URFALI DAĞCILAR MAĞARA ŞEHRİNDE YÜRÜDÜLER

Pazar günü sabahı dondurucu etkisini htiren kuru soğuk havada Şanlıurfa'dan hareket eden doğaseverler ve dağcılardan oluşan yirmiyedi kişilik grup yaklaşık üç saatlik yolculuktan sonra Diyarbakır'a ulaştı.

Diyarbakır'da grubu bekleyen ve etkinliğe rehberlik yapacak olan Ali Aydın ve Melek Kıyı Aydın çifti alındıktan sonra Silvan'a hareket edildi.Silvan'dan yaklaşık yedi kilometre uzaklıkta bulunan mezolitik -yontma taş devri- döneminden kalma 1512 metre rakımlı Albat dağları üzerindeki kayalıklara oyulmuş 300 civarında iç içe geçmiş mağaranın bir arada olduğu Hasuni mağaraları ve kaya kilisesine gelen grup buraları karlı ve buzlu ortamda yürüyerek gezdi.Ayrıca vadide bulunan M.S 400 yıllarında yapıldığı ve Süryanilerden kaldığı tahmin edilen taş kilise gezildi.Bu kilise1600 yıldan beri kemerli yapısı ve duvarlarıyla zamana meydan okur gibi ayakta kalmaya çalışmakta.Mağaraları ve kiliseleri gezen grup vadilik alandan ayrılarak Malabadi köprüsüne doğru hareket etti.Malabadi köprüsünün gezilmesinden sonra saat 17.30 'da etkiliği tamamlayıp dönüşe geçen grup akşam 21.00 sularında Şanlıurfa merkeze döndü.

Diyarbakır'dan katılarak gruba rehberlik yapan Ali Aydın yürüyerek gezilen yerler hakkında şu bilgileri verdi: "Burası Kuzey Mezapotamya'daki Albat sıradağları silsilesi üstünde,1512 metre yüksekliğinde bulunan mezolitik çağ (yontma taş / M.Ö 14.000- 9.000) döneminden kalma, birbiriyle bağlantılı olarak 300 civarında mağaranın bulunduğu Hassuni mağaralar şehridir. Anadolu'nun ilk kaya kiliselerinden ve bazı kaynaklarda ilk kaya kilisesi olarak geçiyor.Buzul dönemi gerileyip, yeni göller, dereler, denizler oluşunca, yeni ekolojik alanlar ortaya çıkınca, insanlığın en uzun dönemi olan, doğal mağaralarda yaşanılan paleolitik çağ sona ermişti. Mezolitik (yontma taş) çağ başlamıştı. İşte o doğal mağaralardan çıkıp, yavaş yavaş su ürünlerinden, üretmeye başladığı bitkilerden beslenen mezolitik çağ insanının bir kısmı bu Hasuni mağaralarında yaşamıştı.Keçi ve köpek bu dönemde evcilleştirilmişti. Ekim ve üretim safhası yavaş yavaş bu dönemde yapılmaya başlanmıştı. Ateş bu dönemde bulunmuştu.Kuzey Mezapotamya'da yaşayan mezolitik çağ insanının bir kısmı doğal oluşum mağaralarından çıkıp, su kenarlarına yerleştiler. Bir kısmı da savunma güvenliğini ön plana alıp, yaptıkları obsidyenden tek taraflı ve iki taraflı balta ve bıçaklarla, sivri uçlu yontma taşlarıyla Albat dağlarındaki bu kayaları oyup, kendileri için yaşam alanları oluşturdular.Mağara duvarlarında siyah isler hâlâ var. Mağaralarda yaktıkları odunlardan çıkan o siyah isler mağaraları kaplamış,duvarlarıniçine işlemiş ve zaman bu siyah izleri yok edememiş. M.Ö 14.000 - 9.000 yıl önce yaşayan insanların ürünlerini, yiyeceklerini saklamak için yaptığı kilerler, hâlâ yok olmamış. Su sarnıçları, su kanalları yok olmamış. Mezolitik çağ insanlarının bu mühendislik yapıları yok olmamış.Yok olmamak için tarihe direnmiş. M.Ö 14.000 yılından M.S 1.300 yılına kadar insanlar Albat dağları üstündeki bu mağaraları kullanmış."

Silvan'daki Hasuni mağaralarından sonra eski Van yolu güzergahında bulunan Malabadi köprüsü de gezildi.Bu köprü için Ali Aydın şu bilgileri verdi. "Malabadi köprüsü 1147 yılında yapılmış. 873 yıldan beri ayakta.Köprü ismini hemen iki yüz metre kadar ötesinde olan Malabadi köyünden alınmış.Dünyadaki taş köprüler arasında kemer açıklığı en büyük olan bir köprü.Avrupalı seyyahların gezi ve seyahat yazılarına konu olmuş; Evliya Çelebi bu köprüyü özellikle görmek için Diyarbakır, Silvan üzerinden, Batman çayının olduğu bu bölgeye gelmiştir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde Ayasofya'nın kubbesinin bile bu köprünün kemerinin altına sığabileceğini yazmıştır.Köprünün ayakları içinde merdivenlerle inilen iki adet konaklama yeri yapılmış. Köprüyü yapan mimar Anadolu'dan İran,Irak,Hindistan'a gidip gelen kervan sahiplerinin gecelerini kapalı ortamda geçirmeleri için köprünün içine barınma yeri ve tuvalet yapmış. Evliya Çelebi köprünün ayakları dibinde balıkçıların olduğunu, balıkçılar ile muhabbet ettiğini yazmış. Bugün bile köprünün ayakları dibindeki o balıkçılar hiç eksik olmuyor.Dünya mirası bir şaheser bu tarihi köprü. 45 yıl kadar önce bile bir şarkıya konu olmuş."

Etkinliği düzenleyen Şanlıurfa Dağcılık İl Temsilciliği ve Şanlıurfa Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulübü Derneği Urfadosk yetkilileri yaptıkları açıklamada, bu kış etkinliğimizde bizleri yanlız bırakmayan katılımcılara,etkinliğe emeği geçenlere , rehberliğimizi yapan Ali Aydın ile Melek Kıyı Aydın çiftine ve ulaşım için turizme şirketine teşekkür ederiz.dedi.