MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ HEZİMETİ DEVAM EDİYOR

Hezimet üzerine hezimet, yıkım üzerine yıkım, yanlış üzerine yanlışlar yapılıyor, nerde tepkimiz ne zaman uyanacağız? İnsanlık tarihinde yıkımlar, çöküşler, yok olup gitmeler hep cehaletin ürünüdür. Bilgi ile donatılmış milletler ve devletler uzun süre varlık göstererek, özgürce yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Bundan dolayıdır ki eğitimcilerimizin, bizzat kendilerinin de çok iyi bir eğitimden geçmeleri gerekmektedir. İyi bir donanıma sahip olmayan birinin eğitim adına verebileceği hiçbir şey yoktur.  Bu sistemle de bahsedilen donanıma sahip eğitimci yetiştirmek imkânsızdır.Yıllardır üniversite sınavlarında haksızlıklar yapıldı ve halen yapılmaktadır. Bölgemizin gerek ekonomik, gerek iklim, coğrafi yapısı, yatırımlar, okullar, öğretmenler  vs. tüm bunlar ve alt yapıları müsait olmadığı halde batıdaki öğrencilerle aynı kulvarda koşturulmaya çalışıldı ve halan devam etmektedir. Stajyer öğretmenler, yetersiz derslikler, yoksulluklar, bunca nüfus yoğunluğu karşısında ne kadar direnebilir öğrencimiz. Yaşı yirmiye dayandığı halde kendisine ait gerekli doküman, imkan, çalışacağı bir odası bile yokken. İlimizi baz alarak bir kıyaslama yapmaya çalışalım. Bu sistem şimdi de benzeri bir  orta okuldaki çocuklarımıza uygulanmaktadır. Orta okul 8. Sınıf öğrencileri merkezi sistemle sınava tabi tutulacaklardır.  Yaklaşık bir ay oldu okullar açılmış durumda ve halen öğretmen eksik, bu eksiklikleri ücretli öğretmenlerle gidermeye çalışıyorlar. Peki batının herhangi bir iline eksik öğretmen ile eğitim yapabilir misiniz? Bunu sıradan bir veli bile kabullenmez amansız bir savaş verir kendi başına. Bizim ilimize gelince herkes hangi alanda kendisi ile ilgili eksiklik ve noksanlık varsa o konuya yoğunlaşarak işi kiminle bitiyorsa bir şekilde kendisine ulaşarak amacına ulaşmaya çalışıyor. Bunu yaparken de hiç ününe arkasına bakmadan acımasızca birilerinin hakkına tecavüz ederek ve canını acıtarak, ezip geçerek yapıyor. Bu mahrum koşullarda, 50- hatta 60 kişiye varan sınıflarda( nasıl eğitim yapılacaksa ) ki öğrencilerle, batıdaki 20-25 kişilik sınıflardaki öğrencilerle aynı şartlarda sorular hazırlanarak merkezi sistemle yazılı yapılacakmış. Bu adaletsizlik ve de haksızlıktır. Doğudaki eğitim sistemi çok farklıdır. Velilerin okur yazar olmamaları, ekonomik sıkıntılar, yetersiz öğretme, nüfus yoğunluğu vb. durumlardan dolayı bu öğrenciler çeşitli sıkıntılarla baş başa kalmaktadırlar. Çocuklar iki aşamalı olarak eğitilmelidirler. Yani bu çocuklar önce eğitilecek daha sonra öğretilecek. Batıda en fazla iki çocuğu olan aileler bir şekilde çocuklarını kendilerine göre eğitiyorlar. Okullarda sadece onlara öğretmek kalıyor.Özel okullalar, özel öğretmenler, dershanelerle beslenen desteklenen öğrenci ile ayağına ayakkabı bulamayarak terlikle okula  giden çocuk nasıl aynı kategoriye konulabilir. Değil doğudaki bir il ile batıdaki bir ilin öğrencisini kıyas edebilmek, aynı ilde kenar mahalledeki okullar ile merkezdeki okul ve öğrenciler arasında bile ciddi farklılıklar varken bu haksızlığı nasıl görmezden gelerek böyle bir uygulamaya geçebiliriz. Velilere kıyafet serbestliği ile ilgili anket yapacağına, bu konuda bir anket yapsaydın nasıl bir sonuç çıkardı acaba merak ediyorum. Hesaba alan kim bizim fikirlerimizi.Daha sorudaki cümlelerin dahi ne anlama geldiğinden zorlanan bu çocuklar merkezin, batıdaki öğrencilerin seviyesine göre hazırlanan soruları nasıl anlayacak ve cevaplayacak size soruyorum. İlimizde kenar mahallede bulunan bir ilk okulda sadece birinci sınıfa giden bir semtte; 1100 öğrenci olduğunu bilen biri böyle bir uygulamayı aklından bile geçiremez. Ama ne yazık ki bu uygulamalara geçilirken hangi illerin baz alındığı bir kez daha ortaya çıkmaktadır.Tayin olan öğretmenimizi bir yıldan fazla durdurma  imkanımız yok. İlimiz zorunlu iller arasından alındı. İstanbul zorunlu iller arasında. Durmadan gitme çabaları içinde olan öğretmenler ne derece faydalı olabilir. Zaten ilk atandığında stajyer olarak atanıyor. Bir yıl içersinde mesleğini az çok elde ettiği zaman da tayin olup gidiyor. Bir çok okulda öğretmen yetersizliği , boş dersler bile olmaktadır.Bunların dışında bir çok sebepten dolayı Urfa'daki bir orta okul öğrencisi ile Amasya'daki , İzmir'deki bir öğrenci aynı sorularla muhatap edilerek imtihana tabi tutulamaz. Şuanda bir çok öğrencimiz tarlalarda bir parça ekmek uğruna okullarına gidememektedirler. Öncelikle bu öğrencilere köklü bir çözüm bulsunlar da daha sonra HAYDİ KIZLAR OKULA desinler. Eşit şartlar oluşmadan rekabet olmaz. Biri ata binmiş , diğerini de yaya koşturarak nasıl müsabaka veya yarış olur. Savaşan ülkeden biri uçakla havadan savaşırken, diğer ülke ise sapanlarla savaşmaya çalışırsa netice nasıl olur. Eğitim kalıptan kalıba girdi. Ama müspet bir sonuç ortaya çıkmadı. Yıkım üzerine yıkım, hezimet üzerine hezimet yaşanıyor.  Bunun bedeli çok ağır olacak. Benden söylemesi. Bu iş okullara giderek çocuklarla resim çekmek, kalem ve kıyafet dağıtmakla çözülmez.Bu işi ne olursunuz biraz önemseyin, ciddiye alın.