HDP'li Ömer Öcalan dilekçesinde şu görüşlere yer verdi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 96. ve 99. maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Ömer ÖCALAN

Şanlıurfa Milletvekili

13 Haziran 2020 tarihinde Giresun’un Görele ilçesine bağlı Çavuşlu Beldesi’nde geri dönüşüm işinde çalışan Kürt işçilerden Osman İnan, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaştığı için darp edilmiştir. Daha sonra kolluk kuvvetleri, saldırganlar hakkında herhangi bir işlem yapmadan, saldırıya uğrayan Osman İnan için herhangi bir darp raporu aldırmadan birlikte çalıştığı 21 Kürt işçiyi “Sizi koruyamayız, güvenliğinizi alamayız” gerekçesi ile memleketleri olan Urfa’ya göndermişlerdir.

Darp sırasında Osman İnan’ın dişi kırılmış ve burnu kanamasına rağmen herhangi bir darp raporu alması sağlanmadığı gibi olay yerine gelen kolluk kuvvetlerince gözaltına alınmıştır. Ayrıca gönderildikleri araç masraflarının karşılanacağına dair verilen söze rağmen araç ücreti olan 7 bin 500 TL’nin kendilerinden tahsis edilmiştir.

Bu bağlamda; 1- 13 Haziran 2020 tarihinde Giresun’un Görele ilçesine bağlı Çavuşlu Beldesi’nde Kürt işçilerine saldıranlar hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı ve gözaltına alınmadıkları iddiaları doğru mudur?

2- Söz konusu saldırıyı yapanların kimlik tespitleri yapılmış mıdır? Yapılmışsa saldırıyı kimler ve hangi amaçla yapmıştır?

3- Saldırıya uğrayan Osman İnan’ın dişi kırılmış ve burnunun kanamasına rağmen neden darp raporu alması sağlanmamıştır?

4- Kamu adına işlerine son verilmesi kararı alınarak Urfa’ya gönderilen işçilerin araç masraflarının karşılanacağına dair söz verilmesine rağmen söz konusu ücret neden mağdur olan işçilerden tahsil edilmiştir?

5- Devlet Urfalı yurttaşların Giresun’da çalışmasının koşullarının sağlamak ve can güvenliklerini sağlama hususunda aciz midir?

6- Söz konusu uygulama devletin her yerde yurttaşlarını koruyamadığı ve bu konuda devletin acziyet içinde olduğunu gösteren açık bir ikrar değil midir?