KÜS KARDEŞLER ARASINDAKİ KÖPRÜ

Bir zamanlar birbirilerini çok seven iki kardeş varmış. Hemen hemen her şeyleri ortaktı. Çok samimi ve muhabbet içindeydiler. Fakat evlenip çoluk çocuk sahibi olduklarında ve dünya onlara gülmeye başladığında birbirinden hasetlenmeye başladılar. Büyük kardeş, küçük kardeşin hareketlerinden ve başarılarından kıskanmaya ve onu azarlamaya başlamıştı. Küçük kardeş de, önceleri bu anlamsız kıskançlığa bir anlam verememişti. Ama ağabeyinin olumsuz ve saldırgan hareketleri onu da küstürmüştü. Birisinin evi nehrin bir tarafında diğerinin evi öbür tarafındaydı.Büyük kardeş, küçük kardeşini artık görmek istemiyordu. Ama sabah-akşam evden dışarıya adım attığı gibi küçük kardeşini görüyordu ve bu durum onu kahrediyordu. Kardeşini görmemek için ne yapmalıydı acaba? Bunu düşünürken bir gün adamın biri çıkageldi ve iş aradığını söyledi. Büyük kardeş, "Ne iş yaparsın?" dedi. Adam, "Yapı ustasıyım; bina yaparım ve her türlü yapı işinden anlarım" dedi. Büyük kardeş, "Nehrin öbür tarafındaki evi görüyor musun? O benim kardeşimin evidir. Bana çok büyük kötülüğü dokunmuştur ve artık ben o adamı görmek istemiyorum. Lütfen evimin önündeki bu taşlarla yüksek bir duvar yap da, bir daha onun yüzünü görmeyeyim. Duvarı yapman için bir ay seni evde yalnız bırakacağız. Böylece burada rahat çalışabilirsiniz" dedi. Yapı ustası, "Efendim ne demek istediğinizi anladım. Sizi merak buyurmayın. Dediğinizi yapacağım" dedi. Büyük kardeş ve ailesi evden ayrılır ayrılmaz yapı ustası işe girişti. Onun dediği taşlardan nehrin bir tarafından diğer tarafına bir köprü inşa etti.  Küçük kardeş  "Neden bu köprüyü yapıyorsun?" diye sorduğunda yapı ustası, "Ağabeyin uzun zamandır sizinle konuşmuyormuş. Bunun doğru olmadığını anladı ve daha sık görüşebilmeniz için bir köprü yapmamı istedi."  dedi. Bir ay sonra büyük kardeş eve döndüğünde evin önünde bir duvar değil, nehrin iki yakasını bir araya getiren bir körünün yapılmış olduğunu gördü. Küçük kardeş de, ağabeyinin eve döndüğünü görünce hemen yanına gelerek, "Ağabey, sana çok teşekkür ederim. Gerçekten seninle iftihar ediyorum. Sana yaptığım bunca eziyete rağmen, daha sık görüşelim diye kalkmış bir köprü yaptırmışsın. Sen büyük insansın" dedi. Ağabey de bu sözlerin etkisinde kalarak işi bozuntuya vermeden "Eh ne yapalım, sonuçta aynı kanı taşıyoruz. Kardeş kardeşe düşman olur mu?" demek zorunda kaldı. İki kardeş kucaklaşıp öpüşürken yapı ustasının malzemelerini topladığını gördüler. Her iki kardeş de bir ağızdan, "Usta hiçbir yere gidemezsin. Sen de burada bizimle birlikte kalacaksın. Madem bize kardeşliğimizi hatırlattın, o halde gel sen de bizim kardeşimiz ol" dediler. Yapı ustası onların bu samimi ve içten teklifleri karşısında çok manidar bir söz söyledi:  "Doğru söylersiniz. Sizin bir kardeşiniz olarak yanınızda kalmak isterdim, lakin başka yerlerde de işlerim vardır. Daha çoook köprüler yapmak gerekiyor." Bir de bu günlerde müminler arasındaki çekişmelere bakın. Geri adım atmak bir yana herkes inadında ısrar ediyor. Gördüğümüz kadarıyla günümüz müminlerini birbirilerine düşürmek için var olan köprülerin altına bomba koyanlar vardır.  Eğer bunu göremiyorsak yazıktır bize…Yazıktır ümmet-i Muhammed'e… Eğer küsleri barıştırmak için bir köprü inşa edemiyorsak, bari var olan köprülerin altına dinamit koymayalım