İLERLİYORUZ (!) MU (?)

Teknolojik gelişmeler hayatımızda birçok değişme yaptı. Bu gerçek tartışmasız kabul edilmelidir. Şüphesiz bunlardan birkaçı iletişim yolları ve bilgiye ulaşma oldu. Evet, eskiden insanlar kaleme ve kâğıda muhtaçtı bu bir gerçek. Yani ister istemez yazıyor bunun için okuyorlardı. - Gelişiyorlardı - Oysa şimdi yazarlar dâhil herkes sanki kaleme ve kâğıda küsmüş gibi. - Neden? - Neden, bizi uygarlığa, aydınlığa götüren bu sadık ve daimi dostlarımıza bu kadar vefasız davranıyoruz? Bunlar dışında benim merak ettiğim şu: insanlar yaptıklarının yanlış olduğunu bildiği halde onu yapmaya devam eder mi ya? -Buna somut bir şey iliştirmediğin zaman 'hayır' oluyor bu sorunun cevabı. -Evet, kitap okunmuyor. -Okumuyoruz… Bunu inkâr edecek değilim fakat bunun nedeni toplum değil elbette. Bunun neden televizyonlarda bangır bangır 'kitap okuyun' diyenler. Lafla peynir gemisi yürümüyor, olmuyor işte. İnsanlar nasihat istemiyor. Zaten buna gerek de yok. Çünkü topluma bir kültürü yerleştirmenin yolu maalesef konuşmak kadar basit bir yoldan geçmiyor. Hatırlayalım… Cumhuriyet Devrinde gerçekleştirilen devrimleri önce önderler yapıyordu öyle öyle yerleşti bünyemize. Ama şimdi aydınlarımız kitap okumak bir yana kendi konuşma metinlerine bir kelime bile ekleyemiyorlar. Hâl böyle olunca neden kitap okunmuyor sorusu pek de cevapsız kalmıyor. Teknoloji dedim tabii ki teknolojik çağ olmasaydı diye bir şey savunacak değilim. Ama teknolojinin yalnızca gerekli ihtiyaçlarımıza cevap vermesi yeterliydi diyorum. Belki o zaman saygı duyduğumuz o filozoflar gibi parmaklarımız nasır tutardı da; büyür, gelişir, iz bırakırdık onlar gibi. Düşünür uykusuz kalır fakat yol kat ederdik. Olana eklemek değil de var olmayanı keşfederdik. Sadece evlerimizde bir biblo gibi dekorasyon figürü olan kitap ve oların yazarları bundan sonra çok uzakta kalan anılar olacak. Yitirdik kaybettik o güzelim alışkanlıklarımızı… Tarih tekerrürden ibarettir diyorlardı evet öyle oldu karanlıktan aydınlığa geldik, tekrar karanlığa gidiyoruz ne diyeyim kendi kuyumuzu kendimiz kazdık. Yukarıdaki yazıyı bana gönderen yeğenim Ebrar Çiriş'e teşekkür ederek noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyorum. Yazı benim çok hoşuma gitti, liseli bir gencin duygu ve düşünceleri umarım sizinde hoşunuza gider.