"Neler Oluyor Hayatta?"

Uzunca bir süreçtir sizlerle düşüncelerimi ve gözlemlerimi paylaşma imkânı bulamadığım için hepinizden öncelikli olarak özür dilemek istiyorum. Takdir edersiniz zaman geçtikçe hayatımızdaki zorluklar veya sıkıntılar da artabiliyor. Tabi bunlarla mücadele etmek isterken de belli bir süreliğine diğer uğraşlarımızdan veya işlerimizden geri kalabiliyoruz. Umarım bundan sonra bu kadar uzun ayrılıklar yaşamaz, birbirimizle düşüncelerimizi paylaşma açısından bereketli zamanlar geçirebiliriz.Şu sıralar gözüme en çok çarpan veya maruz kaldığım şey kişilerin birbirlerine, hayatlarına, hatta kendilerine dahi gösterdikleri saygısızlık. Üzerimizde sadece bencillik var. Acaba ben mi bir süredir bu tip şeyler ile karşılaşıyorum yoksa işleyen düzen içerisinde bazı şeyler değişti mi diye kendime sorunca ikinci ihtimalin çok daha mantıklı ve makul olduğunu fark ettim. Teknolojinin hayatımıza kattığı ama katarken de hayatımızdan eksilttiği çok fazla şey mevcut. Dostluk, samimiyet, güven, gerçeklik adım adım kayboluyordu ve şu anda tam anlamıyla yitirmek üzereyiz. Bir zamanlar bu değerleri barındırmayan insanlara acayip gözlerle bakarken günümüzde tam aksi bir hal almış durumda. Dost meclisleri adı verilen samimi bir ortamın oluştuğu ve dostane muhabbetlerin edildiği mekânların neredeyse tamamı kablosuz internet şubelerine dönüştü. Dolayısıyla bir arada bulunduğumuz kişilerle sohbet ederken bir zamanlar, şimdi sadece telefonumuz ile göz teması kuruyoruz. Üstelik bu temas tek taraflı yaşanıyor.Elbette değişen hayat şartlarına ayak uydurmak, teknolojiyi veya teknolojik aletleri maksimum verimle kullanmak zorundayız. Şu zamanda cep telefonları dururken dumanla veya telgrafla haberleşmeye çalışırsanız ya aklınızdan zorunuz olduğu düşünülür ya da bir film setinde görevli olduğunuz. Paragrafın başında bulunan ilk cümlemdeki ayrıntıyı fark etmiş olmanızı umuyorum. Biz tüm teknolojiyi ve teknolojik aletleri maksimum şekilde kullanmak zorunda değiliz ama maksimum verimle kullanmak zorundayız.Artık aramızda cep telefonuna sahip olmayan insan sayısı hiç denecek kadar az. Maddi gelir açısından bariz örnek olması için bir kıyaslama yapacağım. (Kimseyi hiçbir şekilde incitmemek gerekiyor.) Çok büyük bir firmanın başında, patron veya yönetici olarak adlandırabileceğimiz makamda bulunan insanın da herhangi bir semt lokantasında asgari ücret karşılığı çalışan garson da günümüzde aynı telefonu kullanma şansına sahip. Peki bu nasıl mümkün? Hayatımızdaki değerler nasıl oldu da bu kadar çabuk olarak değişebildi? Parasızlıktan yemek yiyemeyen insanların ellerinde hep en iyi telefonları gördükçe kendime hiçbir açıklama yapamıyorum. Bu ne demek oluyor? Yazımın başlarında bahsettiğim yitirme mevzuu ile alakalı bir durum söz konusu oluyor yine. Yitirdiğimiz onca şey var ve bunlara yenileri de artarak ekleniyor. Sorumuzun cevabı da şu ki: Kendimize olan saygımızı da yitiriyoruz.İnsanların bizim açlığımızla veya açıkta kalmışlığımızla ilgileneceklerini şahsen düşünmüyorum. Bu düşüncem yanlış, farkındayım ama belki de hepimiz böyle düşünüyoruz. Başkalarının bizi iyi değerlendirmesi için elimizde bulunan telefonlara, klavyesine dokunduğumuz bilgisayarlara, bileklerimizi süsleyen saatlerimizin kalitesine bakması gerektiğini düşündüğümüz için de kendimizden çok şu bahsettiğim şeyler önem kazanıyor.Bazı gerçekleri görebilmemiz gerekiyor artık. Eğer elinizde imkân varsa gerçekten en iyi telefonları, bilgisayarları, saatleri veya teknolojik alet her ne ise onu kullanabilirsiniz fakat daha zaruri ihtiyaçlarımız varken kalkıp da farklı alanlara yönelmek emin olun ki sizleri diğer tüm durumlardan çok daha fazla yıpratıyor. Buna göre yaşayıp hayatımızı daha anlamlı ve kıymetli kılmamızı diliyorum.