İKİ ÖYKÜ İKİ HAKİKAT

 Namaz ve Gaflet Genellikle insanlar namaza başladıkları andan itibaren Şeytan da onları dürtmeye başlar; böylece onları huzur-u ilahiden uzaklaştırarak gafletle iç içe bir namaz kılmalarını sağlamaya çalışır. Bir adam İmam Azam Ebû Hanife'nin (r.a) yanına geldi ve "Ya İmam, bir miktar param vardı. Kimse çalmasın diye bir yere gömdüm. Şimdi bana lazım oldu. Fakat gömdüğüm yeri bulamıyorum. Bana yardım et" dedi.  İmam, "Böyle şeyler benim gibilerin işi değil ama sen bu akşam eve git ve sabaha kadar namaz kıl. Belki hatırlarsın" dedi. Adam hemen eve gitti ve namaz kılmaya başladı. Fakat sabaha varmadan parayı gömdüğü yeri hatırladı ve parasını oradan çıkardı.  Büyük bir sevinç içinde ve teşekkür etmek için İmam-ı Azam'ın yanına geldi.  İmam-ı Azam, "Paranın yerini buldun mu?" dedi. Adam büyük bir keyifle, "Evet Hocam, sayenizde buldum" dedi.  Fakat adam gömdüğü paranın yerini bulmak için neler feda ettiğinin farkında değildi. İmam'a teşekkür ettikten sonra bir şey merak ediyordu;  İmam'a, "Allah aşkına,  o yeri hatırlayacağımı nasıl bildin?" diye sordu. İmam dedi ki: "Sen namaza başlayacağın zaman şeytanın senin peşine düşeceğini biliyordum. Şeytan, namazdan gaflet etmen için zihnini malınla meşgul ettirdi. Sen de namazda parana yoğunlaşınca gömdüğün yeri hatırlamış oldun."Bir Şeyi Her Şey YapmakBir gün birkaç genç İmam Şafii'nin yanına geldiler. İmam Şafii o sırada bir dut ağacının altında dinleniyordu. Gençler, "Ya İmam, Allah'ın varlığına gösterilebilecek bir delil bize söyleyin" dediler. İmam Şafii, biraz düşündükten sonra düşen bir dut yaprağını eline alarak, "Bu dut yaprağı en büyük bir delildir" dedi. Gençler, "Dut yaprağı nasıl delil oluyor ki?" dediler. İmam şöyle dedi: "Gördüğünüz gibi bu dut yaprağının tadı ve maddesi aynıdır. Ama ipek böceği on yediğinde ipek çıkıyor. Bal arısı yediğinde bal oluyor. Ceylan onu yediği zaman ise güzel kokulu misk çıkıyor. Bir şeyi çok şey yapan, Allah'tan başka kim olabilir ki? O her şeyin yaratıcısıdır."Bediüzzaman buna işareten şöyle der:"Bir tek şeyden herşeyi yapmak;  yani bir topraktan bütün nebatat ve meyveleri yapmak, hem bir sudan bütün hayvanatı halk etmek, hem basit bir yemekten bütün cihazat-ı hayvaniyeyi icad etmek; bununla beraber herşeyi birtek şey yapmak, yani, zîhayatın yediği gayet muhtelifü'l-cins taamlardan o zîhayata bir lâhm-ı mahsus yapmak, bir cild-i basit dokumak gibi san'atlar, Zat-ı Ehad-i Samed olan Sultan-ı Ezel ve Ebedin sikke-i hassasıdır, hâtem-i mahsusudur, taklit edilmez bir turrasıdır. Evet, birşeyi herşey ve herşeyi birşey yapmak, herşeyin Hâlıkına has ve Kadîr-i Külli Şeye mahsus bir nişandır, bir âyettir.."