IŞİD'e yönelik tepkiler dinmiyor

Ortadoğu'da terör estiren IŞİD'e yönelik tepkiler dinmiyor. Ahmet Bahçivan İş Merkezi önünde basın açıklaması düzenleyen Şanlıurfa 78'liler girişimi, IŞİD'e destek veren ülkelere tepkilerini ortaya koyarken Ortadoğu'daki halklarını tehdit eder hale geldiğine vurgu yapıldı. Grup adına açıklama yapan Abdurrahman Pişkin, alanda gazetecilere yaptığı açıklamada, petro-dolar ve mezhep odaklı siyaset yapan, Irak'ta Sünni iktidarı yeniden inşa etmek isteyen Arap ülkeleri ve bölgesel hegemonya peşinde olan ülkelerin desteğiyle ayakta durduğunu belirtti. Pişkin,"Irak'taki işgali zemin yapan Tevhid ve Cihad adıyla bir örgüt kurulmuştu. Sonra Irak islam Devleti adını alan, Suriye'de kaos çıkınca da Suriye'ye geçerek Irak-Şam islam Devleti (İŞİD) adını alan bu örgüt, 10 yılda Ortadoğu'daki halklarını tehdit eder hale geldi. ABD'den, İngiltere'den, Fransa'dan, Belçika'dan, Arap ülkelerinden, Afganistan'dan, Kafkaslardan cihadistlerin toplandığı İŞİD, Rojava kantonlarına kanlı saldırılar gerçekleştirdikten sonra Musul, Telafer, Şengal, Maxmur, Bağdede (Karakoş) gibi kent ve ilçelere saldırdı. Sünni Arap aşiretlerin desteğiyle İŞİD, Kürtleri, Hıristiyanları, Süryanileri, Ezidileri, Şii Türkmenleri tehcir ve soykırım kıskacına aldı. Kısacası sistematik olarak savaş-insanlık suçu işleyen mezhepsel devlet hedefli kanlı bir terörizmle karşı karşıyayız."dedi.
Musul'a bağlı Zumar ve Musul Barajı örneğinde olduğu gibi İŞİD'in su ve petrol alanlarını kontrol altına alarak halklara karşı silah olarak kullanmayı amaçlayan güç birikimin bulunduğunu vurgulayan Pişkin,"Bu güç birikimi, Suriye'deki Baas rejimini bir an önce yıkmak için IŞİD'e göz yuman bölge devletleri ve ABD sayesinde oldu. Gönderdikleri silahlara el koymasını görmezlikten geldikler, örtük ya da açık şekilde destekledikleri İŞİD artık etnik temizlik yapıyor. Musul ve Şengal'i Sünni silahlı Arap Aşiretleri ve Saddam Hüseyin döneminin firari subaylarıyla birlikte işgal eden İŞİD çeteleri, Süryani Hıristiyanlar, Ezidileri, Şii Türkmenleri katletti. Katliamdan kaçabilenler Şengal Dağı'na sığınırken bu kez dağ kuşatmaya alındığından açlık ve susuzlukla karşı karşıya kaldı. Katliamın tanıkları, Sünni inanca biat etmeyen erkeklerin topluca katledildiğini, kadınlara tecavüz edildiğini ve kadınların satılmak üzere Arap ülkelerine kaçırıldığını anlattı."şeklinde konuştu.

'ISİD, İNSANLIĞI TEHDİT EDİYOR'

Haziran 2014'te Musul'u işgalinden sonra, adını İslam Devleti olarak değiştirerek halifelik ilan eden, 21. yüzyılda dünyanın gözleri önünde Ezidi halkına soykırım yaşatan İŞİD çetelerinin karakteri baş kesme olduğunu hatırlatan Pişkin, şöyle konuştu:"En son 20 Ağustos'ta yayınlanan bir video bu dehşeti yansıttı. ABD'li gazeteci James Foley'in başını kesen İŞİD çeteleri, kendilerine karşı hamleler olursa diğer gazetecilerin de aynı akıbete uğrayacağı tehdidinde bulundu. İŞİD, din ve mezhep odaklı bir dünya tahayyülünü gerçekleştirmek için sadece Hıristiyanları, Ezidileri, Şiileri, Kürtleri hedef almıyor, kendisi gibi olmayan Sünnileri de yok ediyor, insanlığı tehdit ediyor. 2014 Mayıs ayında Brüksel'de, Yahudi Müzesi'ne saldırıp 4 kişinin ölümüne neden olan kişinin Fransız vatandaşı olduğu ve Suriye'ye gidip dönen bir cihadist çıktığı unutulmaması gerektiğini belirten Pişkin,"Bu gibi vakaların artık her an her yerde yaşanabileceği güvensiz bir dönemi yaşıyoruz. Musul ve Şengal işgalinden demokratik kamuoyu ve insanlığı dersler çıkarmalı.
Silahı inançları gereği reddeden Ezidileri dahi bugün hayatta kalmak için silahlanmaya sevk eden trajedinin, başka yer ve zamanda tekrarlanmaması için hepimiz elbirliği içinde olmalıyız. Evleri talan edilenler, ölmemek için ata topraklarını terk edenler, uzun süre yurtlarından ayrı kalacaklar. BM, AB gibi kurumlar ve devletler, barınma kamplarında kalanlara her türlü beslenme, sağlık, eğitim yardımları için acele etmeli. En önemli noktalardan biri IŞİD gibi yapıları bölge halklarının ve insanlığın başına bela eden devletlerin yöneticileri ve IŞİD liderliği ve kadrolarından hesap soracak mekanizmalar işletilmeli."
Birleşmiş Milletler Genel Kurulumda IŞİD ve El Nusra Cephesi başta olmak üzere, Irak ve Suriye'de faaliyet gösteren El Kaide bağlantılı örgütlere yönelik oy birliğiyle 15 Ağustos'ta kabul ettiği 2170 no'lu karar tasarısının bir an önce uygulaması gerektiğini vurgulayan Pişkin, sözlerine şu şekilde sürdürdü:"IŞİD'i kollayan devletler kamuoyuna açıklanmalı ve ağırlaştırılmış yaptırımlar uygulanmalı. Uluslararası Ceza Mahkemeleri, uluslararası insan Haklan örgütleri, etnik temizlik yapılan Rojava, Halep, Azaz, Musul kent ve bölgelerde gibi derhal incelemeler yapmalı, tanıklarla konuşup kayıt altına almalı ve sorumlu devletlerin yöneticilerine soruşturma açmalıdır. IŞİD'in on binlerce cihadist toplamasına yardım edenler, bu cihadistiere topraklarında kamp imkanı sağlayan, sınırları kullandıran ülkelerin idarecileri yargılanmalıdır. Şengal'e bağlı Koço köyünde yüzlerce kişi Sünni Müslümanlığı kabul etmediği için topluca infaz edilmesi gibi daha kaç insanın öldürülmesi gerekiyor? Şengal Dağı'na sığınan ve susuzluktan ölen çocuklar dünyanın çocuklarıdır.
Rojava savunma güçleri olan YPG, hayatlarını riske ederek çatışa çatışa gidip Şengal Dağı'nda yaşam koridoru açmasaydı, kaç yüz bin insan hayatını kaybedecekti düşünebiliyor muyuz? Bir dönem milyonlarla ifade edilen, etnik-dinsel çatışmalarla yerlerinden edilen Hıristiyan nüfus, Ezidi nüfus Irak'ta kalır mıydı? Birleşmiş Milletler, AB ülkeleri, Ortadoğu eksenli politika üreten devletler; yüz binlerce insanı Rojava'ya taşıyarak hayatta kalmasını sağlayan, bir anlamda dünyanın onurunu kurtaran Rojava kantonları üzerindeki ambargo kaldırılmalı."
ZEKİ ALTUNDAĞ