KÖTÜ NİYETLİ BİR KADIN TARAFINDAN KÖŞEYE SIKIŞTIRILAN GENÇ ADAM

Kufe'de yaşayan ve şemsiye satan bir genç, her gün öğleden sonra kent merkezinden başlamak üzere sokak sokak dolaşır ve şemsiyelerini satmaya çalışırdı. Gencin babası yoktu. Annesi ve dört kardeşine kendisi bakıyordu.  Hemen her gün aynı güzergâhı takip ederek şemsiyelerini satmaya çalışırdı. Günde beş veya altı tane şemsiye satıyordu.  Şemsiyeleri satın alanlar genellikle güneşten rahatsız olanlardı. Bununla birlikte yüzünün başkası tarafından görülmesini istemeyen kadınlar da şemsiye satın alıyorlardı. Bu yüzden genç adamın müşterileri arasında kadınlar çoğunluktaydı.Yalnız başına yaşayan bir kadın, her gün kapısının önünden geçen bu yakışıklı genci gördükçe,  ona duyduğu hayranlık artıyordu. Ancak kadınla onun arasındaki yaş farkı oldukça fazlaydı. Genç adam 20 yaşında, kadın ise 35 yaşlarındaydı.  Bu yüzden bir araya gelmeleri için engeller vardı. Ancak kadın bu engelleri aşmaya kararlıydı; aşık olduğu bu genç adamı gözüne kestirip ona bir tuzak hazırladı.Bir gün "Güzel ve sağlam şemsiyelerim vaaaar!" şeklinde bağıran genç kadının evinin önünden geçiyordu. Kadın kapıya geldi ve: "Genç adam, getir şemsiyelerini bakayım" dedi. Genç şemsiyelerini kadının yanına götürdü. Fakat kadın, "Şemsiyeleri daha rahat seçebilmek için içeri girsen olmaz mı?" dedi. Adam önce tereddüt etti; fakat kapının açık olması halinde mahremiyete zarar gelmeyeceğini düşünerek bir şemsiye satacağım ümidiyle içeri girdi. Genç adam içeri girer girmez kadın kapıyı üzerine kilitledi, kilidi de göğüsleri arasına koydu. Genç adam kötü bir sürprizle karşı karşıya olduğunu anlamıştı. Dışarı çıkmak için çabaladı; ancak kadın, "Çabaların nafiledir. Dışarı çıkman için hiçbir şansın yoktur. Sana iki seçenek sunuyorum. Ya benimle eğlenirsin, ya da 'Bu genç bana saldırdı' diye bağırarak mahalleyi başımıza toplayacağım. İkisinden birini seçmen gerekir." dedi. Genç adam, büyük bir günahı işlemek ya da kentte rezil olup hapsi boylamakla karşı karşıya olduğunu anlamıştı. Bu badireden kurulmak için vücudunun bütün zerreleriyle düşünmeye başladı. Kurtuluş için, kimsenin aklına gelmeyen bir fikir aklına geldi ve kadına tebessüm ederek, "Peki, dediğin gibi olsun. Ancak hazırlık yapmam için bana tuvaleti göster" dedi. Kadın ona tuvaleti gösterdi, kendisi de yatak odasında genç adamı beklemeye başladı. Genç adam tuvaletteki pisliği yüzüne ve elbiselerine sürerek kendini nefret edilecek bir konuma soktu. Onu gören herkes, hem pisliğin kokusundan hem de manzaranın çirkinliğinden kesinlikle ondan kaçacaktı. Tam berbat bir görünümde iken kadına seslenerek, "Hazır mısın?" dedi. Kadın "Evet, gel ben hazırım" diyerek onu dört gözle beklediğini söyledi.  Adam kadının odasına girince kadın, pis kokudan ve çirkin manzaradan dolayı bağırarak "Çık dışarı, seni istemiyorum, Allah belanı versin! Defoool!" dedi. Genç adamın planı tutmuştu. Pislik sayesinde büyük bir günahı işlemekten kurtulmuş ve rahatlamıştı. Pisliğin bir gün işe yarayacağını ve kendisini büyük bir günahtan ya da rezillikten kurtaracağını hiç düşünmemişti. Hemen dışarı çıktı, koşarak evine gitti ve temizlendi.  Allah, günahtan kurtulmak için böylesine bir çare bulan o gence mis kokusunu ihsan etmişti. Genç nereden geçerse mis kokusu etrafa yayılıyordu. Ömrü boyunca hep "mis kokulu adam" diye anılmaya başladı. Bediüzzaman boşuna mı "Allahumme ecirna Min Şerrin-Nisa, Min Belain-Nisa, Min Fitnetin-Nisa" diyerek üç kere kadınların şerrinden Allah'a sığınmış.