Töre cinayetinde 'insanlık' öldü

Töre cinayetine tepkiler büyüyor. Şanlıurfa Barosu ve Diyarbakır Barosu'na kayıtlı yaklaşık 15 avukat, Şanlıurfa Adliyesi önünde toplanarak Viranşehir'de çocuk denecek yaşta henüz 19 yaşındaki H.G' yaşanan olay ile ilgili basın açıklaması yaptı. Grup adına basın açıklaması yapan Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Sepil Kılıç Yıldırım Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinde yaşanan töre cinayetine dikkat çekerek, ülke genelinde yaşanan kadına şiddet olaylarına tepki gösterdi. Sivil toplum kurumlarına, ilgili kurum ve kuruluşlara çağrıda bulunan Yıldırım, töre cinayeti ve kadına şiddet gibi konularda topluma bilinç kazandırılması için iş birliğine davet etti.

Şanlıurfa Barosu geçtiğimiz günlerde Viranşehir'de meydana gelen töre cinayetine tepki gösterdi. Sepil Kılıç Yıldırım,"Kadınlar ölmesin' diyoruz. Kadınlar öldükçe insanlığımız ölüyor."dedi.
Töre cinayetine tepkiler büyüyor. Şanlıurfa Barosu ve Diyarbakır Barosu'na kayıtlı yaklaşık 15 avukat, Şanlıurfa Adliyesi önünde toplanarak Viranşehir'de çocuk denecek yaşta henüz 19 yaşındaki H.G' yaşanan olay ile ilgili basın açıklaması yaptı. Grup adına basın açıklaması yapan Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Sepil Kılıç Yıldırım Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinde yaşanan töre cinayetine dikkat çekerek, ülke genelinde yaşanan kadına şiddet olaylarına tepki gösterdi. Sivil toplum kurumlarına, ilgili kurum ve kuruluşlara çağrıda bulunan Yıldırım, töre cinayeti ve kadına şiddet gibi konularda topluma bilinç kazandırılması için iş birliğine davet etti.

'KANAYAN ŞİDDET DERİNLEŞEN BİR YARAYA DÖNÜŞTÜ'
Yıldırım, Türkiye'de son birkaç yıl içinde kronikleşerek artış gösteren, ortak bir sorun haline gelen kadına şiddet, kadının yaşam hakkının ihlali niteliğindeki olaylar, muhafazakar kapalı aile yapısına sahip olan Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde daha da kanayan ve gittikçe derinleşen bir yara haline geldiğini söyledi.
'KADINLAR ÖLDÜKÇE
İNSANLIK ÖLÜYOR'
Töre, namus cinayetlerinin gerçekleşmesinde geleneksel geniş aile yapısının etkisine dikkat çeken Yıldırım,"Bu aile yapısında medeni haklar açısından kadına biçilen rol ve işlevler son derece kısıtlıdır. Bu meclis erkek egemen bir meclistir. Çoğu kez aile üyeleri eğitimli ve toplumda bilinen şahsiyetler dahi olsalar, bu işlenen cinayetlere karşı çıkamamış, çekingen kalmışlardır. Cinayetlerin işlenmesinin önemli değişkenlerinden biri de toplumsal ve çevresel baskılardır. 'Kadınlar ölmesin' diyoruz. Kadınlar öldükçe insanlığımız ölüyor."dedi.

'TÖRE ADINA HAYATINA SON VERDİLER'
Büyük bir utanç olayının yaşandığını kaydeden Yıldırım, ülkemiz, bölgemiz ve insanlık adına büyük bir yıkım ve utanç olan olaylardan bir tanesinin en son Viranşehir'de çocuk denecek yaşta henüz 19 yaşındaki H.G' nin 8.5 aylık hamile olduğu fark edilerek, annesi tarafından evlendirilmek istenmiş, kürtaj da yapılamamış ve can güvenliği tehdidi ile karşı karşıya hatırlattı. Yıldırım,"Koruma amacıyla, H.G kadın sığınma evine sığınmış; ancak ona hiçbir şey yapılmayacağını, işin sözde tatlıya bağlanacağını iddia eden 2 akrabası tarafından sığınma evinden alınarak Viranşehir' e götürülürken karnındaki bebeğiyle birlikte önce birçok kez darp edilerek, sonra iple boğularak ve son olarak da tüm bu vahşet yetmezmiş gibi kör bir kuyuya atılarak töre adına hayatına son verilmiştir."şeklinde konuştu.
'CİNAYET, NAMUSKILIFINA BÜRÜNDÜRÜLÜYOR'

H.G ve diğer birçok kadın cinayetinde olduğu gibi ceza yasasındaki boşluktan dolayı olayların genelde çocuklara yıktırıldığını belirten Yıldırım, olayların hukuki boyutunda azmettirenlerin değerlendirme dışı kaldıklarına dikkat çekti. Yıldırım,"Yargılama sürecinde yargıya hakim olan erkek egemen zihniyetle, taktiri indirimlerin benzer dosyalarda uygulanması, sanık katillerin toplumca mazur görülme çabası ve isteği ile de hiçbir maruz açıklaması olamayacak bir cinayetin, sırf bu indirimden faydalanmak için, namus adına işledik mazereti ardına ve haklılığına büründürme çabası kabul edilmez bir durumdur."ifadelerine yer verdi.
'TOPLUMA BİLİNÇ
KAZANDIRILMALI'
Her toplum ve kültürde ulusal ve uluslar arası hukuk alanında anneye ve kadına verilen değer nedeniyle küçük bir kadının katledilmesi kadın hakkı ihlali olduğunun altını çizdi. Olayda ihmalin olup olmadığını anlamak amacıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde kurulan kadın sığınma evleri sayısının artırılması ve var olan sığınma evlerinin işlerliği ve denetim, gözetim yeterliliğinin sorgulanması gerektiğini kaydetti.
Son olarak Yıldırım,"Şanlıurfa ve Diyarbakır Barosu avukatları olarak tüm meslektaşlarımızı, STK'larımızı, ilgili kurum ve kuruluşları; insanlığımızı bu gibi acı ve ülkemizin hukuk, adalet tablosu açısından utanç verici olayların karşısında olmayı, bu konuda topluma bilinç kazandırma konusunda davet ediyoruz. Kadınlar ölmesin diyoruz, her bir kadın öldükçe insanlığımız ölüyor."sözlerine ekledi.
Avukatlar yaptıkları basın açıklamasının ardından Şanlıurfa Adalet Sarayı'nın önünden sessizce ayrıldı.
ZEKİ ALTUNDAĞ