarak 48,5 olması, eylülden bu yana dış talep koşullarındaki bozulmanın, ihracattaki yavaşlamanın kesintisiz olarak sürdüğünü gösteriyor. Aynı zamanda dış ticarette uyarı ve alarm işareti! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 7 6. Sözde orta gelirliye yönelik ‘Yeni Evim’ kampanyası, iktidarın ülke gerçeklerinden, toplumun gelir ve yaşam koşullarından, uygulanan yanlış politikalarla emlak ve konut piyasasında yaratılan olağanüstü tablodan habersiz olduğunu gösterdi. Kampanya sonrası konut fiyatları katlanarak artışa geçti! Alt ve dar gelir grupları için Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ile başlatılan ‘İlk evim-İlk iş yerim’ kampanyasının kura çekimleri aylardır devam ederken, şimdi de orta gelir grupları için 100 bin kişiye ‘Yeni Evim’ kredi kampanyasını ilan eden iktidar, ülke ekonomisi ve toplumsal gerçeklikten habersiz, algıyla gündem yaratma çabasında olduğunu gösterdi. Üç bölge üzerinden 15 yıl vadeli (180 ay) kredilerde tavan tutar bölgelere göre 2-3-5 milyon TL, faizler yüzde 0,69-0,99 arasında ve asgari yüzde 10 peşinat ödemesi zorunlu. Kredi yeni, yapımı devam eden ve yapımına başlanacak konut projeleri için kullandırılacak. Başvuranlara ilk 3 yıl ödeyecekleri aylık taksitin yarısını sonrasında taksitlere eklenmek koşuluyla Hazine üstlenecek. Ancak yüzde 0,69 faizli 1 milyon TL kredi için bile aylık taksit 9 bin 400 TL! Yarısını hazine üstlendiğinde aylık 4700 TL! Asgari ücret 8500 TL! 2-4 milyon kredinin faizi yüzde 0,79 ve 3 milyon TL’lik kredinin aylık ödemesi 30 bin TL! İstanbul için çekilebilecek azami 4-5 milyon TL kredinin faizi yüzde 0,99 aylık taksiti ise 49 bin TL! Yarısını 3 yıl hazine üstlense bile aylık 24 bin 500 TL! Taksitlerin hane gelirinin yüzde 40’ını aşmayacağı açıklandı. Bu durumda hazine destekli 24 bin 500 TL taksit ödeyecek orta gelirli ailenin aylık gelir toplamının 61 bin 250 TL olması gerekiyor. 1 milyonluk kredi için gelirinin yüzde 40’ı kadar hazine destekli 4700 TL taksit ödeyecek ‘orta gelirli’ bir hanenin aylık gelirinin ise 12 bin TL olması gerek! Üstelik başvuru şartı evi olmamak! Yani kirada oturuyor olmak. Alınacak ev ya sıfır ya inşa halinde ya da yeni başlayacak bir proje olacak. Evsiz yurttaş hem kira ödeyip evin bitmesini bekleyecek hem de her ay gelirinin yüzde 40’ı kadar kredi taksiti ödeyecek. Kampanya kapsamında müteahhitlere de 25 milyar TL ucuz kaynak aktarılacak. İnsanlar iktidarın varsaydığı gelirlere, taksit ödeme gücüne sahip olmadığı için krediye başvuramıyor. 30 milyona dayanan icra dosyaları, kredi-kredi kartı borçlarına bankaların yasal takipleriyle milyonlarca kişi zaten kara listede, e-haciz altında ve kredi çekebilmesi söz konusu değil. İktidarın yanlış ve temelsiz ekonomi politikalarıyla konut-gayrimenkul fiyatları olağanüstü artarken, söz konusu bölgelerde, büyük kentlerde 1-2 milyon TL’ye yeni-sıfır konut bulmak olanaksız. Kampanya sonrası konut fiyatları katlandı. Şimdi, Çevre ve Şehircilik-Ticaret-Hazine ve Maliye Bakanlıkları komite kurup, fahiş konut fiyatlarını denetleyecekler! Serbest piyasada mal sahibinin talep ettiği fiyatı zorla, baskıyla mı indirtecekler? Kanada, artan konut fiyatlarıyla kendi vatandaşlarının ev sahibi olamaması, yükselen kiralar üzerine yılbaşından itibaren 2 yıl süreyle yabancılara konut satışını yasakladı. Türkiye’de ise satılan konutların yüzde 5’ini yabancılar döviz üzerinden ve yüksek fiyatlardan satın alıyor. Bu kampanyanın ‘orta gelir grubu’ aldatmacasıyla, üst gelir grubuna ucuz krediyle konut rantı sağlamak, elinde satamadığı konut stoku olan ya da artan maliyetlerle inşaatı yarım kalan müteahhitleri milyarlar aktararak kurtarıp, ihya etmek dışında bir amacı yok! İktidar, ülkede aylık 24 bin 500 TL kredi taksiti ödeyecek ‘orta gelirli’ aileler olduğunu sanıyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 8 7. COVID-19 salgınında ekonomik kapanmayla doğal olarak gerileyen sanayi üretimi, normalleşme sonrası 29 aydan bu yana ilk kez yeniden düşüşe geçti. TÜİK’in açıkladığı veriler hem aylık hem de yıllık sanayi üretiminin gerilediğini gösterdi. Yeni ekonomi modeliyle ortaya atılan üretim, istihdam, ihracat artışı iddiasının aksine sanayinin ve üretim çarklarının bu modelden olumsuz etkilendiği açığa çıktı. İşsizlik, ihracatta yavaşlama, büyümenin inişe geçmesi, dış ticaret açığı ve cari açıktaki yükselişin yanında iktidarın Yeni Ekonomi Modelinin (YEM) iflasını sergileyen bir başka olumsuz gelişme sanayi üretiminde kendisini gösterdi. 2020 başında COVID-19 salgını nedeniyle alınan kapanma önlemleri, sokağa çıkma yasakları, işyerlerinde faaliyetlerin kısmen durdurulmasıyla doğal olarak tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi düşüşe geçen sanayi üretimi, normalleşmeye geçiş sonrasında toparlanarak yükselmeye başlamıştı. Özellikle Çin ekonomisinin salgından dolayı yavaşlamasıyla ortaya çıkan tedarik zincirindeki açığı kapatma, üretim artışı ve yeni pazarlara açılma vb. hedeflerin ilan edilmesiyle sanayi üretimi kesintisiz yükselişini sürdürdü. Ancak YEM adı altında uygulamaya konulan para-döviz-faiz politikalarıyla her alanda baş gösteren olumsuzluklar, yükselişe geçen kurlar, enflasyon, dış ticaret açığında, cari açıkta hızla açılan makas, enerji başta olmak üzere ithal girdilerde, hammadde, ara malı, yatırım malı ithalatındaki yüksek maliyetler hem ekonomik büyümeyi hem de sanayinin çarklarını yavaşlattı. İhracata dönük üretimdeki yavaşlama kendisini ihracattaki duraklamayla gösterirken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçen hafta açıkladığı Kasım 2022 sanayi üretim endeksi verileri, sanayi üretiminin de 29 ay sonra ilk kez aylık ve yıllık bazda düşüşe geçtiğini ortaya koydu. Kasım ayında ekime kıyasla yüzde 1,1 düşen üretim, yıllık olarak da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,3 azalırken, kasımda madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe aylık yüzde 1,3, imalat sanayi sektöründe yüzde 1, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe yüzde 2,3 üretim düşüşü gerçekleşti. Sanayinin alt sektörlerindeki yıllık üretim değişimlerine bakıldığında, geçen yılın aynı dönemine göre madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe yüzde 8,6, elektrik gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe yüzde 7,9, imalat sanayiinde yüzde 0,4 üretim düşüşü yaşandı. Tarım ve hayvancılıktaki üretim düşüşü, inşaat sektöründeki sert gerileme ve eksiye inen sektör endeksinin ardından, ihraç mallarının yüzde 70’inden fazlasını oluşturan sanayi sektörü ve imalat sanayiinde düşüş yaşanması, büyümenin de duraklama ve gerileme sürecine gireceğini işaret ediyor. Ticaret Bakanlığı 2023 Yılı İlk Çeyrek Dış Ticaret Beklenti Anketindeki sonuçlara yansıyan endişe ve karamsarlık, bir anlamda sanayi üretiminin düşüşe geçmesiyle de teyit ediliyor. Sanayici ve ihracatçı, mevcut ekonomik model ve yürürlüğe konulan kararlarla üretim çarklarının daha da yavaşlayacağını, bunun ihracata yansımasının negatif olacağını öngörüyor. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 9 8. Aylar öncesi uyardığım gibi sütten sonra ette de yüksek zamlara rağmen halkın beslenme ve temel gıdaya erişim sorunu en üst düzeye çıktı. Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin verilerine göre, yılbaşından bu yana kırmızı et fiyatındaki artış yüzde 30, sadece son bir haftadaki artış yüzde 18 oldu. Kırmızı et fiyatında yıllık artış yüzde 115’e ulaştı. İktidar 20 yıldır her seferinde yaptığı gibi kırmızı et ve canlı hayvan ithalatına hazırlanıyor. İktidarın gıda fiyatlarını ve piyasaları baskılamak, kontrol altında tutmak için oluşturduğu yapılanmalar, girdi maliyetlerinin çok altında fiyatlara üreticiyi zorlayınca önce çiğ sütte ve süt ürünlerinde başlayan üretim düşüşü ve fiyat artışı şimdi de kırmızı ete sıçradı. Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) aylarca tarımsal girdi maliyet endeks artışlarının, yem fiyatlarında yüzde 250’yi aşan zamların altında tuttuğu çiğ süt fiyatları üreticinin kayıplarını dayanılmaz boyutlara taşıyınca, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) verileriyle 1,5 milyon dolayında süt ineği kesime gönderildi. Türkiye’nin süt üretiminin gerilemesine yol açan bu gelişmenin ardından süt ve süt ürünlerinin fiyatları erişilemez noktaya tırmanırken şimdi benzer sorun et fiyatlarında gözleniyor. CB Erdoğan’ın nisan sonuna kadar Tarım Kredi Kooperatiflerinde satılan yem fiyatlarını sabitlediklerini duyurmasına rağmen, geç kalınmış bu karar besicilerin maliyet artışları karşısında sonuç vermedi. Yılbaşından bu yana üç kez zamlanan kırmızı et fiyatındaki artış yüzde 30’a ulaşırken, sadece geçtiğimiz hafta içerisinde etteki fiyat artışı yüzde 18 oldu. Market zincirlerindeki indirimli ve sabit fiyatlara rağmen kıyma 150-160 TL’ye çıkarken, kasaplarda ise kıyma 200 TL’ye, kuşbaşı ve diğer et türlerinin kilosu 220-230 TL’ye ulaştı. Kontrolden çıkan et fiyatlarından ötürü, halkın et alamaz hale geldiğini, satışların yüzde 50’nin üzerinde düştüğünü açıklayan Kasaplar Esnaf Odası iktidara çağrıda bulunarak artan fiyatlara çözüm bulunmasını isterken, etin toptan geliş fiyatının kiloda 135-145 TL’ye, kemiksiz kuzu etinin 315 TL’ye ulaştığını duyurdu. Et ve Süt Kurumu (ESK) kırmızı et alış fiyatlarına zam yaptı. Bu zam sonrası kasaplara ve tüketiciye satış fiyatının da zamlanması söz konusu. Ülke çapında 14 satış mağazası bulunan ESK önünde sabah karanlığında kuyruğa giren dar gelirli, emekli kesimler saatlerce 1 kilo ucuz kıyma için soğukta bekliyor. Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin (UKON) et kombinası ve kesimhanelerdeki ortalama fiyat verilerine göre dana kesim çıkış fiyatı 126,9 lira ve kuzu kombina çıkış fiyatı ise 121,7 lira olarak yer aldı. UKON verilerinde et fiyatı geçen yıla kıyasla yüzde 115,4 olarak gerçekleşti. Tarım ve Orman Bakanı, et krizi ve olağanüstü fiyatlar karşısında iktidarın yıllardır hep yaptığı gibi, kırmızı et ve kesimlik canlı hayvan ithalatına başlanacağını, bu konuda bazı Balkan ülkeleriyle ithalat bağlantıları yapıldığını duyurdu. Ülke tarım ve hayvancılığını çöküşe sürükleyen politikalar ve kararlarla çocuklarımız süt içemez, et yiyemez insanca beslenemez konuma getirildi. 20 yıldır yerli besiciyi sahipsiz bırakan, Güney Amerika’dan, Afrika’ya kadar dünyanın dört bir yanından canlı hayvan ve et ithalatına milyarlarca dolar kaynak akıtan iktidar, bir kez daha et ve canlı hayvan ithaline kapıları açarak fiyatları düşürmek iddiasıyla, yerli besiciyi ithalatla terbiye etmeye yöneliyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 10 9. Suriye’de Fırat’ın batısına yönelik uluslararası insani yardımların Türkiye-Cilvegözü sınır kapısından yapılmasını içeren BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı 6 ay daha uzatıldı. Esad yönetiminin bölgeye yardımların Şam üzerinden yapılması talebine rağmen Rusya’nın veto kullanmayıp, uzatmaya onay vermesi, Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a jesti niteliğindedir. Rusya bunun karşılığında, asker çekme de dahil Suriye ile normalleşmenin hızlandırılması, Esad ile uzlaşının somutlaştırılmasını istiyor. Suriye’nin Kuzey Batı’sına Birleşmiş Milletler (BM) gözetimindeki uluslararası insani yardımların, Türkiye-Cilvegözü sınır kapısından ulaştırılmasını öngören BMGK kararının süresi 6 ay daha uzatıldı. Esad yönetiminin uluslararası yardımların Şam üzerinden ve yönetimin kontrolünde yapılması talebine rağmen Rusya, temmuz sonuna uzatma kararında veto kullanmadı. Rusya'nın BM Daimi Büyükelçisi Vassily Nebenzia yaptığı açıklamada, uzatmayı desteklemek için ‘kendileri açısından zor bir karar aldıklarını’ söyledi. Daha önceki uzatmalarda Rusya-ABD çekişmesi yaşanmış, Rusya veto kullanmıştı. Sonrasında yardımların Türkiye’de Cilvegözü, Suriye tarafında Bab el Hava olmak üzere ‘tek’ kapıdan yapılması kabul edildi. Bab el Hava kapısı, El Nusra’dan dönüşen cihatçı Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) kontrolünde. Esad yönetimi, Fırat’ın batısında başta İdlib olmak üzere HTŞ ve Türkiye destekli diğer rejim muhalifi güçlerin kontrolündeki bölgeye yapılan yardımları ‘terör örgütlerine destek’ olarak nitelendiriyor. Bölgede gıda sıkıntısı ve kolera salgını yaşanıyor. Fırat’ın doğusundaki PYD-YPG-SDG güçlerine ise başta silah, parasal ve insani yardımlar ABD ve diğer batılı ülkeler tarafından Kuzey Irak üzerinden ulaştırılıyor. BMGK kararı, Türkiye-Suriye arasındaki normalleşme süreci için kritik önemdeydi. Şam yönetimi Rusya’nın uzatmayı veto etmesini, Fırat’ın batısına, İdlib’e desteğin kesilmesini istiyordu. Türkiye ise gıda, ilaç vb. yardımlar kesilirse İdlib ve sınırdaki briket evlerdeki 3-4 milyon kişinin yaratacağı yeni göç dalgasından endişeyle Cilvegözü’nden yardımın sürmesinden yana. Muhtemelen Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan-Putin arasındaki son görüşmede konu ele alındı. Putin, Esad’ın talebine rağmen son kez 6 aylık uzatmaya onay vererek iktidara jest yaptı. Nitekim bu görüşme sonrası CB Erdoğan, Dışişleri Bakanlarının üçlü görüşmesinden sonra Esad ile bir araya gelebileceklerini ifade etti. Putin’in, 6 aylık uzatmaya onay verirken iktidardan Suriye ile normalleşmeyi hızlandırma, asker çekme ve diğer adımları somutlaştırma, Esad’la kısa sürede bir araya gelme sözü aldığı anlaşılıyor. Esad ise görüşme için kendi koşullarını öne sürüyor. Bu gelişmelerin ertesinde Arap medyasında CB Erdoğan[1]Esad buluşması için BAE’nin devreye girdiği, liderler görüşmesinin Abu Dabi’nin ev sahipliğinde yapılmasının planlandığı, Şam yönetiminin bu girişime olumlu baktığı yer aldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) 6 aylık uzatma kararının oy birliğiyle alınması, Rusya’nın veto kullanmaması, bölgedeki ağır insani sorunlar ve olası göç dalgasını frenleme açısından olumlu olmasının yanında, Rusya’nın bu tavrı 18 Ocak’ta ABD’de gerçekleşecek Türkiye-ABD Dışişleri Bakanları görüşmesinde Türkiye’nin elini güçlendirdi. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 15 OCAK 2023 11 10. Avrupa Birliği (AB) ile NATO arasında başta güvenlik olmak üzere çeşitli alanlardaki iş birliğini güçlendirmeyi içeren ortak deklarasyon, NATO üyesi olan ancak AB’ye tam üye olmayan Türkiye açısından bazı çekinceleri gündeme getirebilir. AB Komisyonu Başkanı ile NATO Genel Sekreteri’nin imzaladığı deklarasyon, AB üyesi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanımayan Türkiye’nin kabul edemeyeceği bir iş birliği mutabakatıdır. AB ile NATO arasında güvenlik konularında iş birliğini güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir deklarasyon yayınlandı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından imzalanan savunma ve güvenlik iş birliği deklarasyonu, Türkiye’yi dışlayan ve Türkiye’ye Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) tanımayı dayatan bir adım. Nitekim iş birliği deklarasyonu duyurulurken, Kıbrıs sorunu nedeniyle bazı pürüzler çıkması, Türkiye’nin NATO üyesi olarak veto hakkı çerçevesinde engelleme girişiminde bulunmasından kaygı duyulduğu da dile getirildi. NATO-AB arasında savunma ve güvenlik alanında iş birliğinin güçlendirilmesi yanında, enerji, su kaynaklarının korunması, insan yaşamını tehdit ettiği gerekçesiyle barış ve güvenlik açısından ciddi risk olarak tanımlanan iklim değişikliği alanında ortak çalışmalar yürütülmesi, NATO ve AB üyelerine yönelik olası dış müdahalelerle karşı ortak tutum geliştirilmesi gibi başlıklar içeren deklarasyon, AB üyesi olan ancak NATO ittifakına üye olmayan GKRY’yi de kapsıyor. Oysa 2004’te dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın hazırladığı çözüm planı çerçevesinde Kıbrıs’ta yapılan referandumda KKTC’de ‘evet’, Rum kesiminde ‘hayır’ çıkmasına rağmen AB, Türkiye’nin devlet olarak tanımadığı GKRY’yi ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak tam üyeliğe aldı ve iki bölgeli federasyon çözümünün yolunu kesti. İmzalanan deklarasyonda, ‘güvenlik tehditleri ve belirlenen başlıklardaki zorlukların kapsamı genişledikçe AB ve NATO arasındaki iş birliğinin bir üst aşamaya geçirilerek genişletilip derinleştirilmesi’ karar altına alınıyor. Ayrıca ABD-Çin çekişmesinde ilk kez AB tarafından Çin’e karşı tutum alınarak ‘AB ve NATO’nun Çin’i muhtemel bir tehdit kaynağı olarak değerlendirme konusunda ortak yaklaşım benimsedikleri’ vurgulanıyor. En büyük güncel güvenlik tehdidinin ‘Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ve halen devam eden savaş’ olduğu belirtilen ortak deklarasyonda; Rusya-Ukrayna savaşının dünya çapında çok sayıda ülkeyi, milyonlarca insanı olumsuz etkilediği ‘enerji ve gıda krizine bağlı tehditlerin büyümesine yol açtığı’ tespitine yer verildi. AB ile NATO arasında planlanan iş birliğinin Türkiye açısından işletilmesi mevcut koşullarda güç görünüyor. NATO üyesi olan ancak AB tam üyeliği süreci askıda tutulan Türkiye, alınacak kararlarda ittifak anlaşmasından kaynaklanan veto yetkisini kullanıp bloke edebilir. Daha önce NATO-AB arasında gizli askeri bilgilerin paylaşımını içeren protokoller Türkiye tarafından veto edildi. Gerekçesi ise AB üyesi GKRY’nin Türkiye tarafından resmi olarak tanınmamasına dayandırıldı. Kanımca şimdi de AB-NATO dayatmasına karşı aynı tutum sergilenmelidir

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Adana arap escort Çukurova arap escort Seyhan arap escort Ankara arap escort Mamak arap escort Etimesgut arap escort Polatlı arap escort Pursaklar arap escort Haymana arap escort Çankaya arap escort Keçiören arap escort Sincan arap escort Antalya arap escort Kumluca arap escort Konyaaltı arap escort Manavgat arap escort Muratpaşa arap escort Kaş arap escort Alanya arap escort Kemer arap escort Bursa arap escort Eskişehir arap escort Gaziantep arap escort Şahinbey arap escort Nizip arap escort Şehitkamil arap escort İstanbul arap escort Merter arap escort Nişantaşı arap escort Şerifali arap escort Maltepe arap escort Sancaktepe arap escort Eyüpsultan arap escort Şişli arap escort Kayaşehir arap escort Büyükçekmece arap escort Beşiktaş arap escort Mecidiyeköy arap escort Zeytinburnu arap escort Sarıyer arap escort Bayrampaşa arap escort Fulya arap escort Beyoğlu arap escort Başakşehir arap escort Tuzla arap escort Beylikdüzü arap escort Pendik arap escort Bağcılar arap escort Ümraniye arap escort Üsküdar arap escort Esenyurt arap escort Küçükçekmece arap escort Esenler arap escort Güngören arap escort Kurtköy arap escort Bahçelievler arap escort Sultanbeyli arap escort Ataşehir arap escort Kağıthane arap escort Fatih arap escort Çekmeköy arap escort Çatalca arap escort Bakırköy arap escort Kadıköy arap escort Avcılar arap escort Beykoz arap escort Kartal arap escort İzmir arap escort Balçova arap escort Konak arap escort Bayraklı arap escort Buca arap escort Çiğli arap escort Gaziemir arap escort Bergama arap escort Karşıyaka arap escort Urla arap escort Bornova arap escort Çeşme arap escort Kayseri arap escort Kocaeli arap escort Gebze arap escort İzmit arap escort Malatya arap escort Manisa arap escort Mersin arap escort Yenişehir arap escort Mezitli arap escort Erdemli arap escort Silifke arap escort Akdeniz arap escort Anamur arap escort Muğla arap escort Bodrum arap escort Milas arap escort Dalaman arap escort Marmaris arap escort Fethiye arap escort Datça arap escort Samsun arap escort Atakum arap escort İlkadım arap escort Adıyaman arap escort Afyonkarahisar arap escort Ağrı arap escort Aksaray arap escort Amasya arap escort Ardahan arap escort Artvin arap escort Aydın arap escort Balıkesir arap escort Bartın arap escort Batman arap escort Bayburt arap escort Bilecik arap escort Bingöl arap escort Bitlis arap escort Bolu arap escort Burdur arap escort Çanakkale arap escort Çankırı arap escort Çorum arap escort Denizli arap escort Diyarbakır arap escort Düzce arap escort Edirne arap escort Elazığ arap escort Erzincan arap escort Erzurum arap escort Giresun arap escort Gümüşhane arap escort Hakkari arap escort Hatay arap escort Iğdır arap escort Isparta arap escort Kahramanmaraş arap escort Karabük arap escort Karaman arap escort Kars arap escort Kastamonu arap escort Kırıkkale arap escort Kırklareli arap escort Kırşehir arap escort Kilis arap escort Konya arap escort Kütahya arap escort Mardin arap escort Muş arap escort Nevşehir arap escort Niğde arap escort Ordu arap escort Osmaniye arap escort Rize arap escort Sakarya arap escort Siirt arap escort Sinop arap escort Sivas arap escort Şanlıurfa arap escort Şırnak arap escort Tekirdağ arap escort Tokat arap escort Trabzon arap escort Tunceli arap escort Uşak arap escort Van arap escort Yalova arap escort Yozgat arap escort Zonguldak arap escort
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.