HİÇLİK ÜZERİNE ...

Nasreddin Hoca'ya sormuşlar: "Kimsin?" "Hiç" demiş Hoca, "hiç kimseyim." Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce, Sormuş Hoca: "Sen kimsin?" "Mutasarrıf"ım demiş adam kabara kabara. "Sonra ne olacaksın?" diye sormuş Nasreddin Hoca. "Herhalde vali olurum" diye cevaplamış adam... "Daha sonra?.." diye üstelemiş Hoca. "Vezir" demiş adam. "Daha daha sonra ne olacaksın?" "Bir ihtimal sadrazam olabilirim." "Peki ondan sonra?" Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp "Hiiiç." Demiş "Daha niye kabarıyorsun be adam, demiş Hoca.. Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: HİÇLİK MAKAMINDA.... Nasreddin hoca bundan taa yüzyıllar önce yaptığı bu tespitte aslında her zaman güncel kalacak bir diyaloğa dem vurmuş. En sevdiğim diyaloglardandır bu. Hiç olmak; olmamak, yok olmak anlamında kullanılır çoğu zaman. Ancak daha başka bir açıdan bakıldığında aslında insanın varolması hiç olmaktan geçer. Hiçi benimsemek ve bunu kabullenmek aslında var olmak demektir. Kişi kendini dış dünyanın kaygılarından iç dünyanın doyurganlığına doğru çektiğinde büyük bir boşlukla karşılaşır ve bu boşluğu koskoca bir hiç ile doldurur.Bu hiç ile kendi aynasında kendine bakar kendini görüp kendini inceler .Kendi dünyasında serin sulara batar çıkar.Yokluğunda dışdünyanın afallamaz ,sendelemez kendisine yeter.Beklemez onlardan hiçbirşey.Kendini misafir olarak ağırlar kendini uğurlar büyük bir coşkunlukla.Bir hiç olmak yerine Hiç olmayı tercih etmiştir artık.Kendi dışındaki dünyaya bakar uzaktın ve der ki; "Ey ahmaklar sürüsü! Uslanmadınızmı Bir Hiç olmaktan.Körleriniz ve sağırlarınız çoğaldı.Yeter artık! Bir hiç olmaktansa Hiç olmayı yeğleyin..." Burada BİR HİÇ olmak ve HİÇ olmanın ayrımını yapmak gerek.Kendini , dünyanın tüm servetlerini hazinelerini bulmaya adamış, geldiği makamın adından mutluluk duyan ,başkasının başarısıyla övünüp sahiplenen, dış dünyasına aldanıp üstün bir kimse olduğunu tüm davranışlarıyla sergileyen kimse BİR HİÇ'tir aslında.O kimselerdir ki, ne yaşamayı bilirler ne de yaşatmayı. Nefes almaktan başka yaptıkları şey yoktur. Hiçliği benimsemiş kimse ise , yukarıda bahsedilenlerin aksine bir yaşamın mimarlığını yapar. İçindeki koskoca hiçi kendini gerçekleştirme ile doldurur. Ve sonrada kendine bakar ve gülümseyerek der ki : "Koskoca Ben'in ardında kalan şey nedir biliyormusunuz ?" Herkes sağırlaşmış kulaklarını kabartmış cevabı bekler ve göğsünü kabarta kabarta söyler cevabı : "HİİİÇ..."