Her şey barış için

Yaklaşık bir yıldır Hükümet ile PKK lideri Abdullah Öcalan arasında başlayan barış süreci müzakerelerinin değerlendirildiği panelde yeni anayasa, 12 Eylül rejim algısından uzaklaşılması, süreçte yaşanabilecek sorunların müzakereler ile çözülmesi, Öcalan ile yapılan görüşmelerin siyasi zemine alınması gerektiği konularında görüşler sunuldu. Panelde ilk sözü alan sosyolog Metin Yeğen, Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler sonrası Türkiye'nin kendi kürtlerini kontrol altında tutabilmek için süreci başlattığını savunarak, bir yıl içerisinde silahların bırakılıp siyasi zeminde bir mücadelenin olacağına dikkat çekti. Yegen şöyle konuştu;  Çözüm sürecinde biraz daha hak ve halklar bazında görüşmeler de kendini hissettirmeli. Şimdi şöyle bir soru var. Ne oldu da Ak Parti hükümeti veya Türkiye tuttu çözüm dedi müzakere dedi. Geride kalan 30 yıl ile birlikte son bir buçuk senede bölge kan gölüne döndü. Ve benim tahminin o ki iki yıl önce başlayan süreç devlet açısından da PKK açısında sürdürülemez bir süreçti. Başta sınırdaki ve Ortadoğu'daki gelişmeler Türkiye'yi müzakere masasına sürükledi. Kürdistan'ın her bir parçası bir istikrarsızlığa işaret ediyordu. İran'da da Kürt meselesinin başka bir çehre edinmesinin eli kulağında onlarda bir Kürt vali atamak durumunda kaldı. Kürdistan coğrafyasının üç parçasında yaşanan istikrarsızlık hükümeti müzakereye zorladı diyebilirim. Ve her iki taraf açısından da gerekli bir durumdu. O da her iki tarafta müzakerelere başlamalıydı. Müzakere sürecinin sonunda tahminin şu ki PKK'nin siyasallaştırılması karşılığında silahları bırakması olduğudur. Bu da bazı hakların tanınması ile mümkün olacaktır. ALTAN: KAYNAK 12 EYLÜL REJİM ANAYASASITürkiye'deki demokrasi kültürüne ve devam eden barış sürecine sistemler açısından bakmak gerektiğini vurgulayan Akademisyen-Yazar Mehmet Altan, 12 Eylül rejim anlayışının değişmesi gerektiği ile yeni anayasaya işaret etti. Türkiye'de siyaset din, ırk ve mezhep üzerinden yapıldığını bu anlayışın görülmesi gerektiğini kaydeden Altan,sorunlara 'İnsanım meselesini kapsayacak açıdan bakmak gerekir' dedi.Ülkedeki her sistemin 12 Eylül rejimine dayandığını belirten Altan, Yeni anayasanın bir an önce yapılası gerektiğini söyledi. Altan konuşmasında şu sözlere yer verdi;  "Duruma sistem açısından bakmak lazım. Uludere gibi bir katliamı görmezden geliyor. Düşününki Türkiye'de Uludere'de bir katliam yaşanıyor olay medyada dört saat gizlenip sessizce geçiştirilmek istendi. Dünyayı hayrete uğratacak bu yaklaşımı düşünmek lazım. Siyasete de sistem açısından bakmak lazım. Şu an hala 12 Eylül rejimini içinde sabit tutarak hareket etmeye başladı. Yani Türkiye'nin yapısını siyaset belirliyorsa siyasetin yapısını ne belirliyor? 12 Eylül rejimi. Yani siyasi partiler yasasına bakılarak bu anlaşılır. Seçim yassında da bunu göre bilirsiniz. Parti içi demokratik yapı olmadığı gibi parlamentoda da tüzük değiştirmeleri bile 12 Eylül rejimi ile mümkündür. İktidarlar gelip geçiyor ama kurallar değişmiyor. YÖK de bunlardan biridir. Bu nasıl oluyor. Siyasi iktidarın kendine dayanak olarak tuttu zamana ve zemine göre kullandığı bir kurum. Türkiye'de siyaset din, ırk ve mezhep üzerinden yapılıyor. Bu anlayışın görülmesi gerekiyor. İnsanım meselesini kapsayacak açıdan baklam gerekir. Ömrümüz bunları konuşmakla geçti. ama rejimin değişmediniz toplumsal yapının dönüşmeyi sağlayacak kanalların hep kapalı tutulduğu. Onları görmekten sıkıldım. Bunun aşıla bilmesi için din, ırktı veya mezhep üstünden bir başka kuklacının bizi yönlendiriyor olduğunu görüp buna karşı bir isyana gerek var. Yönetilmenin bir parçası olmak yerine birey olarak nasıl yöneticileri seçeceğimizin temel kurallarının olduğunu düşünmek lazım. Bu gün başbakanın her konuştuğunu 25 tv'nin anında yayını durduğu bir başka demokratik ülke tanımıyorum. Bunlar yapılırken çözüm beklemek çok komik geliyor."MATUR: SORUN KENDİYAŞADIĞI YEREHÜKMETME TALEBİDİRKürt meselesi üzerine sadece devletin değil özellikle entelektüellerin de katkı sunması gerektiğini söyleyen Şair Bejan Matur, zenginin de fakirin de yaşadığı bölgede söz sahibi olma taleplerinin olduğunu savundu.  Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı Demokratikleşme paketine de eleştiriler yönelten Matur, 'Akil İnsanlar Heyetinin' görevini yaptığını ve sunulan raporlarla sorunun daha net anlaşıldığını buna karşılık açıklanman paketin tatminkar olmadığını belirtti. Barış konusunda Kürtlerin hazır olduğunu ancak Türklerin biraz daha geri durduğunu savunan Matur, 'Çünkü efendi olmaya alışınca o efendiliği elden bırakmak kolay değil' dedi. Sorunun temelinin insanların yaşadığı yere hükmetme talebi olduğunu dile getiren Matur, 'Bana kalırsa çok basit bir ölçüde insanın yaşadığı yere hükmetmesi meselesidir. Yani kültürel haklar, anadil hele dilin eğitimde kullanılması çok önemlidir.' Dedi.Benzer sorunları yaşayan ülkelerdeki muhataplarla görüşmeler yaptıklarını kaydeden Matur, 'Benzer sorunlara sahip ülkelerin aktörleri ile görüşmeler yapıp karşılaştırmalar yapıyoruz. Ve benim son iki senede belirlediğim şu; Avrupa birliği çatısı altında kendine yer bulanlar sorunlarını daha güçlü dile getiriyorlar. Yani kendi yönetimlerini buldukları alanlara kendilerinin hükmetmesi açısından talep yükseliyor. Zengin fakir fark etmiyor. Çok zenginlerde aynı talebi sunuyor. Türkiye'de bu böyle yani o ulusa ait olmayı retetme nedensiz bir ret etme değildi. Çünkü ulusa ait olma şartları sağlanamadı.' dedi.'EFENDİLİĞİ ELDENBIRAKMAKİSTEMİYORLAR'Matur, konuşmasında barışı Kürtlerin daha fazla istediğini buna karşılık Türklerin daha geri durduğunu savundu. Matur, ' Bu ülkede o kadar zulüm ve baskı görmüş Kürtlerin bu eşitliğe daha hazır olduklarını düşünüyorum hazır olmayanlar Türkler. Çünkü efendi olmaya alışınca o efendiliği elden bırakmak kolay değil. Bu yüzden yarına yapılacak bir şey değil. Her kesin hayali ülkede demokratikleşmedir.' dedi.Demokratikleşme paketine ilişkin ise Matur, Başbakan Erdoğan'ın Akil İnsanların sunduğu raporda ayıklama yaparak paketi hazırladığını bu yüzden de yetersiz bulduğunu ve siyaset ve oy kaybı kaygısı ile hazırlandığını savundu. Matur, 'İşte akil insanlar heyeti oluşturuldu. Bu kişiler bölge bölge dolaşıp hazırladıkları raporu başbakana sundular. Ardından başbakan büyük bir tantana ile bir demokratikleşme paketi açıkladı. Ben şöyle düşünüyorum. Bizim burada konuşacağımız yada daha önce yapılan tespitler aslında başbakana gitmiştir. Ama başbakan çok büyük bir oyun kurucu iddialı bir siyasetçi olduğu için her halde eline kalemi alıp şu olmaz bu olmaz. Şunu yaparsam Kütahya'dan oy kaybederim tamamen seçim ve siyaset endeksli bir kaygı ile geriyor o üç beş kırpılmış o maddeyi bıraktı. Devamı inşallah gelir.' dedi.'SÜREÇ PKK VE ÖCALAN'IN KARA GÖZÜ KARA KAŞI İÇİN BAŞLAMADI'Ortadoğu'da yaşanan siyasi gelişmelerin Türkiye'nin önlem alması ihtiyacını doğurduğunu kaydeden Matur, 'Devlet süreci PKK ve Öcalan'ın kara kaşı kara gözü için başlatmadı' dedi. Matur Şöyle konuştu; "devlet Ortadoğu'da olup biteni gördüğü için bir şekilde kontrol etme ihtiyacı duydu. Yoksa Öcalan'ın ya da PKK'nin kara kaşına kara gözüne hayran olduğu için değil. Bu bir mecburiyetle müzakere ihtiyacı duydu. 'dedi. 'KÜRTLER DEVLETEGÜVENMEZ'Geçmişte devletin attığı adımlar sonrası bir süre sonra Kürtlerin beklediğini bulamadığını söyleyen Matur, 'Kürtlerin temkinliyi haksız değil' dedi. "Kürtler devlete güvenmezler. Çünkü ne zaman o güveni duydularsa sarsılmıştır. Şeyh Sait'te öyleydi Seyit Rıza'da öyledir. Hala bu korku var. Her ne kadar devletle bir müzakere görüşme ihtiyacı duysalarda her zaman bir temkin var. O temkin haksız bir temkin değil. Bu gün Diyarbakır'dagördüğümüz de bu temkini haklı çıkaran bir durum var.  Çünkü devletin şöyle bir refleksi var. Bir şeyi yaparken yapmak için yapmak yapmış gibi görünmek yapıp arkasından dolanmak alışkanlığı var. Samimiyet kavramının siyasette karşılığı yoktur ama bunun olmak zorunda."URAS: HER ADIMIÖNEMSİYORUZBarış sürecinde 'yeter ki adım atılsın' diyen Ufuk Uras, her şeye rağmen 2014 yılının barış yılı olacağını kaydetti. İmralı ile yapılan görüşmelerin medya ekseninden çıkarılıp siyasileştirilmesi gerektiğini savunan Uras, 'Barış sürecini bir merdivene tabi kılmadan yürütmek lazım. Süreç, doğrultusunda kim adım atarsa atsın biz HDP olarak desteklemeye hazırız. Yeterki adım atılsın. Dolayısıyla İmralı ile yapılan görüşmelerin medya ekseninden çıkarılıp derhal siyasileştirilmesi gerekiyor. Aynı zamanda Kürt siyasi hareketi içerisinde kendi hegemonyasını aşacak Irak Kürdistan'ı ile Suriye Kürdistanı arasındaki sorunları aşacak bir akil insanlar heyetinin işe müdahil olması ile eş güdüm siyasetini mutlaka gerçekleştirmesi gerekiyor. Ve Türkiye'nin de Irak Kürdistan'ı ile kurduğu ilişkinin bir benzerini Rojava ile kurması gerekmektedir.' dedi.Yeni anayasanın daha hızlı bir şekilde yapılası gerektiğini işaret eden Uras, süreçte kullanılan dil ve üslubun önemli olduğunu söyledi. Uras, 'Süreçte dil ve üslup çok önemlidir. Birşeyi nasıl söylediğiniz çok önemli. Somut adımlar atılarak yurttaş merkezli güçlendirilmiş yurttaşa dayanan çok kültürlü ve kimlikli bir anayasa yaparak adım atmak çok önemli.' dedi.'2014 YILI BARIŞYILI OLACAK'Süreçten somut çıktıların 2014 yılında alınabileceğini kaydeden Uras, 'Ben her şeye rağmen 2014 yılının barış yılı olacağını düşünüyorum. Barzani'nin Başbakan Erdoğan ile birlikte Diyarbakır ziyaretini oldukça anlamlı buluyorum. Fikirlerden çok adımlara bakılması gerektiğini düşünüyorum' dedi.