'Koşa koşa giderdi işine'

Bayburt ile Trabzon arasındaki Soğanlı Dağı'ndaki yol açma çalışmalarını takip ederken Derebaşı virajlarında bastığı kar kütlesinin kopması sonucu uçuruma düşen AA Bayburt muhabiri Abdulkadir Nişancı'yı arama çalışmaları sırasında akıntıya kapılarak şehit olan Uzman Çavuş Eyüp Kapaklıkaya'nın Çorum'daki evinde yas var.

Şehidin son sözü 'Biz aramazsak kim arayacak' oldu

Kapaklıkaya ailesi, Çorum Valiliğince şehidin evinin önüne kurulan taziye çadırında taziyeleri kabul ediyor. 

"Koşa koşa giderdi işine"

Şehidin eşi Seyhan Kapaklıkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şehit Uzman Çavuş Kapaklıkaya'nın 2012'deki mülakatta Türkiye birincisi olarak Jandarma Genel Komutanlığına bağlı Jandarma Arama Kurtarma (JAK) timine girmeyi başardığını söyledi.

Şehit Kapaklıkaya'nın mülakatın ardından göreve "Arama kurtarma tam benim yapacağım iş. Tam beni arıyorlarmış." sözleriyle başladığını belirten Kapaklıkaya, eşinin işini çok sevdiğini vurguladı. 

Kapaklıkaya, "Koşa koşa giderdi işine. 7 yıldır dalgıç olarak görev yapıyordu. İkinci çocuğumuza hamileyken Şırnak'ta göreve başladı. Şırnak'ta 5 yıl kaldıktan sonra Ankara'da JAK'a girdi, dalgıç oldu. Şırnak'ta görevliyken 2012'de arama kurtarma ekibine girmeye karar verdi ve mülakatlara girdi. Mülakatta en başarılı asker olmuş. Her zaman en başarılı oydu." dedi.

Soğanlı Dağı'ndaki arama kurtarma görevi süresince eşiyle bölgede cep telefonunun çekmemesi nedeniyle yalnızca akşamları görüşebildiklerini ifade eden Kapaklıkaya, eşinin, kendisine çok zor şartlarda görev yaptıklarını söylediğini anlattı. 

"Şehit olduğu için gururluyum"

Şehit eşinin çevresindeki herkes tarafından sevilen, sayılan ve takdir edilen biri olduğunu vurgulayan Kapaklıkaya, şunları kaydetti:

"Eşimi kaybettiğim için çok üzgünüm ama şehit olduğu için bir o kadar da gururluyum. Vatan sağ olsun. Aşırı derecede iyi bir insandı. İşine ve evine çok sadıktı. Hiç kimse onun kötü bir insan olduğunu söyleyemez. Çok sabırlı, çok sakindi, ailesine ve çocuklarına çok bağlıydı. Kimseyi kırmaz, üzmez, incitmezdi. Aynı köyde yaşıyorduk, beni sevmiş, istediler. Allah nasip etti evlendik. Allah'ıma hep şükrettim. Ona hep 'Şansım sensin. İyi ki seninle evlenmişim' dedim. Herkes ailemize imrenerek bakıyordu. Allah'ım mekanını cennet eylesin. Bize de onun istediği gibi, ona layık çocuklar yetiştirmeyi nasip etsin."