FETÖ YARGISI MAĞDURLARI TEKRAR GÜNDEMDE

Geçtiğimiz gün gazetemiz Yeniurfa’yı ziyaret eden Köklü Değişim Dergisi Şanlıurfa temsilcisi Mustafa Küçük, Abdullah Koşdaş ve beraberindeki heyet Yazı işleri Müdürümüz Şahban Kılıç ile bir süre sohbet etti.

Yapılan sohbetten sonra yazılı bir açıklama yapan Köklü Değişim Dergisi Şanlıurfa temsilcisi Mustafa Küçük, Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında verilen cezaların FETÖ kumpası olduğu ilan edilmiş ve yüzlerce general hüküm giydiği halde cezaevlerinde beraat ettirilmiştir. Oysa 28 Şubat mağduru yüzlerce Müslüman halen cezaevlerinde tutuklu kalmaya devam etmektedir. Bu durum islami camiaların tepkisini çekmektedir. Dedi.

Mustafa Küçük yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

“HİZB-UT TAHRİR’E FETÖ KUMPASI

Türkiye de dünden bugüne bağımsızlığı hep sorgulanan yargı sistemi 17/25 Aralık operasyonlarıyla ortaya çıkan gelişmelerden sonra güvenilirliğini ve herkes için adilliğini kaybetmiştir. Yargı sistemi özellikle son 15 yıl içerisinde ‘PDY- FETÖ’ nin eline geçmesiyle birlikte kendi dışındaki tüm İslami kesimleri düşman olarak görmüş ve yok etmeye kalkmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ise maalesef Türkiye’de yargı sistemi temel hukuk prensipleri yerine bu yapının hukuk prensiplerine göre uygulanmıştır. FETÖ bu çerçevede Düşman ceza hukuku prensibi ile hareket ederek kendisine muhalif gördüğü tüm kesimleri uydurma deliller ve zorlama yorumlarla cezaevlerine mahkûm etmiştir.

Bu hukuk dışı uygulamalardan belki de en fazla mağdur olan kesimlerden biri de Hizb-ut Tahrir üyeleridir. Türkiye’de ve 40 küsur ülkede faaliyet yapan ve kimi ülkelerde de legal anlamda fikri ve siyasi metodu benimsediğini ilan eden ve şiddeti benimsemeyen Hizb-ut Tahrire geçtiğimiz ay Ankara Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından ceza yağdı. 78 kişiye toplamda 450 yıl ceza verildi. Daha önce İstanbul, Adana, Ankara, Erzurum ve Van Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanan Hizb-ut Tahrir üyeleri bu mahkemelerin FETÖ-PDY üyesi hakim ve savcıları tarafından Ağır Ceza Mahkemelerinde her birine 7,5 yıldan 15 yıla kadar cezaları verilmişti. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Hizb-ut Tahrir dosyalarına ceza yağdıran sayıları 60’ın üzerinde hakim, savcı ve üyeler şu anda halen FETÖ’den tutuklu bulunuyor.

Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında verilen cezaların FETÖ kumpası olduğu ilan edilmiş ve yüzlercegeneral hüküm giydiği halde cezaevlerinde beraat ettirilmiştir. Oysa 28 Şubat mağduru yüzlerce Müslüman halen cezaevlerinde tutuklu kalmaya devam etmektedir. Bu durum islami camiaların tepkisini çekmektedir.

Hizb-ut Tahrire gelince Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 12.08.2003 tarihinde Devlet Güvenlik Mahkemesine gönderdiği bilgi notunda ‘söz konusu örgütün bugüne kadar herhangi bir silahlı eylemine rastlanmamıştır’ denildiği halde dHizb-ut Tahrir yargılamalarında hükme bağlanan cezalara gösterilen gerekçeler ise hukuk açısından trajikomik bir hal almış görünüyor. İşte bazı örnekler; ‘Manevi cebir kullanarak devleti yıkmaya çalışmak’, ‘TC demokratik yollarla halkın desteğini ve sempatisini kazanması mümkün değildir, Bunun için mutlaka şiddete başvuracaklardır’ ‘Şu anda cebir ve şiddet kullanmıyorlar ama Raşid-i Hilafet devletini kurduklarında Hristiyanlarla savaşacaklar’

FETÖ kumpasına maruz bırakılan Hizb-ut Tahrir üyeleri için 29.12.2017 tarihinde Mazlumder basın açıklaması yaptı. Açıklamayı Genel Sekreter Kartal Kaya yaptı. Basın açıklamasına Özgür-der Genel Başkanı Rıdvan KAYA ve Mustazaflar Cemiyeti İstanbul Şube Başkanı Mehmet Eşin ve Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar’da katıldı. 04.01.2018 tarihinde ise İnsan Hakları Derneği birer basın açıklaması ile konuyu Türkiye gündemine taşımaya çalıştılar. Öte yandan Gazeteci yazar Faruk Köse, Abdulkadir ŞEN, Yıldıray Oğur, Ahmet Turgut Ulucak, Feyzullah Birışık, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Nihal Bengisu Karaca, , Adem Özköse, Hakan Albayrak, Eğitimci Yazar Ahmet Kalkan, Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu adına Tayyar Tercan, Avukatlar Murat Sadak, Hüseyin Kurşun, Mustafa Kocamanbaş, Hasan Boztaş, Muharrem Balcı, Hüda-par Genel Başkan Yardımcısı Erdal ELİBÜYÜK ve daha birçok akademisyen, yazar ve gazeteci konuya duyarlılığını gösterip kınama mesajları yayınladılar.” Dedi.

HASAN GÜLER