DARBE- SÜREÇ -PAKET VE DIŞARIDAKİLER

 Bu milletin yüz yıldır görmediği eza çekmediği cefa kalmadı. Hiçe sayıldı, horlandı, hakaretlere maruz kaldı, insan sınıfına konmadı çoğu zaman. Aşsız, işsiz, bilgisiz yetiştirildi. Yolu olmadı köyünün, okulu, doktoru, hastanesi vs. Bütün bunlara rağmen kendi ana dilini konuşması, milli kıyafetlerini giymesi, resmi dairelere girmesi yasaktı. İç ve dış nifakların tahayyül bile edilemeyecek entrikaları ile kardeşler arasında düşmanlıklar peyda oldu. Çatışmalar, ölümler, işkenceler aldı başını gitti. Hiç kimse yarınından emin değildi.Tarlalar, kuyular, ev bodrumları insan cesetleri ile istiflenmişti adeta. Faili meçhuller, aşikar ölümler, kurşuna dizilenler.  Dost, düşman belli değildi. Halkımızın duçar olduğu bunca zulümlere rağmen birileri çıkarak bu millet adına karar vermeye, ahkam kesmeye kalkışmasın. Herkes senin gibi düşünmek zorunda değildir. Anadilde konuşması yasaklandı. Milli kıyafet giymesi engellendi. Başındaki puşulara  bile tahammül edilemiyor ayaklar altına alınarak çiğneniyordu, aslında ayaklar altına alınan dedelerimizin, babalarımızın onuruydu, şahsiyetleri  ve gururuydu. İç ve dış nifakların tahrik, tezgah ve entrikalarıyla kardeşler arasına husumet, kargaşa, çatışma ve ayrılıklar baş gösterdi. Sokaklar çıkılmaz, caddeler yürünmez oldu. Kapılar, pencereler ardına kadar kapandı. Perdeleri çekildi pencerelerin sonuna kadar. Dışarıda olup bitenlerden kime ne. Herkes kendi canının derdine düşmüş. Hiç kimsenin can güvenliği kalmamış, kimse yarınından emin değil. Devletin gücü kullanılarak, masum insanlara işkenceler yapıldı. Bu işkenceleri maruz kalmayan, darbenin hışmını ve zulmünü görmeyenler süreç- paket ve içindekilerden nasıl bir sonuç çıkarabilir merak ediyorum. Bekara hanımı boşamak gayet kolaydır. Bu gün önemseniyoruz. Hem Kürt hem de Müslüman olarak , bu uğurda nice canlar alındı. Nice kanlar aktı. Elbette ki beklentilerimiz tam anlamıyla karşılanmış durumda değildir. Devamında geleceğini ümit ediyoruz. Bu demokratikleşme girişimleri asla küçümsenemez. Anayasal  değişiklikler ile sağlam zeminler üzerinde inşa edilmiş kararlar ile ancak hak ve hukuk çerçevesinde gelişmeler kaydedilebilir. Suçsuz zavallı birçok insan; Yollarda, caddelerde, evlerinde, hasta yataklarında alınarak sorgu sual edilmeden, suçunun ne olduğunu bilmeden işkence hanelere gönderildi. Aylarca, yıllarca kalanlar, işkencelerden ölenler oldu. Milyonlarca insan görevinden atıldı. İşkencelerden ölenlerin haddi hesabı yoktu. Bir çoğu sakat bırakıldı. Çoğunun psikolojisi bozuldu.Ellerde kelepçeler, gözler kapalı bir şekilde bir bilinmeze, bir çıkmaza, dönüşü olmayan  bir içkence yolculuğuna gidiyorlardı çaresiz, elsiz, dilsiz, suçsuz bir şekilde. Suçunuzun olmasına gerek de yoktu aslında. Kürt olmanızdan ,bir de Müslüman iseniz bundan daha ağır bir suç olur muydu?Memleket can pazarına dönerken, insanlar boş yere kurşuna dizilirken, köy meydanlarında erkekler çırılçıplak soydurulurken nerdeydiniz? Köyler yılıp yakılırken, insanlara hayvan pisliği yedirilirken, çocuklar, yaşlılar, hamile kadınlar kurşuna dizilirken nerdeydiniz? Allah aşkına. Neden hiç tepki göstermediniz. Bugün çıkıp ahkam kesiyorsunuz. Bunca yapılan demokratikleşme, hak hukuk ve güzelliklerden sonra. Yüz yıla aşkın bir zulüm çemberinden kurtularak bu günlere gelişimizin kadri kıymeti mükafatı ; oturduğunuz  yerde olanları küçümsemek, hiçe saymakla mı , nankörlük yaparak mı? Ödenecek. Emekler bu şekilde heba edilemez. Görünün o ki evlatlarımızın kan kokusuna susayanlar, bu işte rant sağlayanlar, kavgayı, anarşiyi, silahları, annelerin feryatlarını özleyenler var, sokakların kan gölüne dönmesini, derelerin oluk oluk kan akmasını isteyen, terörü özleyen, akan kanlara, alınan canlara doymayanlar var. Bu süreçte her türlü riski göze alarak güzel bir tablo ortaya çıkarmak isteyenleri engelleyen, eleştiriden başka hiçbir malzemesi olmayan bu insanlara karşılık vermekten, çalışmaya fırsat dahi bulamıyorlar. Bu insan  avcılarını artık görmemiz, tanımamız gerekiyor. Bunlar huzursuzluk ve anarşiden nemalanan vampirlerdir.Evimizde okuduğumuz Allahın kelamına bile tahammül gösteremeyen baskıcı, cunta ve darbeci zihniyetler saf dışı bırakılarak, bizleri gerçek kimliğimizle tanıyan, sayan bir ortamın oluşması ve olgunlaşması asla küçümsenemez. Rahmetli Özal döneminde olduğu gibi, yurdun hiçbir yerinde kavga, terör ve silah sesleri duyulmuyor. Ne mutlu. Ne mutlu hiçbir yeri yıkıp, kırıp dökmeden bu günlere gelindi. Tarihin seyrini değiştirecek, hiç de küçümsenmeyecek bir çok alanda ciddi adımlar atılarak, köklü çözümler, adeta devrim niteliğinde yenilikler yapıldı. Bunları asla görmezden gelemeyiz. Evindeki baş örtülü hanımından dolayı görevinden atılan kardeşlerimizin hadi hesabı yok. Ne çabuk unutuldu tüm bu olanlar. Kim namaza gidebiliyordu. Yıllar önce hepinizin malumu Yimpaş diye bir market vardı. Yeşil sermaye diye, o markete girenlerin vay haline. Değil girmek önünden geçemezdiniz. Şayet evinizde bir naylon poşeti bile yakalansa siz mutlaka en ağır bir şekilde yargılanırdınız. Bunlar çok eski  tarihlere dayalı gerçekler değil. Şimdi gelinen noktayı  hiçe sayarsak nankörlük etmiş olmaz mıyız?Korkumuzdan kitaplarımızı toprağa gömmüştük. Kasetlerimizi vs. Bu kadar baskı neden niçindi? Bizlerde bu memleketin çocukları değil miydik? Şayet biz bu memleketin çocukları idiysek bize bu işkenceleri reva gören zalimler kimdi? Kimdi insanları diri diri patozlara (buğday ve samanı birbirinden ayıran makine) atanlar. Can güvenliği olmadığı gibi açlık, sefalet, işsizlik, çaresizlik ölümde kurtuluşun olabileceği düşüncesi. Geçmişin 100 yıllık tahribat, tehlike, entrikalarından, tezgahlarından 10 yıl gibi bir zaman diliminde arınmak, bütün bunlara karşı koymak zannedildiği gibi kolay olmazsa gerek. Değil tüm bu aşamaları kaydetmek, Kürt kelimesini kullanmak bile birçok kişinin sonu olmadı mı?Bugün gelinen nokta birçok kişiyi rahatsız ettiği taktirde aldırış bile edilmeden yola devam edilmektedir. İnsanların güven ve huzur içersinde hayatlarını idame ettirmeleri, rahat nefes almaları küçümsenebilir mi? Aynı çatı altında bulunan insanların bile bu sürece rıza göstermediklerini, hazım edemediklerini hepimiz pek ala bilmekteyiz. Bunlara rağmen duruş sergilemek kolay mı zannediliyor. Her kes paketi kurcalayarak içersinde kendisine yarayacak bir şeyler aramaya kalkışıyor.Bu aşamalara gelindiğine göre ileride şartlar oluştuğunda daha da güzel değişme ve gelişmelerin olabileceği aşikardır. Bu insanlarımızın kaderi bu olmamalıydı. Bölgenin çok acil olarak ekonomik olarak ciddi projelerle desteklenerek, yoksulluk, sefalete son verilmesi gerekir. Bu uğurda atılan her adımı önemsemek, desteklemek gerekir. Bütün bu değişim ve demokratikleşme sürecini birileri kendine mal etmesin. Olması gereken ve geç kalınmış kararlar bunlar. Önemsiyor, benimsiyor, destekliyor ve devamını diliyorum.