COŞKUN, 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BİRİNCİ DÖNEMİNİ DEĞERLENDİRDİ

“2017-2018 eğitim-öğretim yılı birinci kanaat dönemi, yaklaşık 18 milyon öğrencinin karnesini almasıyla sona ermiş bulunmaktadır. TEOG’un kaldırılması, yükseköğrenime giriş sistemindeki değişikliğin gölgesi ve sarsıntısı altında günübirlik politikalar ve sürdürülebilir olmayan kararlar nedeniyle gerek eğitim-öğretim gerekse eğitim çalışanları olumsuz etkilenmiştir.” Diyen Başkan Coşkun açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Alan değişikliği taleplerinin karşılanmaması, öğretmen performans değerlendirmesi pilot uygulamasının oluşturduğu tedirginlik, yer değişikliği sürecinde yaşanan sorunlar, öğretmene karşı giderek artan şiddet gibi olumsuzluklar ne yazık ki eğitim-öğretim yılının ilk dönemine damgasını vurmuştur. Öğretmen açığı, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, yabancı dil pilot uygulaması, rehberlik hizmetlerinin hizmetin özüne uygun kurgulanamaması, teftiş sistemindeki dönüşümün tamamlanamadığı gibi rehberlik ayağının ihmal edilmesi, ortaöğretime geçişte yeni sürecin soru işaretleri içermesi gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmış değildir. Özetle, bir an önce yapılması gereken çok iş, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır.

Günübirlik politikalar çözüm değil, sorun üretmektedir

Birimlerin birbirleriyle çelişen kararları ve uygulamaları; Millî Eğitim Bakanlığı’nın hedef, amaç, politika ve eylem noktasında birbiriyle uyumlu, birbirini tamamlayan, sebep-sonuç ilişkisini gözeten bir politika oluşturma ve uygulama becerisini gösteremediğini gözler önüne sermektedir. Bakanlık birimlerinin her konuya sadece kendi görev alanları yönünden bakmaları, aldıkları her kararın kendi birimleri dışında da yansımaları olacağı hususunu göz ardı edip bu konuda sebep-sonuç-etki analizi yapmamaları, bütünün parçasını teşkil ettikleri gerçeğini unutmaları neticesinde alınan kararlar ve gerçekleştirilen uygulamalar, Bakanlığın eğitim ve personel politikasına uygun olmamakta, hatta söz konusu politikaları sekteye uğratmaktadır. Mezkûr birimler, karar ve uygulama sürecinde dar bakış açısının sonucu olarak Bakanlığın genel politikasıyla uyumlu işler çıkaramamaktadır. Bu nedenle, karar alma düzeyinde çok boyutlu ve sebep-sonuç analizini gözeten bir süreç işletilmelidir.

Öğretmen ihtiyacı ivedilikle karşılanmalıdır

Son yıllarda hatırı sayılır öğretmen atanmasına rağmen önemli sayıda öğretmen ihtiyacı olduğu da bir gerçektir. Norm fazlası öğretmenlerin eş vb. gerekçelerle ihtiyaç duyulan yerlere gidemeyeceği dikkate alındığında reel öğretmen ihtiyacı 120 bin civarındadır. Bakanlık, daha fazla öğretmen istihdamı gerçekleştirmelidir. Eğitimde reformların kalıcı olması, okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır.

Eğitim yöneticileri işveren muamelesi görmemelidir

Sosyal güvenlik, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı çerçevesinde mesleki ve teknik eğitim veren kurumlar başta olmak üzere, eğitim kurumlarının müdürleri, işveren/işveren vekili sayılmakta; bu durumda (işletmelerde mesleki eğitimi bırakan öğrencinin/işletme sahibinin zamanında bilgi vermemesi gibi) kendi kusurlarından kaynaklanmayan hâller nedeniyle yüklü miktarda idari para cezalarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Eğitim kurumları müdürlerinin kasten işlenenler hariç olmak üzere, bireysel sorumluluklarını gideren bir düzenleme konusunda SGK ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nezdinde adım atılmalıdır.

Ortaöğretime geçiş sürecinde doğacak problemler şimdiden öngörülmelidir

Bakanlık tarafından TEOG’un yerine getirilen yeni ortaöğretime geçiş sisteminde tüm öğrencileri merkezi olarak sınava sokan ve yerleştiren bir geçiş sistemi yerine bu yeni sistemde öğrencilerin sadece bir kısmının sınavla yerleştirilecek olması ve sınavın isteğe bağlı olması, sınav stresini azaltması yönüyle olumludur. Bu gelişmelere rağmen, açıklanan yeni sistemde geliştirilmesi gereken bazı hususlar vardır: Merkezi sınavla öğrenci alacak okulların belirlenmesinde özellikle nüfus ve kentin büyüklüğü gibi nesnel kriterler mutlaka dikkate alınmalıdır. Fen liseleri ile sosyal bilimler liselerine ek olarak bazı Anadolu liseleri, meslek liseleri ve imam hatip liseleri de merkezi sınavla öğrenci almalıdır.

15 günlük dönem iyi değerlendirilmeli

Öğrencilerimiz 15 günlük ara tatili iyi değerlendirmeli,hem dinlenmeli hem de başarısız oldukları alanlarda çalışmalı,en önemlisi de fırsat buldukça bol bol kitap okumalıdır. Velilerimiz, karne dolayısıyla öğrencilere hiçbir şekilde baskı yapmamalıdır.

Eğitim-Bir-Sen olarak, başta öğretmenlerimiz olmak üzere,bütün eğitim çalışanlarımızı emeklerinden dolayı tebrik ediyor; 2017-2018 eğitim-öğretim yılı ikinci kanaat dönemine sorunlarından arınmış olarak girmelerini diliyoruz.” Diyerek sözlerini sonlandırdı.

RAMAZAN GÜLER