BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
06.02.2013 - 10:10, Güncelleme:
12.09.2022 - 18:02 3196+ kez okundu.
BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ
Farklı kültür ve inançlara sahip kesimlerin birbirlerini tanıyıp¸ bir arada daha problemsiz ve sorunsuz yaşayabilmeleri için yeni bir ilim dalı olan “Kültürler arası eğitim” varlık sahasıyla buluşmuştur. Şiddet ve düşmanlığın zirvelerde kol gezdiği bir dönemde birbirinden farklı kültür ve inançlara sahip bireyler karşılıklı olarak birbirlerini tanımalı ve bir arada daha sorunsuz yaşayabilmenin zeminini araştırmalı¸ sürekli eleştirerek sorunun bir parçası olmak yerine çare üreterek çözümün bir parçası olmaya çalışılmalıdır.Evrensel değerlerin yeşermesi açısından birlikte yaşama ve diyalog kültürüyle insanlar birbirlerini tanır ve birbirlerine saygılı olmanın gereğini duyarlar. Cinnet ve cinayetleri tetikleyen gerginlikleri ve ön yargıları azaltmak¸ kozmopolit(dünya vatandaşlığı) uyumunun gerçekleşmesi için hoşgörü ve toleransa acil düzeyde ihtiyaç vardır.Kültürler arası eğitim, disiplinler üstü bir etkinlik olan Din Eğitimi ile koordineli çalışmalıdır. Hoşgörü ve bir arada yaşamanın “yaşamsal konusu”, sadece teorik olarak anlatılmaktan ziyade¸ bizzat yaşayarak “örnek olma” modeline başvurulmalıdır. Bu konuya hizmet edecek yardımcı branşlardan destek alınmalıdır. Başkasının düşüncesine saygı duymak ve desteklemekle çoğunluğun ve azınlığın birbirlerini anlamaya hazır olmaları üzerine inşa edilecek karşılıklı bir sürecin oluşmasında ve korunmasında hepimiz sorumluyuz. ”Ön yargılı olma¸ düşmanlıklar geliştirme” dönemi, ölümle tanışmak üzere sekerata başlamıştır artık. Birbirini tanıma¸ saygı¸ sorunlara müşterek çözümler arama dünyada geçerli bir değer olarak “kıymet vitrini”ne çıkmıştır. Gelişen ve büyüyen milenyum teknolojisi¸ policulture(çok kültürlü) toplum yapısının oluşumunu zorunlu hale getirmiştir.Muaşeret(toplumsal iletişim) içinde bulunduğumuz insanlarla anlaşabilmek istiyorsak¸ onların davranışlarına yön veren değerleri iyi bilmeliyiz. Bizim dışımızdaki insanların din¸ ahlak ve kültürü hakkında sağlıklı bilgimiz olmazsa hoşgörü ve uzlaşma elinin birbiriyle buluşması söz konusu olamaz. Bu nedenle kültürler arası eğitime ciddi gereksinim vardır. Kültürler arası eğitime katkı sunmak isteyenler öncelikle kendi kültürünü ve dinini öğrenmesi ve bilmesi şarttır. Kendi dinini ve değerlerini bilmeyen ve ona saygılı olmayan birisi¸ başkalarının dinini ve dininin yönlendirdiği davranışlarını anlaması güç olacaktır. Yurtdışında çok işçisi ve vatandaşı olan ülkemiz insanın “global kültürün” manyetik alanında olmasından dolayı çocuklarının maddi ve manevi eğitimini üstlenen gönül erlerine çok ihtiyaç var. Hadis-i Şerifte Peygamber efendimiz;” ümmetinin ihtilafının rahmet olduğu”nu söylemesi, kendi içinde gruplaşarak, birbirlerine husumet besleyerek, birbirlerini doğal rakip olarak görmeleri anlamına gelmemektedir. Hadiste teşvik edilen ihtilaf(ayrılık)ise, mezhep ve meşreblerdeki dinin yaşantısal temelini oluşturan “fıkhi içtihatlar”dır. Dünyanın pek çok yeri, çok dinli ve çok kültürlü yaşamın etkisi altındadır. Her “dünya vatandaşı”nın kendi öz kimliklerini koruyup geliştirmeleri ve mutlu olmaları açısından hoşgörü ve diyalogun evrensel düzeyde var olan önemini kimse artık inkâr edemez. Peygamber Efendimizin meşhur şairi Hassan Bin Sabitin, Efendimizden bahsetmeyle hâsıl olan nebevi şerefi, bizde itiraf ve ikrar ederek şöyle deriz. Sözlerimiz o‘ndan bahsederek güzelleşiyor. Güzellik bize ait değil. Gecenin ibadete adanan ruhbanlarını, gündüzün mücahit aslanlarını yetiştiren Hz. Muhammed Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: Kendisi için istediğini başkası için istemeyen bizden değildir.
Farklı kültür ve inançlara sahip kesimlerin birbirlerini tanıyıp¸ bir arada daha problemsiz ve sorunsuz yaşayabilmeleri için yeni bir ilim dalı olan “Kültürler arası eğitim” varlık sahasıyla buluşmuştur. Şiddet ve düşmanlığın zirvelerde kol gezdiği bir dönemde birbirinden farklı kültür ve inançlara sahip bireyler karşılıklı olarak birbirlerini tanımalı ve bir arada daha sorunsuz yaşayabilmenin zeminini araştırmalı¸ sürekli eleştirerek sorunun bir parçası olmak yerine çare üreterek çözümün bir parçası olmaya çalışılmalıdır.Evrensel değerlerin yeşermesi açısından birlikte yaşama ve diyalog kültürüyle insanlar birbirlerini tanır ve birbirlerine saygılı olmanın gereğini duyarlar. Cinnet ve cinayetleri tetikleyen gerginlikleri ve ön yargıları azaltmak¸ kozmopolit(dünya vatandaşlığı) uyumunun gerçekleşmesi için hoşgörü ve toleransa acil düzeyde ihtiyaç vardır.Kültürler arası eğitim, disiplinler üstü bir etkinlik olan Din Eğitimi ile koordineli çalışmalıdır. Hoşgörü ve bir arada yaşamanın “yaşamsal konusu”, sadece teorik olarak anlatılmaktan ziyade¸ bizzat yaşayarak “örnek olma” modeline başvurulmalıdır. Bu konuya hizmet edecek yardımcı branşlardan destek alınmalıdır. Başkasının düşüncesine saygı duymak ve desteklemekle çoğunluğun ve azınlığın birbirlerini anlamaya hazır olmaları üzerine inşa edilecek karşılıklı bir sürecin oluşmasında ve korunmasında hepimiz sorumluyuz. ”Ön yargılı olma¸ düşmanlıklar geliştirme” dönemi, ölümle tanışmak üzere sekerata başlamıştır artık. Birbirini tanıma¸ saygı¸ sorunlara müşterek çözümler arama dünyada geçerli bir değer olarak “kıymet vitrini”ne çıkmıştır. Gelişen ve büyüyen milenyum teknolojisi¸ policulture(çok kültürlü) toplum yapısının oluşumunu zorunlu hale getirmiştir.Muaşeret(toplumsal iletişim) içinde bulunduğumuz insanlarla anlaşabilmek istiyorsak¸ onların davranışlarına yön veren değerleri iyi bilmeliyiz. Bizim dışımızdaki insanların din¸ ahlak ve kültürü hakkında sağlıklı bilgimiz olmazsa hoşgörü ve uzlaşma elinin birbiriyle buluşması söz konusu olamaz. Bu nedenle kültürler arası eğitime ciddi gereksinim vardır. Kültürler arası eğitime katkı sunmak isteyenler öncelikle kendi kültürünü ve dinini öğrenmesi ve bilmesi şarttır. Kendi dinini ve değerlerini bilmeyen ve ona saygılı olmayan birisi¸ başkalarının dinini ve dininin yönlendirdiği davranışlarını anlaması güç olacaktır. Yurtdışında çok işçisi ve vatandaşı olan ülkemiz insanın “global kültürün” manyetik alanında olmasından dolayı çocuklarının maddi ve manevi eğitimini üstlenen gönül erlerine çok ihtiyaç var. Hadis-i Şerifte Peygamber efendimiz;” ümmetinin ihtilafının rahmet olduğu”nu söylemesi, kendi içinde gruplaşarak, birbirlerine husumet besleyerek, birbirlerini doğal rakip olarak görmeleri anlamına gelmemektedir. Hadiste teşvik edilen ihtilaf(ayrılık)ise, mezhep ve meşreblerdeki dinin yaşantısal temelini oluşturan “fıkhi içtihatlar”dır. Dünyanın pek çok yeri, çok dinli ve çok kültürlü yaşamın etkisi altındadır. Her “dünya vatandaşı”nın kendi öz kimliklerini koruyup geliştirmeleri ve mutlu olmaları açısından hoşgörü ve diyalogun evrensel düzeyde var olan önemini kimse artık inkâr edemez. Peygamber Efendimizin meşhur şairi Hassan Bin Sabitin, Efendimizden bahsetmeyle hâsıl olan nebevi şerefi, bizde itiraf ve ikrar ederek şöyle deriz. Sözlerimiz o‘ndan bahsederek güzelleşiyor. Güzellik bize ait değil. Gecenin ibadete adanan ruhbanlarını, gündüzün mücahit aslanlarını yetiştiren Hz. Muhammed Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: Kendisi için istediğini başkası için istemeyen bizden değildir.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.